“Hello, you.”
Her sezon Joe Goldberg‘in karanlık dünyasının peşine takıldığımız You, farklı isimler ve şehirlerde, aşk cinayetlerinin gölgesinde hayatlarımıza dahil oldu. You, 24 Nisan tarihinde beşinci sezonuyla son kez ekranlara gelirken, önceki sezonlarda neler oldu hatırlayalım.
Yazının devamı spoiler içeriyor!
Birinci Sezon: Aşk mı? Takıntı mı?

“Sonuçta insanlar tam bir hayal kırıklığı değil mi?”
Ana karakterimiz Joe’nun sessiz ve sakin görünen kişiliğinin arkasında işlediği seri cinayetleri konu alan You, New York’ta Mooney’s kitabevi ve alt katındaki gizemle başlıyor. Joe’nun işlediği cinayetlerin temelinde yer alan aşk, ilk sezondaki kurbanımız Guinevere Beck‘in kitapevine girmesiyle gün yüzüne çıkıyor. Yazar olmak isteyen bir edebiyat öğrencisi olan Beck, çoğu izleyicinin sezonlar arasındaki favori karakterlerinden biri. Hayatını sosyal medyada aktif olarak paylaşıyor ve öne çıkan bir arkadaş grubu var. Her ne kadar dışa dönük görünse de aslında içsel dünyasında çok fazla sıkışık duyguyla baş ettiğini ve özgüven problemi yaşadığını söyleyebiliriz. Beck’i aşk çerçevesinde zihninde merkezi bir konuma getiren Joe, çevresinde onun için tehdit olarak gördüğü her insandan başlayarak Beck’e gelene kadar bir cinayet dizisinin başrolü oluyor.
İlk sezon favorim olmasa da Joe karakterini tanımaya başlamamız için bence önemliydi. Sosyal medya hesapları başta olmak üzere, gittiği her yerde takip etmesi, telefonuna erişmesi ve onunla ilgili çalıntı eşyalardan bir anı kutusu oluşturuyor olması bunlardan birkaçı. Dizi akışının Joe’nun iç sesiyle ilerlemesi benim sevdiğim bir detay. Böylece olaylara iç taraftan bakabiliyoruz. İlk sezon daha çok sonuç ve hikaye odaklı ilerlese de sonraki sezonlar için bir temel oluşturuyor. Joe’nun aşk temelli takıntısının nedenlerini sonraki sezonlarda görüyoruz. Beck’ten öncesi var mıydı diye soracak olursanız, Candace‘in ilk sezonun sonunda Joe’nun peşine takılmasından cevabın evet olduğu sonucuna ulaşabiliriz.
İkinci Sezon: Love Yani Aşk

“Kim olduğunu inkar edemezsin. Eninde sonunda seni yakalar.”
Benim favorimin ikinci sezonun olduğunu söyleyebilirim. Joe’nun kendi ritminde birini bulması benim için diziyi daha da ilgi çekici kıldı. Beck’e veda eden Joe, bu kez Will Bettelheim adında farklı bir kimlikle Los Angeles‘ta yeni bir hikaye yazmaya başlıyor. Hem karakterler hem de Joe’nun iç dünyası hakkında daha fazla bilgi sahibi oluşumuz, bu sezonda ön plana çıkıyor. Ben izlediğim yapımlarda sonuçtan daha çok, o noktaya gelinene kadar yaşanılanları izlemekten daha çok keyif alıyorum. Bunun dizide işlenmesi bence önemliydi. Joe’nun küçüklüğüne ve ilk cinayetine tanık oluşumuz, Love karakterinin paralelinde tamamlayıcı bir parçaydı.

Bu sezonda hem Joe hem de izleyici için ters köşe olan durum, Love Quinn karakteriydi. Joe’nun bu sezonda ava giderken avlandığını söyleyebilirim. Love, başta sıcakkanlı oluşuyla izleyicide izlenim oluştururken, sonrasında Joe’dan farkı olmadığını anlıyoruz. Aşkının gölgesine aldığı kişilerin ardından Joe bu sefer yansıması altında kalıyor ve aşk demek, cinayet demek. İkinci sezon Love’ın erken dönemlerine de değiniyor. Annesiyle olan problemleri, kardeşini korumak zorunda kalışı karakterin kimliğini oluşturuyor. Bu noktada Joe ile hikayeleri kesişiyor. Candace ve Delilah’nın ölümünden Love’ın sorumlu olması tüm sırları ortaya çıkartmıştı. Joe, tüm bunların ardından bu sezondaki büyük aşkı Love’ı, hamile olmasını söylemesinin ardından öldürmemişti. İkinci sezonda da perde büyük bir haberle kapanmış oldu.
Üçüncü Sezon: Sonsuza Dek Mutlu Yaşadılar

“Aynı anda birçok şey olabilirsin. İyi bir ebeveyn ve bir canavar.”
Love esintisi üçüncü sezonda da devam etmişti. Bu sezonun durağı olan California‘da, çiftimiz lüks ve yüksek zümreye tüm normallikleriyle karışmaya çalışıyorlar. Bu kez bebekli hayata geçiş yapan Joe’nun farklı bir tarafını görüyoruz. Baba kimliğine adapte olmaya çalışırken, aynı zamanda kısmen önceki yaşantısını arkasında bırakmaya çalışıyor. Tahminlerimiz üzerine pek başarılı olduğunu söyleyemeyiz. İkinci sezonun ardından, bu sezonda da Joe’nun seri katil olmasının en başına giderek, annesiyle başlayan hikayesine ve sevgi takıntısının derinlerine inmeye devam ediyoruz. Aynı zamanda, olayların seyri tüm hızıyla değişmeye başlıyor. Takip etme alışkanlıklarını bırakamayan Joe, karşı komşularını radarına almasının ardından bu sefer Love’ın öfke cinayetlerinin arkasında yer alıyor. Sezon boyunca zincirleme cinayetlerin merkezinde olan çiftimiz kendilerine bir veda hazırlıyorlar. Joe avcı konumundan av konumuna düşüyor. Bu noktada kendi ölümünü planlayarak Love için unutulmaz bir son yazıyor.
Dördüncü Sezon: Hikayenin Yazarı Kim?

“Aşk bizi seçer. Kontrol edebileceğimiz tek şey ne yaptığımız,
ne kadar uzağa gideceğimizdir. “
Dördüncü sezon benim beklentimin çok fazla altında kalmıştı. Bu nedenle tarih olarak daha yakın olmasına rağmen son sezona dair daha az detayı hatırlıyorum. Love, bebeği ve elbette önceki kimliğini arkasında bırakan Joe, Jonathan Moore adıyla Londra’da bir üniversitede profesörlük yapmaya başlıyor. Elbette bu sefer de amacı geçmişini arkasında bırakmak. Geçmiş denemelerinden ilham alarak farklı isimler ve şehirlerin hayatında bir değişikliğe yol açmadığı sonucuna sahibiz. Bu kez işlemediği bir cinayetin peşinde olan Joe, dahil olduğu grubun üyelerinin birer birer öldürülmesiyle karşı karşıya kalıyor. Katilin gönderdiği mesajlarla karakterimiz oyuna bir kere daha dahil olur. Bölümler ilerledikçe seri cinayetlerin arkasında farklı bir isim olmadığını öğrenmiştik. Son sezonda kendi kurduğu oyunun bir parçası olan Joe, şehre ve ismine bir kere daha veda eder.
You, başladığı yerde noktalanarak son sezonda New York‘a son kez misafir olacak. Dizinin vedası Joe’nun ölümüyle mi olacak? Yoksa bizim bilmediğimiz bir paralelde aşk, farklı insanların ölümlerine mi neden olacak? Son kez tanıklık edeceğiz. Joe, aradığı kişiyi bulacak mı? 24 Nisan’da sorularımızın cevapları bizimle olacak.
5. sezonun fragmanına buradan ulaşabilirsiniz.
Kaynakça
Öne çıkarılan görsel: TV Series Finale