Varoluşta Saklanan Saçmalık: Kafka ve Absürdizm

Editör:
Guşef Alhas
spot_img

Zamanın ve hayatının gücünü kıramadığı, unutulmaz yazar Franz Kafka, felsefi ve edebi dünyanın en farklı seslerindendir şüphesiz. Kafka’nın eserlerinde önemli yer tutan varoluşsal sorgulama süreci, aynı zamanda absürdizm düşüncesinin en iyi örneklerinden bir kaçını vermektedir. Absürdizm akımı, usta yazar Kafka’nın “saçma”dan kaçınması ile gelişen eserler: hepsi bu yazıda.

Yaşamı Saran Saçmalık Realitesi ve Absürdizm

Kafka’nın Kaleminden “Mafya” Adlı Çizim / lithub.com

Absürdizm popülerliği daha fazla olan varoluşçuluk yahut egzistansiyalizm ile sık sık birbiri içerisine sokulan, belki de anlamlandırmak konusunda geride bırakılan bir felsefi akımdır. Bu düşünce akımının fikri temellerini Danimarkalı filozof Søren Kierkegaard atmış olsa da absürdizm denince akla gelen ilk isim Albert Camus‘dür. Akımı belirli bir sistem üzerinde kurgulayan filozof ve yazar Camus absürdizmi, romanları içerisinde detayla işleyerek okuyucuya sezdirmeyi başarmıştır. Franz Kafka, bu akım henüz sistemleştirilmeden ve ortaya çıkmadan önce yaşamı noktalanmış bir yazar olmasına karşın ele aldığı düşünceler ve bizlere kazandırdığı eserler ile Alman edebiyatının absürdizm fikri ile bağdaşlaşmış ismidir. Yalnızca bu bilgiden dahi Kafka’nın kalem gücünü ve düşünce dünyasının genişliğini fark etmek mümkün.

Açıklamak gerekirse, absürdizm düşüncesi hayatın anlam arayışı, varoluş, gerçeklik ve hayatın sonrası gibi sorgulamaların her birini anlamsız bir çaba olarak görmektedir. Bu akıma ismini veren “absürt” ise bizi bu anlamsızlığa, sonuç vermeyen arayışa yönlendiren güç olan Tanrı; ve de aynı zamanda bireyi hayat denen azabın içinde tutan saçmalığın kendisi olarak tanımlanabilir.

Akımın egzistansiyalizmden ayrılan ve farklı bir boyut kazanan karakteri ise kişinin bir yazgıya bağlı olduğu düşüncesi ve insanı bu yazgıya yaklaştıran ölüm olgusunun intiharla özdeşleşerek reddedilmesidir. Varoluşçuluk akımında bireyin ellerine bırakılan kader, absürdizmde “saçma”nın ellerindedir ve sonu beklemektedir. Absürde karşı yapılacak en radikal çıkış ise intihardan uzaklaşıp sorgulama sonucu bulunan anlamsızlığı anlamlandırma gayesidir. Kişinin absürdü anlayıp farkında olmasına karşın hayata devam etmeye çalışması ona büyük bir yük, sonsuz bir acı vermektedir. Tüm bu sonuçsuz çaba ve anlamsız acı, Kafka eserlerinde temayı oluşturan endişelerdir, bu nedenle yapıtlar absürdizmden ayrı düşünülemez.

Kafka’nın Bürokrasi İnşası

Orson Welles yönetmenliğinde Dava (The Trail) / diomedia.com

“Kafka’yı okumak labirentin tüm koridorlarına girip çıkmayı, hatta o koridorlarda kaybolmayı gerektirir; bir çıkışı olmadığından emin olarak…”

Franz Kafka kaleminden bürokrasi teması ve bu temanın beraberinde getirdiği içinden çıkılmaz sürükleniş Şato ile Dava eserlerinde büyük yer tutar. Kafka, bireyin toplumda yer edindiğinin somut kanıtı olarak görülen bürokrasi segmentini hayatı boyunca anlamlandırmakta ve içerisindeki gidişatta yer edinmekte güçlük çekmiştir. Bu zorluk biz okurların da adından sıkça söz ettiği “Kafkaesk” terimini literatüre eklemiştir. Bürokrasi içerisinde bilinmezlik, sonuç vermeyen çaba ve en önemlisi anlamsızlık üzerine kurulu bu kurgulama bizleri absürdizm gerçeğine çıkarmaktadır.

Dava romanı, Joseph K. karakterinin nedeni bilinmeyen bir şekilde tutuklanması ile başlar, nedeninin bilinmemesi yanında tutuklandığını öğrenen K. ne evinden alınır ne de hapse atılır. Hukuk kurallarına uyan ve sorumluluk sahibi bir vatandaş imajına sahip olan Joseph, tutuklanmasını anlamlandıramaz; bunun arkadaşları tarafından yapılan bir şaka olduğunu düşünür. “Tutukluluk” süreci boyunca işine her zamanki rutini ile gidip gelen karakterimiz aldığı bir telefon ile pazar günü soruşturması olduğunu öğrenir. Herhangi bir saat bilgisi verilmediği hâlde en uygun zamanı seçip belirtilen adrese gittiğinde K, mahkeme salonu yerine bir ev ile karşılaşır.

Orson Welles yönetmenliğinde Dava (The Trail) / diomedia.com

Dava’nın temelini oluşturan bu olaylar absürdizmin “saçma”sını örneklemek için çok uygun kavramlardır, mühim detay ise bu saçmalığa kapılan Joseph’in sorgulamasının yanında her gerekliliği yerine getirmesi; adeta bu absürtlüğün içine çekilmesidir. Öyle ki Joseph, hiçbir suç işlemediğini bildiği hâlde romanın ilerleyen sayfalarında davası için soruşturmaya kendi isteğiyle sık sık katılır, bürokrasi çarkının içerisinde sıkışarak gerçeği sorgulamayı kendi suç sorgulamasının gerisinde unutur.

Absürdizm düşüncesini Kafka’nın Dava romanı üzerinden ilişkilendirdiğimizde Joseph’in hiçbir sebebe dayandırılmadan tutuklanması olayını absürt olarak tanımlayarak, bu gerçekliğin hiçbir mantığı ve nedeni olmaması açıklamasına bağlarız. Aynı açıklama absürdizmde gerçeklik, hayat, ölüm sorgulamalarının cevabına çıkarır bizleri. Bu “saçma”dan kaçınmanın ve gerçekliğe yaklaşmanın en önemli faktörü yaşananın absürt olduğunu kabul etmek, gerçek olduğu düşüncesine yenilmemektir. Dava’nın sonunda ise Joseph, suçsuz olmasına karşın kendi ayaklarıyla gittiği duruşmaların sonucunda suçlu bulunarak hüküm giyer, bu örneklendirme absürt ile baş edememe ve saçmalığın içerisinde realite aramaya çalışırken boğulmaktır.

Dönüşmek ve Anlamın Kaybı

Dönüşüm / pinterest #image_title

“O gerçekten iyi değil, inanın bana sayın temsilci.
Yoksa hiç kaçırır mıydı Gregor treni? Oğlanın kafasında işten başka bir şey yok.”

Franz Kafka’nın okuyucular tarafından şapka çıkarılan meşhur eseri Dönüşüm, var oluş meselesi ve gerçekliğin sınırını anlamlandırma bakımından önem taşımaktadır. Bunu yaparken Kafka egzistansiyalizmin yanında bizleri absürdizm düşüncesine yönlendiren pek çok detay ve teknik kullanır.

Dönüşüm eseri, Gregor Samsa isimli monoton hayatını işe gidip gelerek sürdüren bir gencin uzun öyküsünü ele alır. Ailesinin huzurunu kaçıran yüklü borçlarını ödemeyi tüm motivasyonu hâline getiren Gregor işine odaklanmış, kendi benliğini sıradan rutinlerinin ve borçların ardında bırakmış bir karakter olarak yazılmıştır. Gregor’un bu kimliği onun başına gelecek dönüşümün algılanıp yorumlanması bakımından önem taşımaktadır. Öyle ki Samsa, hep alıştığı şekilde işe gideceği bir sabah uyandığında, kendisini koca bir böceğe dönüşmüş olarak bulur. Bu olay dizini felsefi ve edebi boyutu incelenmediğinde pek çok kişiye tek bir şey düşündürür: saçmalık. 

Saçmalığın günümüzde sık kullanılan anlamı yanında absürdizm felsefesinde taşıdığı anlamın yükü ortadadır, bu saçmalık Gregor’u şimdiye kadar taşıdığı yükü gösterecek; yaptıklarının anlamını sorgulamamıza sebebiyet verecektir. Aynı zamanda eserde dönüşülen varlığın bir böcek olarak seçilmesi Gregor karakterinin insani duygular, hedefler ve sorgulamalardan ne denli uzak düştüğü gerçeğinin iz düşümüdür. İnsanın gerçekliğine dair merakı ve amacı yok olduğunda, ellerini kullanmakta zorluk çeken bir böcekten farkı kalmaz. Absürdizm burada tekrar devreye girer ve bu dönüşümün anlamsızlığını hayatın pek çok kısmında gözleyebileceğimizi gözler önüne serer, bizler anlarız ki Samsa, hayata dair tek motivasyonu işe gitmek ve ailesinin borçlarını ödemekken de bir birey olarak herhangi bir değer taşımamaktadır. Hayatın, daha doğrusu absürdün ona açtığı bu yolda anlamsızca ilerlemektedir Gregor. Bu ilerleyişe öyle kıstırılmıştır ki, böceğe dönüştüğü gerçeğiyle yüzleştiğinde işe gidemeyecek olma endişesiyle dolar zihni.

Franz Kafka’nın Kaleminden Dönüşüm (Die Verwandlung) / monapsikoloji.com

Samsa’nın varlığına dair tüm motivasyonunu kaybetmesi, onu hayatın anlamsız ve acımasız gerçek yüzüyle tanıştırır. Devam etmesi için yeni bir nedeni olmadığını anlar, aynı zamanda da her bir gerçeğin saçmalık ile sıkı sıkıya bağlı olduğunu. Gregor bir böceğe dönüştüğünde ailesi ona yalnızca bir süre katlanır, geri kalan zamanda saçma bedenini resmin ardında gizlemeye çalışarak yaşar Samsa. Sevgi, bağlılık, aile ve güven unsurları hayatının sıradanlığında ona gerçekçi gözükse de işe yaramayan bir böcek olarak tüm bunların birer yanılsama olduğunu anlar ve absürt ile tanışır. Bu aydınlanma onu öldürmeye çalışan ailesi ile kesinlik kazanmış, çabaların bu saçma düzene etkisinin olmadığını kavramıştır kahramanımız.

Yepyeni fakat yine istekleri olmayan bir bedende var olan Gregor varoluşsal boşlukta süzülürken yok olmasının herkes için en iyisi olacağı kanaatine varır. Bu düşünce onun son anında dahi kendi iradesinden uzak ve absürtün açtığı yolda ilerlediğini gösterir. Kişi anlamsızlık içerisinde, başkaları için, kendisini bilmeden ve görmeden yaşam sürer. Bu kişinin ölümü ise hayatı kadar saçma bir şekilde son bulur.

“Ailesini düşündüğünde içi sevgiyle doluyor ve duygulanıyordu. Kız kardeşinden daha da kararlı bir şekilde, yok olması gerektiğine inanıyordu. Kulenin saati sabahın üçünü vuruncaya kadar böyle boş ve huzur içinde düşüncelerle geçirdi zamanını. Pencereden ortalığın ağarmaya başladığını da gördü. Derken başı kendiliğinden düştü ve burun deliklerinden son nefesini verdi.”


Kaynakça

Franz Kafka’nın Felsefesi, YouTube, Portal, Nisan 2021, web, Erişim Tarihi: 6 Mart 2025

Koç, Emel, Albert Camus’nün Saçma Felsefesi: Caligula, Yabancı ve Sisifos Söyleni, Sobider Sosyal Bilimler Dergisi, 2016, Erişim Tarihi: 6 Mart 2025

Öktem, Demet, Yılmaz Bingöl, Tuğba, Dönüşüm’ün Varoluşçu Terapinin Temel Kavramları Açısından İncelenmesi, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Kadın ve Aile Araştırmaları Dergisi, Haziran 2022, Erişim Tarihi: 8 Mart 2025

Şener, Hasan Engin, Aklın Trajedisi ve Bir Suçlama Olarak Bürokrasi: Kafka’nın Dava’sı ve Şato’su, Memleket Siyasi Yönetim, Haziran 2020, Cilt 15, Erişim Tarihi: 8 Mart 2025

Öne Çıkan Görsel Linki

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

spot_img

BoJack Horseman Dizisinin Unutulmaz Replikleri

Mizah ve dramı buluşturan BoJack Horseman ve hayatın gerçeklerini yansıtan unutulmaz replikleri.

Jane Eyre Nasıl Jane Eyre Oldu?

Jane Eyre, edebiyat tarihinin en önemli kadın figürlerindendir. Onun bakış açısını, deneyimlerini takip eden herkes yaşamını kendinden emin, dik duruşlu birey olarak sürdürebilir.

Soma: Hint Tanrılarının Mucizevi İçkisi

Soma, Hint mitolojisinde tanrıların içkisi olarak bilinir. Canlandıran, zenginlik ve sağlık veren bu içki aynı zamanda tanrılaştırılmıştır.

Ters Cepheye Bakan Balkonlar: Hayatın Arka Yüzünden Bakmak

Ters cepheye bakan bir balkon, insanın içe dönüşünü; ön cephe ise hayata ve topluma açılmayı simgeler. Denge, ruhsal bütünlük için gereklidir.

Linkin Park – From Zero Albüm İncelemesi: Yeniden Doğuş

Chester Bennington’ın ölümünden yedi yıl sonra yeni solistleri Emily Armstrong ile geri dönen rock müziğin efsanesi Linkin Park'ın "From Zero" albümünü inceliyoruz!

2000’lerin En Çok Ses Getiren 10 Asya Filmi

2000'lerde evrensel bir sanat gücü hâline gelmiş Asya sineması, yeni türlerin doğmasına ve sinematik dilin evrilmesine öncülük etmiştir.

Muzaffer Şerif Deneyi: Toplumsal Normların Yaşamımıza Etkisi

Türk Psikolog Muzaffer Şerif sosyal deneyleriyle toplumsal normlara alışılmışın dışında çözümler sunarak küresel bir üne kavuşmuştur.

Problem Ben: İçimizdeki Anti Kahramanlara Yazılan 5 Şarkı

Yalnız ve duygusal bir çıkmazda kalan "anti kahramanlara" ithaf edilmiş bu yazı, onlara yoldaşlık eden 5 şarkıyı ele alıyor.

Rick Owens, Temple of Love: Moda ve Varoluş Üzerine Bir Manifesto

Rick Owens’ın “Temple of Love” sergisi, modayı sanat, politika ve kişisel ifadeyle buluşturarak karanlık, büyüleyici ve şiirsel bir deneyime dönüştürüyor.

Miryokefalon Savaşı: Türklerin Anadolu Zaferi

1176 Miryokefalon Savaşı, Anadolu Selçuklu Devleti’nin Bizans’a karşı kazandığı stratejik zaferle Türklerin Anadolu’daki kalıcılığını kesinleştirdi.

Editor Picks