Zülfü Livaneli – Vurulduk Ey Halkım | Şiir İncelemesi

Editör:
Sinem Aykın, Gizem Yürük

Duygularımızı, düşüncelerimizi nesiller boyu sürdürebilmemizin en etkileyici yolları bunu sanat yoluyla yapmaktır. Tecrübelerimizi, acılarımızı, mutluluklarımızı geleceğe taşımanın bir yolu olan şarkılar bazen sadece müziği veya sözleriyle de bu miras taşıyıcılığı sürdürebilir. Sözler henüz bestelere ve efsane seslerle buluşmadan kitap kenarlarına, unutulmuş defterlere yazılmış dizeler, şiirler olabiliyorlar. Edip Akbayram’ın eşsiz sesiyle dinlediğimiz “Aldırma Gönül”, Yeni Türkü’yle meydanlarda haykırdığımız “Başka Bir Şey”, Cem Karaca’yla yankılanan “Ceviz Ağacı” ve daha niceleri aslında Sabahattin Ali, Nâzım Hikmet gibi Türk edebiyatının büyük ustalarının eserlerindendir. Bu türkülerle insanlar sevinir, hüzünlenir, ağlar, nişanlanır, evlenir, ölülerimizi anarız. Dolayısıyla bu ezgiler yaşamlarımızın bir parçası haline gelirler. Şiir olarak okunsalar, bestelenip dilden dile aktarılsalar da tarihsel, toplumsal ve kültürel bağlamda derin anlamlar taşırlar.

Selda Bağcan’ın mükemmel sesiyle bütünleşen “Vurulduk Ey Halkım” da Zülfü Livaneli’nin en önemli şiirlerinden biridir. Şarkıyı ilk dinlediğinizde Bağcan’ın toy ama benzersiz sesiyle oluşturduğu ahengin hem bir ağıt hem de sesleniş halini fark edeceksinizdir. Şiir ayrıca Uğur Mumcu’ya da ilham olmuş; Sesleniş adlı bir köşe yazısı yazmıştır. Bu yazısında her dizesini ilmek ilmek incelemiş, hayatın içinden hikayeleriyle şiiri sunmuş. Birçok sanatçı ve yazarın ilham aldığı bu şiir, Livaneli’nin başarılı anlatımıyla 1970’ler Türkiye’sinin toplumsal belleğini, mücadelenin ve direnişin önemini vurgular.

Livaneli ve Besteciliği Hakkında

Zülfü Livaneli, Türk sanat camiasındaki eşsiz varlığını ortaya koyduğu her eserinde gözler önüne serer. Besteciliğin en zevkli uğraşlarından biri olduğunu düşünmesi onu dört yüzden fazla şarkı ve film müziği bestelemesine ilham olmuştur. Eserleri Berlin, Londra, Moskova gibi prestijli orkestralarca seslendirilmiş ve dünya çapında birçok dilde yorumlanmıştır. Zeki Müren’den Maria Farandouri’ye, Sezen Aksu’dan Joan Baez’e, İbrahim Tatlıses’ten Udo Lindenberg’e, Kibariye’den Liesbeth List’e kadar çok geniş bir solist yelpazesinden şarkılarını dinleyebilmekteyiz.

“Leylim Ley” şarkısının, dünya çapında pek çok dilde aranje edilmesi, 1999 yılında İtalya’daki San Remo’da Premio Luigi Tenco, En İyi Besteci Ödülü ve 44. Altın Portakal Film Festivali‘nde “Mutluluk” filmiyle En İyi Film Müziği ödülünü kazanması bu başarılarından bazılarıdır.

Zülfü Livaneli ve Yaşar Kemal | Pinterest

Yaşar Kemal, “Türkü insanlığın kanında olan, insanoğlunun kanıyla yaratılan bir sanat yapıtıdır. Yüzyıllar boyunca halkla birlikte büyük ustalar da damgalarını, kişiliklerini, türkülere vururlar. Yüzyıllar boyu yıkana yıkana gelmiş türküye kişiliklerini katıp, ona yeni bir biçim verirler.” der ve Livaneli‘nin de bu büyük ustalardan olduğunu, kanıyla yüreğiyle yazdığı, söylediği türkülerden bahseder. 

“Zülfü bir türküler yorumcusu olduğu kadar besteler yaratıcısı, ustasıdır da… Zülfü’nün bu yönü, yorumculuğundan çok daha önemlidir. O, çağımızın özgün müziğini yaratanlardan birisidir.” 

Halkın Dilinden Yine Halka Bir Şiir: Vurulduk Ey Halkım

Şiirinde sade ve doğal bir dil tercih eden Livaneli, etkileyici kelime seçimleri ve metaforlarıyla eserine derin bir duygusallık katmıştır. Tekrarlayan “Unutma” sözcüğü okuyucuya verilmesi amaçlanan duyguyu her tekrarda daha da derinleştirerek işler. Ritmik bir unsur olmak dışında bir çağrı niteliği de taşır.

Toplumun acısını ve direnişini daha güçlü yansıtmak için derin anlam taşıyan kelimeler seçtiğini gözlemleyebiliriz. Örneğin millet yerine halk kelimesinin kullanımı… Livaneli’nin de bir yazısında bahsettiği üzere Halk, içine bin bir akarsuyun, derenin döküldüğü bir deniz gibidir ama ‘millet’ ideolojidir.” Bu düşünceyle bir millet yerine halka seslenmek daha kapsayıcı, daha kucaklayıcı hissettiriyor. Milletlerden ve hapsoldukları ideolojilerdense halkın birliğini ve kutsallığını vurgulamayı seçmiştir. “Ey halkım” diye çağrıda bulunarak kendinin de dahil olduğu bir toplumdan bahseder, okuyucuyla daha yakın bir bağ kurar. “Yavuklu, seher vakti” gibi kelimelerle halkın dilinden yine halka yazılan bir sesleniş olduğunu fark edebiliriz.

“Hain tuzaklarda kan, uykularda
Vurulduk ey halkım, unutma bizi
İşkenceler için tahta çarmıha gerildik
Ey halkım, unutma bizi”

İlk dizelerinden itibaren şiirin anlattıklarını, döneminde yaşananlara ışık tuttuğunu fark edebiliriz. Adeta geçmişten bir tanık edasıyla bizlere toplumsal belleği, halkın mücadelesini ve geçmişin unutmaması gereken acılarını anlatırlar. Direniş ruhunun ve unutulmaması gerektiğini ana temalar etrafında toplayarak halkın belleğini canlı tutmayı amaçlar.

Livaneli, tarih boyunca birçok devrimci ya da zulme uğramış kişi için ölümün simgesi olan “tahta çarmıha gerilmek” ifadesini tarihi bir metafor halinde kullanmıştır. Ölümün birçok halinden bahsedilse de şiirde anlatılan ölüm ifadesi hep bir başkaları tarafından zalimce örülen tuzaklar olmuş.

“Zulüm sığmaz iken köye, şehire
Bize mezar oldu kan Kızıldere
Yavuklu yerine çıplak mavzere
Sarıldık ey halkım, unutma bizi”

Şiirin belli bir döneme ışık tutmasını sadece yazıldığı tarihten değil aynı zamanda kullanılan mekan tasvirlerinden de çıkarabiliyoruz. Ülkenin dört bir yanına farklı halleriyle yayılan zulüm ve işkencelerin her düşünceden insanı etkilediğini şiirde de görmekteyiz. İkinci dizede bahsedilen “Kızıldere” adı, 1972’de Türkiye’de yaşanan önemli bir olayla özdeşleştirilir. Türkiye’nin sol düşünceye sahip gençlerinin bu köy sınırlarında öldürülmesi yakın tarihimizde önemli bir dönüm noktasıdır. Bu tarihsel arka plan ile Livaneli, toplumsal bir hafızayı diri tutmayı amaçlar. “Bize mezar oldu kan Kızıldere” derken, hem bu olayın acısını hem de devrimci mücadelenin bedelini hatırlatmak için bir simgedir.

“Yavuklu yerine çıplak mavzere / Sarıldık” dizesi bütün şiirde aşktan bahseden tek yer. Direnişin vücut bulmuş hali olan bu gençlerin içlerinde kalan bir ukdeye şahidiz; onlar da sevmek ve sevilmek, sevdalanmak istemişlerdir fakat kavuştukları tek şey yine işkenceler, ölümler olmuştur.

“Her seher vaktinde tan atışında
Kızıl güller açar dağlar başında
Faşist namluların her kurşununda
Dirildik ey halkım, unutma bizi”

Şiirin bir diğer teması da direniş ve yeniden doğuşu sayılabilir. Zulmün her kurşunuyla, her darbesiyle halk bir birlerinden aldıkları güçle yeniden doğar. “Faşist namluların her kurşununda / Dirildik” dizesi, sadece ölümü değil, aynı zamanda direnişi, halkın mücadelesinin devamlılığını simgeler. Şair, ölümü sadece bir son değil, aynı zamanda bir uyanış ve diriliş hali olarak kullanmaktadır. Mücadelenin ruhu olan bu direniş bir halkın tarihsel acılarından güç alarak, yeniden ayağa kalkması ve devam etmesi olarak yorumlanabilir. Bir yandan acıların ve kayıpların, bir halkın toplumsal bilincinin güçlenmesini gösterirken öte yandan da direnişin halkı birbirine bağlayan bir güç kaynağına dönüştüğünün altını çizer.

“Faşist namluların her kurşununda
Dirildik ey halkım, unutma bizi
Unutma bizi
Unutma bizi
Unutma bizi
Unutmayın bizi!”

Bu şiirle Livaneli, halka unutulmaması gereken acı ve mücadelelerin hatırlatılması gerektiğini söylerken, aynı zamanda direnişin ve dirilişin önemine dikkat çeker. Her eserinde hikayesini anlattığı insanların bu şiirde haykırdıkları sesi olmayı amaçladığını her kelimede şahsen hissettim. Bizleri geçmişinin acılarından ve kayıplarından ders alarak, adalet, eşitlik ve özgürlük mücadelesine devam etmeye çağırır. Her dize de ritmikleşen “Unutma bizi” çağrısıyla da, sadece şiir için yapısal bir amaç değil, aynı zamanda bir direnişin, bir halkın belleğini, kimliğini ve özgürlük arayışını koruma amacını da taşır.

Kalanların gidenlere borcu olan mücadele ve direniş ruhu Livaneli‘nin etkileyici ve doğal kelime seçimleriyle her neslin ait hissedeceği türden bir şiirde aktarılmakta. Hem şarkılara hem yazılara ilham vermesinden de anlıyoruz ki bu şiir aslında sadece dönemine değil geleceğe bir çağrıdır. Bugünlerde de ihtiyacımız olan mücadele ruhunu, direnme gücünü binlerce şarkıdan, şiirden bulabilmek bir yana muhtaç olduğumuz kudretin yine bizlerde ve birliğimizde olduğunu hatırlarız.


Kaynakça:

  • “Ö. Zülfü Livaneli.” Zülfü Livaneli Kişisel Web Sitesi. Web. 30.03.2025.
  • Mumcu, Uğur. “Sesleniş”. Uğur Mumcu Gazetecilik Vakfı. Web. 30.03.2025
  • Livaneli, Zülfü. “Yorulduk Ey Halkım…” Oksijen. Web. 31.03.2025

2 YORUM

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Morlara Bürünmüş 8 Albüm Kapağı Tasarımı

Mor renginin hâkim olduğu 8 albüm kapağını inceliyoruz.

You Final Sezonu İncelemesi: İyilerin Kazandığı Dünyada Mutlu Bir Son

You, final sezonuyla izleyicilerine veda ederken Joe Goldberg'in hikâyesi sona eriyor.

Nickel Boys Film İncelemesi: Deneysel Sinema ve Tarihin Birleşimi

2025 Oscar Ödülleri'nde ilgi gören Nickel Boys, iki siyahi gencin bir reform okulunda yaşadıklarına odaklanıyor.

Orhan Kemal – Nâzım Hikmet’le 3,5 Yıl | 22 Alıntı

Türk edebiyatının iki büyük ustası Nâzım Hikmet ve Orhan Kemal'in Bursa Cezaevi'nde koğuş arkadaşlığı yaptıkları yıllara ve sonraki mektuplaşmalarına değinen Nâzım Hikmet'le 3,5 Yıl kitabı, Kemal'in kalemiyle çok içten ve etkileyici bir üslupla okurun karşısına çıkıyor.

İskenderiye Kütüphanesi: Efsane ve Gerçek

Efsane ve Gerçeğin ortak noktası, tarihin tozlu raflarına kaldıramadığı bilgi yuvası: İskenderiye Kütüphanesi.

İstanbul Ansiklopedisi Dizi İncelemesi: Kalabalığın Yalnız İnsanları

İstanbul Ansiklopedisi, büyülü İstanbul sokaklarında hem hayat bulmanın hem kaybolmanın öyküsünü anlatıyor.

Söylenti Edebiyat Editörleri Bu Ay Neler Okudu?

Söylenti Edebiyat editörleri olarak her ay neler okuduğumuzu, nelerin altını çizdiğimizi yakından incelediğimiz serimizin nisan ayı listesi ile karşınızdayız!

Yelpazeli Kadın (1918) Tablo Okuması: Gustav Klimt’in Son Eseri

Yelpazeli Kadın tablosu, zarafeti ve özgünlüğüyle hem sanat tarihine hem de Klimt'in kariyerinde büyük bir önem taşımaktadır.

Dante’nin İlahi Komedyası’nda İnsanlığın Mitolojik ve Manevi Seyahati: Kayboluşun Karanlığı ve Kurtuluşun Işığı

Dante’nin İlahi Komedyası; insanlığın ahlaki seçimlerini sorgulamasına, içsel çatışmalarını aşmasına ve evrensel sorulara yanıt bulmasına rehberlik eder.

Kırmızının Tonlarına Bürünmüş 7 Yabancı Albüm Kapağı

Temalarında kırmızı renginin ön planda olduğu ve gizli anlamlarıyla bizi farklı yolculuklara çıkaran albümleri sizler için derledik.

Editor Picks