Ana SayfaKültür - SanatÖnyargıların Ötesinde: 20.Yüzyıldan Bugüne...

Önyargıların Ötesinde: 20.Yüzyıldan Bugüne Sanatta Böcek İzlenimi

Böcekler, günlük hayattaki deneyim ve gözlemlerimizden çıkarabileceğimiz üzere birçok kişi açısından pek de olumlu bir izlenim yaratmayan canlılardır. Peki, sanat bu eşsiz canlıları anlamakta bir araç olarak kullanıldığında edinilen izlenimler aracılığıyla, böceklerin doğa üzerindeki içkin değerini anlamakta bir amaç haline gelir miydi?

20. yüzyıldan günümüze, sanatçıların eserlerinde yer verdikleri böcek formuna bakış açısını sanatçının yaratım sürecindeki anlam dünyasını görmezden gelmeyerek anlamlandırdığımızda ortaya çıkan eserin yorumu da bu süreçten etkilenmektedir. Farklı kültürlerde coğrafi bölgelere göre çeşitli anlamlar taşıyan böceklerin fiziksel özellikleri ve ekosistem içindeki görevleri ile din, edebiyat, günlük hayat nesneleri, resim, heykel gibi kültürü meydana getiren unsurlar arasında koparılamaz bağlar bulunmaktadır(İren,2017).

Çekirge, 16. Yüzyıl, Ulusal Antropoloji Müzesi, Meksiko.

Bu bağlamda kültürel entomoloji, böceklere dair ilk izlenimde oluşturulan ötekileştirici önyargı duvarını yıkıp görmekten çekindiğimiz gerçekleri bizlerle yüzleştirebilecektir. Çünkü böcekler dünyanın her yerine dağılan ve buna bağlı olarak farklı iklimsel koşullarda yaşayabilen çeşitli türleriyle insanlarla ortak bir tarih sürecini paylaşmıştır.

Tanrı Khepri, Nefertiti Tapınağı, Mısır.

Böceklerin en kalabalık  ve en çok farklılık barındıran türe sahip olan hayvan grubu olarak tanımlanması ve özellikle hamamböceği gibi dayanıklı türleri barındırması, tarihsel süreçteki deneyimlerin paylaşılmasını kolaylaştırmıştır. Ekosistemdeki dengenin insan türü kadar katı bir hiyerarşiyle doğaya yaklaşmaması, tüm canlıların kendi içkin değeri bakımından bu dengede ne kadar eşit derecede öneme sahip olduğunun bir göstergesidir. Tek tanrılı dinlerden çok tanrılı dinlere, yiyecek kültüründen çeşitli sanatlara kadar böcekler; coğrafya ve kültürlere göre değişmekle birlikte, tarih sahnesinde insanların benzeşim kurduğu, ilham aldığı, faydalandığı, korktuğu, merakla yaklaştığı bir türdür. İşte kültürel entomoloji de bu bağlamı inceleyen bir disiplindir.

Böylece, insanın doğaya olan sonsuz tahakkümünün karşılıklı ilhama dönüştüğü bir alan olarak sanat, tüm canlıların doğaya bakış açısındaki adaleti insanın penceresinde de görülebilir kılması için bir umut olabilecektir. O halde, eşsiz canlılar olan böceklerin dünyasına sanatçının perspektifinden bakalım.

Pablo Picasso(1881-1973)

Picasso’nun 1920’lerin sonlarında yaptığı resimler Sürrealizmin etkisindedir ve tıpkı Dali’nin “Angelus” parodilerinde olduğu gibi bu resimlerde böcekler yerine onların davranışlarını taşıyan melez figürler bulunmaktadır(İren,2017). Peygamber devesi figürü genellikle kadın ve erkek cinselliğini simgelemek için kullanılır. Burada melez bir canlı formu dikkat çekmektedir. Baş kısmında öne çıkan dişleriyle, bu kadın tasvirinde sakin bir tavrın arkasında yatan yabanıllık sezilmektedir.

Banyo Yapan Oturan Kişi,1930, Paris, New-York Modern Sanat Müzesi.
Max Ernst (1891- 1976)

İlk Belirgin Kelimede (1923) isimli tablosunda, sanatçının bir peygamber devesi böceği türü olan çubuk böceği ile pencereden uzanan bir kadın eli dolaylı yoldan, bir nesne aracılığıyla bir çeşit bağlantı veya etkileşim kurduğu görülmektedir.

İlk Belirgin Kelimede, 1923, Westfalen Kuzey Ren Bölgesi Sanat koleksiyonu, Düsseldorf, Almanya.
Joan Miro (1893-1983)

Alışılmışın dışına çıkan çizgisel biçimlemeyle geometrik şekilleri harmanlayan sanatçı, renk seçeneklerini sınırlı tutsa da eserlerinde organik bir ritim yakalamaktadır. Aşağıda yer verilen eserindeyse, doğadaki temel elementleri yansıtan bir organiklik ile doğanın kendi akışını yakalamaya çalışmıştır. Böceklerin kendi günlük hareket ve ritimleri çizgiler arasında eşit bir şekilde yayılmıştır.

Böceklerin Diyaloğu, Bellagio Güzel Sanatlar Galerisi, Las Vegas.
Andre Masson (1896-1987)

Sürrealistler arasında peygamber devesi formunu en sık kullanan sanatçı André Masson’dur. 1934 yılında İspanya’ya taşındığında tıpkı André Breton ve Paul Eluard gibi kendi peygamber develerini yetiştirmeye başlamış ve onların davranışlarını gözlemlemiştir (İren,2017). Sanatçı Birinci Dünya Savaşı’na katılmış biri olarak bu böceği zalimliğin bir sembolü olarak belirlemiştir. Doğrudan bu böceğe yer verdiği ilk resim olan “Yaz Eğlencesi” sanatçının bu böceğe yüklediği anlamların bir dışavurumunu yansıtır.

Yaz Eğlencesi, 1934, Ulusal Modern Sanat Müzesi, George Pompidou Merkezi, Paris, Fransa.
Alexander Calder (1898-1976)

Çocukluğunda ortak deneyimler paylaştığı bir tür olan böcekler, sanatçının bazı  eserlerindeki arka planı yansıtır niteliktedir. Çocukluğunda bu türe dair gözlemler yapan ve hatta oyuncakları konusunda bu türden ilham alan Calder, farklı tekniklerle çalışarak hayvanların fiziksel özelliklerinin iyi bir gözlemcisi olmuştur. Ayrıca, çeşitli materyalleri kullanarak heykeller de yapmıştır.

Kelebekler ve Girdap, Litografi,1969.
Jean Dubuffet(1901-1985)

Yaptığı çizimlerin yanı sıra etraftan topladığı çeşitli objeleri evinin üst katında biriktiren sanatçı, bu biriktirme alışkanlığı sayesinde böceklere ve özellikle kınkanatlılara ilgi duymaya başlar. 1947-48 yıllarında Cezayir’de yaptığı geziler sırasında gözlemlerini eskiz defterine doldurmayı ihmal etmez. Bu gezide, kumlar üzerindeki desenlerin çeşitliliği ve sineklerin rahatsız edici tavrı da dikkatini çeker. Bu gözlemini eskiz defterine şöyle kaydeder:

Arap, Murabut, Sinekler ve Ayak İzleri, Kâğıt Üzerine Çini Mürekkebi,1948, New-York Modern Sanatlar Müzesi.
Salvador Dali (1904-1989)

Dali, eserlerinin hayal dünyası, bilinçaltı ve rüyalar ile ilgisi bakımından sanatın Freud’u diyebileceğimiz bir sanatçıdır. Sanatçının böceklerin dünyası ile kurduğu ilişki de bir hayli onu yansıtır. Çocukluk anılarına bağlı olarak böcekler, onun resimlerinde korkunun bir ifade biçimidir. Örneğin çekirge, onun için gökyüzünü yansıtan bir zevk formu iken sanatçının deneyimleri farklılaştıkça farklı bir anlama dönüşür ve babasını sembolize etmeye başlar. Babası onun istekleri önünde duran bir engeldir ve çok katı davranış biçimlerine sahip bir karakterdir. Babasına olan nefret ve öfke duygusu sonunda onu bir çekirgeyle bütünleştirmesine neden olacaktır. Dali’nin aşağıdaki İlkbaharın İlk Günleri (1929) adlı tablosunda da görülebileceği gibi, yüzünde ağız olmayan figür, çekirgenin tüketme alışkanlığıyla ters bir ilişkiyi kurgulamaktadır.

İlkbaharın İlk Günleri (resmin bir kesiti verilmiştir), Yağlı Boya ve Kolaj,1929,Salvador Dali Müzesi, St. Petersburg, Florida.
Ergin İnan(1943-…)

Türk resminde böcekle özdeşleşen ressam Ergin İnan’ın resimlerinde yazılar ve böceklerin dünyası ilk sırada yer alır (İren,2017). Sanatçı, çocukluğunu geçirdiği Malatya’daki evlerinin bahçesinde iyi bir gözlemci olma fırsatı bulur. Böcekleri biçim, renk, doku ve davranış biçimleri bakımından inceleme şansı bulmuştur. Farklı tekniklerden yararlanmaktan çekinmeyen sanatçının böceklerden sıkça ilham aldığı sezilmektedir.

Böcekli Kompozisyon, Mdf Üzerine Yağlı Boya, 70×50 cm., 2006.

Kaynak:

İREN, Ceren(2017), 20.Yüzyıldan Günümüze Sanatta Böcek Formu, Yüksek Lisans Tezi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Güzel Sanatlar Enstitüsü, İstanbul.

 

Yazarın Popüler Yazıları

Yazarın Son Yazıları

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

İlginizi Çekebilir

Kültürlerden Esintiler: İran’dan Halı Kültürü

Farklı kültürleri incelediğimiz serimizin yeni durağı İran'da. İran kültürünün gözdesi olan halılarına kısa bir yolculuğa çıkıyoruz.

Tablolarla Mitoloji: İnsanlığın Hâmisi İsyankâr Prometheus

Zeus'un tiranlığına boyun eğmeyen Prometheus, Titanomachia'da ve yaratılış mitinde oldukça önemlidir. Ayrıca Zeus'a söylemediği sırrı ve isyankar tavırları sonucu korkunç bir işkenceye mahkûm edilmiştir.

Mustafa Kemal Atatürk’ün Giyimi Onun Hakkında Ne Gizliyor?

Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün giyim tarzının gizemlerini ve zamansız stilinin karakteriyle bağlantılarını inceledik!

Aşkın ve Sadakatin Temsili: Urbino Venüsü

Tiziano'nun en ünlü eseri olan Urbino Venüsü tablosundaki aşk ve sadakat yansımalarının yanı sıra daha fazlasını inceledik.

Son Yazılar

Perfect Days Film İncelemesi: Sıradan Olanın Mükemmelliği

Wim Wenders’ın Perfect Days filmi, sıradan olanın güzelliğine vurgu yaparak yaşamanın ne kadar kolay olduğunu hatırlatıyor.

The Tortured Poets Department Albüm İncelemesi – Bölüm I

"En üzücü hikâyemizi konuştuğumuzda, ondan kurtulabiliriz." The Tortured Poets Department albümünde neler gizli olabilir?

The Tortured Poets Department Albüm İncelemesi – Bölüm II

The Tortured Poets Department albümünde keşfedilmeyi bekleyen detaylar, ikinci bölümüyle karşınızda!

Buffy the Vampire Slayer Karakterleri Bir Şarkı Olsaydı Hangisi Olurdu?

Dertlere derman, hislere tercüman olan şarkılar bu kez "Buffy the Vampire Slayer" karakterlerini anlatıyor.