You Dizisi Karakterlerinin Psikolojik Analizi

Editör:
Sibel Sancaklı, Damla Satıroğlu
spot_img

Hepimiz zaman zaman aşk için ne kadar ileri gidebileceğimizi deneyimlemişizdir. Peki, aşk için göze aldığımız kararlar ne kadar ileri giderse bir takıntıya dönüşür? Dizi ve filmlerden gördüğümüzde özendiğimiz ‘sevgi’ ve ilişkileri tam anlamıyla altüst eden You dizisi ilk defa 2018 yılında seyirciyle buluştu. You, modern toplumda saplantı, takıntı ve kimlik arayışı gibi insan psikolojisinin karanlık yönlerini ele alan, Caroline Kepnes’in aynı isimli romanından uyarlanan psikolojik gerilim dizisidir. Şu ana kadar dört sezonu yayımlanan dizi, Joe Goldberg’ün iç dünyasını keşfederken hayatına giren kadınlara olan hisleri ve davranışları yüzünden, her sezon takıntı ve aşk arasındaki sınırları bizlere düşündürmektedir. Dizi, Joe’nun takıntı hâline getirdiği kadınlarla, ‘aşk’ için ne kadar ileri gidebileceğini ve kendi benliği ile yaşadığı çatışmaları konu almaktadır.

Dizide başrol Joe Goldberg (Penn Badgley) saplantı duygusunu aşk sanarak, her sezonda farklı bir ortamda kendine farklı bir kişilik yaratır ve kendi kafasında kurduğu ‘kusursuz’ aşkı ve ilişkiyi bulmaya çalışır. Ama tabii ki Joe’nun aşk anlayışı bizim aşk anlayışımızdan oldukça farklıdır. Psikolojik sağlığı yerinde olan insanların aşk ve ilişki anlayışının aksine Joe’nun aşk anlayışı, takıntı, kontrol etme arzusu ve manipülasyon üzerine kuruludur.

Kaynak: pinterest.com

Dizinin ilk sezonunda, Joe’yu New York’ta bir kitapçıda çalışan sempatik bir adam olarak görüyoruz. Joe, bir gün kitapçıya gelen Guinevere Beck (Elizabeth Lail) ile tanışıyor ve kendisine takıntılı hâle geliyor. Joe, Beck’i günlük hayatında takip etmeye ve onun hakkında bilgiler toplamaya başlıyor.

Dizinin ikinci sezonunda, Joe kimliğinden kaçmak için Los Angeles’a taşınıyor ve bu sayede Love Quinn (Victoria Pedretti) adında bir şef ile tanışıyor. Love’ın kendine güveni yüksek ve güçlü bir kadın olması hem bizi hem de Joe’yu çok etkiliyor. Ancak herkesin sevdiği Love’ın da sanıldığı kadar masum olmadığını görüyoruz. Dizi ilerledikçe Joe, Love’ın da en az kendisi kadar karanlık bir geçmişi olduğunu görüyor.

Kaynak: x.com

Üçüncü sezon daha çok Love, Joe ve oğulları Henry‘nin aile dramaları üzerine ilerliyor. Joe tabii ki bu sezonda Natalie Engler (Michaela McManus) adında bir kadına takıntılı hâle geliyor. Sezonun sonunda çok sevilen Love Quinn’e veda ediyoruz.

En son çıkan dördüncü sezonda ise Joe Londra‘ya taşınıyor ve adını Jonathan Moore olarak değiştiriyor, kendini insanlara profesör olarak tanıtıyor. Dizinin işleyişi aynı olsa da bu son sezonu farklı kılan şey, Joe’nun edindiği çevresindeki insanların birer birer ölmesiyle beraber Joe’nun katili bulmaya çalışması oluyor. Sezon, Joe’nun içinde onu gittiği her yerde, değiştirdiği onca kişiliğe rağmen, takip eden karanlık tarafı benimseyip, onunla yaşamaya devam ettiğini ve kendisinin çoklu kişilik bozukluğuna sahip olduğunu bizlere gösteriyor.

Joe Goldberg

Kaynak: imdb.com

Başrolümüz Joe, oldukça karışık ve katmanlı bir kişiliğe sahip ve tek bir mental hastalıkla tanımlaması zor bir karakter. Joe, dört sezon boyunca antisosyal kişilik bozukluk, obsesif kompulsif bozukluğu, disosiyatif kişilik bozukluğu (gerçeklikten kopuş) ve çoklu kişilik bozukluğu semptomları gösteriyor. Kendisinin bu kadar fazla psikolojik rahatsızlık geliştirmesinin başlıca sebeplerinden bir tanesi de annesi Sandy’nin, Joe’yu küçüklüğünden beri sık sık yalnız bırakması, terk etmesi ve şiddet eğilimli babasına karşı koruyamamasıdır. Joe, bu şiddete dayanamayıp annesini korumak için küçük yaşta babasını öldürerek ilk cinayetini işlemiş oluyor. Küçük yaşta yaşadığı travmatik olaylar, Joe’nun karakterinde büyük bir etki bırakıyor. Cinayetten sonra çocuk esirgeme kurumuna yerleşmesi, onun insanlara olan güveninin azalmasını ve her zaman kendini korumak için tetikte olmasına sebep oluyor.

Joe, narsizm, paranoya ve sadizm özellikleri de taşıyor. Çevresindeki insanları yanında tutmak, onları kendi istek ve ihtiyaçları için kontrol etmek için üst düzey bir manipülasyon yapıyor. İnsanlar ondan kaçamasın diye bodrum katına kurduğu cam kafesi, sadizmin ve kontrolcülüğün başlıca örneklerinden. Yaptığı her şeyden sonra kendisini ‘kahraman’ olarak görüyor; yaptığı şeyler yanlış ve korkunç olsa da, yaptığı şeyleri ‘doğru olanı‘ yapma motivasyonunda yaptığı için, antisosyal kişilik bozukluğu olan diğer insanlar gibi, empati, pişmanlık ve suçluluk duygusu hissetmiyor. Ayrıca her narsist gibi kendini ve yaptıklarının yanlışlığını sorgulamıyor, üstüne ‘kurtardığı’ insanlardan teşekkür ve ilgi de bekliyor.

Joe kendisini, kendi kafasının içinde, mükemmel bir aşık olarak görüyor ve her şeyi aşk için yapıyor. Her stereotip paranoyak gibi, etrafındaki herkesi tehdit olarak görüyor. Çevresinde olan olayları, ne kadar onunla alakalı olmasa da ona karşı yapılmış bir komplo olarak görüyor. Genel olarak, Joe Goldberg ne kadar psikolojik sağlığı yerinde olmayan, insanları kontrol etme konusunda uzmanlaşmış bir katil olsa da kendisi karizmatik ve zekasını iyi kullanabilen bir karakter.

Guinevere Beck

Kaynak: esquire.com

Beck karakteri birinci sezonda gördüğümüz, Joe’nun gözüne kestirdiği ilk kadın olarak karşımıza çıkıyor. Beck, babasının alkol bağımlılığı yüzünden babasıyla arasında düzgün bir ilişkisi olmamıştır ve bu durum Beck’in erkeklerle olan ilişkisini etkilediğini görüyoruz. Kendisi sosyal bir karakterdir, edebiyat alanında kendi sesini duyurma isteği de bizlere onun hırsı hakkında bilgi veriyor. Hayatındaki baba figürünün eksikliği, Beck’in hayatına giren insanlar tarafından sürekli onaylanma isteğini getiriyor. Maddi gücünün arkadaşlarına yetişememesi ve kariyer hedefine ulaşmaya çalışırken yaşadığı baskılar, onun kendine olan güvenini derinden sarstığı için özgüveni düşük, dikkatsiz ve saf bir karakter olarak dizide yer alıyor. Sergilediği bu karakteristik özellikler seyirciler arasında onu çok sevilmeyen bir karakter yapsa da bazı seyirciler Beck’i kendilerine yakın buldukları ve onunla kolay empati kurabildikleri için seviyorlar. Maalesef dizinin sonlarına doğru Joe’nun gerçek yüzünü görmesiyle beraber ondan ve manipülasyonlarından kurtulmaya çalışıyor, fakat kendisini kurtaramadan Joe’nun kurbanı oluyor. Genel olarak Beck’in, diziye ve özellikle Joe’ya göre çok zayıf bir karakter olması, onun ölümünün en büyük nedeni oluyor.

Love Quinn

Kaynak: combster.com

Dizinin ikinci sezonunda görmeye başladığımız, seyirci kitlesinin bayıldığı Love karakteri başlarda karizmatik, yetenekli, komik, özgüvenli, öz bilinci açık ve ideal bir kadın gibi görünse de dizi ilerledikçe onun da karanlık taraflarını, manipülatif karakterini ve Joe ile ne kadar benzediğini anlıyoruz.

Love, Los Angeles’ta seçkin ve zengin bir ailede büyümüş bir karakter. Fakat, her ne kadar zengin ve saygın bir aileye sahip olsa da kardeşi Forty hariç diğer aile bireyleri Love’ın hayatında silik ve işlevsiz. Özellikle dedesi Dottie’nin, Love’a yüklediği beklentiler ve baskılar yüzünden Love sağlıksız bir sevgi anlayışı benimsiyor ve Love’un kafasında kurduğu aşk tanımı tamamen kusursuzluk üzerine oluyor.  Ailede tek yakın olduğu kişi Forty’nin ise bir uyuşturucu bağımlısı olması ve duygusal olarak sürekli yardıma muhtaç olması Love’a ekstra sorumluluk yüklüyor. Love, sevdiği insanlara karşı çok korumacı ve tutkulu bir karakter. Ama kendisi de aynı Joe Goldberg gibi etrafında olan kişilere ve olaylara karşı kontrol manyağı ve çevresini karizması ve sempatikliğiyle manipüle eden, sevdiklerini korumak için saldırganlaşan ‘aşk’ anlayışı takıntı üzerine kurulu olan bir kadın. Sevdiği insanlara karşı inanılmaz bir kaybetme korkusu olduğu için her zaman kontrolü eline almaya çabalıyor alamadığı zamanlar, tekrar kontrol kazanmak için ise manipüle yeteneğine başvuruyor.

Joe, her ne kadar başlarda Love’u çok arzulasa da Love’un kontrolcülüğünün ve saldırganlığının kendisiyle ne kadar benzediğini fark edince ondan uzaklaşıyor. Bu uzaklaşma sonucu Love’un verdiği aşırı uç, ortası olmayan tepkilerini, ilişkilerde yaşadığı aşırı yoğun hisleri, terk edilme korkusunu göz önünde bulundurarak kendisinin borderline kişilik bozukluğu olduğunu, insan öldürmeye olan eğilimi, sahip olduğu narsizm, empati ve pişmanlık yoksunluğu ve dışarıya olan görünüşünün sempatik ve sevimli olması onun antisosyal kişilik bozukluğunu, her konuda hemen savunmaya geçmesi ve korumacı davranışları ise büyüdüğü ailede yaşadığı baskı ve kardeşi Forty’nin bağımlılığı yüzünden ölümünün sonucu, Love’ın travma sonrası stres bozukluğu yaşadığı hakkında yorum yapmamıza imkân tanıyor. Love’un güçlü ve zeki bir karakter olması, Joe’nun gözünü korkuttuğu için bu özellikler onun sonunu getiriyor. Joe ne kadar zeki ve güçlü bir karakter olarak kendisini göstermeye çalışsa da sahip olduğu delilik seviyesi Joe’nun gözünü korkutuyor.

Rhys Montrose

Kaynak: typelish.com

Rhys dördüncü sezonda önemli bir karakterdir. İlk olarak, Londra sosyetesinin tanınmış isimlerinden aynı zamanda bir yazar olarak Rhys karakterini tanıyoruz. Joe, Rhys’ın mükemmele yakın bir insan gibi durmasından çok etkileniyor. Rhys, Joe’nun karanlık karakterini ve geçmişini öğrendikçe, bildiği şeyleri Joe’ya karşı kullanmaya başlar. Biz de Rhys’i tanımaya başladıkça kendisinin geçmişi ve Joe’nun geçmişi arasında benzerlikler görüyoruz.

Aslında Rhys karakteri Joe’nun sahip olduğu paranoya ve gerçeklikten kopukluk sorunlarından ortaya çıkmış bir karakterdir. Rhys,  zaman zaman Joe’nun aklında gerçek bir insan gibi değil de hayali bir ürün gibi var olmaya başlar. Rhys ve Joe’nun bir diğer benzeyen özelliği ise kin ve intikam duygusudur. Bu benzerlikler aslında Rhys’in Joe’nun geçmişinin ve zihninin yansımasının bir ürünüdür. Rhys’in geçmişini öğrenerek yaptığı manipülasyonlar, Joe’nun kendisini ve psikolojisini sorgulamasına neden oluyor. Dizinin sonlarına doğru görüyoruz ki Rhys, Joe’nun kendi yaptığı hataları ve suçları kabul edememesinden dolayı Rhys karakterini yaratması bize gerçeklikten koptuğunu (disosiyatif bozukluğunu) gösteriyor.

Sonuç olarak, You dizisinde içlerinde çözemedikleri karanlık yönleri, travmaları, düşünceleri, geçmişlerinde yaşadıkları ve kaçamadıkları olaylar ve kişilikleriyle  zaman zaman nefret, zaman zaman merak uyandıran karakterlere ve ahlaki sorularla dolu bir hikâye akışına sahip. Dizi, sadece gerilim değil, aşırı sevginin ve saplantının ne kadar sağlıksız ve tehlikeli olabileceğini de bizlere gösteriyor.


Kaynakça

“Antisosyal Kişilik Bozukluğu Nedir? Belirtileri Nelerdir?” Medical Park, 19.1.2025, Web.

“Joe Goldberg from YOU: A case study on writing compelling main characters” Write With Swati, 19.1.2025, Web.

“Joe Goldberg, Character Analysis.” Charactour, 19.1.2025, Web.

“You: Why Guinevere Beck is a Brilliant Character” MovieWeb, 19.1.2025, Web.

“Joe Goldberg’s Visions of Rhys in You Season 4, Explained” Elle, 19.1.2025, Web.

“Signs of Manipulation” WebMD, 19.1.2025, Web.

Kapak Görseli: nyctimes.com, Web.

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

spot_img

Hafıza Mekanları: Anıtların Psikolojik ve Toplumsal Etkileri

Anıtlar, toplumsal hafızayı korur ve kimliğimizi inşa eder. Kolektif hafıza ve kültürel aktarımın dönüştürücü gücüdür.

Eşeği Saldım Çayıra – Kazak Abdal | Şiir İncelemesi

Kazak Abdal hayatı ve bilinen şiirlerinden olan Eşeği Saldım Çayıra eserinin incelemesi.

Twinless Film İncelemesi: İki Yalnız, Bir Kayıp

Başrolde Dylan O'Brien'ın yer aldığı kayıp, yalnızlık, bağ kurma arayışı, yas süreci üzerine dokunaklı bir film olan Twinless film incelemesine göz atın.

Alice in Borderland 3. Sezon İncelemesi: Neden Beklentiyi Karşılayamadı?

Alice in Borderland dizisinin 3. sezonun her oyununda Chishiya'nın zekâsını arayıp, Aguni'nin fedakârlığını andık diyebilirim. 

Evrensel Duygular: Anlamadan da Hissedeceğiniz 8 Şarkı

Dili fark etmeksizin ruhunuza dokunan, evrensel duygusal taşıyan 10 şarkıyı keşfedin. Melodik parçalarla hazırladığımız liste, her anınıza eşlik edecek!

Viktoryen Dönemde Kadın İmgesi: “Evdeki Melek”

Viktoryen dönemde ‘Evin Meleği’ ideali, kadını fedakâr ve itaatkâr bir role hapsetti. Gilman ve Woolf bu miti sorgulayarak özgür kadının sesini aradı.

Jane Austen ve Aşkın Sosyal Eleştirisi

Jane Austen, romanlarında aşkı sadece romantik bir duygu olarak değil; statü ve kadınların konumu üzerinden ele alarak dönemin evlilik anlayışına eleştirel bir bakış atar.

Shirley Jackson’ın Amerikan Gotik Edebiyatındaki Yeri

Shirley Jackson, Amerikan gotiğine modern bir ses getirmiş ve kalıcı bir iz bırakmıştır.

Amerikan Edebiyatında 4 Yalnız Kahraman

Amerikan edebiyat tarihinin en önemli temsilcileri haline gelmiş kahramanlarımızın ne kadar soyutlanmış bireyler olduğunu farketmiş miydiniz?

Tarihi Eser Rotası: Geçmişten Müzeye Serüven

Müzelerde sergilenen her bir eserin yolculuğu o kadar uzun ki... Gelin, sergilenme sürecine kadar rotaya bir göz atalım...

Editor Picks

You Dizisi Karakterlerinin Psikolojik Analizi