Hep Lunapark, bugüne kadar alışık olduğumuz filme özel müzik işini bir kitaba entegre etmesi ile alışılmışın dışında bir kitap olarak karşımıza çıkıyor. Hep Lunapark kitabının Yok Öyle Karalı Şeyler grubunun imzasını taşıyan Ah Lunapark adında bir şarkısı bulunuyor. Şarkı kitaba göndermelerle dolu ve okurun damağında güzel bir tat bırakıyor. Kitap, lunapark işletmeciliği yapan bir ailenin başına gelen yer yer komik yer yer talihsiz olayları anlatıyor. Bahadır Cüneyt Yalçın’ın mizahını hikayeye iliştirmesiyle ortaya çıkan tek nefeste okunan eserden alıntıları sizin için derledik.
1- ”Kılıç en çok kını yaralar.” (s. 13)
2- ”Burada çocukluk değil manyaklık ortaya çıkar.” (s. 71)
3- ”Hepimiz başkalarının acısından çeşitli düzeylerde fırsatlar yarattık.” (s. 94)
4- ”Üzüm şarabın bendesidir, ben bülbülün maşukuyam demiş.” (s. 96)
5- ”Şantiyesinden koşup gelen babamdan hemen sonra teşrif eden anneciğimin daha koşarken bayılması da ayrıca tıp tarihine geçebilirdi. Bilindiği gibi bayılgan insanlar önce durup, fenalaşıp, sonra bayılıyordu. Annem doğrudan konuya girmiş, kimsenin vaktini almamıştı.” (s. 105)
6- ”Bu kadar tuğla ciğerli olma. Girişimcilik, gökkuşağına koşanların dönüş yoluna lostra salonu açmaktır. Düşün bir kere…” (s. 110)
7- ”Ne olmasını bekliyorsun, dünya düz bir tepsi değil. Sırf bunu söylediği için onlarca insan öldü.” (s. 111)
8- ”Garson gelince ilk konuşan kişi ya en çok susayandır ya da liderdir.” (s. 113)
9- ”Bakış açısı böyle bir şey işte. ‘Ayğandaki böcek yaşam savaşı veğiyoğ, seğinlemiyoğ” deyişini hatırladım.” (s. 114)
10- ”Babama sormadım. Otobanda hız yapan adam gaz pedalını babasına sormaz. Ayşegül’ün akademik kariyerine destek olma kisvesi altında erkekliğe adım atıyordum. Öğreniyordum ki erkek olmak sünnet olmayla değil, bir kadının kalbini kazanmakla başlıyordu.” (s. 125)
11- ”Kaplumbağanın biri yol kenarında sövünüp duruyormuş. Başka bir kaplumbağa gelip sorunca, ‘Yahu’ demiş. ‘Yolun ortasında bir çeyrek düşürmüştüm, iki gündür alamadım. Tam varacakken avanağın biri durup yolun karşısına koyuyor beni. Öbür yandan niyetleniyorum, bu sefer de alığın teki alıp bu yana bırakıyor.” (s. 128)
12- ”Trambolin ticareti yapanlar nasıl dua eder? Allah’ım sen yer çekimini koru, diye.” (s. 138)
13- ”Salça domatesin ölümünden nemalanıyor. Zavallı koyunun vefatı kime yaradı sence? Avize düşer, cam incinir Safiye. Rüzgar hep kazanır, tül hep kaybeder.” (s. 144)
14- ”Kavgacı insanlar ağır işitir; bir tehdit veya meydan okumaya karşı mutlaka ‘Ne diyon?’ diye sorarlar.” (s. 148)
15- ”Bir futbol sahasında insan yoksa orası çimenliktir. Bir lunaparkta insan yoksa orası hiçbir şeydir. Hiçbir şey moral bozar.” (s. 165)
16- ”O saniye dünyaya barış geldi. Katıdan gaza geçtim, bir milyoncudan alınmış kanatlarla okyanus aştım. Deterjan kutularında köşe yazılarım oldu; çamaşır makinesi çalıştıkça titreyip fikirlerimi değiştirdim. Kosinüs Romalı komutan, hipotenüs Atinalı bir gergedandı. Kırk altı kromozomdan oluşuyordum, iki kromozom fazlam olsaydı patates olabilirdim.” (s. 168)
17- ”Sokakta bizi takip eden kişiyi tanımıyorsak yanlış bir şey yaptığımızı düşünürmüşüz, takip edeni tanıyorsak yanlış bir şey yaptığımıza kesin inanırmışız. Kartal’ı artık tanıyorduk ve niyeyse sanki bir yerde hata yaptığımıza inanmaya başlamıştım.” (s. 187)
18- ”Belki. Kendi imkanlağıyla deliğenlere aşık deniğ.” (s. 210)
19- ”Sıradan bir İtalyan soygunda hızlı, piyanoda yavaş olunması gerektiğini bilirmiş.” (s. 246)
20- ”Erkek gözyaşının kadınlarınkinden yarım derece daha soğuk olduğunu ondan, tuzlu olduğunu kendi başıma öğrenmiştim.” (s. 255)


