Hiç şüphesiz vampir teması yüzyıllardır sanatı ve sanatçıyı etkilemiş, toplumda tüketilmeye devam edilmiştir. Ancak bu “karanlık” figürün Batı edebiyatındaki romantikleştirilmiş yansımalarının aksine, Balkanlar’ın derin ormanlarında ve köy efsanelerinde kök salmış kimi hikayeler, bambaşka bir gerçekliğin kapılarını aralar. Bu topraklarda vampir, sadece korku hikâyelerinin bir parçası değil; ölümün sınırlarını aşan, hastalık ve toplumsal çöküşle özdeşleşen bir metafor, hatta bazen tanrısal cezanın somutlaşmış halidir.
Mitik Coğrafya: Balkanlar

Halk söylenceleri, içinde filizlendikleri topraklardan bağımsız düşünülemez. Nitekim “Balkan” kelimesi bile bu diyarın ruhuna dair ipuçları taşır: Eski Türkçede “sarp dağ” veya “bataklık” anlamlarına gelen bu terim, bölgenin geçit vermez ormanlarını ve jeopolitik gerilimlerle örülü tarihini adeta kodlar. Verimli ovalarıyla medeniyetlerin kesişim noktası, sarp dağlarıyla ise saklı kimliklerin sığınağı olan bu coğrafya, etnik ve dinsel mozaiğiyle mitolojisini de şekillendirmiştir. İşte bu çokkatmanlı toplumsal dokuda, “ölümün sınırını ihlal eden” varlıkların hikâyeleri, korkudan öte bir işlev üstlenir.
Vampir mi? Obur mu?

Balkanların sosyal yapısı gibi mitlerinin de çeşitli olduğunu ve birbirinden beslendiğini kabul etmek gerekir. Özellikle 19. yüzyılda Batı Avrupa’da yaygınlaşan “vampir” miti ise diğerlerinden biraz daha ön plandadır. Kelime olarak “vampir”in kökeni oldukça tartışmalıdır. Yaygın vampir anlatıları Transilvanya bölgesinde geçse de, kelime köken olarak bölgenin yerlilerine ait değildir. Hâlâ tartışılmakta olan dört önemli görüş; kelimenin Türkçe, Yunanca, İbranice veya Macarca kökenli olabileceği yönündedir.
Avusturyalı filolog Franz Miklosich, Etymologie der Slavischen Sprachen adlı eserinde, “vampir”in Slav dillerinde upior, uper ve upir gibi varyasyonlarla kullanıldığını, bunların ise Kuzey Türkçesinde “cadı” anlamına gelen uber kelimesinden evrildiğini belirtmiştir. Bu şeytani varlığın adına Türk halklarında vupar (Çuvaş), upır (Özbek), ubır (Tatar), obur (Kırgız, Kazak) gibi varyasyonlarla rastlanır. “Obur” kelimesi genellikle “açgözlü” veya “doyumsuz” anlamına gelse de, Karaçay-Balkarlarda “geleceği bilen” anlamında mecazî bir kullanıma sahiptir. Bazı görüşlere göre ise kelimenin kökeni, “içe çekmek, yutmak” anlamındaki ubu fiiline dayanmaktadır. Bu dilsel çeşitlilik, mitin Türk kökenli olma ihtimalini güçlendirmektedir.
Benzer Coğrafyanın Yaratıkları

Oburlar ile alakalı bir diğer ilginç nokta, geleneksel vampir anlatısının yaygınlaşmasından çok önce gözlemlenmiş olmalarıdır. 17. yüzyıl seyyahı Evliya Çelebi, “Obur Dağı” adlı Çerkez bölgesine geldiğinde, Çerkez ve Abaza obur büyücülerinin savaşına şahit olduğunu aktarır. Bu savaş sırasında, Abaza oburların Çerkez oburların kanını içmesinden bahsetmesi dikkat çekicidir.
Evliya Çelebi, ilerleyen bölümlerde oburların özelliklerini şu şekilde anlatır:
“Bir adam birazcık hasta olsa, hod olmasa, kara koncoloz geceleri olunca oburlar bir kabakta veyahut bir pişkövde istediği hastanın yahut sağ adamın kanını içip öldürüp obur oburluğundan kurtulur; ama gözlerinde obur alameti hep kalır.”
Evliya Çelebi’nin aktardığı kadarıyla obur anlatısı, Balkanlar’daki obur ve hatta daha sonraları ortaya çıkacak vampir anlatılarıyla oldukça örtüşmektedir. Halkbilimci Marko Tsepenkov’un Makedonya’da derlediği söylencelerde de, benzer şekilde gözlerin “kan çanağına dönüşmesi” anlatısı dikkat çekicidir.
Oburların öldürülme yöntemleri de vampir anlatılarıyla benzeşmektedir. Evliya Çelebi, şu ifadeyi kullanır:
“Hemen melun oburun pis leşini mezarından çıkarıp, böğürtlen adlı çalının kazığını oburun göbeğine kakıp yere saplayınca Allah’ın izniyle oburun sihri geçersiz olup kalır…”

Evliya Çelebi her ne kadar zaman zaman güvenilirliği sorgulanan bir kaynak olsa da, aktardığı veriler folklorik tarih açısından oldukça değerlidir. Oburlar için “Genellikle Moskov diyarında, Kazak’ta, Leh ve Çek’te olağandır” demesi, bu tür anlatıların sadece belirli bir dönemde aniden ortaya çıkmadığını; aksine, zamanla daha görünür hâle geldiğini göstermektedir. Nitekim, bahsedilen bu bölge, tarihî kayıtlarda ilk vampir vakalarından biri olarak bilinen Sırp eşkıya Arnold Paole’nin ortaya çıkacağı coğrafyayla örtüşmektedir.
Öte yandan, daha erken bir dönemden, Osmanlı Şeyhülislamı Ebussuud Efendi’nin cadılarla ilgili fetvaları göz önüne alındığında, benzer anlatıların yine bu bölgeyle sınırlı kaldığı görülür. Bu durum, vampir mitinin aslında Balkanlar ve çevresindeki daha eski halk anlatılarından beslendiğini ve bu anlatıların yalnızca kültürel değil, aynı zamanda dilsel ve dinsel bağlamlarda da şekillendiğini ortaya koymaktadır.

Sonuç olarak, Ubır, obur gibi figürler, yalnızca karanlık bir folklor unsuru değil; salgın hastalıklar, savaşlar ve dinsel çatışmalarla şekillenen kolektif hafızanın ürünleridir. Türk mitolojisinde cadı olarak bilinen obur, bugün hâlâ Karadeniz’in uzak köylerinde varlığına inanılan bir figürdür. Özellikle bölgedeki yaşlı nesiller, oburların ormanlarda dolaştığına, hastalık getirdiğine veya kötülüklerden korunmak için belirli ritüellerin yapılması gerektiğine dair anlatıları nesilden nesile aktarır.
Bu inançlar, benzer coğrafyalarda da yankı bulur: Kafkaslar’dan Anadolu’ya uzanan halklarda obura paralel mitler, kan emen varlıkların veya doğaüstü tehditlerin ortak korkusunu yansıtır. Balkanların vampirleri, bu toprakların ruhunu anlamak için bir anahtar işlevi görür: Ölümle yaşam, korkuyla inanç ve gerçekle efsane arasındaki sınırları belirsizleştiren, kültürel mirasın canlı bir parçası olarak varlığını sürdüren bir olgudur.
Kaynakça:
- Çelebi, Evliyâ. Günümüz Türkçesiyle Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi. Cilt 2, Kitap 7, 1. baskı, hazırlayan Seyit Ali Kahraman, Yapı Kredi Yayınları, 2010.
- Siegel, Gerald. “Balkan Culture as Revealed in Legends of Vampires and Spirits: Folklore of the Former Yugoslav Republic of Macedonia.” CEA Critic, vol. 59, no. 1, 1996, pp. 51–59. JSTOR. Accessed 6 Apr. 2025.
- User, Hatice Şirin. “Vampir”. Dergipark. 2010. Web.
- Yaltırık, Mehmet Berk. “Türk Kültüründe Hortlak-Cadı İnanışları.” Journal Of History School 2013.XVI (2013): 187–232. Web.
- Wilson, Katharina M. “The History of the Word ‘Vampire.’” Journal of the History of Ideas, vol. 46, no. 4, 1985, pp. 577–83. JSTOR. Accessed 5 Apr. 2025.
- Kapak görseli: Chatgpt tarafından oluşturulmuştur.
Günümüzdeki vampir konseptinden epey farklı aslında ubırlar. Vampirler kana susamış varlıklar iken ubırlar her şeye karşı dehşet verici bir açlık hissediyorlar. Öyle ki, susuzluklarını dindirmek için gölleri kurutup atmosferdeki bulutları bile emebilirler. Bu nedenle olağandışı bir kuraklık durumunda ubırlar çoğu kez olası şüphelidir.
https://ulukayin.org/ubir-turkce/