Bir Kıskançlık Tragedyası: “Othello”

Yazı İçindekiler [hide]

Selene Cabalar
Selene Cabalar
Dünya yanarsa önce edebiyatı kurtarmak gerek
spot_img
spot_img

“Şüphe zehirlidir! Bir kere insanın kanına girdi mi, kükürt ocağı gibi yanıp tutuşturur!”

Kıskançlık, insanın var oluşundan beri içimizde olan bir dürtü. Hep daha güzelini, daha iyisini isteyen insan daima kendisinde olmayanı kıskanır. Fakat bu dürtü daha sonra sahip olduklarını “benimseme” duygusunun abartı hâline de dönüşmüştür. Kendisinin olduğu makam, ülke, para, itibar, toprak ve ilişkileri kimseyle paylaşamayan insanlar ‘kıskançlık’ uğruna hırslarına yenik düşmüştür. Sizlere, damarlarında dolaşan bu yitik duygunun Shakespeare’nin tragedyasına yansımasını anlatacağız. Othello, kıskançlık uğruna karısını öldüren bir adam. Othello, bir Shakespeare tragedyası.

“Bir kadın ki, güzel olduğu halde, kibirlenmez,
İyi konuşabildiği halde, gevezelik etmez,
Gösterişi sevmez, zengin olduğu halde,
Her şeye gücü yeter, ama kullanmayı istemez,
Güçlendirildiğinde, öcünü almak elinde olmasına rağmen,
Uğradığı haksızlığa sabırla katlanmayı bilen,
Ucuz balığın en iyi parçasını, pahalı balığın en kötü parçasıyla değişmeyen,
Düşünmesini bildiği halde, bunu hiç belli etmeyen,
Gördüğü halde peşindeki âşıkları, geriye bakmayan
Böyle bir yaratık işte, varsa eğer böylesi”

Othello bu soruyu sorduğunda aldığı cevap Desdemona’dır. Othello’ya aşkından dolayı babasına karşı gelerek Mağripli bir zenci ile evlenmiştir. Desdemona ile Othello birbirlerine olan aşkı ile her şeyin üstesinden geleceklerine inanmışlardır. Desdemona, Venedik soylu ‘ırkçı’ babasına karşı gelerek Othello’yu ne kadar sevdiğini göstermiş; Othello’nun Osmanlı’ya karşı savaşan bir komutan olması nedeniyle ülkesini, aşkı için terk ederek Kıbrıs’a gitmiştir.

Birbirlerine duydukları aşk ile içimizi ısıtan diyologlarla başlar kitap. Othello’yu Kıbrıs’a göndermek isteyen soylulara yalvaran Desdemona; “Mağripliyi, onunla birlikte yaşamak için sevdim. / Verdiğim bu kesin karar, göğüs gereceğim fırtınalı yazgım/ Duyursun bunu bütün Dünyaya. / Onu bensiz savaşa gönderirseniz eğer, / Beni de işe yaramaz bir kişi olarak bırakırsınız geride, / Onun için, izin verin gideyim onunla birlikte.” diyerek Kıbrıs’a gider. Aslında kitabın dönüşüm geçirdiği nokta Desdemona’nın soylulara yalvarması ve babasının onu reddetmesiyle başlar. Soylular, Desdemona’nın Kıbrıs’a gitmesi için izin verir. Bildiği ve tanıdığı ülkeden uzaklaşan aşık Othello’nun burnuna deniz aşırı gittiği ülkeden iyot kokusu gelirken, damarlarına da kıskançlık aşılanır. Abartı kıskançlığın bir hastalık hâline geldiği insanlar, bildiği ve tanıdığı kısacası güvenli limanlarından uzaklaştığı sırada huzursuz olurlar. Kitabın o sayfasına kadar yiğit ve aşık bir genç adam gibi bilinen Othello’nun güven duyduğu limandan uzaklaşması onun bir yönünü daha ortaya çıkarmıştır: Kıskançlık ve şüphe.

Kitabın II. perde, 1. sahnesinde Cassio karşımıza çıkar. Othello’nun yaveri, genç, yakışıklı, kibar ve Othello’ya hayranlık duyan bu subay ile Desdemona çok iyi anlaşır. Arkadaşlıktan öte gitmeyen bu anlaşmayı izleyen biri daha vardır: Iago. Tragedyamızın kötü karakteri, hırsları uğruna gözünü kırpmadan yalan söyleyebilen Iago için kitabımızın sayfalarını biraz geriye alalım;

Roderigo ve Iago, iyi yakın arkadaştır. Roderigo aşık olduğu Desdemona’nın Othello ile evlenmesini ve Kıbrıs’a gitmesini kabullenemez. Derdini yakın arkadaşı aynı zamanda da Othello’nun yaveri olan Iago’ya anlatır. Her şeye art niyetle bakan Iago, Roderigo’nun saf aşkından faydalanarak paralarını alır ve ona bir söz verir; Desdemona’nın Mağripli’ye olan yalan aşkını kanıtlayacak, birbirlerinden uzaklaştıracak ve Roderigo aşkına kavuşacaktır. Iago, iblis zekasına karşı gelecek kadar hiçbir aşkı kuvvetli bulmaz. Othello’dan nefret eden ve zayıf tarafları olan şüphe ve kıskançlığı kullanacaktır. Iago sözlerini gerçekleştirirse hem zengin olacak hem de Mağripli’nin yerine geçecektir.

Kitabın psikolojik derinliğini okursak anlarız ki Iago herkesin içinde bulunan ve damarlarında gezinen o dürtüdür. Kiminin engel koyabildiği kiminin ise büyüsüne kapıldığı o kötü his, tragedyanın Iago’sudur. Limanından ayrıldığında farklı biri hâline dönüşen Othello, çok güven duyduğu yaveri Iago’nun zehrine kendini kaptıracaktır.

Bir ‘Beyaz Mendil’

Iago, Desdemona ve Cassio’nun arkadaşça yakınlaşmasını uzaktan sinsi gözlerle izlemeye başlar. Othello orada olmadığı için gördüklerini farklı anlamlandırmaya ve oyuna kendini kaptırmaya başlamıştır. Söyleyeceği yalanlara önce kendisini daha sonra da saf aşık olan Roderiyo’yu kandırır. Cassio ile Desdemona arasında bir yakınlaşma olduğunu söyler. Daha sonra Cassio’ya giderek Desdemona’nın ne kadar güzel olduğunu bahseder ve ağzından laf almaya çalışır. Iago’nun planları bir saat gibi işlemektedir. Cassio’yu görev başındayken içmek için ikna eder. Reaksiyonel bir karakteri olan Cassio ile Cassio’ya karşı doldurduğu Roderigo’yu karşı karşıya getirecektir. Tragedya bu bölümde heyecanlanmaya başlar. Bu bölüme kadar yalnızca Iago’nun planlarını ve izlediklerini yorumlamasını görürürüz. Ancak bu bölümden itibaren harekete geçmiştir. Cassio ile Roderigo’nun ettiği kavgadan Cassio yara almıştır. Ancak bu yara bıçak yarası değildir. Cassio, Othello’nun gözünde itibarını kaybetmiş; Iago’nun kavgayı kendisinin çıkarttığını söylemesi üzerine ise görevden alınmıştır.

Iago bu olaydan sonra Cassio ile konuşur. Othello’nun aklına bir tek Desdemona’nın gireceğini söyleyerek Cassio’yu Desdemona ile konuşmak için ikna eder. Desdemona tüm iyi niyetliliği ile Othello’yu ikna etmek için uğraşır. Desdemona’nın iyiliği, Iago’nun işine yarayacaktır. Cassio’nun sık sık karısını görmek için geldiğini ve gizli gizli konuştuğunu söyler. Othello ilk başta karısından asla şüphe duymaz. Ancak Iago’nun söylediklerini de aklından çıkaramaz. Iago’nun zehirli dili, Othello’nun zihninden kanına girmek üzeredir. Iago, Othello’yu etkilediğini gördükçe durmaz ve devam eder. Son hamlesi ise beyaz bir mendildir. Beyaz mendil, Othello’nun annesinden kendisine miras kalan en değer verdiği eşyadır. Onu Desdemona’ya hediye etmiş. Kendisini sevdiği sürece yanından ayırmamasını söylemiştir. Iago, karısı ve aynı zamanda Desdemona’nın yardımcısı olan Emilia’ya onu çalmasını emreder. Emilia ise hiçbir şeyden haberi olmadan Desdemona’nın düşürdüğü mendili Iago’ya verir.

“En sudan şeyler, Tanrı kelâmıdır kıskanç insana”

 

Iago, Othello ile konuştuğu bir sırada Cassio’nun uyurken Desdemona’nın ismini sayıkladığını anlatır. Othello’nun aşkının yerini kıskançlık almıştır. Iago’nun beyaz mendili almasıyla da Othello karısının onu aldattığına inanmıştır. Desdemona’yı dinlemez. Othello, akşam gelir ve kıskançlığından karısını yastıkla boğarak öldürür. Bu olaya şahit olan Emilia ise kıskançlığının beyaz bir mendil olduğunu öğrendiğinde onu Iago’nun istediğini açıklar. Othello yaptığı şeyin suçluluk duygusu içinde Iago’yu da yaralar. En son ise kendisini öldürürken son sözleri şu olur; “Benim için, akılsızca ve çok seven biri deyin/Kolayca kıskanmayan ama bir kez de kıskandı mı kendini kaybeden biri diye söz edin benden.”

“Bir kez fırsat verdin mi kuşkuya/ Karara da vardın demektir.” bu sözle hareket eden zehirli duygu Iago’nun başlattığı hikâye böylece son bulur. Metni incelediğimizde anlarız ki Iago kötü adamdır. Ancak unutulmaması gereken nokta Othello’nun ona inanmasıdır. Bir beyaz mendil yüzünden karısını öldürecek kadar güçlü bir şüpheciliği vardır. Aşkın güçlü bir duygu olduğunu biliriz de bu duygunun karşıt duygulara da güç salgıladığını unuturuz bazen. Bunu unutmayan Iagolar ise her zaman kanımızda yitik duygusuyla dolaşır.

‘Ama kıskanç insanlar böyle söze kanmazlar.
Böyleleri bir nedene göre kıskanmazlar ki,
Kıskanç oldukları için kıskanırlar.
Bu kıskançlık denilen şey,kendi kendini peydahlayan,
Kendi kendini doğuran bir canavardır.’

Kitap, 157 sayfalık bir tiyatro oyunu. Shakespeare’in ağdalı ve devrik cümleleri bu trajediyi daha içselleştirmemize yol açıyor. Sayfalar arasındaki psikolojik mesajlar ise okuyuca nefes aldırmak ve düşündürmek için çok etkili. ‘Hemen okuyup, bitirmeliyim’ diye düşüneceğiniz bir kitap değil ancak okudukça muhakkak hayatınızdan bir şeyler göreceğiniz bir kitap. Psikolojide “Othello Sendromu” adında hastalık olması bile bu kitabın gerçek hayatla ne kadar özdeşleştiğini farkına vardırıyor.

Hayatınızdaki beyaz mendiller, şüphenin koynunda kaybolmasın.

İyi okumalar.

 

 

 

mayan
Böyle bir yaratık işte, varsa eğer böylesi”

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.