Murakami, Japonya’nın 20.yüzyıl yazarlarından. Ülkesinde çokça seviliyor, birçok ödüle de sahip. Ben Murakami ile bir yaz akşamı tanıştım. “Sahilde Kafka” adlı eserini okumaya başladığımda anlamıştım ne kadar çok seveceğimi.
“İmkansızın Şarkısı” eserine gelirsek, orjinal adı Norwegian Wood’dur. Adı niye “norwegian wood” derseniz, kendisi Beatles’ın bir şarkısı ve kitapta da bir karakterin en sevdiği şarkı olarak geçiyor. Bence çok anlamlı bir isim olmuş, lakin bizde bu şekilde çevrilmemiş.
Kitapta 1968 olaylarını çok detaylı olmasa da arka planda görüyoruz. Dönemin sosyokültürel hayatını yanı sıra dönemin müziklerini de görüyoruz. Bence bu açıdan çok güzel, kimisi bu kitabı “Üniversiteli gencin başına gelebilecek birkaç şey.” diyerek eleştirmiş ama ben okumaya değer buldum.
Alıntılara geçersek;
“Ama artık baharın kokusu çürümüşlükten başka bir şeyi çağrıştırmıyordu bana.Perdeleri kapatılmış odamda, ilkbahara yoğun bir nefret duymaya başladım.Bu mevsimin bana getirdiklerinden de, yüreğime çöreklenmiş bu acıdan da nefret ediyordum.Ömrümde ilk kez bir şeye karşı böylesine şiddetle nefret duymaktaydım.”
“Sakın kendine acıma. Bunu aptallar yapar.”
“İnsan bir konuda yalan söyleyince, ilk yalana uygun daha pek çok yalan söylemek zorunda kalır.”
“Yalnızlığı kimse o kadar sevmez. Sadece arkadaş edinmek için çaba harcamıyorum. Sonu hayal kırıklığı oluyor.”
“Sadece ölüler sonsuza dek on yedi yaşında kalıyordu.”
“Yalnızlığı kimse o kadar sevmez. Sadece arkadaş edinmek için çaba harcamıyorum. Sonu hayal kırıklığı oluyor.”
“Aradığım tek şey bilinmedik bir kentte ağır bir uykuya dalmaktı.”
“En çok sabahları seviyorum” dedi Naoko. “Sanki her şey yeniden ve taptaze bir şekilde başlıyor. Öğleden itibaren, içime hüzün çöküyor ve güneşin batmasından nefret ediyorum.”
“Benden” dedi. “Daha yeni maaşımı aldım ve seni ben davet ettim. Tabii eğer kredi kartı taşıyan bir faşistsen ve kız parasıyla içki içmeyi reddediyorsan…”