Türkiye’nin görece önemli film festivallerinden biri olan Adana Altın Koza Film Festivali, 29 yıldır düzenli olarak sinemaseverler ile buluşmaya ve ödüller dağıtmaya devam ediyor. Ülkemizin bu önemli festivalinden ödülle dönen filmlerden bazılarını sizler için listeledik.
Altın Koza Ödülü Nedir?
Adana Altın Koza Film Festivali; her yıl Türkiye’nin Adana şehrinde düzenlenen, uluslararası bir film festivalidir. Festivalde jüri tarafından seçilen filmlere, ekip ve oyuncularına “Altın Koza” ödülü verilmektedir. Festival ilk olarak, Altın Koza Film Festivali adıyla 15-22 Mayıs 1969 tarihleri arasında düzenlenmiştir. Festivale 9 film başvuru yapmıştır. Başvuru yapan 9 filmin yarışmaya katılabilmeleri için jüriler, 9 filmi arşiv salonlarında izleyerek oy birliği ile yarışmalarına karar vermişlerdir.
Her sene uluslararası şekilde düzenlenen festivalin tarihleri sezonlara göre değişiklik göstermektedir. Festival planlamaları yapıldıktan sonra tarihler kamu ile paylaşılır. Geçtiğimiz yıl 12 ile 15 Eylül tarihleri arasında gerçekleştirilen festivalin, bu yıl hangi tarihler arasında gerçekleştirileceğine dair henüz detaylı bir bilgi yok.
Kuyu (1969)
1969 yılındaki, 1. Altın Koza Film Festivali kapsamında ödül almaya hak kazanan film Metin Erksan yönetmenliğinde “Kuyu” filmi olmuştur. Filmde Osman karakteri, uzaktan gördüğü Fatma’yı çok sevdiğini ve aşık olduğunu iddia ederek onu silah zoruyla kaçırır.
Filmin gidişatında, bu olay neticesinde türlü işkenceler ederek kendisiyle evlenmeye razı edebileceğini düşündüğü Fatma’nın, nefret ve intikamı ile Osman’ın tutkulu aşkını görürüz. Filmdeki ilişkide, hem erkek ve kadın arasındaki iktidar ve güç kavramlarının ilişkisini hem de aşkın tüm boyutlarını net bir şekilde görürüz.
Ağıt (1971)
Yönetimi ve senaryosu Yılmaz Güney‘e ait olan Ağıt filmi, 1971 yılında Adana Film Festivalinde en başarılı film, en başarılı yönetmen, senarist ve erkek oyuncu ödülünü almaya hak kazanmıştır.
Filmde, kaçakçılık yapmak için dağa çıkan Çobanoğlu ve üç arkadaşının hikayesi anlatılmaktadır. Çobanoğlu dağlarda yaşayan çetenin reisidir. Beyaz donlular olarak da bilinen bu çetenin üyeleri, sınır ötesine kaçak mal taşıyarak geçimlerini sağlamaktadır. Yılmaz Güney’in kurmak istediği devrimci sinema geleneğinin en önemli filmlerinden sayılan Ağıt’ta, doğanın eşsiz gücünü ve insanın zorluklar karşısında nasıl mücadele ettiğini derin bir bakış açısıyla net bir şekilde görürüz.
Masumiyet (1997)
Masumiyet, 1997 yapımı bir Zeki Demirkubuz filmidir. Filmin çekimleri 19 günde tamamlanmıştır. On yıllık mahkumiyeti biten Yusuf tahliye zamanı gelince, kalan ömrünü cezaevinde geçirmek istese de dışarı çıkmak zorunda kalır. Elinde yıllardır görmediği, müebbet mahkumu bir arkadaşının verdiği adres ile İzmir’ e ablasını ziyarete gelir.
Ancak ablası ve eniştesinin evinde gördüklerinden kaçıp ucuz bir otele yerleşir. Film, hapisten yeni çıkmış olan Yusuf‘un bir iyilik nedeni ile tanıştığı güçlü bir seks işçisi olan Uğur, ona saplantılı bir adam olan Bekir ve annesinin hamileyken yediği dayaktan dolayı sağır ve dilsiz doğan Çilem etrafında gelişen sıradan olayları konu almaktadır.
Sonbahar (2008)
Sonbahar; Türkçe, Hemşince ve Gürcüce dillerinin kullanıldığı 2008 yapımı bir Türk filmidir. Yönetmenliğini Özcan Alper’in üstlendiği filmin çekimleri 6 hafta sürmüştür. Film, 6 Haziran 2008 tarihinde 15. Altın Koza Film Festivali kapsamında ilk kez gösterime girmiştir. Ulusal Uzun Metrajlı Film Yarışması kategorisinde en iyi film seçilmiştir. Filmde, genç bir üniversite öğrencisi olan Yusuf‘un 22 yaşında cezaevine girmesi ancak 12 yıl mahkumiyetinin ardından birkaç ay ömrünün kaldığının ortaya çıkması sonucu cezaevinden salınmasıyla birlikte yaşayacakları anlatılmaktadır.
Yusuf Çamlıhemşin- Fırtına vadisindeki köyüne yaşlı annesinin yanına döner. Bozulan ekonomi yüzünden köyde sadece yaşlılar ve Yusuf’ûn arkadaşı Mikail kalmaktadır. Yunus, zamanının çoğunu Mikail ile yaşayamadıkları gençliklerini düşünmekle geçirmektedir. Hapishanede geçirdiği uzun yılların etkisinde kurtulamayan Yusuf zaman zaman kendini eve kapatarak içsel çatışmalar ile savaş verir. Bir gün arkadaşı Mikail ile gittiği meyhanede Elka adında bir kıza aşık olur. Ancak bu aşk ölümüne çok az vakit kalan Yunus için ızdıraba dönüşür. Sonbahar, Dünya ve Türkiye çapında festivallere katılan ve ödüller alan, bizlere kullanımı az olan Hemşince ve Lazca dilleri ile politik yaşamdan kareler sunan derin konulu bir film olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bal (2010)
Yakup, Zehra ve Yusuf Karadeniz’de yaşayan bir ailedir. Yakup geçimini ormanda arıcılık yaparak kazanmaktadır, Yusuf ise ilkokula yeni başlamıştır. Yusuf bir gece gördüğü rüyayı babasına anlatır. Ancak Yusuf’un rüyası tam bir sırdır. Yakup bir gün arıcılık yaptığı ormandan geri dönmez. Babasıyla sık sık gittiği orman Yakup’un geri gelmeyişiyle, Yusuf için gizemli ve korkunç bir yere dönüşür. Yakup’un geri dönmemesi Zehra ve Yusuf’u endişelendirir. Babasını aramak için gizemli ormanın derinliklerine dalan Yusuf’un başına neler gelecek? Belki de rüyasının sırları açığa çıkacaktır.
Koca Dünya (2016)
Yetimhane tarafından büyütülen, anne ve babalarının sorumluluklarını almadığı, belki de istenmeyen bin bir çocuktan sadece ikisidir Ali ve Zuhal. Hayatlarının başındaki bu iki genç, öz kardeş olmasalar da geçirdikleri kimsesiz karanlık günlerin üstesinden uzun yıllardır birlikte geldikleri için birbirlerini kardeş olarak görmektedirler. Film Ali ve Zuhal’in yetimhane duvarlarının ötesinde, savunmasız bir şekilde koca dünyanın içine girdiklerinde yaşayacakları ile başlamaktadır. Bu koca dünyada, bir başlarına verecekleri yaşam mücadelesini, başlarına gelen olumsuzluklarla baş edebilme serüvenlerini bizlerle paylaşacaklardır.
Aşkın Gören Gözlere İhtiyacı Yok (2017)
Bir cinayet dedektifi olan Salim 30 yaşında, bir kız çocuğu babasıdır. Bir süredir gözünden tedavi gören Salim olumlu sonuçlar alamadığı için zamanla görme yetisini tamamen kaybedeceğini öğrenir. Film bir daha göremeyeceği gerçeğiyle baş etmeye çalışan Salim’in, karşısına çıkan ve üzerinde çalışmaya başladığı ilginç bir davanın detaylarını bulması ve üzerine gitmesi ile devam etmektedir. Davanın ilginç yanı ve Salim’in ilgisini çekmesinin nedeni ise, öldürülen kişinin karısı olan Handan Hanımın da görme engelli bir piyanist olmasıdır.
Sibel (2018)
Babası ve kız kardeşi ile Karadeniz’in dağlarında, ıssız bir köyde yaşayan Sibel, köylüler tarafından dışlanan dilsiz bir genç kızdır. Kimseye bir zararı olmayan, kendi halinde bir kız olan Sibel çevresiyle, atalarından kalma bir gelenek olan ıslık çalma yöntemiyle iletişim kurmaktadır. Köy halkı tarafından uğursuz olarak ilan edilen Sibel’in hayatı, ormanda çıktığı gezintide bir yabancı ile karşılaşmasıyla bambaşka bir hal alır.
Nuh Tepesi (2019)
Cenk Ertürk’ün yazıp yönettiği Nuh Tepesi, bir yandan babasının isteğiyle memleketleri Bursa’ya gitmesi gereken bir yandan da arasının bozuk olduğu hamile eşiyle ilişkilerini düzeltmeye çalışan Ömer’in başından geçen olaylar anlatılmaktadır. Babasının Bursa’ya gitme nedeni öldüğü zaman köyün tepesinde bulunan, yıllar önce kendisinin diktiğini iddia ettiği bir ağacın altına gömülmek istemesidir. Ömer bunu kabul etmiş olsa da köy halkı ve muhtar bu duruma şiddetle karşı çıkmaktadır. Bu durumu bir şekilde halletmeye çalışırken yıllardır birbirlerini görmeyen baba oğul arasında geçen itiraf dolu süreç anlatılmaktadır.
Ela ile Hilmi ve Ali (2022)
Ziya Demirel’in ilk uzun metrajlı filmi olan Ela ile Hilmi ve Ali, öğretmen olan Hilmi ile ders çalıştırdığı Ela ve Ali arasında geçen olaylardan oluşmaktadır. Üç farklı kişiliğin bir araya geldiği filmde, yalnızlıklarını birbirleri ile giderebilecekleri düşüncesine kapılarak aralarında geçen tuhaf ilişki seyircilerle buluşturulmuştur.
