Yahudilik, yakın doğuda yaşamış olan İsrailoğulları ve İbraniler’e dayanan etnik kökensel bir dindir. Yahudi ismi, Yakup Peygamber‘in on iki oğlundan biri ve İsrail’in on iki oymağından biri olan Yahuda isminden gelmektedir. Yahudi sözcüğünün Türkçe’deki karşılığı Arapça’dan gelen Yehudi kelimesine dayanmaktadır. Ülkemizde Yahudiler’e Musevi denilmesinin sebebi ise Musa Peygamber’in soyundan geldiklerine inanıldığı içindir. Yahudi kelimesinin sözlük anlamı ise İsrail soyundan gelme veya Yahudi dinine ait olan biri olarak tanımlanmaktadır.
Yahudilik, eski İbraniler arasında gelişmiştir. Kendisini İbrahim‘e, Musa‘ya ve İbrani peygamberlere adayan tek bir Tanrı’ya olan inanç, kutsal yazılar ve haham geleneklerine uygun bir dini yaşamla karşılık bulur. Yahudilik; teoloji, hukuk ve birçok kültürel gelenekten oluşan, Yahudi halkı için toplam bir yaşam biçiminin karmaşık bir olgusudur.
Yahudilik’i anlamanın anahtarı tarihtir, çünkü onun ilk yorumları erken dönemlerin tarihsel anlatılarında görülür. Eski İsrailliler’in tüm varoluş biçimleri, tarih boyunca ilahi olanla eşsiz bir ilişki içinde durduklarına olan inançlarından etkilenmiştir. İsrail halkı, tarihteki ilahi varlığa verdikleri tepkinin yalnızca kendileri için değil tüm insanlık için merkezi olduğuna inanıyordu. Dahası, Tanrı -kişi olarak- bir karşılaşmada bu insanlara toplumsal ve bireysel yaşamın modelini ve yapısını açıklamıştı. Tarihte onlar adına devam eden eylemleri nedeniyle halk üzerinde egemenlik iddiasında bulunarak, bironlarla bir antlaşma (berit) ve onlardan onun öğretisine veya yasasına itaat etmelerini istedi (Tevrat). Bu itaat, ilahi varlığın somut insan varoluşunda tezahür ettirilmesinin başka bir yoluydu.

Yahudilik’in Doğuşu
M.Ö. 1200 yıllarına ait olan Merheptah Steli, tarihteki ilk tek Tanrılı din olan Yahudilik’in binlerce yıldır İsrail diyarında yaşadığına kanıt olarak gösterilen tek metindir. Tarihte kuruldukları ilk dönemde Biblik Yargıçları‘nın kontrolünde yönetilmişlerdir. Yahudiler daha sonra Kral Davut’un Kudüs’ü, İsrail ve Yehuda Birleşik Krallığı’nın başkenti yapmıştır. On iki İsrailoğlu Kabilesi’ni buradan yönetmiş; bunun dışında da dönem dönem bağımsız bir şekilde yaşamıştır.
M.Ö. 970 yılında, Davut Peygamber‘in oğlu olan Süleyman Peygamber, İsrail Kralı olmuştur. Kral olduktan sonra Kutsal Tapınak’ı inşa ettirmiş ve daha sonra kuzeydeki on kabile İsrail Krallığı’ndan ayrılmıştır. M.Ö. 722’de Asurlular’ın bu toprakları işgal etmesiyle birlikte Yahudiler bu topraklardan sürgün edilmişledir. Yahudilik’in diğer krallığı olan Yehudalar’ın da Babilliler tarafından fethedilerek Kudüs Tapınağı’nı yok etmeleriyle Yahudiler bu bölgeden de kovulmuşlardır. Sürgünde geçen elli yılın ardından Pers Kralı olan Büyük Kiros Yahudiler’e, Kudüs’e geri dönmeleri ve kendi topraklarında yaşamalarına için izin vermiştir.
İkinci Tapınak’ın inşası Birinci Tapınak’ın yıkılmasından 70 yıl sonra I. Darius Hükümdarlığı zamanında tamamlanmıştır. M.Ö. 152 yılında Haşmonayim Krallığı’nı kuran Mattathias, Kudüs’ü bir defa daha başkent yapmıştır. Haşmoniyam Krallığı yüz yıldan fazla ayakta kalmışsa da, gücünü artıran Roma İmparatorluğu’nun tahta geçirdiği Herod’un Krallığında kontrol Roma Devleti’nde olmuştur. M.S 70 yılındaki Yahudi-Roma Savaşları’nı başlatan birinci ayaklanma da, M.S. 135 yılındaki Bar Kohba Ayaklanması sonrası Yahudilerin yaşadığı yenilgiler sürgün edilen insan sayısını büyük bir oranda artırmıştır. Çok sayıda Yahudi, İsrail diyarını terk etmiş ve birçoğu da Roma tarafından esir edilerek ülkenin dört bir yanında köle olarak satılmıştır. Bu dönemden sonra Yahudiler başta Avrupa ve Ortadoğu olmak üzere daha sonra Kuzey Amerika’ya yayılmışlardır.

Hahamlar ve Yahudilik Hakkında Görüşleri
Hahamlar kişinin Yahudi olabilmesi için Yahudi yasa ve gereklerini yerine getirmesi gerekip gerekmediğini söyler. Hahamlar’ın düşüncelerine göre bir Yahudi Tanrı’ya inanmasa dahi, Yahudi olmaya devam edebilir. Başka Hahamlar’a göre bu görüş değişmiştir. Çağın en büyük Yahudi bilginlerinden biri olan Haham Moşe Ben Maimon’un imanın 13 ilkesini kabul etmedikçe Yahudi olamayacağını bildirmektedir. İmanın ilkelerine aykırı davranan bir Yahudi biyolojik olarak Yahudi olsa dahi gerçek Yahudilik ile bir alakası yoktur. Yahudilik’in kutsal beş kitabında Yahudi olarak kabul edilen Avram, bir İbrani olarak belirtmektedir.
Yahudi anneden doğan veya resmi işlemlerden geçerek Yahudilik dinine kabul edilen herkes Yahudi’dir.
Önemli bir nokta, Yahudi olmanın inançla veya davranışlarla ilgili olmadığıdır. Anne ve babası Yahudi olmadığı halde Ortodoks (dindar) Yahudiler gibi düşünüp yaşayan ve Yahudiliğin her emrini yerine getiren bir kişi eğer bu dine geçmek için gerekli resmi uygulamadan geçmemişse, en liberal Yahudilerin gözünde bile Yahudi sayılmaz. Buna karşılık eğer bir kişi Yahudi anneden doğmuş ise, Yahudi dininin gereklerini yerine getirmese veya ateist bile olsa, en dindar Yahudilerin gözünde dahi Yahudi sayılır. Bu sebeple Yahudilik dinden çok bir milliyet, Yahudi olmak ta bir uyrukluk gibi algılanabilir.
Bu durum Yahudiliğin ilk dönemlerinde saptanmıştı. Tevrat’ta “aranızda yaşayan yabancılar”, “dürüst din değiştirmişler” veya “dürüst yabancılar” gibi terimler yer alır. Bunlar Yahudiler arasında yaşayıp Yahudi olmayan, resmi olarak din değiştirmeden Yahudilik inancının ve gereklerinin tümünü ya da bir bölümünü benimseyen, uygulayan kişilerdir. Yahudiliğe geçtikten sonra bir kişi özel olarak adlandırılmaz; o artık Yahudi doğmuş herhangi biri kadar Yahudi’dir.

Yahudilik Özellikleri
Yahudiliğin beş temel mezhebi bulunmaktadır; bunlar sırasıyla Ortodoks, Muhafazakâr, Reformcu, Yeniden Yapılandırıcı ve Hümanistliktir. Her mezhebin gerekleri ve inançları farklı olmasına rağmen Yahudiliğin temel prensiplerini şöyle sıralayabiliriz. Tanrı var olan her şeyin yaratıcısıdır. Tanrı birdir ve bedensizdir. Evrenin mutlak yöneticisi olarak sadece ona tapılmalıdır. İbrani kutsal kitabının ilk beş kitabı tanrı tarafından Hz. Musa’ya indirilmiştir. Bunlar gelecekte değiştirilmeyecek ve bunlara yenisi eklenmeyecektir. Tanrı, Yahudi milletiyle peygamberler vasıtasıyla iletişim kurmuştur. Tanrı insanların davranışlarını yönetir; onları yaptıkları iyiliklerden dolayı ödüllendirir ve yaptıkları kötülüklerden dolayı cezalandırır.
Hristiyanlar ve Yahudiler aynı kutsal kitaba inanmalarına rağmen inançlarında birtakım farklılıklar göze çarpmaktadır. Yahudiler genel olarak hareketleri ve davranışları önemli sayarak; inançların davranışlardan kaynaklandığına inanırlar. İnancın önemli olduğu ve davranışın inançla şekillendiğini savunan muhafazakâr Hristiyanlar ise bu görüşe karşı çıkmışlardır.
Yahudi inancı, Hristiyanlığın inandığı, Âdem ve Havva’nın cennetten kovulmalarına neden olan günahı bütün insanların taşıdığı fikrini kabul etmezler. Yahudiler tanrının yarattığı dünyada ve insanlarda iyiliğin var olduğuna inanırlar. Yahudiler Mitsvot (ilahi buyrukları) yerine getirerek tanrıya daha da yakınlaşacaklarına inanırlar. Yahudi inancına göre Tanrıyla aralarında var olacak aracıya inançları yoktur ve ihtiyaçları da yoktur. Tanrının mesh edilmesi anlamına gelen “Mesih” gelecekte gelerek Yahudileri tekrar bir araya toplayacaktır. Bu inanışa göre o sırada ölüler toplu olarak dirilecektir.
İ.S. 70 yılında Romalılar tarafından yıkılan Yeruşalim’deki Tapınaklar yeniden inşa edilecektir. Yahudilik inancındaki Hz. İsa ile ilgili çeşitli fikirler bulunmaktadır. Bazısı İsa’yı bir ahlak öğretmeni olarak görürken bazısı ise sahte bir Peygamber veya Hristiyanlığın bir putu olarak görmüştür. Yahudiliğin bazı mezhepleri put isimlerinin söylenmesinin günah olduğunu düşündükleri için İsa Peygamberin adını bile anmazlar.
Yahudiler’den sık sık seçilmiş halk olarak bahsedilse de bu görüş yanlıştır. Yahudiler’e göre, Yahudiler başkalarından daha üstün olmaları üzere değil, sadece Yahudi olmayan uluslara bir ışık ve bütün uluslara bir bereket olmaları için seçilmişlerdir. Dünya’nın dört bir yanına dağılan İsrailoğluları’ndan olan Yahudiler üzerinde yapılan genetik çalışmalar bu grupların gerçekten birbirlerine bağlı olduklarını kanıtlamıştır. Sürgünle dünyanın dört bir yanına dağılmış olmalarına rağmen günümüzdeki Yahudi toplulukları arasındaki genetik benzerlik araştırmacıları da şaşırtmıştır. Bunun muhtemel sebebi şudur: Yahudilerin kutsal kitaplarından olan Tanah‘ın bazı bölümlerindeki pasajlar Hahamlar tarafından incelenmiş ve o zamanlar Yahudi olmayan kavimlerden yapılan evliliklerin Yahudileri böleceğine inandıkları kanısına varılmıştır. Hatta Yahudilerdeki bu inançtan dolayı, Babil Krallığındaki Yahudiler İsrail devletine taşındıklarında kadınlarını ve çocuklarını bırakarak İsrail devletine katılmışlardır.
Tarih boyunca birçok devlet, ulus ve hükümet Yahudilere baskı uygulamış ve hatta tamamen ortadan kaldırmaya çalışmışlardır. Bu amaçla Yahudilerin ülkeden kovulmasından tutunda yapılan katliamlarda muhalefetin susmasının sebebi yapılan soykırımın korkusudur. Tarihte görülen antisemitizm, Yahudilerin katli ile sonuçlanan I. Haçlı Seferi’nin, İspanya Engizisyonunun Marrano Yahudilerine uyguladıkları idamların, Rus Çarlarının destekledikleri pognomların yaptıkları katliamlar, Yahudilerin İsrail devleti başta olmak üzere Kuzey Amerika’ya göç etmelerine neden olmuştur. Yapılan bütün Yahudi kıyımları Hitler’in 1942 ile 1945 yılları arasında Holokostta yaklaşık 6 milyon Yahudi’nin katledilmesiyle doruk noktasına ulaşmıştır.
Yapılan araştırmalara göre hastalık göç asimilasyonu ve yapılan kıyımlar olmasaydı şu an on üç milyon olan Yahudi nüfusu, iki yüz milyona ulaşabilirdi.
Kaynakça
- Britannica Editörleri. “Judaism”. Erişim tarihi: 01.03.2023
- “Yahudilik”. Erişim tarihi: 01.03.2023
- Türk Yahudi Toplumu. “Bunları Biliyor Muydunuz?”. Erişim tarihi: 05.03.2023