Türk edebiyatında modernist yazarlar denilince akla gelen ilk isimlerden biri kuşkusuz Yusuf Atılgan‘dır. Atılgan, 1927 tarihinde Manisa’da doğdu. Çocukluk ve ilk gençlik yıllarını Manisa ve Balıkesir’de geçirdikten sonra İstanbul Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun oldu. Bir süre edebiyat öğretmenliği yaptı, ardından 1976 yılında İstanbul’a döndü ve çeşitli yayınevlerinde danışmanlık, çevirmenlik, redaktörlük gibi işler yaptı. Aylak Adam, Anayurt Oteli ve tamamlayamadan hayata veda ettiği Canistan adlı romanının yanı sıra yazmış olduğu öyküler de bulunmaktadır. Bu yazımızda da Yusuf Atılgan’ın Anayurt Oteli‘ni okumadan önce bilmeniz gerekenleri derledik. İyi okumalar!
Hikâyenin Arka Planı

Anayurt Oteli, Manisa’da –o dönemler Anavatan Oteli ismiyle– bulunan gerçek bir oteldir esasında. Yusuf Atılgan‘ın babasıyla birlikte sık sık yaşadıkları köyden Manisa’ya uğramaları gerektiği zamanlarda kaldıkları bir oteldir burası. Anavatan Oteli’nin sahibi Zebercet ve onun oğlu Ahmet iken romanda bu durumun tam tersine çevrildiği, sahibin isminin Ahmet oğlunun isminin ise Zebercet olarak değiştirildiğini görürüz. Yusuf Atılgan bu otelden bir anlatı çıkararak onu romana dönüştürme kararını şöyle dile getirir:
“Bir gün bu oteli yazma isteği doğdu içime. O sıralar arkadaşlarla Ödemiş/Birgi’ye gideceğiz. Gece Aydın’da bir otelde kaldık. Bir otel işte. Kapıdan giriliyor. Karşıda yukarıya çıkan bir merdiven var. Kâtibin yeri de bu merdivenin altında. Önünde bir küçük masa. Gece arkadaşımla konuşurken ‘Yahu,’ dedim, ‘bu adamın buradaki hayatı ne olabilir?’ ‘Merdiven altında oturan bir adam. Nasıl bir adamdır bu?’ Üstelik benim bunaldığım zamanlar. Anavatan Oteli ile bu durumu birleştirdim, kendi ruh durumumu da yansıtmaya çalıştım. Bu roman çıktı.”
Aklında bir anda beliren bu düşünceyi, gerçekten var olan bir otele uyarlayarak ortaya bu hikâyeyi çıkartmıştır. Yayınevinden gelen öneriyle ise romanın ismi Anavatan Oteli iken Anayurt Oteli olarak değiştirilmiştir. Okurlar, kitaba başlamadan önce hikâyenin gerçekliği hakkında bilgi sahibi olurlarsa, o metne daha farklı yaklaşıp, daha farklı bir gözden okuyacaklarını düşünüyorum. Bu yüzden okumaya başlamadan önce bilinmesi gerekenler arasında hikâyenin arka planı da yer alıyor!
Modernizmin Etkileri

Modernizm kendisinden önce gelen edebiyat alışkanlıklarını reddeden bir edebiyat akımı olarak bilinir. Türk edebiyatından da Oğuz Atay, Yusuf Atılgan, Sait Faik Abasıyanık, Orhan Pamuk ve daha nice ismi örnek olarak vermek mümkündür.
Modernizmde sıklıkla kullanılan iç monolog ve bilinç akışı gibi tekniklerin Yusuf Atılgan tarafından da bu metinde kullanıldığını görebiliyoruz. Bu da normale kıyasla okumayı biraz zor hale getiren etmenlerden bir tanesidir. Dolayısıyla okurların bu kitabı okumadan önce modernizm, kullanılan teknikler, bunun kitabın akışını nasıl değiştirdiğiyle ve okur deneyimine nasıl yansıdığıyla ilgili bilgi sahibi olmaları da onların okuma deneyimini iyileştirecektir.
Ömer Kavur’un Uyarlaması

Romanın aynı isimden uyarlanan, yönetmen koltuğunda usta isim Ömer Kavur‘un oturduğu, 1987 yapımı bir beyaz perde uyarlaması da bulunmaktadır. Eser, yazıldığı dönemde fazla fark edilmemiş, ancak film uyarlamasından sonra daha çok tanınmıştır.
Okurların kitabı okurken ilk başta zorlanabileceğinden bahsetmiştim. Filmi izlerken ise sanki okurken zorlandığınız, canlandıramadığınız sahnelere film bir ışık tutuyor ve anlatılanları içselleştirmemizi kolaylaştırıyor. Romandaki bütün karanlık, sıkışmışlık, içine kapanma, yalnızlık, ötekileşme gibi unsurların çok başarılı bir şekilde yansıtıldığı, yapılabilecek en iyi film uyarlamalarındandır. Zebercet’in okurken bizi daraltan o ruh halinin birebir bir yansımasını görüyor ve toplumla olan ilişkisini de daha yakından inceleme fırsatı buluyoruz.
İsmin İçindeki İroni

Bahsetmek istediğim son unsur ise otelin -ve aynı zamanda da romanın- ve otelin katibinin isimlerinin bize kendileriyle ilgili neler söyledikleri… Anayurt Oteli ismi ilk etapta baktığınızda ”yurt” kelimesinin dilimizde bize çağrıştırdıklarından olsa gerek sıcak, samimi, güvenilir, huzurlu bir yer çağrıştırıyor bize. Ama gelin görün ki sıcak bir yuva olmaktan bir hayli uzak, hatta Zebercet’in bastırdığı hislerin farklı şekillerde hayat bulduğu, âdeta onun cehennemine dönüşmüş bir yer çıkıyor karşımıza. En nihayetinde de iki tane cesede ev sahipliği bile yapan bir yer. Bunun yanında ”Anayurt” isminin bir otele verilmiş olması da oldukça ironik, çünkü otel kavram olarak zaten yurt olmaktan hele ”anayurt” olmaktan çok uzak… İnsanların geçici bir süreliğine konakladığı bir mekân aslında. Tüm bunlar göz önüne alındığında isminin aslında otelin kendisini yansıtmadığı, okura çağrıştırdıklarından bir hayli uzak bir gerçekliğe sahip olduğunu görüyoruz.
Kaynakça
Kapak Görseli: Söylenti Dergi
”Modernizmi Esas Alan Yazarlar” Türkedebiyatı.org. web. Erişim tarihi: 1.11.2025.
Atılgan, Yusuf. Anayurt Oteli. İstanbul: Can Yayınları, 2021.


