Çare Felsefe! : Felsefenin Tesellisi

Ayşegül Çelik
Ayşegül Çelik
Turnayı gözünden vuranlar bizden değildir. Turnanın kalbinden dem vuranlar, bu tarafa
spot_img
spot_img

  İsviçreli yazar Alain de Botton, Felsefenin Tesellisi isimli kitabında felsefeyi günlük yaşamla ilişkilendirerek keyifli bir okuma sunuyor bizlere.

  Kitap: Toplum Tarafından Kabul Görmemenin Tesellisi, Yeterince Paraya Sahip Olmamanın Tesellisi, Düş kırıklığı Yaşamanın Tesellisi, Kendini Yetersiz Hissetmenin Tesellisi, Kırık Bir Kalbin Tesellisi ve Zorluklar Yaşamanın Tesellisi bölümlerinden oluşuyor. Her bölümde farklı bir düşünür/filozofun hayatından örnekler verilerek felsefenin yaşantımızın içerisinde nasıl kendine yer bulabileceği gözler önüne seriliyor. Şimdi gelin ünlü düşünürler bize ne gibi teselliler vermiş beraber inceleyelim.

  Toplum tarafından kabul görmemenin tesellisini Sokrates’te buluyoruz.Alain de Botton’a göre; ‘kabul görmek için her toplumun kendine göre belirli normları vardır’. Bu normların kimisi kanunlarla belirlenirken kimisi sağduyu diye tanımlanan gündelik yaşama ilişkin yargılarla şekillenir. Sokrates de yaşadığı toplumla uyuşmayan düşünceler öne sürerek, hayatı boyunca kabul görmemiştir. Yazar bu noktada bize Sokrates’in hayatından ve düşüncelerinden kesitler sunuyor;

” Gerçek saygınlık çoğunluğun iradesinden değil sağlam bir akıl yürütmeden kaynaklanır. “

” Sokrates bize yol göstererek iki büyük hataya düşmemizi önlemeye çalışmıştır: Çevremizdekilerin söylediklerini her zaman dinlemek ve hiç dinlememek. “

  Yeterince paraya sahip olmamanın tesellisini Epikuros’ta buluyoruz. Alain de Botton’un ifade ettiği üzere; Epikuros’un felsefesinin temeli arzularımızın temelini bularak, bunların mantıklı olup olmadığını tartmaktır. Ona göre mutlu olmak için edinilmesi gerekenler; dostluk, özgürlük ve düşünmekten ibaretti.

” Hayatı zevkli kılan şeyler, kolay bulunmayan şeylerdi ama aslında hiç de pahalı değildiler. “

  Düş kırıklığı yaşamanın tesellisine gelince, karşımıza Seneca çıkıyor. Yazara göre düş kırıklıklarımızın sebebi, isteklerimizin gerçekliğin yıkılmaz duvarlarına çarpmasıdır. Bu noktada felsefeye düşen görev ise biz gerçekliğin yıkılmaz duvarını aşmaya çalışırken, isteklerimizin mümkün olduğunca en yumuşak biçimde yere inmesini sağlamaktır.

“Seneca doğaya bakarak huzur buluyordu çünkü belki de doğa olayları, ona değiştirmeye gücümüzün yetmediği şeyleri kabullenmemiz gerektiğini hatırlatıyordu. Buzullar, volkanlar,depremler, kasırgalar bizi aşan şeylerin birer simgesi gibiydi. “

  Kendimizi yetersiz hissettiğimiz noktada ise Montaigne devreye giriyor. Akla duyulan sonsuz güveni, yetersizliğin temel nedeni olarak görüyor. Montaigne, insanın kendiyle, aklın sınırlarına takılı kalmadan barışık olması gerektiğini söyleyerek bizlere teselli sunuyor.

” Yüceltip durduğumuz, bizi bütün yaratıkların efendisi yaptığına inandığımız aklımızın, aslında azap çekmemiz için bize sunulduğunu söylemeye cüret edebilir miyiz? “

  Kırık bir kalbin tesellisine gelince de karşımıza “insan varoluşunun bir tür hata” olduğuna inanan Schopenhauer çıkıyor. Schopenhauer’in sarsıntılı aşk hayatından örnekler veriliyor. Bütün aşk maceralarının temeli; evrimsel bir bakış açısıyla sonraki kuşağın oluşturulmasına dayandırılıyor. Yazar, bu konudaki tesellisini ” İstediğimiz kişiyle bir araya gelemedik çünkü o insanla, dengeli ve sağlıklı bir çocuk ortaya çıkaracak kadar birbirimize uygun değildik.” diyerek veriyor.

” Gelecek kuşak şimdiki kuşak pahasına yaratılır.”

  Son olarak zorluklar yaşamanın tesellisini de Nietzsche’de buluyoruz. Yazar, Nietzsche’nin yaşamından doneler sunarak, Nietzsche’nin  “yaşam” dediği şeye sahip olmanın, yaşamın sunduğu bütün olasılıklara kucak açmakla gerçekleşebileceğini öne sürüyor.

” Eğer bir acıdan kaçınamıyorsak o acıyı çekmeyi öğrenmeliyiz. “

“.. Yaşamda da böyledir bu. İnsan temelde bazı olumsuz duygular ve durumlar içinde bulunabilir, ancak bunlardan fayda sağlayacağına inanıyorsa sonuçta mutlaka büyük başarılar elde edecek, büyük sevinçler yaşayacaktır. “

  Felsefeyi gündelik yaşantımızın içine yerleştirerek keyifli bir okuma sunan bu kitabı öneriyor,    iyi okumalar diliyoruz!

Felsefenin Tesellisi – Alain de Botton
Sel Yayıncılık

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Rose Adası’nın İnanılmaz Hikâyesi Film İncelemesi: Bir Mühendisin Ütopyası

68 kuşağının rüzgârını arkasına alarak kendi bağımsız ada devletini kuran İtalyan mühendis Giorgio Rosa'nın gerçek hayat hikâyesini işleyen, eğlenceli, ilham ve umut dolu bir film.

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.