Viyana, göz alıcı güzelliğiyle herkesi kendine aşık eden bir şehir olmayı başarmış; tarih boyunca birçok imparatorluğa ev sahipliği yapmıştır. Viyana sadece Avusturya’nın değil aynı zamanda kültür, sanat ve müziğin de başkentidir. Barok mimarisi, heybetli kiliseleri, ihtişamlı saraylarıyla Viyana; şehir yapısıyla tam bir görsel şölen sunar. Operadan baleye, müzelerden kiliselere, Freud’un evinden Mozart Deneyimi’ne… Viyana’nın sizi şaşırtmasına ve kendine aşık etmesine hazır olun. Biz de bu şehirde geçirdiğimiz bir haftayı, sanatın en güzel hâline tanıklık etmek isteyenler için bir keşif rotasına dönüştürdük.
“Viyana için ne kadar süre gerekli?” derseniz; bize göre en az 1 hafta.
Viyana’ya Merhaba: Şehrin Kalbine Yolculuk

Tabii ki ilk günümüze Viyana’nın kalbi olan Stephanplatz Meydanı‘ndan başlıyoruz. Bu meydanda sizi ihtişamlı Aziz Stephan Katedrali karşılıyor. Bu katedrali ücretsiz bir şekilde ziyaret edebilirsiniz.

Biraz yürüdüğümüzde katedralin ilerisinde Veba Anıtı‘nı göreceksiniz. Bu anıt, geçmişte veba salgını yüzünden ciddi kayıplar verildiği için inşa edilmiştir. Caddede biraz gezindikten sonra Aida Cafe‘de kahve içip tatlı yemenizi öneririz.

Hofburg İmparatorluk Sarayı‘na geldiğinizde ilk birkaç dakika atmosferin büyüsünden kendinizi alamayacaksınız. Hofburg Sarayı, Habsburg Hanedanlığı’na kış aylarında ev sahipliği yapmıştır. Saray o kadar büyük ki, saraya ‘şehir içinde şehir’ tabiri de kullanılıyor. Burada gezebileceğiniz 3 kısım var: İmparatorluk Gümüş Koleksiyonu, Sisi Müzesi ve İmparatorluk Daireleri. Hepsine giremeseniz de Sisi Müzesi’ni ziyaret etmenizi şiddetle öneriyoruz. İkonik Prenses Sisi’nin yaşam tarzını ele alan bu müzede, Sisi’nin kişisel eşyalarını yakından inceleyebilirsiniz. Gün sonunda ise yerel bir restoran olan Vapiano‘da lezzetli bir makarna veya pizza yiyerek günü kapatabilirsiniz.
Sanatsal Bir Bakış: Müze Salonlarından Kahve Molalarına

İkinci güne Sanat Tarihi Müzesi ile başlıyoruz. Bu müzede resim galerileri, Mısır Koleksiyonu, Yunan ve Roma Antik Eserleri, madeni para koleksiyonu gibi birçok bölüm bulunmakta. Keyifle gezeceğiniz bu müzenin merdivenlerinde durup fotoğraf çekinmek isteyebilirsiniz.
Müzeyi gezip büyülendikten sonra hemen karşısındaki Doğa Tarihi Müzesi‘ne geçiyoruz. Böceklerden dinozorlara kadar pek çok türü bu müzede görebiliyoruz. Gök taşları bölümü ise en çok ilgi çeken bölümlerden biri. Görmenizi şiddetle tavsiye ederiz.

Kültür sanat dolu müze gezimizin ardından soluğu Cafe Central‘de alıyoruz. Oldukça ünlü olan bu kafe, tarihte Freud, Kafka, Lenin gibi birçok önemli ismi ağırlamıştır. Viyana’ya kadar gelmişken bu kafenin ‘Melagne’ adlı kahvesini ve elmalı turtasını tatmadan dönmeyin deriz.

Rotamıza Albertina Müzesi ile devam ediyoruz. Müzede 3 bölüm bulunuyor. Birinci bölümde Leonardo da Vinci, Michelangelo gibi birçok önemli ismin paha biçilmez eserlerini görüyoruz. İkinci bölümde Monet, Renoir, Cézanne ve Degas gibi empresyonistlerin eserleriyle karşılaşıyoruz; üçüncü bölüm ise tamamen modern sanat koleksiyonuna ayrılmış. Burada Picasso, Kandinsky ve Chagall gibi sanatçılardan güçlü örnekler görmek mümkün. Bu yorucu günü Schnitwelwirt‘de lezzetli bir cordon blue ile sonlandırabilirsiniz. 21.30’da kapanıyor, saat konusunda dikkatli olun deriz.
Zamanın Eskitemediği Binalar: Belediyeden Operaya Uzanan Yol

3. günde ilk rotamız Viyana Belediye Binası. Neo-gotik yapıda tasarlanmış olan bu bina Rathaus adıyla da bilinmekte. Önünde bulunan büyük alanda şehrin en popüler festivalleri ve etkinlikleri oluyor. Rathaus’un görkemli binasıyla çok güzel bir atmosfere şahit olabilirsiniz.

Rathaus’u gezmeyi bitirdikten sonra yürümeye başladığınızda ise sizi Parlamento Binası karşılıyor. Diğer yapılarda olduğu gibi bu binaya da hayran kalacaksınız tabii. İnsanın aklına, bu kadar güzel yapıları nasıl inşa ettikleri geliyor. Bu binanın içini rehberli bir turla ya da rehbersiz şekilde ziyaret edebilirsiniz.

Viyana’nın en meşhur kafelerinden biriyle rotamıza devam ediyoruz: Cafe Sacher. Hotel Sacher’in zemin katında bulunan kafe hem turistlerin hem de yerlilerin uğrak mekanları arasında. Tabii kendi adında da bir tatlısı var. Sacher tatlısının seveni de var sevmeyeni de. Bu meşhur kafeyi görmeden geçmeyin deriz.

Viyana’ya gelip de operaya gitmemek olmaz. Viyana Devlet Operası (Wiener Staatsoper) yıllardır Viyana’nın en gözde turistik mekanlarından biri. Beethoven, Mozart gibi ünlü opera sanatçılarının eserlerinin çalındığı eşsiz bir atmosfer burası. Biletsiz de olsanız belirli kısımları gezebiliyorsunuz. Bize kalırsa mutlaka gelmeden önce biletinizi alın ve bu mükemmel atmosferde operanın tadını çıkarın.

Bu güzel Viyana akşamına klasik Viyana şinitzeli yakışır. Viyana’nın en ünlü şinitzel restoranı, kapısında uzun sıralar oluşan: Figlmüller. Yoğunluktan tek bir restorana sığamayınca birkaç sokak ilerisine ikinci bir restoran daha açılmış. Ana restoranda yemek yemek isterseniz önceden rezervasyon yaptırmış olmanız gerekiyor. İkinci restoranda ise günün hemen hemen her saatinde yer bulabiliyorsunuz. Bizim önerimiz; önceden rezervasyon yaptırıp, bu küçük restoranın tatlı ambiyansının tadını çıkarmanız.
Asil Atlarla Güne Başlangıç: Binicilikten Kitaplara

Hofburg Sarayı’nın çevresinde bulunan İspanyol Binicilik Okulu‘yla 4. güne başlıyoruz. Burada Lippizan ırkı atların klasik müzik eşliğinde gösterileri düzenleniyor. Atların binicilerle birlikte etkileyici ve zarif sabah egzersizini izleyebilirsiniz. Ayrıca rehberli bir tur alıp okulu gezebilirsiniz de.

Okuldan çıktıktan hemen sonra yakınlarda bulunan Ferstel Pasajı‘na uğrayabilirsiniz. Bu pasaj Viyana’nın en tarihi alışveriş yerlerinden biri sayılıyor. Pasajın içinde küçük butikler, mücevher satan dükkanlar, vintage mağazalar, kafeler, restoranlar ve barlar bulunuyor. Pasajı gezdikten sonra pasajın içinde bulunan Cafe Couture‘da bir kahve molası verebilirsiniz.

Kahve sonrası Avusturya Ulusal Kütüphanesi‘ne bir ziyarette bulunuyoruz. Adından da anlaşılacağı üzere Avusturya’nın en büyük kütüphanesidir kendisi. Mimari güzelliğinin yanında kütüphane arşivinde 8 milyona yakın eser olması da insanı ayrıca kendine hayran bırakıyor. Koleksiyonun içinde Orta Çağ’a ya da Antik Mısır’a ait eserler de bulunmakta. İsterseniz 45 dakikalık rehberli turlara katılabilirsiniz.
Akşam yemeğini Plachutta Restaurant‘ta klasik bir Viyana spesiyeli olan tafelsfitz ile taçlandırabilirsiniz. Tafelspitz, etin elma püresi ile birlikte servis edildiği geleneksel bir Avusturya yemeğidir. En güzel tafelspitz yapan yer burasıymış, biz öyle duyduk!
Sarayın İhtişamlı Yaşamı: Kraliyet Rotasından Işıklara

5. gün, sarayların büyüleyici atmosferinde geçecek. Günümüzün ilk rotası Schönbrunn Sarayı. Burası, Habsburg Hanedanlığı’nın yazlık sarayıdır. Sarayda ziyaret edilecek birçok alan bulunuyor: İmparatorluk Daireleri, Privy Bahçesi, Orangery Bahçesi, Gloritte… Bahçesinde de yürüyüş yapmaya uygun büyük bir labirent bulunuyor.
Sarayı dolaştıktan sonra en tepede bulunan Cafe Gloriette‘de manzarayla birlikte kahvenizi yudumlayabilir ya da Freyja The Croissant Story‘ye geçip eşsiz kruvasanların tadını çıkarabilirsiniz.

Belvedere Sarayı ile rotamıza devam ediyoruz. Saray Yukarı Belvedere ve Aşağı Belvedere olarak iki ayrılıyor. Tercihinize göre tekli bilet veya kombine bilet satın alabilirsiniz. Yukarı Belvedere’de Gustav Klimt’in ‘Öpücük’ adlı ünlü eserini görme şansını elde edebilirsiniz. Ayrıca Monet, Rodin, Van Gogh gibi ünlü ressamların da başyapıtlarını içeriyor. Aşağı Belvedere ise heykel koleksiyonlarıyla ünlüdür. Eğer sadece bir kısmı ziyaret etmeyi düşünüyorsanız ‘Öpücük’ eserini görmeden dönmeyin deriz.
Akşam yemeği için Salm Braeu‘ya doğru rotamızı çeviriyoruz. Burası şinitzel ve pirzolalarıyla ünlü bir restoran; ayrıca da bir bira fabrikası. Biranızı yudumlarken eşsiz yemeğinizin tadını çıkarın deriz, çünkü rotamız yemekten sonra da devam ediyor.

Karnımızı doyurduktan sonra Votivkirsche‘ye doğru yola çıkıyoruz. Bu kilisede akşam saatlerinde müzik eşliğinde sürükleyici bir ışık gösterisi yapılıyor. Yaklaşık yarım saat süren bu gösteriden çıktığınızda gerçek dünyaya dönmek biraz zamanınızı alacak.
Sanatın ve Psikolojinin Arasında: Viyana’da Yolculuk

6. güne Mumok Müzesi‘nde sanatla başlıyoruz. Museum Quarter bölgesinde bulunan Mumok, bir modern sanat müzesidir. Pop-art ve klasik modernizm tarzında eserler bulunuyor. Pablo Picasso, Andy Warhol, Franz West gibi ünlü sanatçıların eserlerini görebilirsiniz. Yani Mumok, modern sanat müzesi olduğu gibi aynı zamanda klasik eserlere de yer veriyor.

Buradan çıktıktan sonra hemen yanında bulunan Leopold Müzesi ile sanat gezimize devam ediyoruz. Burası da Mumok gibi modern sanat müzesidir. Günümüz sanatçılarının dışında Egon Schiele, Gustav Klimt, Oskar Kokoschka’nın eserlerini de görebilirsiniz. Mumok ve Leopold Müzesi, Museum Quarter’da bulunan müzelerden sadece birkaçı. Bu iki müze birbirine benzer nitelikte, bu yüzden birini seçip ziyaret etmek mantıklı olabilir.
Modern sanat turumuzu bitirdikten sonra çevresinde bulununan Phil Cafe Bookshop‘tan kahvemizi alıp yola koyuluyoruz.

Rotamıza meşhur Anheuhr ile devam ediyoruz. Burası iki bina arasına konulmuş büyük bir saat aslında. Öğlen 12’den biraz önce burada olmaya özen gösteriyoruz çünkü saatin içerisinde bulunan figürler 12’de çalmaya başlayan müzikle beraber hareket ediyor. Eğer o saatlerde giderseniz kalabalığa hazırlıklı olun deriz. Yarım saat öncesinden gelenler mi dersiniz, profesyonel kameralarını kuranlar mı… Gittiğinizde ise kameralarınızı 12’den birkaç dakika önceden açmayı unutmayın. Bazen erken başlayabiliyor, bizden söylemesi.

Bir sonraki durağımız psikanalizin doğduğu yer: Sigmund Freud Müzesi. Freud burada yaşadığı dönemlerde psikanaliz üzerine ilk çalışmalarını yapmış. Psikolojiye ilgisi olanların bayılacağı bu müzede Freud’un çalışmalarını da görebilmek mümkün.
Günün son durağı Landtmann Cafe. Freud bu mekana çok sık gelirmiş. Freud’un evini gördük, bir de Freud’un sürekli geldiği mekana görmemek olur mu? Burası Viyana’nın en eski kafelerinden bir tanesi. Kafe olduğuna bakmayın, yemekleri çok lezzetli. Eh tabii, Freud geliyorsa vardır bir bildiği. Yoğun saatlerde rezervasyon gerekli diye duyum aldık, dikkat.
Viyana’ya Son Bakış: Tatlı Bir Veda
İçimizde son gün olmasının burukluğuyla ve koca bir haftanın yorgunluğuyla Viyana’nın son gününde biraz daha klasik bir turist oluyoruz. Merak etmeyin rotamız güzel…

Güne eşsiz bir deneyim ile başlıyoruz: Mythos Mozart Deneyimi. Burası interaktif bir sergi. Bir yandan Mozart’ı dinlerken bir yandan da dev ekranlarda görsel şölen sunuyor. Klasik müzik, modern teknolojiyle buluşuyor ve Mozart’ın müzik yolculuğunu duygular, ışıklar ve seslerle ölümsüzleştiriyor.

Rotamıza Hard Rock Cafe Vienna ile devam ediyoruz. Bugün tam turist olacağız demiştik. Biraz dükkanı gezdikten sonra klasik Hard Rock tişörtünü satın alıp rotamıza devam ediyoruz.

Kohlmarkt‘a doğru yola çıkıyoruz. Burası Viyana’nın en ünlü alışveriş caddelerinden biri. Dünyaca ünlü lüks markalarıyla öne çıkan bu caddede yürümek çok keyifli. Cadde üzerinde ünlü bir tarihi kafe olan Demel bulunuyor. Tatlınızı yiyip ve çayınızı yudumlarken bir yandan bu caddeye bakmaktan kendinizi alamayacaksınız.

Şimdiki rotamız Kartner Caddesi. Bu caddede marketler, giyim mağazaları, hediyelik eşyalar gibi birçok şeyi bulabilirsiniz. Her bütçeye uygun mağazalarla karşılaşabilir, hediyelikler alabilirsiniz. Cadde üzerinde bulunan Oh Vienna adlı tatlı hediyelik eşya dükkanını da tavsiye ederiz.
Gezinin sonuna yaklaşırken Avrupa’nın klasiklerinden olan çift katlı otobüslerle ufak bir şehir gezisi yakışır dedik. Vienna Big Bus şirketinin Hop-on Hop-off turları ile sürenize göre turlara katılabilirsiniz. 3 saatlik ya da 1,5 saatlik tur seçenekleri bulunuyor.

Tüm bir haftanın yorgunluğunu Five Guys‘da atalım dedik. Hamburger severlerin bayılacağı bu dükkan klasik bir fast-food zinciri. Parmaklarınızı yiyeceksiniz diyebiliriz.
Not: Geziniz sırasında Mozart çikolatası ve magnet almayı unutmayın!
Kaynakça:
“VİYANA’DA GEZİLECEK YERLER.” Biz Evde Yokuz. Web. Erişim tarihi: 18.10.2025
“Viyana Gezilecek Yerler : En Güzel 15 Yer FULL LİSTE.” Bir Hayalin Peşinde. Web. Erişim tarihi: 18.10.2025
“Sightseeing in Vienna.” Visiting Vienna. Web. Erişim tarihi: 18.10.2025