İtalya’nın Alessandria kentinde 5 Ocak 1932’de dünyaya gelen Umberto Eco çağımızın en büyük düşünce adamlarından. “Entelektüel olarak meraklı olmak canlı olmaktır” diyen Eco hayatı boyunca edindiği engin bilgi hazinesi sayesinde keşfettiği labirentlerin sırlarını mütevazice insanlıkla paylaşıyor.
Bir Bilim Adamının Portesi
“Kendimi hafta sonlarında roman yazan ciddi bir profesör olarak görüyorum.”
Yazarlığından evvel Umberto Eco çok yönlü bir akademisyendir. Semiyolog, tarihçi, filozof, estetikçi ve Ortaçağ uzmanıdır. Göstergebilim, eleştirel teori ve felsefe üzerinde yaptığı çalışmalar edebiyat dünyasına yeni bakış açıları sunmuştur. Akademide James Joyce’un modern yaklaşımını inceleyen ilk düşünürlerden olan Eco, yazarın Ulysses ve Finnegan’s Wake kitaplarının nadir nüshalarına da sahipti.
Edebiyat ve göstergebilime ilgi duyan Umberto Eco, Torino Üniversitesi’nde Ortaçağ Felsefesi bölümüne girmiştir. 1954’te doktorasını bitirdikten sonra dersler vermeye başlamış ve aynı zamanda editör ve kültür eleştirmeni olarak çalışmaya başlamıştır. 1962’de Milano Politeknik Üniversitesi’nde göstergebilim dersleri vermiş ve estetik alanındaki klasik eseri Açık Yapıt’ı çıkarmıştır. 1966’da profesör olduğunda da bu eserin zeyli Nâmevcut Yapı Eco’nun yoruma dair fikirlerini tamamlamıştır.
1971’de Avrupa’nın en eski üniversitesi Bologna Üniversitesi’nin ilk göstergebilim profesörü olan Eco’nun akademi ve kültür üzerindeki izinin bir başka kanıtı da 1975’te Milano’daki Bocconi Üniversitesi’ndeki öğrencilerinden birinin modern eleştirel teoriyi derinden etkileyen Antonio Gramsci oluşudur. Bu yıllarda göstergebilim üzerine kaleme aldığı eserler, Göstegebilim Teorisi (1976), Okuyucunun Rolü (1979), Göstegebilim ve Dil Felsefesi (1984), alanın kaynak kitapları haline gelmiştir.
Eco’nun Türkçe’ye çevrilen kurgu dışı eserlerinin bir kısmı da şu şekildedir; Yorum ve Aşırı Yorum (1992),Yanlış Okumalar (1993), Somon Balığıyla Yolculuk (1994), Anlatı Ormanlarında Altı Gezinti (1996), Ortaçağı Düşlemek (1997), Edebiyata Dair (2002), Kitaplardan Kurtulabileceğinizi Sanmayın (2009), Genç Bir Romancının İtirafları (2011), Efsanevi Yerlerin Tarihi (2013), ve Budalalıktan Deliliğe (2016).
Edebiyat ve Kütüphaneler Üzerine
“Okumayan insan tek bir hayat yaşar. Okuyan biri ise 5.000”
Eco için edebiyat bilgiyi düzenleyen ve genişleten bir eğlencedir. Çünkü kurmaca eserler okumak gerçek hayatta gerçekleşebilecek şeylerin uçsuz bucaksızlığını anlamlaştırmaya çalıştığımız bir oyun oynamaktır. İnsanların zamanın başlangıcından beri hikayeler uyduragelişinin sebebi de bizatihi budur. Üstelik yazınsal metinler öğreticidirler, hayat kadar ölüm eğitimi de verirler.
Kütüphanelerin alamet-i farikası, Eco’ya göre, sınırsız oluşlarıdır. Kütüphanede vakit geçirdikçe ne kadar uğraşırsanız uğraşın her şeyi öğrenemeyeceğinizi anlarsınız. Fakat kütüphaneler size okunacak kitapların bolluğundan ziyade bilinecek ne kadar çok şey olduğu konusunda bir sınır olmadığını hissettirir. Nitekim kütüphanelerin fonksiyonu cevaplar vermek değil sizi daha çok soruya boğmaktır. Girdiğiniz zaman çıkıp çıkamayacağınızdan emin olamadığınız bir labirent gibi.
Eco’nun romanları bu analojinin edebiyattaki karşılığıdır. Hayata bir göstergebilimcinin gözlerinden baktığından bahseden Eco için her şey mânâ ifâ eden simge ve sembollerden oluşur, anlamı ve anlatıyı mümkün kılan unsurlar da bunlardır. Bu temel üzerinde Eco’nun akademik çalışmalarının kapsamı dinden müzik notalarına ve hatta çizgi filmlere kadar uzanır. Eco’nun romanlarını ise duvarlarını bilgilerin yollarını anlamın oluşturduğu içerisinden çıkmanın mümkün olmadığı labirentler şeklinde kurgular.
Eco’nun Labirentlerinde Gezinmek
“Hayatta kalmak için hikayeler anlatmalısın.”
Eco için yazmanın keyfi araştırma yapmaktır, ki buna kütüphanelerde eski el yazması eserleri okuyup romanlarının geçmesini planladığı yerleri gezmek de dahildir. Haliyle, Eco’nun romanları ansiklopedileri anımsatır. Sayfa çokluğundansa ihtiva ettikleri felsefi, tarihi, dilbilimsel hatta sanatsal konular romanlara ansiklopedik yapısını kazandırır. Eco bu araştırma süreçlerinde romanlarının dünyasını kurar.
Umberto Eco, 1980’de yayınlanan ilk romanı Gülün Adı ile Sir Arthur Conan Doyle anlatısını ve meşhur karakterleri Sherlock Holmes ve John H. Watson’ı 14. yüzyıl İtalya’sında yeniden yorumlamıştır. Baskerville’li William (Baskerville’lerin Köpeği romanına referans) ve genç yardımcısı Adso bir cinayetle başlayıp komploya dönüşen olaylar zinciriyle karşı karşıya kalır. Nitekim karakterlerimiz kendilerini dini sapıklıkların, kitapların tehlikeli cazibesinin ve labirentlerin içerisinde bulur. Doyle hikayelerinde olduğu üzere olaylar dedektifin yardımcısı tarafından anlatılır. Ancak, Rönesans’ın getireceği değişimlerin eşiğindeki Avrupa’da geçen hikâyede, Holmes referansları basit bir metinlerarasılıktan ziyade gerçeğe giden yolda aklın kutsanmasıdır. Whodunit yapısındaki hikaye özünde gerçeğin; teolojik, filozofik, bilimsel ve tarihsel perspektiflerden sorgulanmasıdır.
Romanlarını yazmaya bir veya birden çok görüntü ile başladığını dile getiren Eco Gülün Adı için manastırda kitap okurken zehirlenen bir keşişin imgesi ile yola çıkmış. Zaten Ortaçağ hakkında yeterince kaynağa sahip olduğundan tek yaptığının eski notlarının içerisinde olduğu dolabı açmak olduğunu söyler. Kitabın başarısı 1986 yılında başrolünü Sean Connery’nin canlandırdığı Jean-Jacques Annaud imzalı filmle taçlandırılır. Lakin, Eco insanların sürekli Gülün Adı’ndan bahsetmesinden şikayetçidir. Yazara göre yazdığı en iyi roman ikinci romanıdır.
Gülün Adı’ndan sonra daha fazla anlatabileceği bir şey olmadığını düşünen Umberto Eco’nun zihninde beklemediği bir anda iki imge canlanır; 20’li yaşlarında Paris’te gördüğü Léon Foucault‘nun sarkaçı ve mezarlıkta trompet çalan bir çocuk. Romanın başı ve sonu bellidir, araya ne koyacağını keşfetmesi ise 8 yıl sürmüştür. Zaten Eco’ya göre bu imgeleri başlatıp dünyayı kurduktan sonra yazarın romanla işi biter, sonrasında roman kendisini yazar.
Eco’nun ikinci romanı, Foucault Sarkacı (1988), fantezi ile gerçeklik arasındaki bağlantıları keşfeder. Roman gösterişli bir yayıncı için çalışan Casaubon, Belbo ve Diotellevi’nin hikayesini anlatır. Tapınak Şövalyeleri’nin dünya hakimiyeti planları olduğuna dair büyük komployu icat etmeye karar verirler. Ancak icat ettiklerine benzer gizli bir cemiyetin de peşlerine düşmesine vesile olurlar. Foucault Sarkacı, Eco’nun göstergebilim çalışmalarının açık bir yansımasıdır. Roman, sınırsız açık yorumun muzipçe gerçeklik kazanıp kaosa yol açabileceğine işaret ederken anlatıların gerçeklik üzerindeki nihai etkisinin gücünü vurgular.
Eco kendini mimetik bir kertenkeleye benzetir. Romanlarının anlattığı dönemin ruhunu ve estetiğini yansıtması için hassasiyet gösterir. Gülün Adı Ortaçağ vakayinamesi şeklinde yazılmıştır ve eğer “17. yüzyılda geçen bir kitap yazarsam, Barok tarzda yazarım” der. Haliyle, 1995’te yayınlanan Önceki Günün Adası’nı yazdıktan sonra 17. yüzyılda kullanılmayan kelimelerin yerini tutacak başka kelimelerle değiştirmesi gerekir. Çünkü roman ölçüm yapma arayışının peşine düşen 17. yüzyıl soylusu Roberto della Griva’nın macerasını mektup parçalarından izlenen bir anlatı yapısı üzerinden anlatır. Eco romanı yazmak için Güney adalarında bir aylık kısa bir tur yapar, aksi takdirde renkleri doğru anlatamayacağını söyler. 1998’de de yine araştırma yapmak için rotasını İstanbul’a çevirir.
Baudolino (2000) Bizans dönemi Konstantinapolis’inde geçen macera hikayesidir ve Eco’nun akademik olarak da ilgilendiği güvenilmez anlatıcı arketipini anlatır. Baudolino hayalgücünün esiridir, yalanlarının bitip gerçeğin başladığı nokta kendisi için muğlaktır. İnsan zihninin kendi dünyasını oluşturmasında mitlerin, fablların, aile geleneklerinin, hatta bilimin elzemliğinden dem vurur. Eco benzer temaları sonraki romanında da keşfetmeye devam eder.
Kraliçe Loana’nın Gizemli Alevi (2004) antik kitap satıcısı Yambo’nun hayatını gençliğinin edebi eserlerini ve süreli yayınlarının izin sürerek yeniden inşa etme çabasını anlatır. Eco, Yambo üzerinden, Mussolini zamanı İtalya’sının porterisini çizer.”Hatırlama eylemi her zaman yeni bir gerçekliğin yaratılmasıyla bağlantılıdır” diyen Eco, kişisel deneyimleri üzerinden roman boyunca anıları saklamayı ve yeniden hatırlamayı inceler.
Umberto Eco, 2010’da yayınlanan Prague Mezarlığı’nda kendisini asıl anlatıcı olarak konumlandırıp romanın diğer güvenilmez anlatıcılarının, Simonini ve alter egosu, saçmalıklarını aydınlatmaya çalışır. “Kitaplar her zaman diğer kitaplardan söz eder” şiarıyla yazan Eco 19. yüzyıl romanlarının ve illüstrasyonlarının parodisini yaratırken hikâyeyi klasik bir 19. yüzyıl anlatısı tarzında sunar.
Ve Eco son romanı Sıfır Sayı (2015) ile okuyucuları 1992’de Colonna isimli bir hayalet yazarın hikayesi üzerinden yeniden komploların içerisine sokar. Romanın olay örgüsü, Mussolini’nin aslında 1945’te ölmeyip yıllarca gizli saklı yaşamaya devam ettiğinin sorgulanmasından başlayıp İkinci Dünya Savaşı’nın son günlerinden 1970’lere kadar bir dizi esrarengiz olaya ve şahısa atıfta bulunur.
Yazarın Son Dileği
19 Şubat 2016 tarihinde 84 yaşında Milan’da vefat eden yazar 10 yıl boyunca kendisi ve yapıtları hakkında konferans ya da seminer yapılmamasını vasiyet etmiştir. Bu vasiyetiyle Eco bir nevi kitapların 10 yıl sonra değerlendirilmesi gerektiği düşüncesini yineleyerek hayatını edebileştirir.
Kaynakça
Bradatan, C. (2020, Mart 9). Always Narrating: The Making and Unmaking of Umberto Eco. Los Angeles Review of Books. Web
Browne, M. (2015, Kasım 12). Umberto Eco: ‘Real literature is about losers’. The Guardian. Web
Byatt, A. (2002, Ekim 19). Here be monsters. The Guardian. Web
Eco, U. (1981). The Theory of Signs and the Role of the Reader. The Bulletin of the Midwest Modern Language Association, 35-45.
Eco, U. (1992). Reading My Readers. Comparative Literature, 819- 827.
Kandell, J. (2016, Şubat 19). Umberto Eco, 84, Best-Selling Academic Who Navigated Two Worlds, Dies. The New York Times. Web
Moss, S. (2016, Şubat 20). Umberto Eco: ‘People are tired of simple things’. The Guardian. Web
Pınar, Ö. (2016, Şubat 20). Umberto Eco: ‘Bilgeliği romana dönüştüren yazar’. BBC. Web
Pacchioni, F., & Kelly, S. (2023, Şubat 21). Umberto Eco. Oxford Bibliographies. Web
Parsons, K. (1993). Cornering: Umberto Eco. Harvard Review, 21-24.
Rachman, T. (2015, Kasım 20). Umberto Eco’s ‘Numero Zero’. The New York Times. Web
Thomson, I. (2016, Şubat 20). Umberto Eco obituary. The Guardian. Web
Umberto Eco. (2023, Mayıs 19). Encyclopedia Britannica. Web
Umberto Eco’s Favorite Books Give New Meaning to the Phrase “Deep Cut”. (2023, Haziran 22). Literary Hub. Web
Who Is Umberto Eco? (2023). Umberto Eco: An Unofficial Biographical Site. Web