21 Mayıs 1471’de Almanya’da dünyaya gelen sanatçı 6 Nisan 1528’de yine doğduğu şehir olan Nürnberg’de hayatını kaybetmiştir. Dürer, Rönesans’ın Almanya’daki en büyük temsilcisi kabul edilen taş baskı ve tahta gravürleri ile dikkat çekmiş önemli bir Rönesans ressamıdır. Üstelik ilk telif hakkı sahibi olan ressam da Albrecht Dürer’dir. (Ağaç, metal ve benzeri bir maddenin yüzeyini değişik renkte boyalarla boyadıktan sonra yer yer kazıyarak, oyarak resim yapma ve bu kalıpla resim basma tekniği, sanatı.)
Bu yazımda sizlere dünyanın en iyi müzelerinde yüzlerce eseri; yağlıboyaları, eskizleri, karakalemleri, gravürleri ve bakır oyma eserleri sergilenen sanatçının en popüler eskizlerinden biri olan ‘Dua Eden Eller’ ya da orjinal adı ile ‘Praying Hands’ ile ilgili bir hikayeden bahsedeceğim.
Kuyumcu ustası bir babanın on sekiz çocuğundan biri olan Albrecht, kendisi gibi sanata ilgili erkek kardeşi Albert ile birlikte Nürnberg’de bir sanat akademisinde eğitim almak istemektedir. Hikaye de burada başlamaktadır, tahmin edersiniz ki tek maaşla on sekiz çocuklu bir ailenin geçimini sağlamak epey zordur.
Sanata ilgili bu kardeşlerin ikisinin birden sanat akademisinde eğitim alabilmesi mümkün değildir. Bu sebeple içlerinden yalnızca biri sanat eğitimi alabilecektir. Bunun kararını vermeleri gerekiyordur.
Tartışmalar sonrası yazı-tura atma kararı alırlar ve kazanan akademiye gidecek kaybeden ise çalışıp kazandığı parayla kardeşini okutacaktır. Ancak ilk kardeşin eğitimi bittiğinde diğer kardeş de akademiye gidebilecektir.
Kurayı Albrecht kazanmış ve Nürnberg’deki sanat akademisinin yolunu tutmuştur. Albert ise kardeşinin eğitimi için maden ocağında çalışmaya başlamış ve dört yıl boyunca kardeşine para göndermiştir.
Albrecht’in karakalem ve yağlıboya resimleri akademide hemen herkeste hayranlık uyandırmıştır. Öyle ki daha mezun olmadan hatırı sayılır paralar kazanmış ve bazı eserleri ustalarını dahi geçmiştir.
Mezun olup köyüne döndüğünde, ailesiyle yemek yediği sırada Albrecht ayağa kalkmış, kardeşi Albert’in elinden tutup kendisine yaptığı eşsiz iyiliği anlatmıştır. Albrecht, kardeşi sayesinde hayallerini gerçekleştirmiştir. Ve sonra sözlerine şöyle devam etmiştir;
‘Şimdi sıra senin kardeşim, Nürnberg’e gidip hayallerini gerçekleştirebilirsin. Masraflarını ben karşılayacağım.’ Fakat kardeşi bunu reddeder. Çalışmaktan ellerinde de resim çizecek hal kalmamıştır zaten…
Bu olay Albrecht Dürer için ellerin anlamını daha önemli kılar. Otuz yedi yaşında, eller adlı eserini yapar ama bu muhtemelen kardeşinin elleri değildir. Eller kutsallığı ve tanrıya yalvarmayı temsil eder. Bugün bir çok çalışma masasının üzerini süsleyen, birçok duvarda asılı duran bu resim Dürer ile eşleştirilmiş, hatta Dürer’den daha çok bilinir olmuştur.
Biraz da sizlere Albrecht Dürer’in portrelerinden bahsetmek isterim. Albrecht Dürer hem portre hem otoportre çalışmaları yapmıştır.
Kendi Portresi 1498
Adam Kafası
Meryem ve Çocuğu
Şimdi ki katar döneminde de anılan ve soylu bir sanatçı olan ressam, hayatı boyunca 200 eser vermiştir. Her biri farklı ve başarılı olan yüzlerce eser…Hollanda’ya yaptığı son yolculuk sağlığını olumsuz etkilemiştir. Hastalığı sanatçıyı yatağa düşürmüş ve 6 Nisan 1528’de hayata veda etmiştir.
Daha gecen gun arkadasimla bu hikayeyi konusmustuk! Harika bir yazi,tesekkurler.