Yabancı: Varoluşsal Bir Sancı | 15 Alıntı

Albert Camus‘nün dünyaca ünlü Yabancı kitabında, varoluşçu izler taşıyan absürdizm izlerini görüyoruz. Yazar, bu romanında okurları Meursault karakteri üzerinden dünyaya ve insanlığa dair varoluşsal sorgulamalara sürüklüyor. Kitaptan bazı cümleleri sizlerle paylaşıyor, keyifli okumalar diliyoruz!

  1. Bugün annem öldü. Belki de dün, bilmiyorum. (s.11)
  2. İnsan ne de olsa daima biraz kabahatlidir. (s. 25)
  3. “Hiçbir zaman söyleyecek fazla sözüm yoktur, onun için susarım.” diye cevap verdim. (s. 64)
  4. Ona, diretmekle yanıldığını söyleyecektim; bu son nokta o kadar da önemli değildi. Fakat sözümü kesti, karşımda dimdik durarak ve beni yüreklendirerek Tanrı’ya inanıp inanmadığımı sordu. Hayır, dedim. Hoşnutsuzluk içinde yerine oturdu. Bunun mümkün olmadığını her insanın, hatta ondan yüz çevirenlerin bile Tanrı’ya inandığını söyledi bana. O böyle inanıyordu, bundan bir an bile şüphe etse hayatının anlamı kalmayacaktı. (s.66)
  5. Sonra yargıç, dikkatle, biraz da kederle yüzüme bakarak, “Sizin kadar katı ruhlu adam görmedim, karşıma çıkan caniler bu ıstırap sembolü karşısında hep ağlamışlardır,” dedi. Cani oldukları içindir, diyecektim. Ne var ki, ben de onlar gibiydim. (s. 66)
  6. Ama insan hiçbir şeyi gerektiğinden fazla büyütmemeli; ben bu duruma başkalarından daha kolay katlandım. Tutukluluğumun başında en zoruma giden şey, kafamda hala özgür adam düşüncelerinin bulunmasıydı. (s. 72)
  7. O zamanlar sık sık şöyle düşündüm; beni kuru bir ağacın gövdesine hapsetseler de başımın üstündeki gök parçasına bakmaktan başka yapacak işim olmasa da yavaş yavaş ona da alışacaktım. Kuşların geçişlerini, bulutların birbirlerine rastlayışlarını bekleyecektim.. (s. 72)
  8. Belleğimi işletmesini öğrendiğim andan itibaren artık hiç canım sıkılmaz oldu. (s. 73)
  9. Sanki yaz göklerinde uzayıp giden aşina yollar, insanı masum uykulara olduğu kadar, hapishanelere de götürebilirmiş gibi. (s. 89)
  10. Fakat tamamen olumsuz bir erdem olan hoşgörürlük, bu mahkemede yerini daha çetin, fakat daha yüksek olan adalet gibi bir erdeme bırakmalıdır. Hele bu adamda görüldüğü cinsten boş bir kalp, içine toplumun yuvarlanıp girebileceği bir uçurum haline gelirse. (s. 92)
  11. Gazeteler sık sık, topluma olan bir borçtan bahsediyorlardı. Onlara göre bu borcu ödemek lazımdı. Fakat bu, hayal gücüne hitap eden bir şey değil. Asıl önemli olan bir kaçma imkanı, değişmez ve şaşmaz bir gidişatın dışına atlayış, umudun bütün şanslarını taşıyan delice bir koşuştu. (s. 99)
  12. Tabii umut, koşup giderken bir sokağın köşesinde, daha kurşun havadayken vurulup ölmekti. (s. 99)
  13. Annem hep insanın tam anlamıyla mutsuz olamayacağını söylerdi. Gökyüzü renklenip de yeni bir gün hücreme sızdığı zaman, ona hak veriyordum. (s. 102)
  14. Fakat herkes bilir ki hayat, yaşanmak zahmetine değmeyen bir şeydir. (s. 103)
  15. Yaşadığına bile emin değildi, bir ölü gibi yaşıyordu çünkü. Bense ellerim boş gibi duruyordum ama kendimden de, her şeyden de emindim, ondan daha emindim, hayatımdan da, gelmek üzere olan şu ölümden de emindim. Evet, bundan başka şeyim yoktu. (s. 108)

    Yabancı, Albert Camus, Can Yayınları, 57. Baskı

 

Ayşegül Çelik
Ayşegül Çelik
Turnayı gözünden vuranlar bizden değildir. Turnanın kalbinden dem vuranlar, bu tarafa

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Şakir Paşa Ailesi Edebiyata Nasıl Yön Verdi?

Şakir Paşa ailesinin sanata, özellikle de edebiyata yaptığı katkılar hakkında bir çerçeve sunuyoruz.

Chicano Edebiyatı: Sınırda Kalmışların Sesi

Chicano edebiyatı; melez kimlik, aidiyet krizi ve kültürel direnişi sınırın iki tarafındaki hayatlar üzerinden anlatan güçlü, politik ve ruhani bir edebi hafızadır.

Harry Potter Serisinin Unutulmaz Replikleri

Harry Potter'ın büyülü replikleriyle büyücülük dünyasında kaybolmaya hazırlanın!

Küçük Gün Işığım Film İncelemesi: Kabullenmenin Gücü

Kusursuzluk arayışının değil, kendin olmanın kıymetini; sonuca değil, yolculuğa odaklanmanın anlamını keşfedeceğiniz sarsıcı ama iç ısıtan bir aile hikâyesine davetlisiniz.

Joseon’daki İstikrarsızlık: Kral Injo

İstikrarsızlığıyla Kore ulusunun gelişmesinin önünü kapamış bir hükümdar olarak hatırlanan ve günümüzde hala eleştirilen Kral Injo'nun tarihteki yeri.

Sessizliğe Karşı Yazmak: Kadın Yazarların Sansüre Direnişi

Sansür, yalnızca siyasi bir baskı mekanizması değil; aynı zamanda kültürel, ahlaki ve cinsiyet temelli bir sessizleştirme aracıdır.

Hasçelikler and the City: Dijital Bir Ailenin Hikâyesi

Hasçelikler and the City; dijital dünyada temsiliyet, samimiyet ve medya sınırlarını sorgulayan gerçekçi bir aile anlatısıyla izleyicileri içine çekiyor.

Cumhuriyet Aydınları: Behice Boran

İlk kadın sosyolog, ilk kadın siyasi parti genel başkanı, Marksist, yazar ve akademisyen olan Behice Boran; Türk solunun en güçlü temsilcilerinden biri olmuştur.

Tabloları Dinlemek: Édouard Manet

Bazı bakışlar ancak bazı nefeslerle tanımlanıyor. Manet'nin fırçası, Tezer'in nefesi gibi...

Edebiyatta Semtlerin İzleri: Emirgan

İstanbul'un en güzel semtlerinden biri olan Emirgan, şiirlerde de romanlarda da ele alınan bir semt olmuştur.

Editor Picks