Ziya Osman Saba, Cumhuriyet dönemi edebiyatının sıcak, sade ve duygulu sesiyle tanınan bir şairdir. Şiirlerinde en çok da insanı derinden etkileyen duygulara yer verir: aile, sevgi, özlem, inanç ve ölüm. “Bütün Saadetler Mümkündür” şiirinde ise umutla dolu bir dünya çizer. Hayatın küçücük anlarında bile mutluluğun bulunabileceğini hatırlatır. Sevginin iyileştirici gücüne, kayıplarla yeniden karşılaşmanın mümkün olduğuna ve mucizelerin varlığına inanır. Bu duyguları da süslü kelimelere gerek duymadan, içten ve yalın bir dille aktarır. Şiir, hem insanın içinde hissettiği huzuru hem de herkes için daha güzel bir dünya hayalini anlatır.
Ziya Osman Saba Kimdir?

Ziya Osman Saba, 30 Mart 1910’da İstanbul’da doğdu. Babası bir binbaşıydı. Annesi Ayşe Tevhide Hanım’ı ise küçük yaşlarda kaybetti. Galatasaray Mekteb-i Sultanisi’nde yatılı olarak eğitim gördü. Mütareke yıllarının karanlığına rağmen iç dünyasında bir ışık parladı; Nabi’yle tanıştı, ardından Cahit Sıtkı Tarancı’yla arkadaş oldu. Edebiyata ilk adımlarını bu yıllarda attı, içini döktüğü o ilk şiirler Servet-i Fünun’da yayımlandığında henüz bir lise öğrencisiydi. Hukuk fakültesinde okurken bir yandan da geçim derdine düşmüş, Cumhuriyet gazatesinde çalışmıştı. Hayali hariciyeci olmaktı ama olamadı. Yedi Meşale ile başlayan edebî yolculuğunda hep kendi izini sürdü. Dönemin sanat akımlarına kapılmadı. Ne Garip akımına bütünüyle dahil oldu ne de ona cephe aldı.
Ziya Osman, edebiyatı hiçbir zaman süs için kullanmadı. Fransız sembolistlerinden etkilense de kendi sesinden hiç sapmadı. Onun şiiri gösterişli değil içtenliğin kendisiydi. “Şiir benim için eğlence değil, zaruret.” diyordu bir yazısında.
Bir dönem Necip Fazıl’dan etkilenmiş olsa da onun gibi ölüme kafa tutmaz. Yunus Emre gibi karşılar ölümü: sükûnetle, tevekkülle. 1957 yılında geçirdiği kalp krizine yenilerek vefat eder. Eyüpsultan’da, sevdiklerinin yanına defnedilir.
Ziya Osman Saba’nın Şiiri

Cumhuriyet Dönemi şairlerinden biri olan Ziya Osman Saba, şiirlerinde saf ve temiz duyguları ön plana çıkarmış; hayatın içindeki güzellikleri yakalayıp onları kalıcı hâle getirmek istemiştir. Onun şiirlerine baktığımızda sevgi, merhamet, yaşama sevinci, hatıralar, özlem, hayaller, kaçış isteği, huzur, doğa, aile, şehir, Allah’a teslimiyet, hayat, ölüm ve ahiret gibi konular ön plana çıkar. Saba, kendi şiirini “garip ve iç dökme” olarak tanımlar. Şiirlerinde en çok geçmişe ve geleceğe yönelir. Geçmiş onu hatıralara, gelecek ise hayallere götürür. Bu karmaşanın içinde insanlara, doğaya, hayata ve Tanrı’ya sevgiyle, umutla ve iyilikle bakar. Olumsuz düşünceleri ve öfkeyi şiirlerinden uzak tutar; negatif duygulara çok fazla yer vermez. Kaygıları olsa bile genelde umut dolu bir bakış vardır.
Şair için hatıralar zaman zaman acı verse de çoğu zaman mutluluk kaynağıdır. Özellikle ailesi ve sevdikleri onun için çok kıymetlidir. Eski fotoğraflar, eşyalar ya da mekânlar onu geçmişe götürür. Geleceğe dair hayalleri de yine ailesiyle ve sevdikleriyle ilgilidir. Herkesin mutlu olmasını ister. Şiirlerinde annesi, babası ve sevdikleri önemli bir yer tutar. Babasıyla güzel anılar biriktirmiştir, annesi ise onun için sevginin ve güvenin simgesidir. İstanbul onun için sadece bir şehir değil, hayatının ta kendisidir.
Saba, insanın çaresizliğine ve kader karşısında boyun eğişini şiirlerinde fazlasıyla yer verir. Ona göre yaşanan her şeyin bir anlamı vardır. Bazen hayata derviş gibi bakar, her şeyde bir hikmet arar. Ölüm de onun şiirlerinde yer bulur ama karanlık ya da korkutucu bir şekilde değil. Ona göre ölüm; bir son değil, yepyeni bir başlangıçtır.
“Bütün Saadetler Mümkündür” Şiir Tahlili

Bütün saadetler mümkündür…
Şu kapının açılması,
İçeri girivermen,
Bahar, kuşlar, gündüz.
Ve bütün dünya
Bir an içinde gürültüsüz.
Şair en başta “Bütün Saadetler Mümkündür…” diyerek güçlü bir umut duygusuyla sesleniyor. Ziya Osman Saba “Her şey mümkün” diyor. En sıradan anlarda bile mutluluğu yakalamanın mümkün olduğunu, insanın içinde taşıdığı o güzel şeylerin bir gün gerçekleşebileceğine olan inancı yansıtıyor. Hayat ne kadar zor ya da karmaşık olursa olsun, mutluluk hâlâ mümkün geliyor.
“Şu kapının açılması, içeri girivermen” bu dizelerde sanki birini bekliyormuş gibi bir his var. Kapının açılması ve o kişinin içeri girmesi, sadece bir hareket değil aynı zamanda uzun zamandır beklenen biriyle buluşma, özlenen birine sonunda kavuşma duygusunu taşıyor. O an, sade ama çok derin bir anlam barındırıyor içinde.
Bahar, kuş sesleri, gündüz… Bunlar sadece mevsim ya da zamanla ilgili şeyler değil çünkü bahar, bir umut ve yeniden başlama cesareti veriyor. Kuşlar, özgürlüğün veya korkuların kanat çırpışı, her şey canlanıyor, dünya taptaze ve umut dolu bir hâl alıyor. Gündüz, ise bir aydınlık, içsel bir uyanıştır. Şair, doğayı kullanarak içindeki huzuru, neşeyi hissettiriyor. Beklenilen kişinin gelişiyle dış dünya da güzelleşiyor, her şey bir anda daha anlamlı hâle geliyor.
“Ve bütün dünya /Bir an içinde gürültüsüz.” Normalde hayat hep bir koşuşturma, bir karmaşa içindeyken, o kişinin gelişiyle birden her şey sakinleşir. Dış sesler, iç çığlıklar, ve karmaşa bir süreliğine yok oluyor. Bu sessizlik aslında içten gelen bir dinginlik; belki aşkın, belki de o anın büyüsüdür. Bu dizelerde Ziya Osman Saba herkesin göremeyeceği, ama içimizde kalan o güzel duyguları yansıtıyor.
Bütün saadetler mümkündür…
Bahtsızların biraz gülümsemesi…
Körlerin gün görmesi,
Mümkündür bütün mucizeler…
Ana, baba, evlât, bütün kaybolanlar…
Ebedî bir sabahta buluşmamız bir daha.
Ölüler! Hepimiz için yalvarın Allaha..
Bu dizelerin her biri bize görülmemiş olanı gösteriyor. “Bahtsızların biraz gülümsemesi…” ifadesinde bahtı kötü olan şanssız insanların az da olsa tebessüm etmeleri vurgulanıyor. “Körlerin gün görmesi” satırında bir mucize ile o karanlık dünyanın sonlanarak sabah olması ve insanın içsel bir idrakle yeniden doğmasını ifade ediyor. “Mümkündür bütün mucizeler…” diyerek Ziya Osman Saba burada imkansız gibi görünen durumların bile gerçekleşebileceğini, her şeyin düzelebileceğine, her şeyin mümkün olabileceğine inanmayı seçen bir ruh hâlini anlatıyor. “Ana, baba, evlat, bütün kaybolanlar… /Ebedî bir sabahta buluşmamız bir daha.” dizelerinde kaybedilen sevdiklerimizle ebedî bir gelecekte, sonsuz bir sabahta tekrar buluşma umudu dile getiriliyor. “Ölüler! Hepimiz için yalvarın Allaha..” ve bu ifadede şair ölülerden yaşayanlar için bir dua ve umut istiyor.
Ziya Osman Saba bu şiirinde acıların biteceğini, birbirini sevenlerin bir araya geleceğini, gürültüsüz, yeni bir dünyanın var olacağına değiniyor.
Kaynakça:
Öne çıkan görsel: gzt.com
Uçman, Abdullah. “Ziya Osman Saba”. TDV İslam Ansiklopedisi. Web. Erişim Tarihi:10.07.2025
“Ziya Osman Saba”. Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü. Web. Erişim tarihi: 13.07.2025
Zariç, Mahfuz. “Ziya Osman Saba’nın Şiirlerinde Duygu ve Düşünce Dünyası”. Atatürk Üniversitesi Sosyal bilimler Enstitüsü Dergisi 25. 4 (2021): 1552-1572.