İnsanın zamanla hep işi vardı. Öncesini ve sonrasını merak etti, anı kaçırdı. Şimdisini görebilmek için zamanı durdurmak istedi, resim yapmaya başladı. Asırlar sonra ve birikmiş kadim bilgilerle beraber fotoğraf makinesinin ve fotoğrafın icadı gerçekleşti.
Fotoğraf, önemli ölçüde fizik bilgisi gerektiren bir cihazın anı yakaladığının somut kanıtıdır. Anı yakalamamıza yarayan cihazın temelleriyse Aristoteles’e kadar uzanıyor. Zamanda yolculuk kavramı geçmişten bugüne hepimizin aklında olan bir şeydi. Bu konuda hala teoriler üretmeye devam etsek de en azından ışınları özel bir yüzeye yansıtarak yaşadığımız anın sadece saniyelik bir kısmını durdurup saklayabiliyoruz. Belki cildi eskimiş bir albümde, belki cüzdanımızda belki de buzdolabımızın üstünde, magnetlerin arasına sıkıştırılmış halde… Her sanat dalı büyüdüğü ve geliştiği süreçlere sahiptir. Bazıları kısa, şok etkisi yapan ve uzun zaman tesirini unutamadığımız dönemlerken bazıları da uzun soluklu, yavaşça içimize işleyen bir dönemdir. Bu yazıda her sanat dalını etkilediği gibi fotoğraf sanatına da etkisi olan akımları birlikte inceleyeceğiz.
Romantizm ve Fotoğraf Sanatı
Romantizm, 18. yüzyılın sonundan başlayıp 20. yüzyıla kadar uzanan bir süreçtir. Duyguları, hayalleri ön planda tutar, katı kuralların dışına çıkmayı savunur. Anlatısı, karşıtlıklar üzerinedir. Yapılan gözlemler ve bunların tasvirleri romantizmin mihenk taşıdır. Bu akımın fotoğrafa yansıması ise en belirgin olarak portre fotoğrafçılığında görülür. Soyut kavramlar önemli olduğu için portresi çekilen kişilerin iç dünyasını açığa çıkaran teknikler kullanılmıştır. Dekor, konuyu destekleyecek ve ön plana çıkaracak şekilde oluşturulur. İfade ve duyguları izleyiciye gösterebilen fotoğraflar çekilir. Fotoğrafların çekiminde zarafet ve incelik temel alınır.

Genellikle yumuşak bir ışık kullanarak kadın ve çocuk fotoğrafları çeken Gertrude Kasebier, fotoğraflarında doğal ortam temaları bulunduran Cecil Beaton, Einstein, Churchill ve Picasso gibi bilinen isimlerin portrelerini çeken Yousuf Karsh romantizmi fotoğrafa yansıtan en önemli isimlerdendir. Romantizmin fotoğrafa olan etkilerini o dönemlerdeki moda dergilerinde de görebiliriz. Vogue, Harper’s Bazaar ve Vanity Fair dergileri 1930’lu yılların romantik fotoğraflarına ev sahipliği yapar. Ayrıca Sarah Moon moda dergilerindeki fotoğraflara romantizmi işleyen önemli bir sanatçıdır.
Realizm ve Fotoğraf Sanatı
19. yüzyılın ikinci yarısında yaşanan bilimsel gelişmelerle birlikte insanlar eskiye göre daha çok gerçek olana ve gerçeğe en çok benzeyene yönelmişlerdir. Realizmden etkilenen fotoğrafçılar, fotoğraf makinesinin gerçeği olduğu gibi yansıtmasından faydalanarak insan ve doğa arasındaki ilişkiyi fotoğraflamışlardır. Fotoğraftaki detaylara tüm gerçek yanlarıyla önem gösterilmiştir. Gerçeği doğrudan yansıtmak, hiçbir dolaylı yola başvurmamak ve estetikliği gözederek fotoğraf çekmek bu akım için oldukça önemliydi. Temaların arasında insan-doğa ilişkisinin yanısıra nesnelerin görünümü, insanların kent ya da kırsal kesim farkı olmadan yaşadıkları sorunların gösterilmesi vardır.

Fotoğraf çekmenin ve gerçeği aramanın hayatının vazgeçilmez bir tutkusu olduğunu söyleyen Alfred Stieglitz’in çalışmalarına örnek olarak portre, manzara ve nesneleri verebiliriz. Çalışmalarında gerçekçi ve aynı zamanda olağanüstü bir hayranlık uyandıracak tonlamaları ön plana çıkaran iki isim de Edward Weston ve Ansel Adams’tır. Ayrıca, Türkiye’de realist fotoğrafçılara örnek olarak Ara Güler, Yıldız Moran, Ozan Sağdıç, Şemsi Güner, Semiha Es, İnal Tengizman’dan ve daha birçok sanatçıdan bahsedebiliriz. Ara Güler, toplumun en çok sıkıntı çektiği sorunları fotoğraflarıyla bize göstermiştir. Kent yaşamı, işsizlik, göç gibi sorunlar fotoğraflarındaki temalardandır. Önemli kadın fotoğrafçılarımızdan da Yıldız Moran, kırsal yaşamdaki insan-doğa ilişkisi üzerinde durmuş, insanların sosyal hayatlarını yansıtan fotoğraflar çekmiştir.

Empresyonizm ve Fotoğraf Sanatı
19. yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıkan bu akım o dönemin ruhuna hakim olan Realizm ve Romantizmden farklı bir yönde ilerlemiştir. Empresyonizmde, gözümüzle görebildiğimiz her şeyin üzerimizde bir etkisi olduğu ve bu etkinin izlenimlerini fotoğrafa yansıtarak sanat yapılabileceği düşünülmektedir. Amaç, biçimi ve “görme”yi gösterebilmektir. Bu nedenle empresyonist akım için dış dünyayı ve dış dünyaya açılan hisleri göstermeye daha yakın diyebiliriz.

George Davison, Alexander Keighley bu akımın önemli sanatçılarındandır. Şahin Kaygun ve Şakir Eczacıbaşı ise bu akımda kullanılan teknikleri fotoğraflarında bizlere göstermiş Türk isimlerdendir.
Natüralizm ve Fotoğraf Sanatı
19. yüzyılın sonlarından 20. yüzyılın başlarına kadar devam eden natüralizm, nesnelerin olduğu gibi gösterilmesinden yanadır. Doğayı ve doğal olanı bütün yanlarıyla, estetik olsun ya da olmasın, kopya edecek şekilde sanat yapmayı savunur. İlk çıktığı zamanlarda bu sebepten ötürü resim sanatına yönelik bir risk oluşturacağı düşünülmüş. Ama insanların gün geçtikçe pozitif bilimler hakkında daha çok bilgi sahibi olmasıyla bu düşünceler bir kenara bırakılmıştır. Natüralizm de “olduğu gibi yansıtma” anlayışını benimsediği için bu yanıyla realizmi pekiştirir ama realizmle tamamen aynı perspektiflere sahip değildir. Kopya ederken estetik aramaması realizmden önemli bir farkıdır.
Doğal olanın en belirgin ve en kuvvetli temsili.

Peter Henry Emerson, Frederick Evans ve realizm akımının meşhur sanatçılarından Alfred Stieglitz ve Paul Strand da bu akıma tutkun sanatçılardan bazılarıdır.
Pictorializm ve Fotoğraf Sanatı
Natüralizm ve Empresyonizm’i kapsayan, gelenekselliğe eğilimli bir akımdır. Fotoğrafın temelini atan resim sanatının ilkelerini özümsemeyi ve fotoğrafların bu anlayışa göre çekilmesini savunmuştur. Fotoğrafı çekilen manzaranın, nesnenin ya da başka bir şeyin daha resme benzeyen bir hale getirilmesi istenmiştir.

Ekspresyonizm ve Fotoğraf Sanatı
20. yüzyıl başlarında, Avrupa’nın kuzey kesimlerinde ortaya çıkan bu akımın destekçileri, doğallığı arama veya izlenimleri göstermek yerine sanatçının duygularını dışa vurması gerektiğini savunmuştur. O dönemde yaşayan toplumun ekonomik, psikolojik, dini sorunları, aslında bir yüzyıl boyunca değişmeyen sorunları, fotoğraflarla anlatılmak istenmiştir.

Akımın temsilcilerinden Joel Peter Witkin, izlenimci ve sürrealist akımı çeşitli konulara değinerek ortak bir kadrajda göstermiştir. Türk sanatçı Bahaettin Rahmi Bediz’in ve beraber çalıştığı sanatçılarla çektiği fotoğraflarında ise ekspresyonist bir bakış açısı bulunmaktadır.
Sembolizm ve Fotoğraf Sanatı
Sanatçının iç dünyasını ya da vermek istediği mesajı bir sembol belirleyerek dışa-vurduğu akımdır. Yapılan sanatın, çekilen fotoğrafın altında mutlaka anlaşılması gereken bir düşünce olmalıdır. Çekilen fotoğrafta verilmek istenen mesaj, fotoğrafçıya özel bir düşüncedir. Sembolizm akımından etkilenmiş bir fotoğrafa baktığımızda sembolleştirilmiş kavramı anlayabilirsek belki de fotoğrafçının parmak bastığı noktayı da görebiliriz.

Wynn Bullock, Harry Callahan, Paul Caponigro düşüncelerini sembollerle bizlere aktarmak isteyen Sembolizm’in önde gelen isimlerindendir.
Kübizm ve Fotoğraf Sanatı
Düşüncelerimiz değişiyor, öyleyse yaşadığımız dünya da öyle.
Kübizmde yaratıcılık ve çeşitlilik ön plandadır. Sanatçının yaratıcılığını kullanarak farklı, alışılmamış şekillerle sanatını ortaya koymasıdır. Önemli olan, kavramları, nesneleri nasıl gördüğümüz değil, onları nasıl düşündüğümüz ve düşlediğimizdir. Fotoğrafçılar, çektikleri fotoğrafların parçalarından tek bir fotoğraf oluşturur.

Her şey bir arada olabilir, soyut ve somut kavramlar, iç dünyamız ve dış dünyamız. David Hockney çeşitli parçaların birleşip tek bir kolajı oluşturduğu bu akımın temsilcilerinden biridir.
Fütürizm ve Fotoğraf Sanatı
20. yüzyılın başlarından itibaren hızı, hareketi ve daima dinamikliliği savunan akımdır. Çünkü fütüristlere göre gerçek hayat, hareketin olduğu hayattır. Fütüristlere göre diğer akımlar durgun ve sıkıcıdır. Bu akımın etkili olduğu fotoğraflarda hareketleri evre evre gösteren bir tema hakimdir. Bu temayı oluşturmak için kullanılan yönteme ise kronofotoğrafi adı verilir. Edweard Muybridge ve Giacomo Balla, bu yöntemi kullanarak hareketi inceleyen sanatçılardandır.

Ayrıca Anton Giulio Bragaglia’nın kullandığı fotodinamizm yöntemi, hareketin karmaşıklığını bizlere aşama aşama gösterir. Sanatında hareketi ve flu görüntüleri ortaya çıkaran Şakir Eczacıbaşı ise bu akımın Türkiye’deki önemli temsilcilerinden biridir.

Dadaizm ve Fotoğraf Sanatı
Dünya Savaşları’nın olduğu dönemde, bu savaşlara ve akabinde gelen karmaşıklığa karşı doğan, eleştiri üzerine olan bir akımdır. Ayrıca sanat kavramı ve sanat eserleri de eleştirilmiştir. Sürrealizm akımı için bir temel oluşturmuştur.

Sürrealizm ve Fotoğraf Sanatı
Freud’un Psikanalitik Kuram’ı ile ortaya çıkan sürrealizm, insanın iç dünyasını en gerçek üstü şekilde yansıtmaya çalışır. Fotoğraf sanatında da fotoğrafçının yaratıcılığını nasıl kullandığını görürüz. Sanatçı, hislerini, anlatmak istediği her şeyi en sıra dışı yöntemlerle yapabilir. Ama bu yöntemlerin kullanılış şekli gerçekliğe uygun olmalıdır. Bu akımdan etkilenen sanatçıların fotoğrafları, gerçek olanın ve düşlerde görülenin kavuşumu gibidir. Önemli olan “an”dır. İmkansız olan aslında o an, o fotoğrafta gördüğümüzdür. John Heartfield, Jerry Uelsmann, Raoul Hausmann ve Türkiye’den de Şahin Kaygun bu akımın etkisiyle fotoğraflarına farklılık katmış sanatçılardır.

Soyut Sanat ve Fotoğraf Sanatı
Bu akım, sürrealizm kadar olağanüstü, realizm kadar gerçekçi ve natüralizm kadar taklitçi değildir. Aslında içinde hepsinden bir parça vardır, bir sürrealist gibi düşündürür, realist gibi gerçeği gösterir, natüralist gibi olanı ortaya koyar. Hepsinden bir parça alır ve bunları somut olan dünyanın ötesine, soyut tarafa taşır.
Her gerçek olan gözle görülmez.

Andre Kertesz, Rene Burri, Franco Fontana, Ahmet Öner Gezgin, Nuri Bilge Ceylan, Ali Rıza Akalın bu akımın etkisini eserlerinde görebileceğimiz sanatçılardır.
Pop- Art ve Fotoğraf Sanatı
Halka en yakın olan akım diye nitelendirebileceğimiz bir akımdır. Çünkü 20. yüzyılın sonlarına doğru halkın çalıştığı alanlara, sanayiye, endüstriye ve iletişim kanallarına, gazetelere, dergilere ve reklamlara yayılmıştır. Kübizmi andıran bir edayla keser, şekil verir, ayırır ve birleştirir. Zaman zamansa dadaizm gibi eleştirel olabilir.

Romantizm akımının getirdiği coşkulu duygular ile başlayan ve Pop- Art’ın kısa ve öz anlatımıyla sonlandırdığımız akımların serüveni umarız size farklı perspektifleri gösterebilmiştir. Gördüğünüz bir fotoğrafı, bir anı yorumlarken yazımızı hatırlamanız dileğiyle…
Kaynak
Özel, Z., “Fotoğraf Akımları İçinde Gerçekliğin Sunumu”(2005), Yeni Düşünceler, web: 23.02.2023
Koca, H., “Fotoğraf Akımları”, web: 23.02.2023
Konyalı, V., “Fotoğraf Akımları- Romantizm”, web: 23.02.2023
Konyalı, V., “Fotoğraf Akımlarına Genel Bakış”, web: 23.02.2023


