Tarık Akan’ı hep komedi veya aşk filmlerinde izleyerek geçirdiğiniz bir çocukluğunuz varsa, bu kitap sizi hem bambaşka bir Tarık Akan ile tanıştıracak, hem de bol bol hüzünlendirecek…
Kitap, tam anlamıyla bir biyografi kitabı değil, daha çok anı kitabı denebilir, Tarık Akan Almanya’da yaptığı bir konuşma sebebiyle tutuklandığı andan itibaren yaşadıklarını kaleme almış.
Kitap o kadar sıcak, samimi ki, adeta Tarık Akan ile oturmuş karşılıklı muhabbet ediyor gibi hissettiriyor size, merakla dinliyor, hüzünleniyor, bazen gülümsüyorsunuz.
Kitap çoğunlukla Tarık Akan’ın tutuklu sorgulanmasını anlattığı için, hapishane ortamı var sürekli, Tarık Akan’ın hissettikleri, düşündükleri, tanıştığı ilginç kişilikler, gördüğü muameleler, yaşanılan bazı trajikomik olaylar…
Bir kahve ile hemen bitecek, akıcı, sakin ve çok da güzel bir anlatım mevcut üstelik Tarık Akan’ı da farklı bir şekilde tanımak için oldukça iyi bir yol olduğunu düşünüyorum.
Bir yandan da 12 Eylül zamanının genel durumunu gözler önüne seriyor kitap, bir nevi dönem kitabı denilebilir.
Çok kısa bir şekilde “Yol” filmine de değinmiş Tarık Akan, ne zorluklarla çekildiğini anımsarken, bize de aktarmış bu zor zamanları, film izlemenin ne kadar kolay, çekilmesinin, hele de öyle bir zamanda çekilmesinin ne kadar zor ve değerli olduğunu düşündürtüyor insana.
Çok anlamlı bir kesit bırakıyorum, size kitabı biraz da o anlatsın…
” ‘Ulan çöplerinizi dışarı çıkartın! Vatan haini Tarık Akan toplayacak.’
O da ne? İlk kez biri bana vatan haini diyordu… Sözler kulağımda yankılandı. Sonra en uçtaki hücrelerden onu çılgına çeviren ses duyuldu!
‘Memur Bey ben süpürürüm, tuvaletleri de yıkarım, ama ona yakışmaz.’
Hiç bu kadar gururlandığımı anımsamıyorum. Boğazım düğümlenmişti… “
