2000’ler sonrasının yeni dönem filmleri gün geçtikçe aynılaşmaya başlarken arada sırada farklı yapımların yayınlanışına da tanıklık ediyor, sinema seyircisi olarak, eminim ki, umutla doluyoruz. En kısır ve klişeleşmeye yatkın tür olan korku türünde bu seneyi diğer yıllara nazaran oldukça verimli geçirdik. İsmini 2022 yapımı Barbarian filmiyle büyük kitlelere duyuran oyuncu ve yönetmen Zack Cregger, bu yıl yayınlanan Companion filminden sonra şimdi de Weapons isimli gerilim/ korku filmiye karşımıza çıktı.
Fragmanı ile birçok kişiyi beklenti içine sokan film, 18 kişilik sınıftaki çocukların 17’sinin bir gecede evlerinden çıkıp karanlığa doğru, adeta bir kurşun misali, koşmalarını ve kaybolmalarını konu alıyor. Sınıftan geriye sadece öğretmen Justine ve öğrencisi Alex‘in kalması herkeste şüphe yaratıyor. Bu kayboluşun ardındaki gerçekleri incelerken, Weapons filminin inceliklerine, alt metinlerine ve korku türünü başarıyla karşılayıp karşılamamasına birlikte bakalım.
1. Korku Filminde ”Okul” Teması

Öğrencilerin kayboluşuyla ve öğretmenin bu olayla bir ilgisi olabileceğine dair bölge halkının paranoyalarıyla başlayan film, yavaş yavaş hikayeyi işliyor. Olay biz izleyicilere bölge halkının bildiği kadarıyla veriliyor ve hiçbir sebep-sonuç ibaresi göremiyoruz. Fragmanı izleyen veya özeti okuyan bir insan filmin konusu ile ilgili farklı dehşet verici düşünceleri, örneğin filmde okulu silahla basma temasının olup olmadığı gibi şeyleri sorgulayabilir. Ancak film bu veya benzeri bir biçimde asla değinmiyor konuya. Her ne kadar filmin ortalarındaki bir sahnede silah figürü ve göndermesi görsek de bu görsel, içerik olarak başka bir yöne işaret ediyor fikrimce.
Filmde her şey paranormal bir özelliğe sahip ve özellikle olaylar açığa çıkmaya başladığı sıralarda folklorik mitler barındıran alt metinler, göndermeler görüyoruz. Daha sonra bu kaybolma olayından doğrudan veya dolaylı olarak etkilenen kişilerin bakış açılarından filmi izlemeye başlıyoruz. Örneğin ilk başta öğretmen Justine’le birlikte olayları yaşıyoruz, ardından kaybolan çocuklardan Matthew‘un babası Archer ile, daha sonra da öğretmenin. polis memuru flörtü Paul ile olaylara şahit olmaya devam ediyoruz.
2. Yapboz Gibi Film

Yönetmenin önemli filmlerinden Barbarian da Weapons filmine benzer olarak 3 farklı filmin birleşimi olarak tanımlanabilir bir yapıdaydı. Yani film 3 farklı ama birbirine bağlı olaylar zincirine sahipti. Weapons da karakterlerin birebir bakış açısından izlediğimiz bir film ve bu sayede yönetmenin farklı bakışları veya olayları birleştirme tutkusu olduğunu fark edebiliyoruz. Bir nevi Zack Cregger’ın biçimsel eğilimi veyahut ”imzası” bu şekilde de diyebiliriz.
Filmin başından itibaren alkol problemi olduğunu anladığımız öğretmen Justine, aileler tarafından yaşanan olayın baş sorumlusu olarak damgalanıyor. Birçok saldırıya uğruyor, arabasına ”cadı” yazılıyor ve halk tarafından linç edilmeye çalışılıyor. Elbette biri hariç tüm öğrencilerinin kaybolduğu bir ortamda ne yapacağını bilemeyen Justine, filmde bize eşlik eden ancak olayların çözümüne gidebilmek için filmin sonuna kadar fazla bilgi alamadığımız, olayları birlikte öğrendiğimiz bir karakter oluyor.
3- Karanlık ve Rengarenk Bir Cadı

Filmin havasını kesinlikle en üst seviyeye taşıyan, gerilmemizi sağlayan o karakter: Gladys. Amy Madigan‘ın oyunculuğu Gladys karakterini kesinlikle çok iyi ve başarılı bir şekilde yansıtmış. Öngörülemez hareketleri olan, içi karanlık ve korkunç ama dışarısı rengarenk deli bir cadı olarak filmde kilit bir rol oynuyor. Öyle ki birçok jumpscare sahnenin yerimizden zıplamamıza sebep olan kişisi Gladys oldu. Görsel olarak ve karakter davranışı bakımından bana 2024 yılının favori korku filmi Longlegs‘teki Nicholas Cage‘in canlandırdığı Longlegs karakterini anımsattı. Aynı öngörülemez hareketler, donuk ve delilik içeren mimikler ile bu iki karakterin birbirlerine çok benzediklerini düşünüyorum.
Bu ”modern cadı” tasviri, filmdeki mitsel ögelerle birleşince güzel bir çatışma unsuru oluşmuş. Örneğin dışarı çıkarken renkli peruklar takan, rujunu taşırarak süren, ”aşırı” bir sevecenliğe sahip olan Gladys evin içinde hasta ve yaşamak için insanları yönetip onları kullanmaktan, hatta onlara acı çektirmekten çekinmeyen, bundan zevk alan sadist bir büyücüye dönüşüyor. Karakterindeki aşırılık, filmin içindeki durağanlığı güzel bir biçimde kesiyor.

Filmde esrarengiz bir olayın yavaş yavaş insanlar üzerinde çoğalan etkisini seyirci olarak biz de üstümüzde hissediyoruz. Film, seyirciyi bu anlamda filme davet ediyor. Bu bir anlamda negatif bir etkiye de sahip çünkü her filmde, özellikle korku filmlerinde asıl amaç giriş-gelişme ve en önemlisi sonuçtur. İzlediğimiz şeyin, izleyici olarak, nasıl sonuçlanacağını öğrenmek isteriz. Olayları anlamak ve düğüme erişmek uzun sürerse çözümü beklerken fazlaca sabırsızlanırız ve bir noktada odağımızı kaybedebiliriz.
Bu anlamda filmdeki olayların oldukça yavaş başlayıp süre ilerledikçe birbirine bağlanması güzel ancak süresi fazla uzun tutulmuş bir detaydı fikrimce. Bu da beni bir noktada filmden koparsa da filmin sonunu ve olayların bağlanışını merak ettiğim, filmin konusunu enteresan bulduğum için izlemeye devam ettim. Çünkü filmin sonuna doğru yaşanan olayların sebebini öğrendik ancak nihai sonun nasıl olacağı ile ilgili hiçbir fikrimiz (izleyici olarak) yoktu. Bu anlamda filmin sonunun çok güzel gizlendiğini, öngörülemez bir kurguda olduğunu düşünüyorum.
4. ”Cinnet”e Ufak Bir Selam

Filmde en çok dikkatimi çeken şey sinematografik olarak çok etkileyici sahneler barındırmasıydı. Kamera hareketlerinin nimetlerinden bolca faydalanıldığını, zoom-in (yakınlaştırma) ve zoom-out (uzaklaştırma) gibi efektlerden manuel olarak yararlanıldığını gördüm. Ayrıca POV bakış açılı çekimler de çokça kullanılmış. Çoğu zaman karakterle birlikte izleyenler olarak biz de o ambiyansa dahil edildik ve kamera hareketiyle korkutucu ögelere birebir olarak tanık olmuşuz gibi bir hissiyat yaşadık. Bu da hem gerilimi yüksek tutan hem de izleyiciyi rahatsız eden bir kullanım. Bu sayede korku filmi izlediğimizi seyirci olarak yeniden hatırlamış olduk her seferinde.
Yukarıdaki görsel, filmde birden fazla referans içerdiğini düşündüğüm sahnelerden biriydi. Cinnet filminde Jack Nicholson‘ın kapıyı kırıp kapıdan içeri baktığı sahne bu filmde de yeniden hayat bulmuş adeta. Zaten yönetmenin açıklamalarında filmi tasarlarken Prisoners, Cinnet ve Magnolia gibi önemli filmlerden ilham aldığını öğrendim. Bu da yapılan referansların sebebini açıklıyor.
5. Weapons yani Silahlar

Sonuç olarak son dönemde adından çokça söz ettiren Weapons filmi, ilginç konusu, etkileyici sinematografisi ve plastik makyajın nimetlerinden bolca yararlanılması sayesinde diğerlerinden farklı bir korku filmi olmuş. Filmin adı neden ”Weapons” yani ”Silahlar” dersek bunu da yukarıda gördüğümüz görseldeki gibi karanlığa doğru koşan, bir füzeye, kurşuna benzeyen çocukların duruşundan dolayı almış olduğunu söyleyebilirim. Gore, raw, gerilim, korku ve dram türlerindeki film son dönemin nitelikli korku filmlerinden biri oldu. Dilerim her geçen gün kendini geliştiren ve korku filmine bile komik sahneler koymayı başaran yaratıcı yönetmen Zack Creeger, yeni filmlerle sinemaya katkı sunmaya, ”yeni kurşunlar bırakmaya” devam eder.
Weapons film incelemesinin sonuna gelirken filmin fragmanını izlemek isteyenler için:
Kaynakça:
Öne Çıkan Görsel: Screen Rant



Filmi yazın izleyip detaylarını araştırdığımda çocukların koşma şeklinin Vietnam Savaşı’ndaki ünlü “Napalm Girl” fotoğrafından esinlenilerek oluşturulduğunu öğrenmiştim. Film, hikaye olarak içine girmek zor olsa da sembolik çok fazla detay içeriyor. Bence filmin metaforlarına eğilen başarılı bir yazı kaleme almışsınız, ellerinize sağlık.
Evet katmanlı ve diğer korku filmlerine göre ilginç detayları olan bir film bence de. Teşekkür ederim 🙏🏻🍀