Cannes 2023 İncelemesi: Kuru Otlar Üstüne

Editör:
Sedef Hızlan

Yazı İçindekiler [hide]

Daha önce Cannes Film Festivali’nden bir Grand Prix (Bir Zamanlar Anadolu’da – 2011), bir En İyi Yönetmen (Üç Maymun – 2008) ve bir Altın Palmiye (Kış Uykusu – 2014) ödülü ile dönmüş olan, sinemamızın en önemli yönetmenlerinden Nuri Bilge Ceylan’ın son filmi Kuru Otlar Üstüne, 19 Mayıs Perşembe günü, 76. Cannes Film Festivali’nde dünya prömiyerini gerçekleştirdi. Bitmesiyle birlikte salonda uzun süre ayakta alkışlanan filmin, aldığı tüm övgüleri ve belki de Altın Palmiye dahil olmak üzere çok daha fazlasını hak ettiğini gönül rahatlığıyla söyleyebiliriz. İlk bakışta yönetmenin çoğu filmi gibi incelikle işlenmiş bir karakter çalışması (character study) olarak göze çarpan film, daha derine inildiğinde aslında Ceylan’ın daha önce filmlerinde pek değinmediği meselelere değindiği, sinematik hikaye anlatımına önemli yenilikler getirdiği; kısacası, önceden kendisiden benzerini görmediğimiz ama yine de kendisinin alıştığımız auteur tarzıyla çelişmeyen bir film olarak öne çıkıyor. Özetle hem çok tanıdık, hem de çok yeni bir Ceylan filmi Kuru Otlar Üstüne. 

Kuru Otlar Üstüne Fragman

Filmde, ücra bir doğu köyünde resim öğretmenliği yapan, okulun diğer öğretmenlerine nazaran öğrencilerine samimi bir şekilde yaklaşan Samet’in (Deniz Celiloğlu), aslında bulunduğu yeri hiç sevmeyerek, hatta belki de küçük görerek, tayin alıp İstanbul’a gitmeye çalıştığını görüyoruz. Samet’in lojmanı paylaştığı meslektaşı Kenan (Musab Ekinci) ise, aslında halinden memnun, tam da bulunduğu yere ait olan doğulu bir öğretmen olarak karşımıza çıkıyor. Samet’in favori öğrencilerinden olan Sevim ise (Ece Bağcı) öğretmenine masum bir sevgi besliyor. Aslında bu sempatinin karşılıklı olduğunu, Samet’in yer yer Sevim’i derste kayırmasıyla ve ona küçük hediyeler armağan etmesiyle seyirci de hemen fark ediyor. Öte yandan Kenan’ın öğrenciler arasında Samet Hoca kadar popüler olmadığı ve bu durumu içten içten kıskandığı, gösterilmese de diyaloglar aracılığıyla ima ediliyor. Aynı zamanda Samet ve Kenan’ın, yakın ilçede daha büyük bir okulda İngilizce öğretmenliği yapan Nuray’dan (Merve Dizdar) hoşlanmaları da aralarındaki gerginliğin artmasına sebep oluyor. 

Türkiye’de benzer görüşleri paylaşsalar bile birbirleri tarafından sürekli eleştirilen gruplar olduğu gerçeğini naif bir şekilde yansıtıyor film. Samet aslında, toplumun aydın kesiminden kabul edilebilecek biri olmasına rağmen, ideallerini kaybetmiş ve memnun olmadığı halde içinde bulunduğu düzeni değiştirmek için çaba göstermeyi gereksiz bulan bir karakter. Ankara’dayken katılmış olduğu örgütlenmelerin sık sık altı çizilen Nuray ise tam tersi, ‘‘değişim istiyorsan elini taşın altına koymalısın’’ diyenlerden. Aslında benzer toplumsal görüşlere sahip oldukları halde zıt fikirleri olan Samet ve Nuray’ın bu konuyu uzunca bir süre tartıştıkları sahnede ise aralarında biriken gerilim, bir sürenin sonunda cinsel bir çekime dönüşüyor. Elbette senaryonun kusursuzluğu bu dakikalar süren diyaloglarla seyirciyi sıkmıyor, tam tersi tamamen içine almayı başarıyor. 2014 senesinde Kış Uykusu filmi Cannes’da gösterildikten sonra yaptığı basın toplantısında Ceylan, bu filmle yeni bir tarz denemek istediğini ve konuşmalara daha fazla odaklanmak istediğini söylemişti. Öyle ki bu tarzı edebiyatta, tiyatroda kabul ettiğimizi ancak sinemada hala kabul görmediğini belirtmişti. Söz konusu stili Kuru Otlar Üstüne’de de kullanan Ceylan’ın filmini izlemek, sanki bir roman okumakla benzer hissiyatı yaratıyor. Ancak tıpkı romanın içinde kaybolmak gibi, filmi izlerken tam da hikayenin içinde kaybolduğunuz spesifik bir noktada Ceylan, Brecht-vari denilebilecek bir tarzla, 4. duvarı kırmakla kalmayıp adeta paramparça ederek, seyircinin yüzüne bir film izliyor oldukları gerçeğini tokat gibi vurmayı da ihmal etmiyor. 

Nuri Bilge Ceylan ara ara hikayeyi durdurarak fotoğraflara yer veriyor filmde. Filmin ortasında adeta bir slayt gösterisi etkisi yaratan bu durum, aynı zamanda akan hikayenin ortasında bir süre durup, tüm bu gördüğümüz görüntülerin güzelliğini takdir etmemiz için bize zaman tanıyor. Fotoğrafların aynı zamanda Samet karakteri tarafından çekildiği belirtildiği için, aslında bir bağlamda umut ışığı görevi de görüyorlar. Çevresindeki manzaraların güzelliğini ve aslında nefret ettiğini söylediği insanların yüzlerini özenle çekişinden, aslında belki de Samet’in içindeki her güzel duygunun kaybolmadığına dair bir hissiyata kapılmak mümkün. 

Film okulun ikinci sömestırından başlıyor ve yaz tatiline kadar devam eden bir süreci işliyor. Bu nedenle son sahnede okulun yaz tatiline girişine gelene kadar köy tamamen karla kaplı. Bu kar aslında film boyunca altında kalan kuru otların üzerini bembeyaz bir örtüyle kapatıyor. Ancak nasıl ki gerçeklerin ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır, ve nasıl ki karlar eridiğinde kuru otlar ortaya çıkıyor; Nuri Bilge Ceylan da nevi şahsına münhasır naif anlatımıyla, üstü örtülmüş birçok gerçeği, bir süre sonra, ağır ağır ortaya çıkarmaya çalışıyor. Film Ceylan’ın en risk alan, en çok derdi olan ve tarzını en esnettiği filmlerinden biri. Toplumun ve içinde yaşadığımız sistemlerin insanların ideallerini kaybetmelerinde oynadıkları rolün altını çiziyor Kuru Otlar Üstüne. Aynı zamanda insan olmayı ve insan ruhunun karanlık tarafını da inceliyor. Samet Nuray’a toplumsal meseleleri konuştukları sahnede ‘umut etmenin yorgunluğu’ndan bahsediyor. Bu cümle filmin, her zaman da kahramanlığa gerek olmayan, sadece ‘insan’ olmaya dair derdini çok net özetliyor. Fakat özellikle ülkece içinden geçtiğimiz dönem göz önünde bulundurulduğunda şunu da düşündürüyor ki, belki de umut ederken yorulmak, yorgunlukların en güzelidir… 

Temmuz ayında Fransa’da vizyona giren Kuru Otlar Üstüne, 29 Eylül tarihinden itibaren Türkiye’de sinemalarda izlenebilecek.

Bu yazı 20 Mayıs 2023 tarihinde yayımlanmış, 3 Ekim 2023 tarihinde güncellenmiştir. 

Sedef Hızlan
Sedef Hızlan
“I’ll see you at the movies!”

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Morlara Bürünmüş 8 Albüm Kapağı Tasarımı

Mor renginin hâkim olduğu 8 albüm kapağını inceliyoruz.

You Final Sezonu İncelemesi: İyilerin Kazandığı Dünyada Mutlu Bir Son

You, final sezonuyla izleyicilerine veda ederken Joe Goldberg'in hikâyesi sona eriyor.

Nickel Boys Film İncelemesi: Deneysel Sinema ve Tarihin Birleşimi

2025 Oscar Ödülleri'nde ilgi gören Nickel Boys, iki siyahi gencin bir reform okulunda yaşadıklarına odaklanıyor.

Orhan Kemal – Nâzım Hikmet’le 3,5 Yıl | 22 Alıntı

Türk edebiyatının iki büyük ustası Nâzım Hikmet ve Orhan Kemal'in Bursa Cezaevi'nde koğuş arkadaşlığı yaptıkları yıllara ve sonraki mektuplaşmalarına değinen Nâzım Hikmet'le 3,5 Yıl kitabı, Kemal'in kalemiyle çok içten ve etkileyici bir üslupla okurun karşısına çıkıyor.

İskenderiye Kütüphanesi: Efsane ve Gerçek

Efsane ve Gerçeğin ortak noktası, tarihin tozlu raflarına kaldıramadığı bilgi yuvası: İskenderiye Kütüphanesi.

İstanbul Ansiklopedisi Dizi İncelemesi: Kalabalığın Yalnız İnsanları

İstanbul Ansiklopedisi, büyülü İstanbul sokaklarında hem hayat bulmanın hem kaybolmanın öyküsünü anlatıyor.

Söylenti Edebiyat Editörleri Bu Ay Neler Okudu?

Söylenti Edebiyat editörleri olarak her ay neler okuduğumuzu, nelerin altını çizdiğimizi yakından incelediğimiz serimizin nisan ayı listesi ile karşınızdayız!

Yelpazeli Kadın (1918) Tablo Okuması: Gustav Klimt’in Son Eseri

Yelpazeli Kadın tablosu, zarafeti ve özgünlüğüyle hem sanat tarihine hem de Klimt'in kariyerinde büyük bir önem taşımaktadır.

Dante’nin İlahi Komedyası’nda İnsanlığın Mitolojik ve Manevi Seyahati: Kayboluşun Karanlığı ve Kurtuluşun Işığı

Dante’nin İlahi Komedyası; insanlığın ahlaki seçimlerini sorgulamasına, içsel çatışmalarını aşmasına ve evrensel sorulara yanıt bulmasına rehberlik eder.

Kırmızının Tonlarına Bürünmüş 7 Yabancı Albüm Kapağı

Temalarında kırmızı renginin ön planda olduğu ve gizli anlamlarıyla bizi farklı yolculuklara çıkaran albümleri sizler için derledik.

Editor Picks