Viktoryen Dönemde Kadın İmgesi: “Evdeki Melek”

Editör:
Berru Buldanlıoğlu
spot_img

Viktoryen Dönem (1837–1901), Kraliçe Victoria’nın hüküm sürdüğü ve Sanayi Devrimi’nin etkileriyle toplumsal yapının yeniden biçimlendiği bir çağdır. Bu dönemde özellikle orta sınıf değerleri öne çıkmış; aile kurumu ve ahlaki düzen idealleştirilmiştir. Erkekler kamusal alanda aktif sayılırken, kadınlar özel alana konumlandırılmış; kadının en yüce rolü evdeki melek (angel in the house) olarak tanımlanmıştır. Kadının bu rolü benimsemesi karşılığında ise güvenlik ve korunma vaat edilmiştir.

Coventry Patmore ve “İdeal Kadın”

pinterest.com

Coventry Patmore, The Angel in the House (1854–1862) adlı şiirinde bu ideali övgüyle işler. Kadın, kocasını hoşnut etmeyi en yüce görev bilir:

“Adam hoşnut olmalı; ama adamı hoşnut etmek,
Kadının en büyük mutluluğudur…”

Kadın erkeğin günahını bile üstlenir, affetmeye daima hazırdır:

(She leans and weeps against his breast,
And seems to think the sin was hers;)
“Kadın yaslanır göğsüne, ağlar,
Ve günah kendisininmiş gibi.”

(She loves with love that cannot tire;
And when, ah woe, she loves alone,)
“Sevgisi asla tükenmez, yorulmaz;
Ve yazık ki, yalnız kaldığında bile,”

(Through passionate duty love springs higher,
As grass grows taller round a stone.)
“Görevden doğan tutkuyla sevgisi yükselir,
Nasıl ki taşın etrafında otlar daha gür biter.”

Böylece “zarafet, yumuşaklık, sadelik ve şefkat” gibi nitelikler yalnızca örnek bir Viktorya hanımefendisini değil, adeta yeryüzündeki bir meleği temsil eder.

Charlotte Perkins Gilman: Meleğin Maskesini Düşürmek

pinterest.com/Charlotte Perkins Gilman

Ne var ki bu “melek” imgesi, kadınlara yüklenen beklentilerin ağır ve çelişkili doğasını da gizler. Charlotte Perkins Gilman, alegorik metni An Extinct Angel’da bu çelişkiyi alaycı bir dille açığa çıkarır. Ona göre meleğin tek tutkusu fedakârlıktır; erkek işten sinirle döndüğünde, meleğin görevi “ona yumuşak, sürekli ve göksel bir gülümseme sunmaktır.” Ancak aynı zamanda bütün ev işlerini de üstlenmek zorundadır ve bunları yaparken “melekçe erdemlerinden zerre kaybetmemesi” beklenir. En ufak düşüşünde ise hiçbir bahane kabul edilmez. Gilman, bu koşulları betimleyerek meleğin aslında görünmez bir ev işçisi ve itaate mahkûm bir hayaletten ibaret olduğunu gösterir:

“Ama yavaş yavaş, insanla melek arasındaki evliliklerin beklenmedik sonuçları yüzünden, melekler bilgi ağacının meyvesine yöneldiler.
Ve o gün, gerçekten de öldüler.
Artık bu tür tükenmiştir.
Söylentiye göre, uzak bölgelerde, bilgi meyvesine erişim olmayan yerlerde hâlâ tek tük örnekler bulunabiliyor; ama ırk olarak yok oldular.”

Virginia Woolf: Yaratıcılıkla Çatışan Hayalet

pinterest.com/Virginia Woolf

Virginia Woolf da yazarlık deneyimini aktarırken benzer bir “hayalet” ile savaşmak zorunda kaldığını söyler. O, sayfalarının üzerine kanat gölgesi düşen, eteğinin hışırtısı odasını dolduran bir varlıkla karşılaşır:

“Bu hayalet bir kadındı; ve onu daha iyi tanıdığımda, ünlü bir şiirin kahramanının adıyla çağırdım: Evin Meleği… Elimden geleni yaptım, öldürmeye çalıştım. Defalarca öldürdüğümü sandım, ama geri geliyordu.”

“Evin Meleği”nin Çelişkili Doğası

Art UK /Sophie Anderson – The Song

Woolf’un ifadesi; ev meleğinin kadın yazarı kendi aklını bastırmaya çağıran, yaratıcılığı körelten bir gölge olduğunu ortaya koyar. Şüphesiz ki bu rol kadın için bir prangaydı. Uymak zorunda kaldığı, benliği haline getirilmiş kimliğiydi. Peki “melek” öldüğünde ne olacaktı? Geriye kalan “kendisi” nedir? İşte bunu ne Woolf ne biz bilebilirdik. Kadınlar tüm sanat ve mesleklerde kendini ifade edene kadar da bilemezdik. 

Meleğin Ölümünden Sonra: Boşluk ve Olasılıklar

pexels.com

Patmore’un kutsadığı, Gilman’ın nesli tükenmiş ve Woolf’un öldürmek zorunda kaldığı bu “melek” figürü, kadın için hem ideal hem de baskıcı bir hayalet olarak varlığını sürdürmüştür. Dahası, bu imge özellikle alt ve orta sınıf kadınların yaşamında pratikte uygulanabilir bile değildi. Ev içinde vaat edilen güvenlik çoğu zaman şiddete, bağımlılığa ve çaresizliğe dönüşüyordu.

Sonuç olarak Viktoryen dönemin “Evin Meleği” ideali, kadının hem kutsanmasına hem de yok sayılmasına yol açan ikili bir imgedir. Bu hayaletle hesaplaşmak, bireysel özgürlüğün, ekonomik bağımsızlığın ve toplumsal cinsiyet rollerinin yeniden düşünülmesi gerektiğini açıkça gösterir.


Kaynakça

Woolf, Virginia. “Virginia Woolf, Professions for Women (1931).” Literature Cambridge, 26 Temmuz 2025, web. Erişim tarihi: 6 Ekim 2025.

Patmore, Coventry. “The Angel In The House. Book I. Canto IX.” by Coventry Patmore – Famous poems, famous poets. – All Poetry, allpoetry.com/The-Angel-In-The-House.–Book-I.–Canto-IX., web. Erişim tarihi: 6 Ekim 2025.

Gilman, Charlotte Perkins. An Extinct Angel. web. Erişim tarihi: 5 Ekim 2025.

Öne Çıkarılan Görsel: “Mrs Coventry Patmore: 1010.” The Fitzwilliam Museum

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

spot_img

Alice in Borderland 3. Sezon İncelemesi: Neden Beklentiyi Karşılayamadı?

Alice in Borderland dizisinin 3. sezonun her oyununda Chishiya'nın zekâsını arayıp, Aguni'nin fedakârlığını andık diyebilirim. 

Evrensel Duygular: Anlamadan da Hissedeceğiniz 8 Şarkı

Dili fark etmeksizin ruhunuza dokunan, evrensel duygusal taşıyan 10 şarkıyı keşfedin. Melodik parçalarla hazırladığımız liste, her anınıza eşlik edecek!

Jane Austen ve Aşkın Sosyal Eleştirisi

Jane Austen, romanlarında aşkı sadece romantik bir duygu olarak değil; statü ve kadınların konumu üzerinden ele alarak dönemin evlilik anlayışına eleştirel bir bakış atar.

Shirley Jackson’ın Amerikan Gotik Edebiyatındaki Yeri

Shirley Jackson, Amerikan gotiğine modern bir ses getirmiş ve kalıcı bir iz bırakmıştır.

Amerikan Edebiyatında 4 Yalnız Kahraman

Amerikan edebiyat tarihinin en önemli temsilcileri haline gelmiş kahramanlarımızın ne kadar soyutlanmış bireyler olduğunu farketmiş miydiniz?

Tarihi Eser Rotası: Geçmişten Müzeye Serüven

Müzelerde sergilenen her bir eserin yolculuğu o kadar uzun ki... Gelin, sergilenme sürecine kadar rotaya bir göz atalım...

Bir Günde Geçen 5 Roman

Hızlı geçen yirmi dört saatimizi bir de romanlardan okuyup hissedelim. İyi okumalar.

Sayfadan Kumaşa: Edebiyat Karakterlerinin Giyilebilir Hikâyeleri

Edebiyatın Gardırobu, moda aracılığıyla ikonik karakterlerin hikâyelerini ve ruhlarını yeniden anlatıyor.

Mikro İfadeler: İnsanların Gerçek Duygularını Nasıl Okuruz?

Yüzde beliren mikro ifadeler, bastırılmış duyguların saniyelik izleridir; insanın gizlediği gerçeği açığa çıkararak iletişimin en dürüst hâlini gösterir.

Sabrina Spellman ve Prudence Night: İki Cadı, İki Yol

İlk bakışta zıt gibi duran Sabrina ve Prudence, aynı madeni paranın iki yüzü gibi; farklı ama birbirini tamamlayan, birbirlerinin yokluğu ve varlığıyla anlam kazanan karakterlerdir.

Editor Picks