Caravaggio’nun Bacchus’u: Bir Tanrı’nın İnsanlaştırılması

Bilge Sıla Balcı
Bilge Sıla Balcı
İnsanlar kötüydü, kitaplara sığındım.
Editör:
Esra Şahin
spot_img

Belki uzaktan bakınca basit bir erkek figürü veya portresi gibi duran Bacchus adlı tablosunda, sanatçı kim bilir neler aktarmak istemiştir ya da bu eser sadece bir sipariş üzerine mi çizilmiş? Yüzeysel mi yoksa karanlık anlamları mı var? Caravaggio‘nun dramatik ve mitolojik eseri Bacchus bize ne anlatıyor ve eserin mitolojideki yeri nedir, gelin birlikte inceleyelim.

Michelangelo Merisi da Caravaggio, genellikle karanlık ve hikayesi olan resimler çizen bir ressamdır. Çoğumuzun bildiği gibi kendisi için Rönesans ve Barok sanatçısı diyebiliriz. En ünlü eserleri, Davut Golyat’ın Kafası İle (Davide con testa di Golia), Aziz Matta’ya Çağrı (Vocazione di San Matteo), Emmaus’ta Akşam Yemeği (Cena in Emmaus) gibi dini figürlü eserlerdir. Caravaggio, tablolarında gerçekçi ve duygusal çalışır. Öyle ki onun çalışmaları zamanında pek çok tartışmaya sebebiyet vermiştir. Resimlerine gizli unsurlar eklemesi nedeniyle kilisenin tepkisini çekmiştir; bunlar tanrıyı insanlaştırmak gibi suçlardı ayrıca kendisi bir katildi. Sanatı gibi kısa ve çalkantılı bir yaşamı olsa da her zaman dikkat çeken bir sanatçı olmuş ve yüzyıllardır Barok sanatının en ünlü sanatçısı olarak anılmıştır.

Gelelim konumuz olan, Caravaggio’nun Bacchus adlı eserine. Resimdeki detayları incelediğimiz zaman gözümüze ilk çarpan şeyler natürmort detayları, meyveler ve şarap oluyor. Resimde yer alan bu detaylar bize keyif yapmayı seven birini, zevki ve sefayı anımsatıyor. Fakat şarap figürün sol elindedir ve onu bir başkasına ikram eder gibi tutmaktadır. Sol el verici ve selamlayıcı olarak anılır, bundan dolayı figürün elinde tuttuğu şarap kadehi sanki insanlara bir sunusu gibi durmakta. Sepetteki meyveler fazla olgun hatta kurtlanmış durumdadır, bu detay izleyiciye dünyevi hayatın geçici olduğunu anlatmak için kullanılmıştır. Figürün tırnaklarının kirli olması ise ressamın dürüstlüğünü temsil eder, çünkü gerçekçi ve doğal bir yapı katmıştır esere.

Figürün yüzüne baktığımızda onun hafif mahcup bir genç olduğunu görüyoruz. Aynı zamanda güzel ve keskin gözlerinde buğulu bir hüznün hikayesini saklıyor gibi. Yanaklarındaki hafif tondan bir şeyden utandığı belli oluyor. Kaşlarının hafif kalkık olması ve derin bakışları yine dikkat çekici bir detay olarak karşımıza çıkıyor. Kimi söylentilere göre resimde yer alan figürün, semavi dinlere meydan okuma olarak ruhu olan, etten kemikten bir tanrı olduğu söylenir belki derin bakışları bundandır. Aynı zamanda resimde erotik bir üslup da mevcuttur. Figürün saçında bulunan üzüm ve asmalar ise sağlık, aşk ve güzellik anlamlarını taşır.

Bir diğer detay ise şarap sürahisine yansıyan otoportredir hatta bu konuda teoriler bile vardır. Fakat gerçek, 2009 yılında yapılan araştırmalarda, sanatçının esere kendi otoportresini eklediğini göstermiştir. Vücudunu hafif saran çarşaf yine beyaz rengi ile onun saflığını gösterir gibidir.

 

Resmin tam haline tekrar bakalım. Burada gördüğümüz model muhtemelen Caravaggio’nun çoğu eserinde kullandığı arkadaşı Mario Minniti. Resim büyük olasılık ile Kardinal Del Monte tarafından sipariş edilmiştir. Tasvir edilen Bacchus, tablonun üstündeki pek çoğu detaydan da anlayacağımız gibi (şarap, üzümler vs.) aslında Yunan mitolojisindeki zevk ve şarap tanrısı Dionysos‘tur. Eserin konusu, ressamın eğilimleri ve zevklerine göre belirlenmiştir. Eser, 93×85 boyutundadır ve Floransa’daki Uffizi Galerisi‘nde sergilenmektedir.

Son olarak, eseri anlamak için Dionysos‘un mitolojik hikayesine kısaca göz atalım. Yunan mitolojisinde Dionysos, şarap ve şenlik tanrısıydı. Eğlence düşkünü tanrı, iki kez doğan tanrı gibi söylentilerle de anılır. Babası Zeus‘tur fakat doğumuna dair farklı söylentiler de mevcuttur. Bu konuya dair ana fikirse her zaman Hera‘nın, kocası Zeus’u Dionysos’un annesi Semele‘den kıskanması olmuştur. Hera’dan gizlemek için Dionysos’u saklarlar ve kız çocuğu kıyafetleriyle giydirirler. Caravaggio’nun tasvirindeki dişil güzelliği ve çekiciliği buradan geliyor olabilir.

Ayrıca, Caravaggio’nun başka bir Bacchus resmi daha mevcuttur. Bu ikinci eserde Bacchus, daha solgun ve yorgun duruyor, sanki onu tüketen bir şey varmış gibi. Bunun bir hastalık olduğu söylenir ama hangi hastalık olduğu ile ilgili belirli bir bilgi mevcut değildir. Caravaggio ikinci Bacchus (Genç, Hasta Bacchus) eserinde kendi otoportresini yapmıştır. Hatta o dönem ressam da gerçekten hastadır. Önceki resimdeki meyveler çürüktü fakat figür genç ve dinç görünüyordu. Burada ise tam tersini görüyoruz, ressam sanki bir ironi yapılmak istemiş gibi taze ve parlak renkli meyveler resmetmiş.

İki esere de bir bütün olarak bakacak olursak gençlik ve güzelliğin önemine bir atıf olduğu söylenebilir. Bu da akıllara Oscar Wilde’ın harika eseri Dorian Gray’in Portresi’ni getiriyor. Sanki ilk Bacchus kitabın başlarındaki Dorian gibi dünyevi zevklerle yeni tanışmaya başlamış ve masumken, ikincisinde ise kendini bunlara kaptırıp o masumiyeti yitirmiş gibi.

Bu konu hakkında siz ne düşünüyorsunuz? Sizce de Bacchus ve Dorian Gray arasında bir benzerlik var mı?

 

Kaynak

Susie H., Sanatın Kısa Öyküsü (2018), Çev. Deniz Öztok, Hep Kitap, İstanbul.

Kathleen S., Mitoloji 101, (2014), Çev. Ekin Duru, Say Yayınları, İstanbul.

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

spot_img

Söylenti Aylık Frekans

Söylenti Müzik Frekansı ile sonbaharın gizemli, esintili ve en sevilen zamanlarına, Ekim ayına hoş geldiniz! Önerilerimiz sizin için hazır.

Valide-i Muazzama : Mahpeyker Kösem Sultan

Naib-i saltanat unvanıyla Osmanlı İmparatorluğu'nu yaklaşık 30 yıl yöneten Mahpeyker Kösem Sultan, attığı adımlarla hanedanın kaderine yön vermiştir.

Hafıza Mekanları: Anıtların Psikolojik ve Toplumsal Etkileri

Anıtlar, toplumsal hafızayı korur ve kimliğimizi inşa eder. Kolektif hafıza ve kültürel aktarımın dönüştürücü gücüdür.

Eşeği Saldım Çayıra – Kazak Abdal | Şiir İncelemesi

Kazak Abdal hayatı ve bilinen şiirlerinden olan Eşeği Saldım Çayıra eserinin incelemesi.

Twinless Film İncelemesi: İki Yalnız, Bir Kayıp

Başrolde Dylan O'Brien'ın yer aldığı kayıp, yalnızlık, bağ kurma arayışı, yas süreci üzerine dokunaklı bir film olan Twinless film incelemesine göz atın.

Alice in Borderland 3. Sezon İncelemesi: Neden Beklentiyi Karşılayamadı?

Alice in Borderland dizisinin 3. sezonun her oyununda Chishiya'nın zekâsını arayıp, Aguni'nin fedakârlığını andık diyebilirim. 

Evrensel Duygular: Anlamadan da Hissedeceğiniz 8 Şarkı

Dili fark etmeksizin ruhunuza dokunan, evrensel duygusal taşıyan 10 şarkıyı keşfedin. Melodik parçalarla hazırladığımız liste, her anınıza eşlik edecek!

Viktoryen Dönemde Kadın İmgesi: “Evdeki Melek”

Viktoryen dönemde ‘Evin Meleği’ ideali, kadını fedakâr ve itaatkâr bir role hapsetti. Gilman ve Woolf bu miti sorgulayarak özgür kadının sesini aradı.

Jane Austen ve Aşkın Sosyal Eleştirisi

Jane Austen, romanlarında aşkı sadece romantik bir duygu olarak değil; statü ve kadınların konumu üzerinden ele alarak dönemin evlilik anlayışına eleştirel bir bakış atar.

Shirley Jackson’ın Amerikan Gotik Edebiyatındaki Yeri

Shirley Jackson, Amerikan gotiğine modern bir ses getirmiş ve kalıcı bir iz bırakmıştır.

Editor Picks