
“Dışarı çıkıyorsanız dikkat! çiçeklerle karşılaşmayın
Ya da korkmayın onları, iyisi mi, yüzünüzü örtün şapkanızla
Ya da düşünmeyin hiç, ben bakın öyle yapıyorum
Neden diyeceksiniz? insandaki sevgiliyi eskitiyor bu çiçekler
Güneşe benzetiyorlar adamı, masaya vurmuş koyun butlarına
Pek tuhaf! ben de sahanda yumurtayı kıskanırım…”
(s.17)
“…Çünkü kırlara çıkıyorsunuz, şemsiyenizi bırakın ayıp!
Bana parmağınızdaki çiçekleri gösterin.”
(s.19)
“Biliyor musun? az az yaşıyorsun içimde
Oysaki seninle güzel olmak var
Örneğin rakı içiyoruz, içimize bir karanfil düşüyor gibi”
(s.24)
“Sen o karanfile eğilimlisin, alıp sana veriyorum işte
Sen de bir başkasına veriyorsun daha güzel
O başkası yok mu? bir yanındakine veriyor
Derken karanfil elden ele…
Görüyorsun ya bir sevdayı büyütüyoruz seninle”
(s.25)
“Ayağa kalkıyoruz ayağa gece gündüz
Her elde bir gökyüzü var ağlıyacağımız geliyor bir türlü”
(s.27)
“Beyaza eğik, sarıya aç
Bir olaydır belki de bir olay
Hem ne güzel -eğer işiniz yoksa-
Birden güzele yer ederiz, ben şapkamla”
(s.29)
“Hayaller kuruyor çaresiz, sonra da arşınlıyor hayallerini
Bir iki yapıyor bunu, derken bırakıyor
Derken bırakır mı hiç, bu öyle güzel ki;
Denizin yanında uykusuzluk gibi…”
(s.33)
“Bir göz atıyorum denize
Çın çın ötüyor balıklar.
Bu bir giyilmiş ayakkabıdır diyorum…”
(s.36)
“Hem güzel, hem de dolgunluk kuşları bunlar
Dolgunluk sokakları, sanki bir aydınlığı kutluyorum boyuna”
(s.39)
“Denizler, boş gemiler gibi hareketli bir çiçek
Ben o Çiçek’le yürümüyorum, yürümeye uyuyorum sadece
Gemiler, gemiler açıyorum odalara uzaklık gemileri,
Oyunlu, kıvrak, herbiri bir durgunluğu koşan
Çağırsam gidivermeye sence bir uzaklıktan kendimi”
(s.40)
“Sana her zaman söylüyorum, senin yüzünde gülmek var
Bakınca bir yaşama ordusu çıkıyor aydınlığa
Bir çiçek geliyorsun yer altı çevresinden”
(s.44)
“Sanki hiçbir şey uyaramaz
İçimizdeki sessizliği
Ne söz, ne kelime, ne hiçbir şey
Gözleri getirin gözleri!”
(s.52)
“Daha dün yepyeni bir son koydumdu şiire
Aldı, yepyeni bir kalabalığı getirdi
Ama iyi yaptım, öyle mi değil mi?”
(s.58)
“Kaçıyor gibisine belki ölümden, korkudan, sesten
Yere bir şeyler düşürürdük uzanıp almak için yeniden
Dursak, ya da bir durmada görünsek
Hiç değil bununla yetinsek azıcık da”
(s.61)
“Bana sen olmalıydın, kovulmalarımdan ötürü sığınacak
Ama hep biz oluyoruz dünyada
Biz
Derinlik.”
(s.64)