Uysallar: Ağır Bir Sistem Eleştirisi

Elif Darıcı
Elif Darıcı
"ben seninle karşılaşacağımı bilsem başka türlü yetiştirirdim kendimi"
spot_img

Muhteşem kadrosu ile ön plana çıkan Türk yapımı mini dizi Uysallar bugün itibariyle Netflix’te yayımlandı. Türk dizi tarihinin en iyileri arasında yer alan Şahsiyet dizisini yapan Onur Saylak ile Hakan Günday’ı yeniden bir araya getiren projede, uluslararası platformlarda ülkemizi temsil ederek oyunculuğunu en iyi şekilde sergilemiş olan Haluk Bilginer ve usta oyuncu Uğur Yücel başta olmak üzere; Öner Erkan, Songül Öden, Serkan Altunorak, İbrahim Selim, Dorukan Ordu, Nezaket Erden, Umut Yeşildağ, Nilay Yeral oyuncu olarak kadroda yer alıyor.

“Üzerine sis çöken bir şehirde, kapana kısıldığını hisseden bir aile. Yalnızlıklarını paylaşamıyor, seslerini duyuramıyorlar. Ve kesinlikle birbirlerine katlanamıyorlar!”

Aile, ailenin dağılması, aile bireylerinin birbirinden habersiz olarak içlerinde yaşadıkları sırlar ve sıkıntılar, içsel hesaplaşmaları ağırlıklı olarak konu alan dizide yer yer psikolojik analizler görüyoruz. Aslında dizinin içeriği tam da bu!

Uysal ailesinde gençliğini, ilerleyen yaşlarda da hayatını istediği gibi yaşayamamış bastırılmış duyguları olan ama bir o kadar da hayattan zevk almak isteyen mimar bir baba, günümüzde insanların algısının tamamen güzellik, fiziksel özellikler olduğunu yaşattığı karakter ile anlatan estetik algılarının yarattığı tedirginlik ile gününü geçiren, aslında çok başarılı öğrencilik hayatı olan ama ev hanımı olarak hayatını devam ettiren İTÜ işletme mühendisliği mezunu olan anne, üniversite sınavına ikinci kere hazırlanan ancak birçok psikolojik rahatsızlığı bünyesinde barındıran, yalanlarla bir insanın hayatını etkilemeye çalışan Ege ve ailedeki diğer bireylerin hiçbirisinin travmalarından etkilenmeyen, 10 yaşında olması rağmen; ülkemizdeki ve Afrika’daki aç çocukları düşünen, kadınların özgürlüğüne, bir erkeğe bağlı kalmamasına, insanların kendi hayatlarını yaşaması gerektiğini düşünen küçük Ece.

Ailedeki her birey ayrı ayrı bir hayatı temsil ediyor. Yaşamak istedikleri hayatı aile bireylerinden yalanla saklayan ama bir o kadar da aile çatısı altında kalmak isteyen ve kopamayan aile tablosunu işleyen mini dizide en önemli görev Haluk Bilginer’in canlandırdığı rolde yaşam buluyor.

Mimar bir baba olan Oktay’ın “hapishane” tasarlaması neticesinde Berhudar bey ile yolları kesişmesi sonucu ilerleyen olaylar silsilesi bizlere zaman zaman değişik hayatlara, sokak yaşamına yolculuk yaptırıyor. Hapishane tasarımı ise burada ailedeki her bireyin bir hapis hayatı yaşadığını yansıtıyor.

Gençliği Punk müzik ile geçmiş ama istediği şekilde de hayatını yaşayamamış olan Oktay’ın, Ankara’ya gidip yaşayamadığı hayat ile yüzleşmesi ve ailesinden gizli gizli her gece o hayatı yaşamak, bastırılmış duyguları ile yüzleşerek bizlere insanların içinde farklı bir dünyanın daha olduğunu hatırlatıyor. Unutulmuş olan, giyim tarzları, yaptıkları sanat ile zaman zaman toplumdan dışlanmalar yaşayan Punk müzik severlerin hayatlarını bize göstererek adeta Burning Man festivalini tattırıyor.

Bir tarafta ise evde eşinin parası ile geçinmek istemeyen ama bir o kadar da güzellik algılarının kendisinde bıraktığı olumsuz etkiyi atlatmaya çalışan, yaşından gereği de istediği sektörde hiçbir iş bulamayan bir annenin, kendisini bekar olarak tanıtması yalanıyla başlayan yeni arkadaşlık ilişkisi ve evlilik dışı birlikteliğinin kendisinde bıraktığı etki ve olumsuzluklarla yüzleşmek zorunda kalmasını seyrediyoruz. Ebeveynlerinin kendi savrulmuş hayatlarında yetişmeye çalışan Ege ve Ece de bu hayattan nasibini alıyor.

Netflix yapımı olan mini Türk dizisi, klasik Türk filmleri algısını yıkan bir senaryo ve görsel şölen ile izleyicilerin karşısına çıkıyor. Haluk Bilginer’in usta oyunculuğu, Nuri Bilge Ceylan filmleri tadındaki doğallık ve zaman algısının yanı sıra duygusallığı, aşkı ama aynı zamanda da dramatikliği izleyicinin içine kadar işleyen oyunculuğu ile Uğur Yücel’i izliyoruz.

Tüm bunların yanı sıra; sokaktaki yaşam ile gelir düzeyi orta ve yüksek olan aile hayatlarını biz izleyicilere görsel olarak çok başarılı şekilde yansıtmaktadır. Aynı zamanda birbirinden farklı olan bu 3 hayat tarzını işlerken, dünya çapında kadınların yaşadıkları sıkıntıları, aile içi şiddeti, kadın sığınma evlerinde kadınların yaşadıkları olumsuzlukları objektif şekilde anlatmaktadır.

Bu sene yayımlanan ve  Netflix yapımı üçüncü Türk dizisi olan Uysallar, içeriği ve oyuncu kadrosu ile bizlere Türk sinemasının, dizilerinin, yönetmenlerinin, senaristlerinin dünya çapında isimlerini duyuracak derecede güzel işler çıkarttığını bir kere daha göstermiştir. İzlerken keyif almanız dileğiyle!

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

spot_img

Love Bombing Kavramının Chuck Bass ile Eşleştirilmesi

Chuck Bass'in Blair'e yaptığı aşk bombardımanının gerçek aşk değil de manipülasyon olması.

Söylenti Aylık Frekans

Söylenti Müzik Frekansı ile sonbaharın gizemli, esintili ve en sevilen zamanlarına, Ekim ayına hoş geldiniz! Önerilerimiz sizin için hazır.

Valide-i Muazzama : Mahpeyker Kösem Sultan

Naib-i saltanat unvanıyla Osmanlı İmparatorluğu'nu yaklaşık 30 yıl yöneten Mahpeyker Kösem Sultan, attığı adımlarla hanedanın kaderine yön vermiştir.

Hafıza Mekanları: Anıtların Psikolojik ve Toplumsal Etkileri

Anıtlar, toplumsal hafızayı korur ve kimliğimizi inşa eder. Kolektif hafıza ve kültürel aktarımın dönüştürücü gücüdür.

Eşeği Saldım Çayıra – Kazak Abdal | Şiir İncelemesi

Kazak Abdal hayatı ve bilinen şiirlerinden olan Eşeği Saldım Çayıra eserinin incelemesi.

Twinless Film İncelemesi: İki Yalnız, Bir Kayıp

Başrolde Dylan O'Brien'ın yer aldığı kayıp, yalnızlık, bağ kurma arayışı, yas süreci üzerine dokunaklı bir film olan Twinless film incelemesine göz atın.

Alice in Borderland 3. Sezon İncelemesi: Neden Beklentiyi Karşılayamadı?

Alice in Borderland dizisinin 3. sezonun her oyununda Chishiya'nın zekâsını arayıp, Aguni'nin fedakârlığını andık diyebilirim. 

Evrensel Duygular: Anlamadan da Hissedeceğiniz 8 Şarkı

Dili fark etmeksizin ruhunuza dokunan, evrensel duygusal taşıyan 10 şarkıyı keşfedin. Melodik parçalarla hazırladığımız liste, her anınıza eşlik edecek!

Viktoryen Dönemde Kadın İmgesi: “Evdeki Melek”

Viktoryen dönemde ‘Evin Meleği’ ideali, kadını fedakâr ve itaatkâr bir role hapsetti. Gilman ve Woolf bu miti sorgulayarak özgür kadının sesini aradı.

Jane Austen ve Aşkın Sosyal Eleştirisi

Jane Austen, romanlarında aşkı sadece romantik bir duygu olarak değil; statü ve kadınların konumu üzerinden ele alarak dönemin evlilik anlayışına eleştirel bir bakış atar.

Editor Picks