Kalabalıklardan uzak bir sahil kenarında ya da küçük bir köy evinde tatilde olabilirsiniz… Eğer yanınıza iyi bir kitap da aldıysanız tatiliniz daha da keyifli bir hale gelebilir. Bu yaz, hem valizinizi hafif tutacak hem de sizi bambaşka dünyalara taşıyacak 5 yazar, 5 kitap önerisiyle karşınızdayım.
Bodo Kirchhoff – Başa Gelen
“İnsan kendisini aşmayı başarmadan ilk öpücük mümkün kılamaz. Ama biraz olsun kibrimiz olmadan nerede olurduk – herkes kendi kabuğunda olurdu, hayattan kaçan birer mülteci!” (s. 89)
2016 Alman Kitap Ödüllü Başa Gelen, küçük bir yayınevi işleten Reither’ın hayatını konu alıyor. Reither, yayınevini kapatıp Alplerin eteğinde bir vadiye yerleşerek hayatın karmaşasından kaçmak ister. Bir akşam kapısı çalar ve beklenmedik bir misafirle karşılaşır. Bu gizemli misafir, Reither’ı hem fiziksel hem de içsel bir yolculuğa çıkarır. Sorular ve cevaplarla dolu bu yol romanı, sadece Reither ve misafirinin değil, sizin de hayatınızı sorgulamanıza neden olacak. 192 sayfalık bu roman, siz yolculuğa çıkmışken sizi bambaşka bir yolculuğa daha çıkaracaktır!
Mahir Ünsal Eriş – Sarıyaz
“Sarıyaz, sonbaharın başında olur. Gölgeler uzar, ışık kırılıp yerlere saçılır, yapraklar döküleceklerini haber verirler salınışlarıyla.” (s. 47)
Mahir Ünsal Eriş’in altı yıl aradan sonra çıkardığı Sarıyaz, yöre halkını tedirgin eden bir doğa olayının ardından meydana gelen deprem sonucu mahallede yaşanan olayları konu alıyor. Kitap, birbirinden bağımsız gibi görünen ama okudukça bir yapbozun parçaları gibi birbirini tamamlayan sekiz öyküden oluşuyor. Yazar, sekiz öykünün temeline mahallede yaşanan depremi alıyor. Bu deprem, her karakterin hayatında farklı bir konumda bulunuyor ve farklı olaylara sebebiyet veriyor. Karakterlere farklı açılardan bakan yazar, ters köşeleri yerinde kullanarak okuyucuyu şaşırtıyor, öyküler arasında kurduğu bağları da ustaca bir kurguyla bütünleştiriyor. 134 sayfalık bu öykü kitabı, size keyifli bir okuma serüveni sunacaktır.
Han Kang – Çocuk Geliyor
“Ben mücadele ediyorum. Her gün tek başıma savaşıyorum. Hayatta kalıp, hala yaşıyor olmanın utancıyla savaşıyorum. İnsan olmanın acımasız gerçeğiyle savaşıyorum. Ölümün bu gerçekten sıyrılmamı sağlayacak tek yol olduğu düşüncesiyle savaşıyorum. Siz, benim gibi bir insan olan siz, bana ne diyebilirsiniz?” (s. 104)
Biraz da Uzak Doğu’ya gidecek olursak, Çocuk Geliyor, Kore edebiyatının yükselen değeri, 2024 Nobel Ödüllü yazar Han Kang’ın Kore’deki siyasi kriz zamanında gerçekleşen Gwangju Ayaklanması sonrasında yaşanan trajedileri gerçekçi ve çarpıcı bir şekilde anlattığı etkileyici bir eseri. Kang, karanlık ve kanlı günleri gün yüzüne çıkarırken, ölenlerin ruhlarını da okura açıyor. Kang’ı Vejetaryen romanından da tanıyor olabilirsiniz; bu roman ise sizde farklı duygular uyandıracak. 166 sayfalık roman, sürükleyici ve sade anlatım diliyle sizi içine çekecek ve elinizden bırakmak istemeyeceksiniz.
Melisa Kesmez – Küçük Yuvarlak Taşlar
“Ben anne olmak istemiyorum. Bir canlıyı kendine önce alıştırıp sonra dünyanın ortasında tek başına bırakmanın haksızlık olduğunu düşünüyorum.” (s.81)
Melisa Kesmez’in Küçük Yuvarlak Taşlar adlı öykü kitabında iç içe geçmiş, birbirine bağlanmış ve bu bağların er ya da geç gün yüzüne çıktığı hikâyeleri okuyoruz. Kitap üç öyküden oluşuyor ve bu üç öykü, birbirinin devamı niteliğinde. İsterseniz küçük bir roman gibi de okuyabilirsiniz, bağımsız öyküler olarak da. Kitaba “Nergis’in Hikâyesi” ile başlıyoruz; onun pişmanlıklarına, keşkelerine ortaklık ediyoruz. Nergis, diğer öykülerin de temel taşını oluşturuyor. Daha sonra “Elif’in Hikâyesi”ne geçiyoruz; babasıyla olan ilişkisini, anne oluşunu, kendi annesine duyduğu eksikliği okuyoruz. Son olarak “Mehmet’in Hikâyesi”ne geçiyor ve öykülere bir son noktayı koyuyoruz. Melisa Kesmez, kendine özgü diliyle her karakteri en ince detayına kadar işleyip usul usul okuyucusuna anlatıyor. 84 sayfalık bu aile öyküsü size bambaşka duygular hissettirecektir.
Seray Şahiner – Antabus
“Neyse efendim, doğurdum. Bilin bakalım, cinsiyeti ne? Kız tabii… Erkek olsun istediydim. En azından dayak yemez, hür olur, ne bileyim kız evlat gibi çile çekmez babasından.” (s.41)
Seray Şahiner, Antabus’ta çalışmaya gönderildiği tekstil atölyesinde tecavüze uğradığı için ailesinin zoruyla evlendirilen Leyla’nın hikâyesini okuyucusuyla buluşturuyor. Leyla, gazetelerin üçüncü sayfasında okuduğumuz, sosyal medyada görüp üzüldüğümüz, her akşam haberlerde izlediğimiz o kadın. Seray Şahiner, kadına şiddeti ve kadınların yaşadıkları zorlukları büyük bir ustalıkla işlerken, kullandığı mizahi ögelerle de gerçekleri okuyucusunun hafızasına daha net kazıyor. Antabus, 112 sayfalık gerçekçi, çarpıcı anlatımıyla sürükleyici bir okuma deneyimi yaşatacaktır.
Kaynakça
Kirchhoff, Bodo. “Başa Gelen.” Çev. Anıl Alacaoğlu, Can Yayınları, 2020.
Eriş, Mahir Ünsal. “Sarıyaz.” Doğan Kitap, 2024.
Kang, Han. “Çocuk Geliyor.” Çev. Göksel Türközü, April Yayıncılık, 2024.
Kesmez, Melisa. “Küçük Yuvarlak Taşlar.” İletişim Yayınları, 2022.
Şahiner, Seray. “Antabus.” Doğan Kitap, 2025.