Sonbahar yerleşti şehirlerimize! Onunla birlikte solgun gökyüzü ve hüzünlü havalar da dahil oldu hayatımıza. Pencerelerimize vuran ilk yağmur damlaları birçoğumuzda kendine dönme isteği uyandırmaya başladı bile. Toprağın kokusu, yağmurun melodisi ve çevirdiğimiz sayfaların sesiyle oluşan ahenk, ruhumuzu sarıp zamanın akışını yavaşlatırken bütün kasvete rağmen ışıklar sarıyor etrafımızı.
Böyle günlerde kitap okumak yalnızca bir hobi olmaktan çıkıyor ve bir terapi gibi konumlanıyor hayatımızda çünkü bazı hikâyeler içimize işliyor; sessizce, derinden ve iyileştirerek.
Şimdi o yağmurlu günlerde ruhumuza iyi gelecek kitaplara bakalım!
Zeynep Kaçar – Kabuk

“Çektiğim her acının bedelinin bundan sonra mutluluk olarak ödeneceği, öyle olması, dünyanın mutlaka bir dengesinin olması fikri. Bu fikir çok yanıltıcı olabilir. Hayatınız kadar yanıltıcı.” (s.84)
Her biri kendi kabuğuna çekilmiş; nefes almaya, yaşamaya, kendilerine ait alan bulmaya çalışan üç kuşak kadının hikâyesini anlatıyor Zeynep Kaçar. Üç farklı hikâye fakat hepsi birbiriyle ilintili. Bir karakteri tanımak, anlamak için diğer ikisini de anlamak gerekiyor. Tıpkı matruşka gibi iç içe geçen bu karakterleri tanımak için usulca çevirmek gerekiyor sayfaları. Dili melankolik ve şiirsel, katmanları yavaşça açılıyor ama hızlıca okuru içine çekiyor. Her bir karakteri özenle oluşturmuş Kaçar, hepsinin farklı yarası ama ortak acıları var.
Hayatın dayattıklarıyla başkalaşan, kimsesizleşen ve yalnızlaşan kadınları ortak noktada buluşturuyor; neşeyi ve karanlığı iç içe sunuyor.
Magda Szabó – Iza’nın Şarkısı

“Niyeydi bu kaygı? Şayet insanlar size karşı kayıtsızsa onlarla karşılaşmanın sizin için fark etmemesi gerekirdi; bu can sıkıcı olabilirdi ama dayanılmaz olmadığı muhakkaktı.” (s.189)
Macaristan’ın savaş sonrası döneminde geçen bu hikâye iki kadın temelinde şekilleniyor. Babasının ölümünden sonra annesini yalnız bırakmak istemeyen Iza, annesinin yanına taşınmasını sağlıyor ancak bu durum ikisi için de sandıkları kadar kolay olmuyor. Uzun zamandır tek yaşamaya alışan Iza evine, işlerine ve hayatına sürekli müdahil olan annesine alışmaya çalışıyor. Her şeyi paylaşmaya, konuşmaya ve işe yaramaya alışan annesi ise yeni hayatının yalnızlığı ve işlevsizliğiyle baş başa kalıyor.
Birbirlerine olan mesafeleri azaldıkça yakınlıklarını kaybeden bu anne kızın hikâyesini oldukça objektif bir şekilde yansıtıyor Szabó, her iki karakteri de anlıyor ama ikisi adına da üzülmekten alıkoyamıyorsunuz kendinizi.
Gwendoline Riley – İlk Aşk

“Kendimi ne zaman kaybolmuş ya da eksik hissetsem yaptığım gibi, zamanın, sanatın içinde çözünebilseydim keşke. Bunu yapmayı küçükken öğrenmiştim. Diğer dünyayı. Korumam gereken oydu, değil mi?” (s.129)
Zor bir baba ve bencil bir anneyle büyümüş, gerçek sevgi nedir, bir insan sevildiğini nasıl anlar ve sevgi nasıl hissettirilir bilmeyen Neve karakterini okuyoruz bu kitapta. Yaşamı boyunca doğru sevgi nedir öğrenememiş olan Neve, kendinden yaşça büyük bir adam olan Edwyn ile evleniyor. Başlarda sevgi dolu, sıcak, sevecen bir ilişkinin içinde olduğunu sanıyor ancak zaman geçtikçe bu ilişkide doğru olmayan şeylerin varlığını hissediyor.
Neve’in çocukluk zamanları ve güncel hali arasında gidip geliyoruz kitap boyunca. İlişkisinin toksikleşmesine de yavaş yavaş şahit oluyoruz. Edwyn sayfalar ilerledikçe Neve’in üzerinde tahakküm sahibi olmaya başlıyor, Neve ise sevgi uğruna sessizliği tercih ediyor. Yoğun bir iç monolog içeren bu metin oldukça gerçekçi diyaloglara sahip. Toksik bir ilişki yaşamış ya da çevresinde böyle bir ilişkiye şahit olmuş herkesin anlayabileceği, hissedebileceği türden bir gerçekçilik sunuyor.
Birhan Keskin – Kim Bağışlayacak Beni

“Uzun bir yol gibidir gözleri insanın
gelip geçen bir şey iyileşmez
bu gece bu hat üzerinde
iyileşen şey zamandır,
insan iyileşmez.” (s.90)
İçsel sorgulama ve melankolinin iç içe geçtiği bir şiir kitabı Kim Bağışlayacak Beni. Birhan Keskin‘in dili nahif, anlatımı ise buruk ancak bu burukluk depresif bir karaktere bürünmüyor dizelerde. Daha çok hepimizin aşkta, sevgide ve hayatta hissettiklerine ışık tutuyor. Yaşadığımız ama dile getiremediğimiz her şeyi Keskin bizim yerimize dile getiriyor. Kendi duygularımızı tanımamız için bir yol gösterici oluyor adeta.
Kaynakça:
Kaçar, Zeynep. Kabuk. Doğan Kitap, 2019.
Keskin, Birhan. Kim Bağışlayacak Beni. Metis Yayınları, 2005.
Riley, Gwendoline. İlk Aşk. İş Bankası Kültür Yayınları, 2024.
Szabó, Magda. Iza’nın Şarkısı. Yapı Kredi Yayınları, 2025.


