Eski düzen bozulmuş, yerine yenisi kurulmuş hissi, zaman ihtiyacı… Bir blogda ya da makalede kayıp ya da yas sürecinden bahsedilirken birçok insanın “Ben de bu duyguyu yaşadım” demesi olası. Keder Üzerine, Nijeryalı feminist aktivist yazar Chimamanda Ngozi Adichie’ın babasının ölümünden taziye sürecine kadar olan tüm yas sürecine dair duygu ve düşüncelerini aktardığı bir eser. Kitap, kayıpla hesaplaşma sürecinde olan birinin yaşadıklarına dair bolca anı ve bu kişiye karşı sağlanabilecek destekler üzerine öğretici nitelikte. “Çocukluğumdan beri bildiğim dünyadan beni çıkarmışlar sanki” ifadelerinde, acısını kabullenemeyen bir insanın duyguları, içimizde bir yerlerde biraz tanıdık geliyor. Bu kitap ve yas deneyimleri üzerine yazmak istememin sebeplerinden biri de bu diyebilirim. Bir okuyucu olarak kitap boyunca derin bir yas sürecine tanık olmak ve bir kaybın ardından yaşanan duyguların benzer olduğunu görmenin, kendi duygularımla da bağlantı kurmama katkıda bulunduğunu söylemem mümkün.
İlk Şokta İnkar ve Fiziksel Acı

“Kimseye söylemeyin, söylerseniz gerçek olur.”
Kayıplara verdiğimiz tepkiler, benzerlikler ve farklılıklar gösterir. Kitapta benzerlikler açısından değerlendirildiğinde dikkatimi çeken detaylardan biri, yazarın yaşananları bir savunma mekanizması olarak inkar etmeye çalışması. Farklılık ise bunu çığlıklar atarak yaptığını ifade etmesidir. Çünkü eğer söyleyecek olursa babasının kaybı gerçek olacaktır. Yazarın babasının kaybından olan üzüntü, babasının ölümünü inkar edecek bir boyuttadır. Araştırmalar da bu durumun bir savunma mekanizması olduğunu ve kişilerin aşırı duygu yüklenmelerini önlediğini ortaya koyuyor. Kısa süreli bir inkar zaman içinde duygusal kaybın işlenmesine olanak tanıyor.
“… Acı çekmek şaşırtıcı değil ama fizikselliği öyle…”
Yazarın önemli olaylar karşısında verdiği duygusal reaksiyonlara dair izlenimi, kardeşinin ifadelerinden edinmek mümkün. Kardeşinin sözlerine göre yazar; şoka girdiğinde üstünü başını yırtıyor. Kendi ifadeleriyle de babası vefat ettiği için göğsünde ezici bir ağırlık hisseden yazarın, kalbi de normalden daha hızlı çarpıyor. Ona göre; sabah şakalaşıp sohbet ettiği babası, gece sonsuza dek kayboluyor.
Teselli Çabaları

Yas sürecinde yazarın çevresine karşı da sitemleri var. Babasıyla olan anılarından bahsederken, kendi ifadeleriyle delicesine sevdikleri babalarını kaybetmenin acısını yaşarken iyi dilekte bulunanlara ve çevresindeki diğer insanlara karşı öfke de hissediyor. Bu da kendisi yatmaktan uyanmaktan korkacak düzeye gelmiş durumdayken “O öldü ama şimdi acısını yaşatma vakti” diye yazan bir arkadaşına olan kızgınlığından anlaşılıyor.
Kayıp Sonrası Yaşam

“Nasıl oluyor da benim ruhum parçalanırken dünya dönmeye
ve hiç değişmeden böyle nefes alıp vermeye devam ediyor?”
Yas sürecinde, hayatının anlamını kaybetmiş gibi hisseden yazarın yaşadıklarına dair detaylı bilgi sahibi oluyoruz. Yazar kitabında saklanma ihtiyacı hissettiğinden bahsediyor. Çok sevilen birinin kaybı gibi bir durumda yaşanan yoğun duyguların, beraberinde birtakım endişeleri de doğurduğunu görüyoruz. Öyle ki bu süreç birer dönüm noktasıymış gibi yaşanabiliyor. Sanki bu sürecin ardından hayatları tamamen olumsuz yönde değişecekmiş gibi. Kitap bize, bu endişeler ve üzüntülerin yanında, tüm bu acıların insani olduğunu da hatırlatıyor.
Babasına Aşık Bir Feminist

Kitapta feminist bir aktivist olan yazarın, sanılanın aksine babası ile olan güçlü bağını görmek mümkün. Dolayısıyla yazarın babasına olan büyük sevgisinden feministlerin babaları ile sorunları olan kadınlar olmak zorunda olmadıklarını da görüyoruz. Babasını anarken kendisine verdiği öneriler ve yaptığı esprilerden bahseden yazar; dünyada en çok sevdiği şeyin babasıyla vakit geçirmek olduğunu, zarafeti, bilgisi ve naifliğini anlatıyor. Burada anlatmak istediğim ve öğretici olarak bulduğum nokta, yazarın babasıyla ilişkisine dair anlatımlarından bir kadının ailesinin iyi taraflarını görme çabası içinde olmadan oldukça sağlıklı bir baba-kız ilişkisine sahip olmasının mümkün olması. Aile içi dinamiklerin sağlıklı olması beraberinde, dengeli ve destekleyici ilişkileri de getiriyor diyebiliriz.
Kaynakça
Adichie, Chimamanda Ngozi. Keder Üzerine. Doğan Kitap, Şubat 2022.