1958 doğumlu Çinli yönetmen, senarist ve senaryo yazarı Wong Kar-wai, kariyerine birçok film sığdırmış ve halen aktif bir şekilde çalışmaya devam eden üretken bir yönetmendir. Birçok ünlü yönetmen gibi Wong Kar-wai sinemasında da yönetmenin kendine has çekim teknikleri, renk kullanımları ve daha nicesine denk gelebiliriz. Biz ise tüm bunları şimdilik bir kenara bırakıyor ve yönetmenimizin filmlerindeki en dikkat çekici unsurlardan birine geçiş yapıyoruz: Aşk teması.

Wong Kar-wai ve Aşk Teması
Yönetmenin filmlerinde ele aldığı aşk temasını irdeleyebilmek adına toplamda altı filmini inceleyeceğiz. Bu filmler: Chungking Ekspresi, Düşkün Melekler, Mutlu Beraberlik, Aşk Zamanı, 2046 ve Zamanın Külleri. Filmlerin hepsi kronolojik sıraya göre dizilmiştir.
Wong Kar-wai, filmlerinde genel olarak alışık olduğumuz duygusal ilişkileri elinin tersiyle kenara itiyor ve bizlere kenarda kalan, unutulmaya yüz tutmuş, standartlaşmış güzellik algısına uymayan aşkları sunuyor. Yönetmenin filmlerinde izlediğimiz aşklar daha çok kontrolsüzce yaşanan duygular, yoğun kalp kırıklığı, sevgiliye duyulan özlem, bolca melankoli ve yarım kalan aşklardır. Çoğu zaman ufak bir sohbet edebilmek için çekilen karın ağrılarını, harcanan zahmetli çabaları izliyor; oyuncularla birlikte aynı duyguları yaşıyoruz ekran başında. Aşkları karşılıksız kaldığında üzülüyor, tren içerisinde sonsuzluğa uzanan bir seyahatteyken yolun sonunu merak ediyoruz. Üzülüyor, hüzünleniyor ve kalbimiz kırık bir şekilde kalkıyoruz ekran başından. Değineceğimiz bu altı filmi izlerken mutlu olmayı aklınızın ucundan bile geçirmeyin. Mutluluğun, Wong Kar-wai filmlerine uğradığı pek söylenemez.
Yönetmenin filmlerinde hüznün bile doyurucu bir etkiyle verilmesinde kuşkusuz birçok filmde birlikte çalıştıkları görüntü yönetmeni Christopher Doyle‘un da etkisi var. Doyle’un kendine has dokunuşlarının Wong Kar-wai hayal gücü ile birleşince ortaya aşk kavramının belki de hiç görmediğimiz yönlerini, hayat bulmuşcasına izliyoruz. İzlerken çoğu zaman kalbinizin kırıldığını hissedeceğiniz filmlere geçiş yapıyoruz.
Chungking Ekspresi

“Anıların son kullanma tarihi var mıdır? Hatıralar kutulansaydı, onların da son kullanma tarihi olur muydu? Eğer öyleyse asırlar boyunca bozulmamalarını isterdim.”
Chungking Ekspresi veya Hong Kong Ekspresi, ekspres kelimesinin vücut bulduğu bir filmdir. Aşkların ekspres misali hızlı bir şekilde yaşandığı bu filmde, insanlığın heves dediği kavramın ne kadar yüzeysel olduğunu görüyor, aşkın ne kadar da basite indirgendiğine şahit oluyoruz. 1994 yılında gösterime giren film, üzerinden yıllar geçse bile günümüze gerçekçi bir ışık tutmayı başarıyor, üstelik 28 yıl geriden bunu başarıyor. Aslında bu durum, dünya üzerinde aşka dair hiçbir şeyin değişmediğini ve nasıl geldiyse öyle de gideceği mesajını veriyor izleyenlere.
Chungking Ekspresi hakkındaki inceleme yazımızı okumak için buraya tıklayabilirsiniz.
Düşkün Melekler

Wong Kar-wai filmlerinde içsel konuşmalara sıklıkla denk geliriz. Karakterlerin kendileriyle olan hesaplaşmalarına yakından tanık olur, onlarla birlikte bizler de kendimizi sorgularız. Bu sayede kendimizi filmde yaşayan bir kahraman zanneder, adeta senaryo ile özdeşleşiriz.
Chungking Ekspresi ve Düşkün Melekler‘de izleyiciye fark ettirilmeye çalışılan bir “sahiplik” olgusu vardır. Bu iki filmde de karakterler, karşılarındaki kişiyi o kadar çok sahipleniyor ki -üstelik onların haberi dahi yok- istedikleri şeyi yapma haklarını kendilerine görüyorlar. Rahatça evlerine gidip çıkıyor veya başka insanların dükkanlarını işgal edebiliyorlar.
Düşkün Melekler‘de bize sunulan olgu, insanların hatırlanmak uğruna savaşırken aslında yalnızlığın pençesinde nasıl da kıvrandıklarıdır. Uğruna savaştıkları paha biçilemez kavram için karşılıksız aşkların sürüklendiği sulara giriyor, kendi hayal dünyalarında kendilerini kandırıyorlar. Hem de bir hiç uğruna.
Mutlu Beraberlik

Mutlu Beraberlik, ilk iki filme oranla daha çekişmeli geçiyor. Eşcinsel ilişkinin ekrana taşındığı filmde çiftimiz, kavga gürültünün sevgiyi ezip geçtiği ilişkilere örnek bir çift diyebiliriz. Yeni yerler görmek uğruna yola çıkan, fakat bu uzun ve meşakkatli yolda birbirlerine destek olmayı unutan çift, bir dargın bir barışık şekilde günlerini bilmedikleri bir yerde geçiriyorlar. Aslında bir bakıma evlerinden uzakta, beş parasızken birbirlerine yuva oluyorlar. Olmaya çalışıyorlar da diyebiliriz.
Birbirlerinden nefret edecek boyuta gelip çareyi başka insanların kollarında aramalarına rağmen birbirlerini özgür bırakmamaları, ilk iki filmde de izine rastladığımız “sahiplik” kavramına göz kırpıyor. Karşıdaki insanın istek ve duyguları umursamadan sadece kendi isteklerine göre hareket etmeleri, ikili ilişkilerdeki bencilliğin aslında ne kadar da zarar verici bir durum olduğunu ortaya koyuyor.
Aşk Zamanı ve 2046

Aşk Zamanı ve 2046 filmlerini birlikte almak istiyoruz. Aslında Wong Kar-wai filmlerinin hepsi birbiri ile bağlantılıyken tek başlarına da asil bir duruşa sahip. Aşk Zamanı ve 2046 ise birbirleri ile olan bağlantının apaçık ortaya konulduğu iki film diyebiliriz. Aşk Zamanı, içler dışlar çarpımı misali iki evli çiftteki eşlerin birbirleri ile ilişki yaşamasını ele alıyor. Görselde yer alan kahramanlarımız, eşleri tarafından aldatılan ve aldatıldıklarını da bilen acılı eşlerdir. Kendilerine, eşleri gibi olmayacakları sözünü vererek birlikte zaman geçirmeye başlarlar. Eşleri ile neler yapıyorlarsa aynılarını birbirleriyle yaparlar, hoşlarına gitmese dahi, fakat taraflardan birinin bu kuralı çiğnemesi, yani aşık olmasıyla ilişki bıçak misali kesilip atılır. Evli insanların eşlerini aldatması gibi hoş karşılanmayan bir durumu sinemaya aktaran yönetmen, onları ayıplayan bizleri ve bu durumu yaşayan insanları karşı karşıya bırakarak bir sorgu durumu yaratıyor.
2046 ise, Aşk Zamanı filminde adeta mesaj olarak verilmiş izleyicilere. Karakterlerden birinin kaldığı pansiyon numarası 2046’dır. Hatta 2046 filminde de bu duruma bir gönderme yapılır.

2046, bir seks işçisinin müşterisine duyduğu ümitsiz aşkı konu alıyor. Sadakatini ilan etmek istercesine aşık olduğu müşterisinden başka kimseyi odasına çağırmayan, müşterisinden para almayan hatta borçlanmasına dahi izin veren seks işçisi aşkına karşılık bulamaz; çünkü karşısındaki kişi, onunla sadece vücudu için beraberdir. Geçici heves uğruna gönlünü kazanan, işi bittiğinde ise arkasına dahi bakmadan hayatını yaşayan bu kişi; duygusal ilişkilerde kişilerin birbirlerini kişisel çıkarları uğruna nasıl da hiçe saydıklarını hatırlatabilir. Bir diğer çarpıcı nokta ise toplumca hoş karşılanmayan meslekleri icra eden kişilerin aşık olma, sevilme gibi duyguları yaşamalarına haklarının olmadığı inancıdır. Film, bu genelgeçer yargıyı yıkmak uğruna çalışırken toplumsal gerçekleri göz önünde tutmayı da ihmal etmemiştir.
Zamanın Külleri

Son olarak inceleyeceğimiz film Zamanın Külleri. Olay akışına baktığımız zaman altı film içerisinde aşk ile en alakasız duran film olabilir. Filmin başından itibaren kişiler ve bu kişiler arasındaki ilişki, bir sır gibi parça parça verilmektedir. Bundan dolayı da ilk defa izleyen birisi filmi oldukça karmaşık bulabilir; fakat filmin son yarım saatine geldiğinizde, şaşırma nidaları eşliğinde tüm o parçaların yerlerine oturduğunu ve büyük resmin açığa çıktığını göreceksiniz.
Savaşçı kişilerin hayalleri uğruna eşlerini geride bırakarak nasıl da hayatlarını heba ettiklerini izliyoruz. Ardından gelen pişmanlık duygusu, gururun karşısında yenik düşüyor ve galip gelen yine hüzün oluyor. Gururu, onuru uğruna geri adım atmayan insanların sadece kendi hayatlarını değil, birçok insanın yaşamlarına fark etmeden nasıl da kötü etkiler bıraktığını görüyoruz. Aşk, gurur dinlemeyen bir kavramdır. Gururun hayat bulduğu yerde pişmanlık kaçınılmazdır.
Kaynakça:
- Öne çıkan görsel: gazeteduvar.com.tr
- Yazımızda yer alan filmlerin tamamına MUBI platformu üzerinden ulaşabilirsiniz.


