Banyoya kıstırdığı bir kadınla, neye uğradığını şaşırttığı gencecik bir öğrenciyle empati kuramayan bir adam, insanın derin çelişkilerine, kaygılarına ne dereceye kadar “gerçekten” nüfuz edebilir? Bunca riya, sözcük ve metafor dağlarının arasından sızıp eserin ruhunu kirletmez mi? En basit, ilkel sorunlarını çözememiş kişinin kurduğu dünya bu çiğlikten nasıl münezzeh olacak?
Alçak adamların yüksek edebiyatı – Zehra Çelenk – Gazete Duvar
Gazete Duvar’da Hasan Ali Toptaş’ın ve edebiyat dünyasındaki diğer taciz konularını ele aldı.
Bu yazının üstü “edebi” kişiliğini kullanarak kadınları taciz eden Hasan Ali Toptaş hakkında olduğu için üstü çizilmiştir.
Yalnızlık, kendimizi alıp kaçtığımız
dilsiz bir attır; yelesi bakışlarımızda
savrulur hep, nal sesleri duruşumuzda. (syf 12)
2. Yalnızlık, uçurumları giyinmektir biraz da. (syf 22)
3. Silahlarla büyür yalnızlık.
Silahlar ki, her biri bin yalnızlıktır
ve düşmanıdırlar dilin. (syf 23)
4. Bilinmesin;
yalnızlık biraz da;
her şeyi bilmenin ta kendisidir. (syf 30)
5. Yalnızlık alıp karşına kendini,
öteki kendinlerle konuşmaktır.
Bakışmaktır, öteki kendinlerle;
dövüşmektir.
Kimi zaman da öldürmektir
içlerinden sana en çok benzeyeni,
benzemiyor diye.
Yalnızlık, öldürmektir. (syf 31)
6. Yalnızlık asasıdır Musa’nın,
Nuh’un gemisidir,
İsa’nın çarmıhı,
Muhammed’in devesi. (syf 32)
7. Yalnızlık, okyanusta damla avıdır,
kum tanesinde çöl. (syf 35)
8. Ben yalnızlığı sensizlik sanmıştım her keresinde. (syf 45)
9. Ölülerin dönüp dönüp bizde yaşamasıdır yalnızlık. (syf 58)
10.Hangi yola koyulursak koyulalım, yalnızlık
hep yoldadır.
Her yere ve her şeye ondan gidilir
ve ondan gelinir. (syf 85)>