Avusturya doğumlu ünlü öykü yazarı Stefan Zweig’ın 1912 yılında yazdığı bu öyküsünde aristokrat bir kadının hikayesini çarpıcı bir son ile anlatıyor. Kitaptan bazı alıntıları sizler için derledik. İyi okumalar!
- “Yürüdükçe yürüdü, adım atarken uzuvlarını ritmik bir biçimde gevşetmenin nasıl büyük bir haz olduğunu yıllardan sonra ilk kez hissetmesi gibi, sarayda yaşadığı günlerde sade yaşama dair unuttuğu her şeyi kendinden geçerek yeniden keşfetti.” (s. 5)
- “Yaşamın çiçekli kayığını fasılsız bir ritimle sallayan, dalgalar gibi durmaksızın coşkun olan bu akışın kendisini mırıltılarla ileriye taşıdığını sürekli hissederdi kadın.” (s. 7)
- “Sonunda akşam olmuştu. Ama akşamlar da ne hüzünlüydü burada!” (s. 9)
- “Gurur komedisinden vazgeçti.” (s. 11)
- “Tek bir insanın diğeri için neler ifade edeceğini hiç bilmemişti, çünkü hiç yalnız kalmamıştı.” (s. 13)
- “Bir oyuncak olabilirdi bu, sert bir odundu gerçi, kaba ve basit, ama zamanı aldatmak için bir oyuncak en azından.” (s. 17)
- “Öldü sanılıp gömülmüş, ancak toprağın altında tabutunun içinde uyanıp bağırıp çağıran, kıyameti koparan ve duvarları yumruklayan biri gibi hissediyordu kendini kadın.” (s. 21)
- “Ruhu kalabalıklarla öylesine aşırı beslenmişti ki, tek bir kişi ona kısa zamanda sıkıcı gelmişti ve yalnız kalır kalmaz kendini iğrenç ve açlıktan bitkin düşmüş biri gibi görüyordu.” (s. 21)
- “Oysa kadının bedenini sonunda bir nöbet gibi yarıp çıkan şey, içinde esir gibi tuttuğu ağlamaydı yalnızca.” (s. 25)
- “Onun aynası, onu arzulayan erkeklerin ışıldayan gözleri olmuştu.” (s. 27)
- “Şamdanı yaklaştırdıkça daha da yaşlanıyordu sanki.” (s. 29)
- “Eski çağlardaki kraliçeler gibi kahramanca destan yazarak ölmek istiyordu.” (s. 31)
- “O artık bir hiç olduğundan beri insanlar ona daha samimi daha sıcak ama sonra yeniden soğuk davranıyordu.” (s. 34)
- “Ölüm komedisini büyük bir özenle hazırladı.” (s. 37)
- “Çünkü insanlık tarihi davetsiz misafirleri sevmezdi.” (s. 48)
Stefan Zweig | Bir Çöküşün Öyküsü – Türkiye İş Bankası Yayınları