Yasın Ezgileri: Kalbe Dokunan Ölüm Temalı Beş Türkçe Şarkı

Arşiv
Arşiv
Söylenti Dergi'de geçmiş zamanda yazar olan dostlarımızın eserleri bu hesapta arşivlenmektedir. Yazar onayı olduğu sürece kaynak göstererek kullanmak serbesttir.
Editör:
Damla Satıroğlu
spot_img

Ölüm, hayatın yaşamak kadar doğal bir parçasıdır. İnsan yaşamı boyunca kaçınılmaz olarak çevresindekilerin ölümüne şahit olur, belli zamanlarda ölüm korkusu yaşar, bir mezarlığın yanından geçer, bir cenazeye rastlar ve bir şekilde ölümün varlığını kavrar. Çünkü var olmak, hayatın bir noktasında ölümle yüzleşmeyi gerektirir. Bu yüzleşme kimi için yaşam kadar doğal bir tecrübe olurken kimi için oldukça travmatik tecrübe edilebilir. Süreç nasıl olursa olsun hasret, üzüntü, öfke ve pişmanlık gibi birçok duygunun farklı şekillerde yaşanabileceği karmaşık bir ruh hâlini beraberinde getirir.

İnsanlar böyle bir durum karşısında bu karmaşık ve kuvvetli duyguları bir şekilde dışa vurum ihtiyacı hissederlerler. Bir sanatçının da en iyi dışa vurum yöntemi sanatıdır ve yaşadığı yas süreci ile yoğurduğu eserleri; dinleyicilerinin hem onun duygularını kavramasını hem de kendi yas süreçleri için bir ifade aracı bulmasını sağlar. İşte kalbe soğuk soğuk işleyen ölüm temalı beş yerli parça sizlerle.

1- Sürsün Bahar – Can Kazaz

Can Kazaz, 2018 yılında yayımladığı albümüne ismini veren Sürsün Bahar şarkısını, kaybettiği babası İskender Kazaz’a ithafen, bahar gibi nahif ve sakin sesiyle seslendiriyor ve parça usul usul dinleyicilerin kalbinde, babanın ya da babasızlığın olduğu yere ilişiyor.

“Sürgün banaPencerelerBekler seni gelinciklerSürsün baharSen gelirsin diye”

Şarkıda adı geçen gelincik çiçeğini babasıyla ilişkilendiriyor ve bu metaforu bir röportajında “…baharda gördüğümüz hani… Hep sürse bahar, bitmese, diyorum böylece.” diye anlatıyor. Şarkının bahar dallarına açılan bir pencerenin arkasından babanın gidişi ile başlayan klibi, sanatçının dinleyicilerine notu ile bitiyor: “Sizi seven babanıza ‘seni seviyorum’ demeyi unutmayın. Ben unuttum.”

 “Sevmeyi senden öğrendimDinleyip kuşları hikâyeler duymayıYola çıkmayı senden öğrendimBir trenin sırtında ülkeye kavuşmayıŞimdi ışıklar içindesinTam da istediğin gibiBaşucunda bir zeytin ağacıBekliyor istediğin gibi”

Şarkı, klibi, sözleri, ismi ve sanatçının sesi ile bir bütün olarak “bahar” temasında yoğunlaşıyor ve gözlerinizi kapatınca adeta ılık bir bahar esintisi hissediyorsunuz. Bahar, yaz ve kışın, başlangıç ve bitişinin habercisidir. Sevdiğiniz bir insanın, özellikle hayatınızda “baba” gibi bir figürün ölümü ise hayatta bir milattır ve siz eski siz olarak kalamazsınız, bir dönüm noktasıdır bu. Çiçeklerin döküldüğü bir yas dönemine girmek ve güneşin yokluğunda sert bir kışa hazırlanmak öyle zordur ki, hep “sürsün bahar” istersiniz. Bu şarkı belki de bu yüzden arabesk yakarışlardan uzak ve çok yalın sözlere sahip olsa da hislere böylesine güzel tercüman olup derinlere dokunabiliyor.


2- Pelin – Nova Norda

Nova Norda, her daim içli içli söylediği, hatta kimi zaman hislerinden ötürü söylemekte zorlandığı Pelin şarkısını; çok sevdiği ve kaybettiği halası Pelin Böke için yazdığını söylüyor.

“Bak sana bi şarkı besteliyim de söyliyim dedimİçlenip derin, derinTarifi olursa böyle bi kederin”
 

Lansman konserinde parçayı dinleyicileriyle birlikte seslendirdikten sonra yaptığı paylaşımda, “Ne mutlu ki gidişi bu kadar üzecek kadar sevdirmişler kendilerini.” diyerek ona bu parçayı yazdıran üzüntünün duyduğu sevginin büyüklüğüyle bağını bir kez daha dinleyicileriyle paylaşıyor.

“Ah, duyan, gören, bilen biri var mı?Giden geri gelir mi bi anlık?Ölüm benim dilimden anlar mı?
Bi an, delirmedim de belki karardım,
Ve istedim ki herkes ağlasınÖyle özledim, canım yandı”
 
Şarkı; ölümün henüz kabullenilemediği, kederin ve özlemin çok yoğun yaşandığı, “Nasıl?” ve “Neden?” sorularının kafada uçuştuğu, yasın oldukça erken bir döneminin duygularını merkeze alıyor. Sevdiği birinin yasını tutan birçok kişi bilir ki yasın ilk evrelerinde kaybedilen o insan, hep o kapıdan içeri girecek, bir telefon edecek ve her şey sanki eskiden nasılsa öyle olacakmış gibi gelir. Bunu kabullenmek ise kaybedilen insanın yokluğunun kavranabileceği anlarla kaçınılmaz olarak yüzleşildiğinde ve çevredeki birçok kişinin bu kayıp için şahitlik ettiği hissedildiğinde olur. Taziyeler, cenazeler, ritüeller tam da bu yüzden vardır. Çünkü insan kaybı sonrasında aslında bir teselliye değil tanıklığa ihtiyaç duyar. Belki de tam da bu noktada sanatçı hissettiklerine sığamayıp bunu bir şekilde herkese haykırmak ve herkesle birlikte “ağlamak” ve herkesin tanıklığını görmek, hissetmek istiyor. 
 
“Şimdi sen yoksanBunları nasıl anlatayım ben aklıma?Ödüm kopuyor bakKorkarım alışcam diye bu yokluğuna”


3- Bugün – Şebnem Ferah

 

Şebnem Ferah “Artık Kısa Cümleler Kuruyorum” albümünde yer alan Bugün şarkısını, ağır bir hastalık nedeniyle kaybettiği ablasının ardından yazıyor. 

“Zaman ağır ol, henüz erkenDemek için, ‘Güle güle’”

Albüm için verdiği bir röportajda ablasına vedasını şöyle anlatıyor: “Yakın bir zamanda ablamı kaybettim ve o acıyı kalbinde, damarlarında, bütün vücudunda hissettiğin zaman bunun doğa olduğunu düşünüyorsun ve korku kalmıyor. Şarkı yazmak ve yapmak ölüme meydan okumak gibi bir şey.”

”Haberim yok, durmuş dünya, niye?Seninle birlikte kaybolanlarıArıyorum başka şeylerde“

Kaybedilen insanlar beraberinde yas tutanlardan bir parça götürür, eskisi gibi olmak öyle zordur ki ölümün olduğu yerde büyük bir boşluk kalır. Yas sürecinde o boşluğu doldurmak için birçok yol denenir, o insan başka yerlerde aranır, ölüm unutulmaya çalışılır, anılarla geçmişte yaşanıp o boşluk yok sayılır. Ve o boşluk hiçbir zaman dolmaz. Kabullenmek tam da bu farkındalığın oluştuğu yerde başlar. O boşluğu doldurma çabası rafa kaldırılır, o boşluk etrafında yer alan hayat çemberi genişletilir ve bu boşlukla mücadele etmektense onunla birlikte yaşamak öğrenilir.

Sanatçı şarkısında adeta bu boşlukla mücadelesini, “dünyanın durduğu” bu süreci anlatıyor. Ablasından kısa bir süre sonra babasını da kaybeden Şebnem Ferah, yaşadığı birçok şey gibi bu duygularını da çok etkileyici bir şekilde müziğine aktarıyor ve o boşluğun kavranmasına yardımcı oluyor.

4- Çoban Yıldızı – Teoman

Teoman, Çoban Yıldızı şarkısıyla ölümü bu kez beklenmedik ama görmezden gelinemez şekilde ele alıyor. Şarkı belki de genç bir insanın ölümü ardından “Vah vah, daha gencecikmiş!” diyen seslerin daha derin bir dilde tercümanı oluyor ve o genç ruhun dilinden konuşuyor. Teoman’ın ifadesiyle “Şarkıyı can çekişen bir asker söylüyor.”

“Yüzme bilmeden daha, deniz görmedenHiç güneşte yanmadanŞimdi ölmek istemem bir kalbi sarmadan”

Teoman bu şarkıya yönetmenliğini üstlendiği savaş estetikli bir de klip çekiyor. Çocukken okuduğu Remarque’nin “Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok” romanında güle oynaya savaşa giden çocukların gerçeklerle yüzleşmesinden çok etkilendiğini ve bundan yola çıkarak bu parçayı ve klibi oluşturduğunu söylüyor.

“Hadi al götür beni, hâlâ benimmişler gibiEvime, yurdumaTaze meyve tatları yağmurlarında”

Bu şarkı apaçık ve oldukça yalın sözlere sahip olmasına rağmen hiçbir afili eklemeye ihtiyaç duymadan genç bir ruhun nasıl da her şeyi yarım bırakmış hissiyle yitirildiğini ince ince işleyebiliyor. Çünkü zaten “deniz görmeden” hayatını kaybeden bir insanın öyküsü, bir söz oyununu bile gerektirmeyecek kadar dramatiktir. Sanatçının da durumun gerçekliğine dokunmayarak onu bozmayacak şekilde işlemesi şarkının duygu aktarımındaki başarısının nedeni olabilir.

5- Neredesin Sen – Karsu

Neredesin Sen türküsü Neşet Ertaş’ın on iki yaşında kaybettiği annesinin hasretiyle yazdığı ve dinleyicilerin aklında ve kalbinde Neşet Ertaş ile yer edinmiş bir parçadır. Şüphesiz kaybedilen birinin arkasından duyulan özlemi ve doldurulamayan boşluğu anlatan en değerli parçalardan biri.

“Şu garip hâlımdan bilen şiveli nazlımGöğnüm hep seni arıyor, neredesin sen?Datlı dillim, güler yüzlüm, ey ceylan gözlümGöğnüm hep seni arıyor, neredesin sen?Neredesin sen?“

Karsu Hollanda’da doğan, aslen Hatay’lı olup köklerinden kopmamış, içinde bulunduğu kültürlerin tüm zenginliklerinden beslenen bir sanatçı. 2023 yılında Türkiye’yi yasa boğan Hatay depremi sonrası kaybedilen canlar için bu parçayı kendi tarzıyla seslendiriyor ve Neşet Ertaş’ın annesine söylediği satırlar, kimi için çocuğuna kimi için sevgilisine kimi içinse tüm sevdikleri ve memleketine yaktığı içli bir ağıta dönüşüyor; yüreklerinin bir kısmını sevdikleriyle enkazda bırakan insanların duygularına tercüman olmaya çalışıyor.

“Datlı dillim, güler yüzlüm, ey ceylan gözlümGöğnüm hep seni arıyor, neredesin sen?Neredesin sen?”

Deprem sonrasında can havliyle kendini dışarı atıp telefon başında yakınlarına ulaşmaya çalışanların, enkazların yanında sevdiklerinden haber bekleyenlerin, hastane hastane dolaşıp çocuğunun cenazesini bile bulamayanların, arama kurtarma ekiplerinin ve her şey bittiğinde ama özlem bitmediğinde sessiz sessiz ağlayanların dilindeki bir soru: “Neredesin sen?”.
Herkesin ihtiyacı olan bir “Ben buradayım!” seslenişiyken bu soruyu sormak ne kadar da kaçınılmazdı. Kimisi bir cevap buldu bu soruya, kimisi bulamadı. Ama hepsinde hiç geçmeyecek bir yara kaldı.


Kaynakça

“Teoman – Çoban Yıldızı (Offical Video)”, MuzikPlay, 3 Ocak 2014, YouTube. 09.09.2024

Aslıhan, Ayşe, and Ayşe Aslıhan. “Son Albümü ‘Sürsün Bahar’ Ile Bahar Sesli Sanatçı: Can Kazaz.” Karma Türkiye, 1 Apr. 2019, Web. 09.09.2024

Gürcüoğlu, Kader, and Kader Gürcüoğlu. “Bir Hasretin Türküsü: Neredesin Sen.” Söylenti Dergi, 8 Şubat 2022, Web. 09.09.2024

“Şebnem Ferah, Kısa Cümleli Ikinci Albümünü Tamamladı”. Şebnem Ferah’ın Röportajları. Web. 09.09.2024 

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

spot_img

Downtown Girl Estetiği: Şehrin Ruhunu Yansıtan Moda Akımı

Downtown Girl estetiği: Özgürlüğü takip edenlerin ve sonbaharın ruhuyla bağlananların temsilî.

Şirvanşahlar: Demir Kapı’nın Muhafızları

Şirvanşahlar Devleti, Azerbaycan ve Kafkasya’da yüzyıllar boyunca hüküm süren İranî ve Türk etkilerini harmanlayan köklü bir hanedanlık mirasıdır.

Enter the Void Film İncelemesi: Noé’nin Neon Tokyo’su

Tartışmalı yönetmen Gaspar Noé, Enter The Void ile izleyiciyi Tokyo’nun neon ışıkları ve dar sokakları arasında ruhsal bir yolculuğa çıkarır.

Aşk Zamanı Filmi: Hafızanın Yarattığı Geçmiş

Aşk Zamanı; hafızanın, deneyim ve arzular eşliğinde en baştan inşa ettiği geçmişin izini sürüyor. Toplumsal normların dayattığı yaşantının yeni özel alanlarını açığa çıkarıyor.

Ters Yüz Karakterleri Hangi Kitapları Önerirdi?

Riley'in duyguları, Ters Yüz ile ekranlara taşındı. İç dünyamıza rehberlik eden bu karakterlerin sizler için hazırladığı kitap listesini inceleyin!

KPop Demon Hunters Fırtınası: HUNTR/X ve Saja Boys

Müzik ve savaşı aynı hikâyede buluşturan Kpop Demon Hunters, 2025'e damgasını vururken izleyiciye hangi temel mesajı iletiyor?

“Cadılar Mutfağı” Tablo İncelemesi: Ötekileştirmenin Görsel Hafızası

Frans II Francken’in Cadılar Mutfağı tablosu, cadı avı döneminin toplumsal korkularını, kadınlık temsillerini ve şeytan imgelerini çarpıcı biçimde yansıtıyor.

Sonbahar Ruhunu İliklerimize Kadar İşleyen 13 Şarkı

Yazı geride bırakıp sonbaharın derinlerine inerken sonbahar havasını yansıtan 13 şarkıyı sizler için derledik!

Three Kilometres to the End of the World Film İncelemesi: Utanç

Three Kilometers to the End of the World, kayırmacı ilişkilerin ve zehirli bir ataerkil kültürün hakim olduğu bir toplumun klinik bir resmini çiziyor.

Bouquet of Sunflowers Tablosunu Anımsatan Şarkılar

Bu yazımızda sizlere ünlü empresyonist ressam Monet'nin "Bouquet of Sunflowers" tablosunun anımsattığı şarkıları derledik.

Editor Picks