Emir Timur: Bir Fatihin Biyografisi

Bu yazımızda, Batılıların adına Bozkırların Son Göçebe Fatihi veya İslam’ın Kutsal Savaşçısı[1] gibi kitaplar yazdığı, yüz yılı aşkın süredir hakkında araştırma yapan tarihçilerin tartışmalarına konu olan, bugün Özbekistan sınırları içerisinde bulunan Semerkant’ı başkent olarak döneminin en ünlü şehirlerinden biri haline getiren, Timurlu Devleti’nin kurucusu Emir Timur’un hayatını anlatacağız. Öncelikle Timur hakkında süregelen tartışmaların sebeplerini açıklamakla yazımıza başlayalım. Timur’un yaşadığı dönemi anlatırken başvuracağımız üç temel kaynak vardır. Bunlardan ikisi, Timurlu Devleti adına çalışan tarihçiler tarafından yazılmıştır.[2] Bu nedenle eserlerde Timur ile ilgili olumsuz bilgilere rastlamanız pek mümkün değildir. Yazarlar, Timur’un gerçekleştirdiği her sefere kutsal bir neden atfetmişlerdir. Yazarlara göre seferlerini Müslüman devletlere karşı gerçekleştirse dahi bunu müminleri kurtarmak için yapmaktaydı. Bu yazarların kaynaklarının karşısında, Timur’un eline küçük yaşta esir düşmüş ve onun yüzünden yaşadığı yerden sürgün edilmek zorunda kalan İbn Arabşah’ın Timur’un hayatını anlattığı eserini buluyoruz.[3] İbn Arabşah, eserinde Timur’a ağır hakaretler etmekten geri durmamıştır. Yazar bu döneme tanıklık ettiği için, eseri ana kaynak olarak oldukça önemlidir. Ayrıca diğer eserlerin yazarlarının devlet görevlisi ve kendisinin ise hükümdara açıkça düşmanlık besleyen bir kişilik olması verdiği bilgilerin zafernameler ile karşılaştırmalı olarak kullanılabilmesi dolayısıyla eserinin önemini arttırmaktadır.

Timur hakkında araştırma yapan yazarlar, bu üç kaynağı temel alarak araştırmalarına başlamak zorunda oldukları için yorumları da bu yazarların yorumlarından etkilenmektedir. Bu yüzden bazı İbn Arabşah’ın eserinde geçip zafernamelerde geçmeyen Yıldırım Bayezid’in kafese konma meselesi gibi tartışmalar günümüze kadar gelmiştir.

18 Yüzyıla ait Timur ve yakın çevresini betimleyen bir resim Oxford Library

Timur’un hayatı boyunca kazandığı başarılar, tarihte çok az kişinin elde edebildiği türden başarılardır. Bu yüzden Timur, Büyük İskender ve Cengiz Han ile birlikte anılır. Gerçekten de onun hayatı incelenirken seferlerindeki başarıları ve bir devlet kurucusu olarak hükümdarlığının ulaştığı sınırlar, hayranlık uyandıracak şekildedir. Ancak bu başarılara ulaşırken yaptığı bazı uygulamalar[4], onun hakkındaki yorumların olumsuza yönelmesine neden olmuştur. Ancak Timur’un kurduğu merkezi devlet sayesinde bugün 13-14-15. Yüzyıl Maveraünnehir ve Orta Asya hakkında bilgilere ulaşabiliyor ve bu dönemi aydınlatabiliyoruz.

Timur’un doğduğu ve yetiştiği dönem, Maveraünnehir’in aşiretler arası kavgalarla çalkalandığı, siyasi otoritenin sağlanamadığı bir zaman dilimi idi. Maveraünnehir’deki otorite boşluğunun en önemli sebebi, Moğol akınları ve Moğollar ile Çağataylar arasındaki çatışmalardı. Timur gençliğinde bu çatışmalara katıldı ve sık sık saf değiştirerek kendisine siyasi nüfuz elde etti. 1360 yılında tarih sahnesinde görülmeye başlayan Timur, on yıllık süre içerisinde kurduğu ittifaklar ve girdiği mücadeleler sayesinde 9 Nisan 1370 tarihinde Maveraünnehir’e hâkim oldu ve Semerkant’ta tahta oturdu. Timur, Semerkant’ta tahta geçtikten sonra da babasının unvanı olan Emir unvanını kullanmaya devam etti. Semerkant ve çevresinde hakimiyetini sağladıktan sonra topladığı kurultayda, devletin ileri gelenlerinin ısrarı sonucu Cengiz Han soyundan gelen Suyurgatmış’ı han olarak tanımak zorunda kaldı. Ancak bu sadece devlet ileri gelenleri arasında oluşacak muhalefeti önlemek içindi. Timur, iktidarı boyunca devletinin yönetiminde tek söz sahibi olmuştur.

Timur Semerkant’ta tahta oturduktan sonraki ilk on yılında, Maveraünnehir’ deki hakimiyetini sağlamlaştırdı. Burada kendisine karşı isyan eden Celayirliler gibi aşiretlerle mücadele etti ve onları sindirdi. Harezm ve Horasan’daki iç karışıklıklardan yararlanıp, bu bölgelere seferler düzenledi ve buraları hakimiyet altına aldı. Maveraünnehir’ deki siyasi karışıklıkların temel sebeplerinden biri olan Moğol akınlarını durdurmak için Siriderya ırmağının doğusuna seferler düzenledi.

Timurun 15 Yüzyıla ait bir betimlemesi

Timur, sınırlarını Kuzey İran ve Azerbaycan’a kadar genişletince Altın Orda Devleti ile karşı karşıya geldi. Timur’un desteği ile Altın Orda’ da hakimiyeti ele geçiren Toktamış, Timur’a karşı saldırılar düzenlemeye başladı. Timur, 1391 yılında Kunduzca Muharebesinde ve 1395 yılında Terek Muharebesinde Toktamış’a iki ağır darbe indirerek Toktamış’ı bir daha toparlanamayacak hale getirdi ve Altın Orda Devleti tehlikesini ortadan kaldırdı.

Timur, Çin’e karşı sefer düzenlemek için hazırlık yapılmasını emrettiği sırada, Hindistan Sultanı Firuzşah vefat etmişti. Firuzşah, veliaht bırakmadığı için Hindistan’da iç karışıklıkların olduğunu öğrenen Timur, buraya sefer düzenlemeye karar verdi. Kafirlere karşı cihat isteğiyle Mart – Nisan 1398 tarihinde Semerkant’tan Hindistan’a doğru hareket etti. Delhi yakınlarında Tuğluk hükümdarı ile karşılaştı ve onu yenilgiye uğrattı. Hindistan’dan büyük miktarda ganimetler elde ederek 29 Nisan 1399’da Semerkant’a döndü.

Timur, oğlu Miranşah’ın taşkınlıkları, Memluk Devleti Sultanı Berkuk’un ölümü üzerine tahta geçen oğlu Sultan Ferec’in küçük yaşta hükümdar olmasından dolayı ülkesinde hakimiyeti sağlayamaması ve Osmanlı Devleti’nin Timur’a tehdit olacak şekilde güçlenmesinden dolayı 1399 yılında Batı Seferi’ne çıktı. Timur, önce Miranşah’ın isyanını bastırdı. Daha sonra Anadolu içlerine kadar ilerleyerek Sivas’ı ele geçirdi ve buradan Suriye’ye yöneldi. Suriye’de Halep, Hama, Humus ve Dımaşk gibi şehirleri alarak Memluk Devleti’ne büyük darbe vurmuş ve Sultan Ferec’in ordusuyla Mısır’a çekilmesini sağlamıştır. Bu sefer sonucunda Memluk Sultanı Ferec, Timur’un Mısır’a saldırısını ve başkentini ele geçirmesini engellemek için onun hakimiyetini tanımak zorunda kalmıştır.

Timur, Memluk Devleti tehlikesini ortadan kaldırdıktan sonra Osmanlı Devleti üzerine yönelmiş, 28 Temmuz 1402 yılında Ankara Savaşı’nda Yıldırım Bayezid’i mağlup etmiştir. Bu savaş sonucunda Yıldırım Bayezid esir düşmüş ve Osmanlı Devleti, Fetret Devri ismiyle anılan döneme girmiştir.

Ankara Savaşı’ndan sonra dünya üzerinde Timurlu Devleti’ni tehdit edebilecek yegâne güç olarak Çin bulunmaktaydı. Timur, uzun süre önce başladığı Çin Seferi hazırlıklarını nihayete erdirmek için 27 Kasım 1404 tarihinde Semerkant’tan ayrıldı. Timur bu seferin sebebini, kafirler üzerine cihat yapmak olarak açıklamıştı. Ancak Timur’un ömrü bu seferi nihayete erdirmeye yetmemiş ve 18 Şubat 1405 tarihinde Otrar’da vefat etmiştir.

 

 

KAYNAKÇA

İbn, Arabşah. Acaibu’l-Makdur, (Çev. Ahmet Cemal), Selenge Yayınları, İstanbul, 2012.

İbn, Tagrıberdi. En-Nücumu’z-Zahire, (Çev. D. Ahsen Batur), Selenge Yayınları, İstanbul, 2012.

Hüseyni, Ca’feri b. Muhammed. Tarih-i Kebir, (Çev. İsmail Aka), Türk Tarih Kurumu, Ankara, 2011.

Manz, Beatrice Forbes. Bozkırların Son Göçebe Fatihi – Timurlenk, (Çev. Zuhal Bilgin), Kronik Kitabevi, İstanbul, 2017.

Marozzi, Justin. Timurlenk-İslam’ın Kılıcı Cihan Fatihi, (Çev. Hülya Kocaoluk), Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2017.

Reomer, Hans Robert. “Timur in Iran”, The Cambridge History of Iran, Cambridge University Press, Cambridge, 1986, ss.42-97.

Roux, Jean Poul. Aksak Timur İslam’ın Kutsal Savaşçısı, (Çev. Ali Rıza Yalt), Milliyet Yayınları, İstanbul, 1994.

Şami, Nizamüddin. Zafername, (Çev. Necati Lugal), Türk Tarih Kurumu, Ankara, 1987.

Yezdi, Şerefüddin Ali. Zafername, (Çev. D. Ahsen Batur), Selenge Yayınları, İstanbul, 2013.

[1] Beatrice Forbes Manz – Timurlenk-Bozkırların Son Göçebe Fatihi, Jean-Paul Roux – Aksak Timur: İslam’ın Kutsal Savaşçısı.

[2] Bu kaynaklar, Şerefeddin Ali Yezdî ve Nizâmeddin Şâmî’nin zafernameleridir.

[3] Şehâbeddin İbn Arabşah’ın Acâibü’l-Makdûr isimli eseri.

[4] Fethettiği yerlerde kafatasından kuleler inşa ettirmesi, kendisine karşı isyan eden bölgelerde acımasızca uygulamaları ve özellikle Osmanlı Devleti’ne karşı olmakla birlikte Müslüman devletlere karşı yaptığı ve onları ağır yenilgilere uğrattığı seferler bu uygulamaların en önemlilerindendir.

Arşiv
Arşiv
Söylenti Dergi'de geçmiş zamanda yazar olan dostlarımızın eserleri bu hesapta arşivlenmektedir. Yazar onayı olduğu sürece kaynak göstererek kullanmak serbesttir.

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Natalia Ginzburg: Edebiyatın ve Direnişin Güçlü Sesi

İtalyan yazar Natalia Ginzburg, toplum ve aile temalarını sıklıkla işleyen, döneminin devrimci kimliğini benimsemiş ve bunu da eserlerine yerleştirmeyi uygun bulmuştu.

Notting Hill: Londra’nın En Renkli Yüzü

Notting Hill; renkli sokakları, pazarı ve kültürel dokusuyla Londra’da hem ruhunuza hem gözünüze hitap eden özel bir semttir.

Dostoyevski’nin Rus Edebiyatı Üzerindeki Etkisi

Dostoyevski, Rus edebiyatında sadece bir isim değil aynı zamanda döneminin edebiyat anlayışına da yön veren önemli bir yazardır.

Söylenti Radarında Bu Ay: Isaac Winemiller

Müzikal yalnızlığı bir estetik tercih haline getiren Isaac Winemiller, duygusal derinliğiyle bu ay Söylenti Radar’ında öne çıkıyor.

Morlara Bürünmüş 8 Albüm Kapağı Tasarımı

Mor renginin hâkim olduğu 8 albüm kapağını inceliyoruz.

You Final Sezonu İncelemesi: İyilerin Kazandığı Dünyada Mutlu Bir Son

You, final sezonuyla izleyicilerine veda ederken Joe Goldberg'in hikâyesi sona eriyor.

Nickel Boys Film İncelemesi: Deneysel Sinema ve Tarihin Birleşimi

2025 Oscar Ödülleri'nde ilgi gören Nickel Boys, iki siyahi gencin bir reform okulunda yaşadıklarına odaklanıyor.

Orhan Kemal – Nâzım Hikmet’le 3,5 Yıl | 22 Alıntı

Türk edebiyatının iki büyük ustası Nâzım Hikmet ve Orhan Kemal'in Bursa Cezaevi'nde koğuş arkadaşlığı yaptıkları yıllara ve sonraki mektuplaşmalarına değinen Nâzım Hikmet'le 3,5 Yıl kitabı, Kemal'in kalemiyle çok içten ve etkileyici bir üslupla okurun karşısına çıkıyor.

İskenderiye Kütüphanesi: Efsane ve Gerçek

Efsane ve Gerçeğin ortak noktası, tarihin tozlu raflarına kaldıramadığı bilgi yuvası: İskenderiye Kütüphanesi.

İstanbul Ansiklopedisi Dizi İncelemesi: Kalabalığın Yalnız İnsanları

İstanbul Ansiklopedisi, büyülü İstanbul sokaklarında hem hayat bulmanın hem kaybolmanın öyküsünü anlatıyor.

Editor Picks