“Where The Wild Things Are” Üzerinden Çocuk Olmaya Bir Bakış

Yazı İçindekiler [hide]

Okan Berke ÇOLAK
Okan Berke ÇOLAK
"Basın, Cumhuriyet çevresinde çelikten bir kale olmalıdır."
Editör:
Alkın Sezen
spot_img

Çocuk kitapları her zaman saf, şeffaf ve iyiliği öğütleyici ögelerle dolu olunca çoğu kişi tarafından sevgiyle karşılanır. Özellikle işin içine çocuk girince dağılan tüm sır ve gizem havası, bu kez farklı bir boyut kazanarak “Vahşi Şeyler Ülkesinde” olarak çevirisi yapılan eser sayesinde işleri birazcık değiştirmektedir.

Maurice Sendak tarafından yazılıp çizilen ve bize eşsiz bir dünya sunan “Where the Wild Things Are” isimli eser, çocuk edebiyatının global anlamdaki en büyük temsilleri arasında yerini alırken, saf ve gizem dolu bir maceraya kucak açmamıza da yardımcı olmaktadır.

Çocuklar ve yetişkinler arasında bir köprü görevi gören bu hikayeler, hayata adapte olmak için hazırlık yapan her yaştan birey için kaçınılmaz bir kapsayıcılığı da beraberinde getirmektedir.

1963 yılında yayımlanan ve o zamandan beri çocuk edebiyatının ayrılmaz bir bütünü olarak yerini koruyan eser; bir çocuğun hayal gücünü ve duygusal deneyimlerini geniş ve maceracı bir perspektifte merkeze almaktadır.

En temelde Max isimli bir çocuğun maceralarını ele alan eser, yaramazlık kavramını kullanarak küçük bir çocuğun başına neler gelirse gelsin eve dönmesi gerektiğini özetlemektedir. Disiplinsiz davranışlarının sonucu olarak verilen cezalandırılma evresini bambaşka bir evrene taşıyan kitap, kişilerin aile ilişkilerine dört bir koldan bağlı kalmasının olağanüstü bir yetenek olduğu vurgusunu da okuyucuya aşılamaktadır.

Hikayeyi, yaramazlık yapan bir çocuğun odasında disiplin cezası almasıyla birlikte hayal gücünü kullanarak kendi odasını ormanlar, okyanuslar ve dağlar arasında bir evrene dönüştürmesinin ardından orada yaşayan yaratıklarla arasındaki diyaloglara parmak basmaktadır. Kendi evreninin kralı olarak kabul edilen çocuk, yarattığı bu kurgusal diyar içerisinde vakit geçirmesinin ardından, akşam yemeği için evine dönmektedir.

Nesil ve Öğretilere Bakış

Geleceğin yetişkinleri olarak bakılıp mercek altına alınan her bir çocuğun elinden zorla alınmaya çalışılan yaramazlık dürtüsü, kitap özelinde özgürlükle bağdaştırılırken disiplin ve özgürlük arasındaki inceltilen kalın çizgiye de parmak basmaktadır. “Çocuk dediğimiz yaramaz olur, yaramazları da sadece canavarlar korkutur,” düşüncesiyle yola çıkılıp yetiştirilen her bir çocuğun içindeki canavara seslenen eser, onları anlamaya ve kabul etmeyi amaçlamaya yönlendirmektedir. Sevgiyle kucaklanan her kötü davranışın içindeki az iyiyi de ortaya çıkaracağına inanan kitap, bizlere eşsiz bir evren sunarken geçmiş hataların ne denli toparlanabileceğini de öğütlemektedir.

Eser, sadece çocukları değil yetişkinlerle beraber her bireyi derinlemesine düşünerek, yeni öğreti temaları oluşturmaları adına öncü olmaktadır. Öncelikle bu kitap çocukların düşlerini ve hayal güçlerini teşvik edici unsurlar barındırırken, bunu yaramazlık yapan küçük bir çocuk temelinde ele almasıyla, isyan bayrağı olarak görülen çocuklardan neler çıkabileceğini de gözler önüne sermektedir. Bu isyan serzenişlerinin temelinde yatan yaşanamayan çocukluğun başkasına da yaşatmama hissi, geçmişe dönük bir nefreti yansıtmaya eş değer gibi gözlemlenmektedir.

Çocuklar, sorumluluklardan kaçmak için genellikle hayal dünyalarına sığınır. Bu durumu fark eden ebeveynler, çocuklarına gelecekteki sorumluluklarına hazırlanmaları için görevler verirler ve bu görevlerin yerine getirilmemesi durumunda çocukları şımarıklık ve yaramazlık arasında sıkıştırırlar. Bu noktada da sıkışmışlık ve baskı rejimi ile tanışan çocuklar mücadele ya da sessizlikle benliklerini inşa ederler.

Kitap, çocukların iç dünya kavramıyla tanışmasıyla, kötü olarak anlatılan tüm düşünce fikir ve olayların aslında sadece adlandırılmadan dolayı bu tanımlamaya maruz bırakıldığını anlamasına yardımcı olmaktadır.

“Where The Wild Things Are” hem çocuklar hem de yetişkinler için büyüleyici bir hikaye sunarken en temelde kişilerin kendi tanımladıkları kavramlarla yüzleşmesinin önünü açmaktadır.

2009 yılında sinemaya da taşınarak hem okuyucu hem izleyici kitleyle buluşan eser zamansız ve soluksuz izler taşırken, kişiliğe atfedilen tüm değerleri kucaklayıp sorgulamamız gerektiğinin de altını özenle çizmektedir.

Özetle, bu duygusal deneyim zincirlerini bir araya getirip çizimlerle desteklemenin ardından okuyucuyla buluşturmak, gelecek nesil için altın madeni bulmakla eş değer bir kazanım olarak yerini alırken bizler için büyük bir zenginlik ve ilham kaynağı olarak değerlendirilmektedir. İç dünyamızın kapılarını korkuyla kapatmak yerine yaratıcılıkla süslemek, gelmiş ve geçmiş tüm öğretileri yeniden değerlendirmenin bir aynası olarak maceraya devam etmemiz yönünde işaretini bize sunmaktadır.

Kaynakça:

Sendak, Maurice. (1963). Where The Wild Things Are.

Jonze, Spike. (2009). Where The Wild Things Are Movie.

Yazı içerisinde bahsedilen esere ve filme buradan ulaşabilirsiniz.

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

spot_img

Downtown Girl Estetiği: Şehrin Ruhunu Yansıtan Moda Akımı

Downtown Girl estetiği: Özgürlüğü takip edenlerin ve sonbaharın ruhuyla bağlananların temsilî.

Şirvanşahlar: Demir Kapı’nın Muhafızları

Şirvanşahlar Devleti, Azerbaycan ve Kafkasya’da yüzyıllar boyunca hüküm süren İranî ve Türk etkilerini harmanlayan köklü bir hanedanlık mirasıdır.

Enter the Void Film İncelemesi: Noé’nin Neon Tokyo’su

Tartışmalı yönetmen Gaspar Noé, Enter The Void ile izleyiciyi Tokyo’nun neon ışıkları ve dar sokakları arasında ruhsal bir yolculuğa çıkarır.

Aşk Zamanı Filmi: Hafızanın Yarattığı Geçmiş

Aşk Zamanı; hafızanın, deneyim ve arzular eşliğinde en baştan inşa ettiği geçmişin izini sürüyor. Toplumsal normların dayattığı yaşantının yeni özel alanlarını açığa çıkarıyor.

Ters Yüz Karakterleri Hangi Kitapları Önerirdi?

Riley'in duyguları, Ters Yüz ile ekranlara taşındı. İç dünyamıza rehberlik eden bu karakterlerin sizler için hazırladığı kitap listesini inceleyin!

KPop Demon Hunters Fırtınası: HUNTR/X ve Saja Boys

Müzik ve savaşı aynı hikâyede buluşturan Kpop Demon Hunters, 2025'e damgasını vururken izleyiciye hangi temel mesajı iletiyor?

“Cadılar Mutfağı” Tablo İncelemesi: Ötekileştirmenin Görsel Hafızası

Frans II Francken’in Cadılar Mutfağı tablosu, cadı avı döneminin toplumsal korkularını, kadınlık temsillerini ve şeytan imgelerini çarpıcı biçimde yansıtıyor.

Sonbahar Ruhunu İliklerimize Kadar İşleyen 13 Şarkı

Yazı geride bırakıp sonbaharın derinlerine inerken sonbahar havasını yansıtan 13 şarkıyı sizler için derledik!

Three Kilometres to the End of the World Film İncelemesi: Utanç

Three Kilometers to the End of the World, kayırmacı ilişkilerin ve zehirli bir ataerkil kültürün hakim olduğu bir toplumun klinik bir resmini çiziyor.

Bouquet of Sunflowers Tablosunu Anımsatan Şarkılar

Bu yazımızda sizlere ünlü empresyonist ressam Monet'nin "Bouquet of Sunflowers" tablosunun anımsattığı şarkıları derledik.

Editor Picks