"Rahat koltuğuna gömülmüş ve dünyanın en risksiz işine, okumaya dalmış, kenti, iyi eğitimli, hiç açlık sanrısı görmemiş birine açlığı hangi sözcüklerle betimleyebilirdi? Kimin...
Baykuş sessizliğiyle
Hassas sokaklarından ürkütülmüş bir şehir
Üzerinde dönen sirenler...
Elinde kibrit tutuyor Neron
Sanki bir Jülyen takviminin içindeyiz!
Bir el koparsaymış duvardaki takvimden yaprakları
Kalkacakmış belki enkazı
Şimdi geç, çok...
Merdiven başında bir oğul
Bir ateş yakmış
Yanımızda büyümekte olan kavgamız,
Kör tırnaklarla ezilmiş bir yürek,
Yüreğimizde pıhtı gibi hasretimiz
Hasret'imiz
Behçet'imiz, Metin'imiz
Alev alev yanan mumlar gibi yan yana
Yana yana...
Çarpık kentleşmiş şehirlerin
Gecekondu mahallelerine bastırılmış
Acı çığlıkları
Biz buyuz işte!
Yolları hasretle çekimler bir fiil uydururuz
Gitmek!
Ben duvarlara not düşerim
İki ürkek serçe kanadı gibi ellerini
Sen bana iki kez...
Ölümden sonrası var, inandım
Şahidim ki ölüm hayatın kenar süsü
Ama bak şu hudutsuz dağın eteklerini tutana
Kaç mevsime şahit olmuş yeryüzünde
Saydım, büyüdüğümden utandım
Kaç sarışın buğday savrulmuş...