Yaşar Kemal Eserlerinde Çukurova

Editör:
Guşef Alhas

Her sanatçının beslendiği kaynak veya kaynaklar vardır. Zengin kaynaklarıyla bilinen Yaşar Kemal de bir kaynağı merkezine alarak diğer kaynakları etrafında işlemiştir. Peki nedir bu kaynaklar? Yaşamından parçalar taşıyan bu kaynakları derledik. Keyifli okumalar.

Yaşar Kemal ve Hayatı

Yaşar Kemal, 6 Ekim 1923’te Adana’nın Osmaniye ilçesinin Hemite/Gökçeli köyünde doğmuştur. Adını babasının arkadaşından alır. Asıl adı, Mustafa Kemal’dir fakat daha sonra babasının adıyla anılmış ve Kemal Sadık olmuştur. Daha sonra köyünün adı da eklenmiş ve en sonunda Kemal Sadık Göğçeli olarak kalmıştır.

Bir gözünü küçük yaşlarındayken bir kurban kesimi sırasında bıçağın yüzüne gelmesiyle kaybetmiştir. Eğitim hayatını ortaokulda terk ederek yarıda bırakmış olsa da daha sonra hayat tecrübeleriyle ve tanıştığı insanlar onun hayat derslerini geliştirmesinde yardımcı olmuşlardır. Farklı alanlarda çalışarak geçimini sağlamıştır.

Yazarın hikâyesi o doğmadan önce başlar; ailesinin yaşadığı göçler, yollar, maceralar ve hatıralarının üstünde “yaşar”. Yaşanmış olaylar onun eserlerini kurgulamasında yardımcı olmuştur. Annesinden dinlediği eski anılar, ailesinin yaşadığı göç ve babasının o çok küçük yaştayken öldürülmesi onu derinden etkilemiştir.

İnsanlığın Ortak Değeri Yaşar Kemal... - ArtDog Istanbul

Yaşar Kemal, yayınevinde çalışırken Orhan Kemal ile tanışmış ve o yıl folklor derlemeleriyle şiirlerini yayımlamaya başlamıştır. Yunan klasiklerini, Homeros’u, Çukurova’yı içeren bütün eserleri okumaya çalışmıştır. Bu eserleri okuyarak destanlar ve mitlerin modern edebiyatla sentezlenerek edebiyatımızın içinde var olmasını düşünmüş ve edebiyat çizgisini bu yönde oluşturmuştur. Bu düşünceyle folklorik malzemeler toplamak için Anadolu’yu gezmiş, araştırmış ve bilgi toplamıştır.

1951’den sonra Cumhuriyet gazetesinde gazeteciliğe başlayarak Kemal Sadık Göğçeli ismini artık bırakmış, Yaşar Kemal ismini kullanmaya başlamıştır. Bu yıllarda röportajlarıyla tanınmış birkaç yıl içinde de romanlarıyla adını duyurmayı başarmıştır. Bu durumu 1963’e kadar; gazetecilik, köşe yazarlığı, röportaj yazarlığı yaparak devam ettirmiş fakat sonrasında sadece yazarlık hayatına odaklanmıştır.

Yaşar Kemal ve Beslendiği Kaynaklar

Yaşar Kemal’in en çok beslendiği kaynak halk hikâyeleri ve halk olmuştur. Farklı insanların, farklı kültürlerin açık veya gizli acı veya güzelliğini dile getirmiştir. Bunlar Kemal’in sözlü hazinesine yansıyarak binlerce kaynak olmuş ve eserlerine yansımıştır. “Yerel kültür” kavramıyla toplumun hafızasına kazıyarak toplum bilinci oluşturmak istemiştir.

Onun hikâye anlatıcılığı merakı küçük yaşlardayken başlamıştır. Ailesi Van’dan Çukurova’ya göçtükten sonra burada da halk hikâyeciliğine devam etmişlerdir. Böylelikle âşıklık geleneğini sürdürmüşlerdir. Bu gelenek kendisine kadar uzanmış, o gelenekte büyümüş ve çevresinin ona Âşık Kemal diye seslenmesini sağlamıştır.

Annesi, yazarın okuma yazma öğrenmesinde en büyük katkıyı sağlamış kişidir. Annesinin hafızasında biriktirdiği bilgileri oğlu Kemal’e aktarması, babaannesinin yaşamadığı halde hikâyelerinin ona ulaşması da onun hayal dünyasını daha da genişletmiştir. Kendi hayatının eserlerine en büyük kaynak olmasının yanında bir de folklor ilgisinin olması ve bunun eserlerine yansıması çok olmuştur.

Dünya edebiyatındaki klasik yazarlardan etkilenmiştir. Destan ve destan geleneği onun için önemli olmuş, sadece kendi kültürünün destanlarıyla değil dünyadaki diğer destanlara da ilgi göstermiştir. Klasiklerden ve destanlardan aldığı geleneği kendi zihin dünyasıyla sentezleyip eserlerine yansıtmıştır.

Beslendiği En Büyük Kaynak: Çukurova

Yaşar Kemal için en büyük zengin kaynak Çukurova olmuştur. Eserlerinde Çukurova’ya geniş bir pencereden bakmış, onun üzerindeki etkisini okurlarına göstermiştir. Eserleri köy romanı olmayan bir köyün romanının yazarı olmuştur yani kendi köy ütopyasını ortaya koymamış, insana ait gerçeklerin bozulmadan ortaya koymuş, gerçek köyün tahlilini göstermiştir. Onun için; Türk köylüsünü o zamanlar en iyi anlatan kişi olmuştur Yaşar Kemal.

Yaşar Kemal’in Çukurova’sında feodal düzen devam etmiştir. Evet, cumhuriyet gelmiştir ama o dönemde hâlâ tüm ülkede belirli bir sisteme oturtulamadığı için Çukurova’da insanlar kendi çıkarları için kendi törelerini uygulamışlardır.

Çukurova’nın yetiştirdiği, büyüttüğü bir yazar olan Yaşar Kemal, küçükken etrafından topladığı ağıtları, türküleri ve destanları insanların önüne serip anlatırmış. Âşıklık yaptığı o zamanlar da hem kendi kültürüne hem de Çukurova’nın kültürünü geliştirmiştir. Yıllar sonra Çukurova’sını merkeze alan ve onun etrafında dönen olayları, haksızlıkları, adaletsizlikleri, duyguları bütün Türkiye’ye hatta dünyaya göstermiştir. Hatta Yaşar Kemal Nobel Ödül Töreni’ne birden fazla aday olsa da kazanamamıştır. Bunun nedeni eserlerinin kötü olması değil eserlerinin konuları evrenselleşemediğinden dolayı olmuştur.

Kemal’e göre Çukurova, ucu bucağı olmayan bir konu hazinesi olmuştur. Çukurova’yı bir insan yerine koymuş ve insanda kaynak nasıl bitmezse Çukurova’da da kaynak o kadar bitmez fikrini belirtmiştir.

Ona göre “Milli Edebiyat” önce kendini, sonra komşunu, sonra köyünü, sonra bölgeni özüne uygun bir şekilde anlatmakmış. “Sanat eseri” ise tamamıyla bir düşünceyi savunmakmış. Romanlarında da bu özellikleri sık sık görmüşüzdür. Çukurova’yı, onun her farklı sorununu, her farklı romanlarına, hikâyelerine, şiirlerine ve bütün yazılarına aktarmıştır.

Çukurova romanlarında halk ve toprak bir bütündür. Onları birbirinden ayırmamıştır. Toprak, halkın hem neşe hem de üzüntü kaynağı olmuştur. Olaylar hep bir şeylere gebe olmuştur. Toprak; toprak ağalığına, daha sonra da köylüleri toprak ağalarından korumak için eşkıyaları ortaya çıkarmıştır. Yaşar Kemal en çok toprak ağalarının üstünde durarak onların köylüyü korkutarak, onlar üstünden oyunlar oynayarak daha çok güçlenmelerini ve halkın güçsüzlüğünü gözler önüne sererek köylerdeki feodal (ona göre adaletsiz) sistemi eleştirmiştir.

Eserlerinden Örnekler

İnce Memed

Çukurova’yı mekan olarak belirleyen yazar, olayları da Çukurova etrafında tertiplemiştir. Memed, küçük yaşlarındayken babasını kaybetmiş bu yüzden de çalışmaya başlamıştır. Fakat köyün ağası hem çalıştırıyor hem de dövüyordur. Ağanın zulümlerinden kaçmış başka bir köye sığınmışsa da bir süre sonra tekrar ağaya teslim edilmiştir. Ağa, Memed’in kaçmasından dolayı ailesini cezalandırmış ve bütün köye un verirken Memed’in ailesine vermemiştir. Memed ve arkadaşı kasabaya indiklerinde bu hiyerarşik sistemin olmadığını görmüşlerdir.

Sevdiği kız Hatçe de Ağa’nın yeğenidir ve köye döndüğünde kızın nişanlandırılmış olduğunu görmüştür. Fakat kızla birbirini seven Memed ve Hatçe kaçmış, saklanmışlardır. Bir süre sonra yakalana aşıklar Memed’in Ağa’yı yaralayıp kızın nişanlısını öldürdükten sonra Hatçe’nin köye, Memed’in eşkıya çetesine katılmasıyla ayrılmışlardır. Ağa, Hatçe’nin nişanlısını vurduğunu söyleyerek kızı tutuklatmıştır. Memed Ağa’yı öldürmek için dönmüş, Hatçe’nin hapse girdiğini öğrenmiştir. Ağa’nın evini ateşe verdikten sonra kaçıp saklanmış ve köylüyü çağırarak artık Ağa’nın öldüğünü ve herkesin kendi toprağının sahibi olduğunu söylemiştir. Fakat Ağa’nın ölmediği haberi gelmiş fakat insanlar ektiklerinden Ağa’ya pay vermemişlerdir. O sırada Memed tekrardan Hatçe’yi kaçırmış ve saklanmıştır. Askerlerle zorlu mücadelelerden geçen Memed önce Hatçe’yi kaybetmiş daha sonra da Ağa’yı öldürerek ortadan kaybolmuştur.

Ortadirek

Köy sakinleri yazın Çukurova’ya pamuk toplamaya inerler ve geçimlerinin büyük kısmını burada kazanırlarmış. Köyün yaşlısı her yıl doğru zamanı bekleyerek köye haber verir fakat bu sene geç haber vermiştir. Köylüler Muhtar’ın rüşvet aldığını, kendilerini verimsiz topraklara gönderdiğini bu yüzden de az para aldıklarını düşünüp konuşmak istemişlerdir. Muhtarla konuşan Uzun Ali bu sene kendi buldukları tarlalarda çalışmak istemiş fakat Muhtar bunu vatan hainliği ile değerlendirince köylü Uzun Ali’yi desteklemeyi bırakmıştır. Muhtar düşman olarak bellediği Uzun Ali ve Öksüz Duran’a ayak işleri yaptırmıştır. Uzun Ali’nin atı yaşlılıktan ölünce sırtında ilk annesini sonra Koca Halil’i sırtında taşıyarak köylülerden birkaç gün geri kalmıştır. Köylüler ise Çukurova’ya yakın bir yerde uzun süre konaklamış, Muhtar bunun sebebi olarak da pamukların geç haber verildiğini, tarla bulmakta zorluk yaşandığını bu yüzden de Koca Halil’i hapse attıracağını söyleyince Koca Halil köylülerden ayrılmıştır. Taşbaşoğlu, Muhtar’ın kendi çıkarları için köylüleri beklettiğini anlar ve köylüleri başka tarlada çalıştıracakken Muhtar köylülerin evlerini dolaşarak kendi tarafına çekmiştir. Uzun Ali ailesiyle Çukurova’ya geldiğinde Koca Halil ile karşılaşır, Ali’ye çiftlikte çalışması için teklif sunsa da ikna edememiştir. Köylü çiftliğe geldiğinde pamuğun az olduğunu görerek hayal kırıklığına uğrasa da yine de Çukurova’ya ulaştıkları için mutlu olmuşlardır.

Yaşar Kemal, doksan iki yıllık hayatına pek fazla tecrübe, başarı sığdırmış ve edebiyatımıza da değerli miraslar bırakmıştır. Küçüklüğünden beri bir kültür havzasında büyüyen Kemal, önce halk ozanı daha sonra da yazar olmuştur. Hayatı boyunca okumuş, araştırmış ve kendi edebiyat anlayışı çerçevesinde fikirlerini sunmuştur. Bu geliştirdiği fikirlerini memleketi Çukurova’sıyla birleştirmiş, bölgenin sorunlarını anlatmıştır.


Kaynakça

Arıkoğlu, Ülkü. “Yaşar Kemal Romanlarında Şahıslar Kadrosu”. 2004. Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi.

Görseller: Yapı Kredi Yayınları.

Onural, Ece. “Yaşar Kemal’in Romanlarının Zihniyet, Yapı, Tema ve Anlatım Bakımlarından İncelenmesi”. Aralık 2017. Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi.

Önertoy, Olcay. “Yaşar Kemal ve Çukurova”. Taha Toros Arşivi. S. 147-166.

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Dostoyevski’nin Rus Edebiyatı Üzerindeki Etkisi

Dostoyevski, Rus edebiyatında sadece bir isim değil aynı zamanda döneminin edebiyat anlayışına da yön veren önemli bir yazardır.

Söylenti Radarında Bu Ay: Isaac Winemiller

Isaac Winemiller, sakin melodileri ve içe dönük sözleriyle müzikal yalnızlığı estetik bir deneyime dönüştürüyor. Bu ay Söylenti Radar'ında onunla tanışın!

Morlara Bürünmüş 8 Albüm Kapağı Tasarımı

Mor renginin hâkim olduğu 8 albüm kapağını inceliyoruz.

You Final Sezonu İncelemesi: İyilerin Kazandığı Dünyada Mutlu Bir Son

You, final sezonuyla izleyicilerine veda ederken Joe Goldberg'in hikâyesi sona eriyor.

Nickel Boys Film İncelemesi: Deneysel Sinema ve Tarihin Birleşimi

2025 Oscar Ödülleri'nde ilgi gören Nickel Boys, iki siyahi gencin bir reform okulunda yaşadıklarına odaklanıyor.

Orhan Kemal – Nâzım Hikmet’le 3,5 Yıl | 22 Alıntı

Türk edebiyatının iki büyük ustası Nâzım Hikmet ve Orhan Kemal'in Bursa Cezaevi'nde koğuş arkadaşlığı yaptıkları yıllara ve sonraki mektuplaşmalarına değinen Nâzım Hikmet'le 3,5 Yıl kitabı, Kemal'in kalemiyle çok içten ve etkileyici bir üslupla okurun karşısına çıkıyor.

İskenderiye Kütüphanesi: Efsane ve Gerçek

Efsane ve Gerçeğin ortak noktası, tarihin tozlu raflarına kaldıramadığı bilgi yuvası: İskenderiye Kütüphanesi.

İstanbul Ansiklopedisi Dizi İncelemesi: Kalabalığın Yalnız İnsanları

İstanbul Ansiklopedisi, büyülü İstanbul sokaklarında hem hayat bulmanın hem kaybolmanın öyküsünü anlatıyor.

Söylenti Edebiyat Editörleri Bu Ay Neler Okudu?

Söylenti Edebiyat editörleri olarak her ay neler okuduğumuzu, nelerin altını çizdiğimizi yakından incelediğimiz serimizin nisan ayı listesi ile karşınızdayız!

Yelpazeli Kadın (1918) Tablo Okuması: Gustav Klimt’in Son Eseri

Yelpazeli Kadın tablosu, zarafeti ve özgünlüğüyle hem sanat tarihine hem de Klimt'in kariyerinde büyük bir önem taşımaktadır.

Editor Picks