Victor Hugo Eserlerinde Paris

Editör:
İclal Yaka

“Aşk bir ağaç gibidir: Kendiliğinden yetişir, kökleriyle tüm benliğimizin derinliklerini sarar ve yıkıntı halindeki bir yürekte yeşermeye devam eder.” diyen Victor Hugo’nun Paris aşkına gelin hep birlikte göz atalım.

Victor Hugo Kimdir?

Pinterest

Tam adı Victor Marie Hugo‘dur. 26 Şubat 1802’de Fransa Besançon’da doğdu. Romantizm akımının önemli temsilcilerinden biri olan Hugo; şair, oyun yazarı ve romancıdır. Fransa’nın en büyük ve ünlü yazarlarındandır. Babası subaydır. Babasının mesleği dolayısıyla çokça taşınıp bilgilendi. Alplerin zirvelerindeki karları, Akdeniz’in maviliklerini ve Roma’yı gördü. Ailesiyle Napoli’de kalıp Paris’e geri döndüler.

Hugo’nun ilk eserlerinde annesinin inancı ve krala bağlılılığı görülür. Fakat 1848 Devrimi‘yle birlikte Katolik Kralcı sisteme başkaldırarak cumhuriyetçi ve özgür düşünceyi destekledi. Annesinin desteklemediği bir ilişki yaşadı, annesi vefat edince de evlendi. Bu evlilikten beş çocuğu oldu fakat ilk çocuğu doğduktan kısa bir süre sonra öldü. En büyük kızı da evlendikten kısa bir süre sonra 19 yaşında Seine Nehri’nde boğularak öldü. Hugo, kızının ölümü ve yaşamıyla ilgili birçok şiir yazdı.

Siyasî sebeplerden dolayı sürgüne gönderildi. Fransa’dan ayrılıp Brüksel’e, Jersey’e, Guernsey’e gitti. Af çıksa da sürgünde kalmayı tercih ederek Guernsey’e taşınıp iki yıl orada kaldı. 1870 yılında Paris’e döndüğünde halk onu kahraman olarak karşıladı. 1872’de Meclis’e giremedi. Bu süreçte kendisi hafif bir felç geçirdi, kızı akıl hastanesine kapatıldı, iki oğlu vefat etti. Eşi de 1868’de vefat etmişti. Kişisel kayıplarını yaşarken 1876’da senatoya seçildi fakat partisiyle uyuşamayınca senatodan ayrıldı. 1878’de de hafif bir felç geçirdi.

Wikipedia

1881’de sekseninci yaşı için büyük bir kutlama yapıldı. Victor Hugo, 22 Mayıs 1885’te 83 yaşında zatürreden öldü. Ülkede bir yas havası hȃkim oldu çünkü o bir edebi figür değil takdir edilen bir devlet adamıydı. Cenazesine iki milyondan fazla insan katıldı. Fransa’da pek çok büyük yerlere onun adı verildi.

Yazarlık Hayatı

Pinterest

Zamanın çoğu yazarı gibi Hugo da romantizm akımının en önemli temsilcisi Chateaubriand‘dan etkilendi. İki şahsiyetin hayatı birbirleriyle benzerlik gösterdiği için Hugo, Chateaubriand gibi olmayacaksa bir hiç olmaya karar verdi. Hugo romantizmin eksiklerini gidermeye çalıştı.

Hugo, tutkusu ve yeteneğiyle erken yaşta şöhrete ulaştı. İlk şiir derlemesini yirmi yaşında, şiir kitabını da dört yıl sonra yayımlayarak yeteneğini ortaya koydu. 1829’da ilk kurgu eseri olan Bir İdam Mahkumunun Son Günü‘nü yayımladı. Eser, birçok yazarı etkiledi. 1834’te yazarın Sefiller‘in öncüsü kabul ettiği kısa öyküsü Claude Gueux yayımlandı.

Hugo, ilk romanı Notre Dame’ın Kamburu‘nu 1831’de yayımladı. Roman, büyük başarıyla Avrupa’da diğer dillere çevrildi. Bu eser sayesinde Notre Dame Katedrali restore edildi ve diğer yapıların da bakıma girmesini sağladı.

1830’ların başlarında Hugo, toplumsal sefalet ve adaletsizlik hakkında bir eser yazmaya başladı. Bu eseri tamamlamak için on yedi yıl boyunca devam etti ve nihayet roman 1862’de Sefiller adıyla yayımlandı. Eser çokça ilgi gördü. Rivayete göre Hugo, eser yayımlandığında tatilde imiş ve yayıncısıyla en kısa mektuplaşmayı yaşadı. Hugo’nun “?” mektubu “!” şeklinde cevap buldu. Roman, dünya çapında bir şöhrete kavuşarak sinemalara, tiyatrolara ve sahne gösterilerine uyarlandı.

Hugo, 1866’da Deniz İşçileri romanını yayımladı. Bu eseri sürgünde yaşadığı Guernsey Adası‘na adadı. 1869’da Gülen Adam, 1874’te de Doksan Üç adlı romanlarını yayımladı.

Victor Hugo Eserlerinde Paris

Pinterest

Victor Hugo’nun eserlerine geçmeden önce benimsediği edebi akımdan bahsedelim. Victor Hugo, romantizm akımından etkilenir. Romantizm akımı Fransız Devrimi’yle ortaya çıksa da diğer akımlardan farklı olarak Fransa’nın dışında doğar. Klasisizm akımının kuralcı ve sert yaklaşımına bir tepki olarak gelişen akım hayal dünyası, tabiat, geçmişe özlem ve tarihten beslenir.

Hugo, insanın kalbinin temel duygularının yaşadığı olaylara rağmen değişmeyeceğini, sanatını temelinde insan olduğunu söyler. Sanatçı, toplumu ideal olana yönlendiren kişidir. Hugo tiyatroda da romantik drama yönelir. Tiyatro diğer sanat dallarıyla karıştırılır çünkü romantik akımının özelliklerinden biri de kendini geliştirmek ve beslemek için diğer sanat dallarından faydalanmalı fikridir. Böylelikle tiyatronun sınırını yıkmış olurlar. Hugo da tiyatroyu baleyle, operayla birleştirme emelinde ve tiyatro eserlerinde de bu açıkça hissedilir. Victor Hugo, romantik akımın önemli temsilcilerinden biri olmuştur. Sanatı geliştirmek ve iyileştirmek için düşüncelerini ve hareketlerini rahatça söylemiş, göstermiştir.

Hugo’nun sahip olduğu bu edebi bakış açısıyla birlikte eserlerinde de mekân olarak Paris‘i öne çıkardığını görürüz. Hugo’ya göre Paris, hem kalabalıkların buluştuğu bir halk şehridir hem de gerçek bir şehir modelini yansıtır. Ömürlerini tamamlayan önemli üç şehrin (Kudüs, Atina, Roma) Paris’in ruhunda yaşadığına inanır. Paris işlev olarak kötü düşüncelerin üzerine aydınlıklar serperek olumlu düşünceler eker. Düşünceyi aydınlatıp parlatmak Paris’in işlevidir.

Notre Dame’ın Kamburu

işkültürcom

Notre Dame’ın Kamburu eserinin hikâyesi 1482 yılı Paris’inde geçiyor. Esmeralda güzel bir kız, Katerina adında bir cadı tarafından büyütülür. Esmeralda, çingene kampında yaşarken dedesi tarafında yetiştirilir. Romanın ana karakteri Quasimodo ise katedralin kambur ve çirkin zangocudur. Quasimodo, dış görünüşü yüzünden dışlansa da Frollo onu korur ve iyi bir arkadaşı olur. Quasimodo bir gün Notre Dame’ın yüksek yerinde sallanan Esmeralda’ya aşık olur ve Esmeralda da onu bir kurtuluş olarak görür. Kendi içindeki iyiliği ve masumiyeti temsil eden tek kişi olduğunu düşünür. Esmeralda’nın aşık olduğu Phoebus ona sahte aşkla yaklaşır ve onu incitir. Esmeralda Phoebus’u öldürmekle suçlanıp ve haksız yere hapse atılır. Frollo, Esmeralda’ya saplantılı bir şekilde âşıktır ve kızı kurtarmak için çabalar fakat çabası yetersiz kalır. Öte yandan Quasimodo da kızı kurtarmak için çabalasa da Esmeralda idam edilir. Quasimodo, sevdiği kadına ölene kadar sadık kalır ve Frollo’nun Quasimodo ile birlikte kendisini öldürmesiyle roman son bulur.

Notre Dame Katedrali Pinterest

Roman, 19. yüzyıldan 15. yüzyıla bakan yazarın eseridir. Olay örgüsünde birçok sosyal mesaj ve yazarın düşüncelerini içerir. Eserin tarihi bir roman olduğunu söylemek mümkündür çünkü 15. yüzyılın Paris’i mimarisiyle, halkıyla ve yaşam tarzıyla gözler önüne serilir. Yazar, Notre Dame’ın Kamburu eserini yazmadan önce bu katedralle ilgili birçok belge ve yazı okuyarak bilgi edinir. Romanda Orta Çağı özetleyen katedral silik karakterleri ya da tipleri romanın başkişisi yapar. Romanın en büyük özelliği Paris tasvirleridir. Başta Notre Dame Katedrali olmak üzere Paris’in sokakları, caddeleri, semtleri ve tarihi mekȃnları romanı edebiyat tarihinde özel bir yere taşır.

Hugo, bu romanı sürgündeyken yazar ve bu yüzden de eserin önsözünde Paris’e olan özlemini anlatır. Her yazar için Paris veya yaşadığı şehir farklı bir şekilde çağrışır. Hugo içinse Paris; akıl, doğruluk, ilerleme gibi insanlık değerini yükselten ışık ve aydınlıktır. Yazar, Paris’i tasvir ederken antik uygarlıkların estetiklerini de vurgular. Batılı mimarinin yanında doğulu mimarinin üslubuna da dikkat eder. Victor Hugo Paris‘i Roma, Atina ve Kudüs’ün amaçsal bir birleşimi olarak anlatır.

Exposition Universelle: Paris Metni

Pinterest

Victor Hugo 1867’de Paris’te gerçekleşen Exposition Universelle için Paris metnini kaleme alır. Bu metin yalnızca bulunduğu döneme değil, bugünün Fransa ve Avrupa’sına da bir bakış açısı sunar. Bu metin yazarın sürgünde olduğu dönemde yazılır. Metin, Paris’in bir belgesi niteliğini taşır. Hugo, geleceğe umutla baktığı halde dönemin Fransa yöneticileri bu görüşüne terstir. Bu sisteme öfkesi olan yazar, romanda da yönetime karşı mesafelidir. Bu yolda devam eden Hugo, Paris’i “demokrasinin, barışın, yüzyılın” rehber kitabı olarak tanımlar.

Hugo, Paris’in tarihsel değerini vurgular ve romanda insanlığın geleceğinin inancıyla Paris’i yüceltir. Geleceğin ulusunun başkenti olarak Paris’i gösterir. Fakat ulusun adı Fransa değil Avrupa’dır. Hugo, insanlık tarihinin önemli noktalarda can bulduğunu, Kartaca’dan Kudüs’e önemli şehirlerin bu oluşumda büyük bir rol oynadığını düşünür. Böylelikle Paris’in de yerini sorgulayan yazar, Paris’i dipsiz bir kuyuya benzetir. Paris’in tarihinin katmanlardan oluşmuş bir bütün olarak görür.

Pinterest

Paris semtlerinin tarih boyunca ev sahipliği ettiği etkinlikleri söyler. Siyasete, sanata, felsefeye, ticarete ev sahipliği eden Paris için siyaset ve siyasi olayların yeri özeldir. Hugo, Paris’in geçmişine uzanmayı “cehenneme iniş” olarak görür. Paris’in üstünlüğü Fransız Devrimi’yle insanlığın modern çağa girdiğini belirtir.

Hugo yazısında Avrupa’nın Paris’e, Paris’in Avrupa’ya ait olduğunu ve bu aitliğin siyasal, sanatsal ve düşünsel olarak çok yönlü olduğunu söyler. Paris, insanlık tarihinin her türlü bayağılığını yaşamış olsa da zamanı geldiğinde hepsini kapıya koymayı bilmiştir. Fransız Devrimi’yle Paris, yeni düşüncelerin ana merkezi olur. Bu yüzden Paris’i bir okula benzetir ve Avrupa’nın yönetim merkezi diye niteler.

“Okumayan insan, hayata tek bir pencereden bakar, bildiği ezber cümlelerle olayları yorumlar ve dar kalıplı bakış açısına sahip olur.” Victor Hugo da dar kalıplı bir bakış açısına sahip olmamak için çokça okumuş ve araştırmıştır. Günümüze az ama etkili eserler bırakarak kendinden sonraki nesillere ışık olmuştur. Fransız yazar Paris’i çok sevmiş ve onu hayatının her yerinde yüceltmeye çalışmıştır. O çok sevdiği şehir de onun bu güzel jestine karşılık içinde birçok sanatçı bulundurmasına rağmen Victor Hugo gibi bir yazar bulamamıştır.


Kaynakça:

Kefeli, Emel. Batı Edebiyatında Akımlar. İstanbul: Dergâh Yayınları, 2020.

Öztokat, Nedret. ”Bir Parislinin Gözünden Paris: Victor Hugo ve Paris”. kitap-lık. 82 (2005): 72-77.

”Victor Hugo”. Vikipedi, Web. 23 Haziran 2024, 27 Ağustos 2024.

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Morlara Bürünmüş 8 Albüm Kapağı Tasarımı

Mor renginin hâkim olduğu 8 albüm kapağını inceliyoruz.

You Final Sezonu İncelemesi: İyilerin Kazandığı Dünyada Mutlu Bir Son

You, final sezonuyla izleyicilerine veda ederken Joe Goldberg'in hikâyesi sona eriyor.

Nickel Boys Film İncelemesi: Deneysel Sinema ve Tarihin Birleşimi

2025 Oscar Ödülleri'nde ilgi gören Nickel Boys, iki siyahi gencin bir reform okulunda yaşadıklarına odaklanıyor.

Orhan Kemal – Nâzım Hikmet’le 3,5 Yıl | 22 Alıntı

Türk edebiyatının iki büyük ustası Nâzım Hikmet ve Orhan Kemal'in Bursa Cezaevi'nde koğuş arkadaşlığı yaptıkları yıllara ve sonraki mektuplaşmalarına değinen Nâzım Hikmet'le 3,5 Yıl kitabı, Kemal'in kalemiyle çok içten ve etkileyici bir üslupla okurun karşısına çıkıyor.

İskenderiye Kütüphanesi: Efsane ve Gerçek

Efsane ve Gerçeğin ortak noktası, tarihin tozlu raflarına kaldıramadığı bilgi yuvası: İskenderiye Kütüphanesi.

İstanbul Ansiklopedisi Dizi İncelemesi: Kalabalığın Yalnız İnsanları

İstanbul Ansiklopedisi, büyülü İstanbul sokaklarında hem hayat bulmanın hem kaybolmanın öyküsünü anlatıyor.

Söylenti Edebiyat Editörleri Bu Ay Neler Okudu?

Söylenti Edebiyat editörleri olarak her ay neler okuduğumuzu, nelerin altını çizdiğimizi yakından incelediğimiz serimizin nisan ayı listesi ile karşınızdayız!

Yelpazeli Kadın (1918) Tablo Okuması: Gustav Klimt’in Son Eseri

Yelpazeli Kadın tablosu, zarafeti ve özgünlüğüyle hem sanat tarihine hem de Klimt'in kariyerinde büyük bir önem taşımaktadır.

Dante’nin İlahi Komedyası’nda İnsanlığın Mitolojik ve Manevi Seyahati: Kayboluşun Karanlığı ve Kurtuluşun Işığı

Dante’nin İlahi Komedyası; insanlığın ahlaki seçimlerini sorgulamasına, içsel çatışmalarını aşmasına ve evrensel sorulara yanıt bulmasına rehberlik eder.

Kırmızının Tonlarına Bürünmüş 7 Yabancı Albüm Kapağı

Temalarında kırmızı renginin ön planda olduğu ve gizli anlamlarıyla bizi farklı yolculuklara çıkaran albümleri sizler için derledik.

Editor Picks