Aykırı Kalem: Zekeriya Sertel

Hande İzgiş
Hande İzgiş
"Yürüyemezsem dans ederim."
spot_img

“Sabiha ve Zekeriya Sertel çifti Osmanlı’nın yıkılış ve Türkiye’nin kuruluş döneminde düşünce, duygu ve yeniliklere yön verebilen iki gözü pek yazar ve gazeteci olarak hep iş başındaydı. Hemen hepsi çok satan dergi ve gazeteler çıkardılar, pek çok kitap yazdılar. Meslek yaşamlarının her döneminde baskıcı iktidarlar ve güç odaklarıyla mücadele ettiler. Muhalif olmak onlar için vazgeçilmez bir yaşam biçimiydi.”

Korhan Atay’ın “Serteller” kitabının ön sözünde yazdığı bu yazıyla Zekeriya Sertel’in başı dik, yanlışa ses çıkartmanın en güzel yolunun gazetecilikten geçtiğine inanan, basın tarihinde çığır açmış “aydın” kelimesinin hakkını veren bir isim olduğunu görüyoruz.

Zekeriya Sertel’in iç dünyasına, yaşadıklarına ve genel hatlarıyla özel hayatına değinmeden önce, bu yazımızda tarihin tekerrürden ibaret olduğunun altını çizmek istiyoruz.

1890 yılında Usturumca’da doğmuştur ve asıl adı Zikri’dir. Fakat hayata başkaldıracağı önceden belli gibi kendi iradesiyle, henüz lise yıllarındayken ismine dahi karşı gelerek Mehmet Zekeriya şeklinde değiştirmiştir. Selanik Hukuk Fakültesine başladığı zamanlarda Osmanlı’nın Selanik’i kaybetmesi üzerine İstanbul’a göç etmiş ve İstanbul’da Hukuk okumaya devam etmiştir. Gazetecilik hayatına 19 yaşında Selanik’te başlamış ve bu zamanı “Ben gazeteciliğe ilk olarak bu küçük gazetede başladım… …Hayatımı kazanmak zorundaydım.” şeklinde nitelendirmiştir. İstanbul’a gittiğinde ise yine boş durmamış ve Tasvir’i Efkar gazetesinde yazmaya başlamıştır. Küçük yaşlarında gazeteciliğe gönül vermiş olması ilerleyen zamanlarda doğru ve yanlışı ayırt etmesine olanak sağlamış, ışığı hep doğrudan yana çevirmiş fakat bu ışığın doğruyu herkese göstereceği anlaşıldığında, ışığın sadece kendi taraflarında durmasını isteyen bir kesim tarafından hoş karşılanmamıştır.

Zekeriya Sertel ilerleyen zamanlarda “hayat arkadaşım” olarak tanımladığı Sabiha Sertel ile evlenmiş ve bir süre sonra bir olmayı başararak Serteller olarak anılmaya başlamışlardır. Halide Edip’in yardımıyla 1919 da  New York’a gitmişler ve Zekeriya Sertel burada yayımlanan The Times  isimli gazetede Mustafa Kemal Atatürk ile ilgili doğruluk taşımayan bir yazıya denk gelmiştir. Işığı her zaman doğruya tutan Sertel, bu yazının üzerine gazeteye bir mektup yazarak bu mektupta haberin doğru olmadığını ve nasıl böyle bir yazı yazılabileceğini sorgulamıştır. Bu başkaldırısı takdir görmüş olacak ki başyazarlarla görüşmeye çağrılmış, ve Kurtuluş Savaşı hakkında yazdığı bir yazı gazetede yayımlanmaya hak kazanmıştır.

ZEKARİYA SERTEL VE TAN GAZETESİ - Dünden

Başka ülkelerde Mustafa Kemal Atatürk’ü doğru şekilde tanıtmaya gayret eden Sertel, ne yazık ki kendi ülkesinde çoğu kez vatanına ihanet etmekle suçlanmıştır.

Türkiye’ye geri döndükleri zaman Zekeriya Sertel, Basın Yayın Genel Müdürü olmuş fakat yazdıkları sürekli olarak yarım bir şekilde ve sansür uygulanarak yayımlandığı için, kendini ifade edemediğini düşünerek istifa kararı almıştır.

Daha sonra hayat arkadaşı Sabiha Sertel ile birlikte Resimli Ay dergisini çıkartmış ve bu dergide Nazım Hikmet’e de yer vermiştir. Nazım Hikmet’i bu zamanda yakından tanımış ve fikirlerine ortaklık etmiş, böylece yaşadıkları sürgün hayatı da ortaklık kazanmıştır. Nazım Hikmet ile ilgili olan “Mavi Gözlü Dev” kitabında Nazım Hikmet’i büyük bir saygı ve içtenlikle anlatmıştır.

 

Bu sırada gitgide yayılan ışıktan rahatsızlık duyanlar, bu ışığa gözlerini kapatmakla kalmayıp saldırılarına devam etmişlerdir. Böyle bir süreç yaşanırken Zekeriya Sertel sürgün edilmiştir.

Serteller’in seslerini duyurmaya çalıştıkları son nokta ise 4 Aralık 1945 yılında tarihe adını Faşistlerin Baskını olarak geçiren Tan Baskını olmuştur. Tan gazetesinde yazan Serteller Görüşler isimli açıkça, sansürsüz ve gerçeklerin yazıldığı yazılarını yayımlamış bunun üzerine karşıt görüşler asıl hedeflerine Sabiha Sertel’i alarak Tan Baskınını gerçekleştirmişlerdir. Güç kullanılarak medyaya karşı yapılan bu baskından Zekeriya Sertel, şu şekilde bahseder:

“Göstericiler, baltalarla matbaa kapısını kırıp içeri girdiler. Makinaları balyozlarla kırdılar. Binanın camlarını indirdiler. İçindeki eşyayı kırıp döktüler. Sonra ellerinde kırmızı boya şişeleriyle ‘Serteller nerede’ naralarıyla bizleri aramaya koyuldular. Amaçları, bizi çırılçıplak soyup üzerimize kırmızı boya dökmek ve akabinde önlerine katıp sokaklarda ‘İşte kızıllar’ diye sergilemekti.”

Tan Gazetesi Baskını; 4 aralık 1945 - Mutlaka Oku

Serteller seslerini duyurmak, insanlara gerçeği göstermek ve bunu herkese ulaşacak olan gazeteyle yapmayı bir nevi görev bilmişlerdir. Kimi yazıları insanlarda tokat etkisi yaratırken kimi yazıları ise insanları kucaklar nitelikte olmuştur. Anlatılmak istenenin karşı tarafa sansürsüz gitmesi gerektiğini, aydın bir millet olup yükselmenin ancak bu şekilde sağlanabileceğini savunsalar da karşıt tepkiler bir türlü bitmek bilmemiş ve uzun yıllar tutuklu kalmalarına neden olmuştur. Beraat ettikten sonra eşiyle yurt dışına gitmelerinin ardından Sabiha Sertel orada hayatını kaybederken Zekeriya Sertel tüm baskılara rağmen vatanında ölmek istediği için vatanına geri dönmüş ve 90 yaşında hayatını kaybetmiştir.

Kaynakça

Hatırladıklarım, Zekeriya Sertel, Can Yayınları

Sertel, Z. (1934). Zekeriya Sertel, 10.7. 1934.

 

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

spot_img

Sevilme İhtiyacının Gölgesinde: Onay Kompleksi ve Sosyal Kimlik

Kendi ışığınla var olmak, sevilmeden de sevebilmek ve onaysız yaşam, özgürlüğün ve içsel huzurun sessiz zaferidir.

Amy Winehouse – Rehab ve Psikoloji Çerçevesinde İncelenmesi

Kendini inkârın sesi: Amy Winehouse'un Rehab'ı bir kadının içsel direnişini ve kırılganlığını anlatan dürüst bir itiraf.

Çamurda Doğan Saflık: Nilüfer Çiçeği ve 5 Eser İncelemesi

Nilüfer çiçeğinin Doğu’dan Batı’ya uzanan anlamsal yolculuğu ve bu yolculuğun sanat üzerindeki büyüleyici izleri.

Hailey Bieber Stil İncelemesi: Çabasız Şıklığın Öncüsü

Hailey Bieber, minimalist ama iddialı stiliyle sade şıklığı bir güç ifadesine dönüştürüyor.

Bakü Seferi ve Kafkas İslam Ordusu

Osmanlı ordusunun Kafkasya’daki son seferi, Nuri Paşa komutasındaki Kafkas İslam Ordusu’nun Bakü’yü kurtararak Azerbaycan’ın bağımsızlık yolunu açtığı zaferdir.

“The Beach At Sainte Adresse” Tablosunu Anımsatan Şarkılar

Monet'nin The Beach At Sainte-Adresse isimli eserini anımsatan şarkılara birlikte göz atalım!

Dijital Dünyada Görünmez Yönlendiriciler: Algoritmalar Nasıl Çalışıyor?

Algoritmalar nasıl çalışır? Arama, öneri ve yapay zeka sistemlerini örneklerle öğrenin; etik ilkeler ve pratik ipuçlarıyla dijital rehberiniz.

İstanbul Mimarisi: Cercle d’Orient

Beyoğlu'nun kalbi olan Cercle d'Orient ya da Büyük Kulüp, ilginç tarihi ve mimarisiyle bize çok şey anlatıyor.

Love or Duty Tablosunun Hikâyesi – Aşk Uğruna Kutsal Yemini Bozmak

Aşk ve inanç arasında sıkışmış bir rahibenin hikâyesini, Gabriele Castagnola’nın tartışmalı eseri Love or Duty üzerinden keşfeden dramatik bir sanat incelemesi.

Madeleine de Proust Nedir?

Hepimiz kimi zaman kendi kendimize veya çevremizin etkisiyle geçmişe bir yolculuk yapabiliyoruz. Yüzyıl öncesinde yazılmış bir kitap da tam olarak bu konuyu ele alıyor ve sonrasında bambaşka kapılar açılıyor. İşte Proust ve ünlü madleni.

Editor Picks