Türk edebiyatının önemli isimlerinden Yakup Kadri Karaosmanoğlu, sahip olduğu aydın kimliğiyle yaşadığı ve gördüğü olaylar sonucu çoğunlukla sosyal içerikli eserler yazmıştır. İlk romanı olan Kiralık Konak’ta kronolojik olarak Tanzimat Dönemi’nden başlayarak İkinci Meşrutiyet’e kadar uzanan oradan da Kurtuluş Savaşı yıllarını hissettiren olayları ve durumları anlatmıştır.
Yakup Kadri, Kiralık Konak romanında 1920’li yıllarda dönemin siyasal ve sosyal konularına değinerek toplumdaki batılılaşma sonucunda meydana gelen değişimlere dikkat çeker. Romanda dönemin en belirgin özelliği olarak karşımıza çıkan kuşaklar arası çatışmalar, toplumun kendi içinde parçalanarak yabancılaşması ve geleneksel olan her şeye karşı çıkılması yönüyle anlatılır.
Kuşak Çatışmasına Dair İzler

Romanın temel kavramlarından biri olan kuşak çatışması, kahramanlarının farklı dönemlerde yetişmesi, sahip oldukları hayatlarında farklı tecrübeler göstermesi ve farklı düşünce yapılarının olması yönüyle doğrudan ilgilidir. Bu duruma örnek olarak Seniha’nın kimseye haber vermeden Avrupa’ya kaçmasıyla konağa yolladığı bir mektupta konak hayatının kendisine uygun olmadığı ve bunalmış olduğu, bu hayattan çok sıkıldığı ve orada ancak intihar düşünceleriyle yaşamak zorunda olduğu yazar.
Çocukluk yaştan itibaren yabancı dil öğrenmeye başlayan, Avrupalı mürebbiyelerde eğitim gören, Avrupa’yı anlatan romanlarla meşgul olan ve hayalleri de buna göre şekil alan Seniha’nın karşısında “Ömründe şehir içinde bile yalnız dolaşmamış bu adam için bir genç kızın tek başına Avrupa seyahatine çıkışı akıl durdurucu bir şey,” olduğunu düşünen Naim Efendi vardır. Romanın eski nesli temsil eden en önemli karakteri olarak Naim Efendi, redingot devrine mensuptur. İstanbulin devrinde yetişip gelişmiş ve dolayısıyla bu devir insanının hususiyetini ve zevkini benimsemiştir. Bu durum bir problemi beraberinde getirir; Naim Efendi, yeni devirde etrafındaki neredeyse her şeye yabancı kalır.

Seniha’nın babası olan Servet Bey, kırk beş yaşlarında olup aldığı terbiye ve yaşadığı muhit arasında buhrana düşmüş, çelişkiler içerisinde yaşayan biridir. Sürekli olarak Naim Efendi ile yaşadığı fikir ayrılıkları sebebiyle çatışma yaşayan ve alafranga yaşam tarzını benimseyen dolayısıyla kayınpederi Naim Efendi’nin tam tersine geleneksel değerlerden uzak olan bir kişidir. Seniha karşısında ise yeterince alafranga kimliğe sahip özellikler göstermemiştir.
Roman içerisinde yer alan olaylarda Seniha’nın yalnızca Naim Efendi ile yaşadığı bir nesil çatışması söz konusu değildir. Babası Servet Bey ile de ciddi anlamda ters düştüğü ve hatta kendisine ucube geldiği zamanlar olmuştur. Bu çatışma, esas itibarıyla Naim Efendi, damadı Servet Bey ve torunu Seniha olmak üzere üç kuşak arasında cereyan eder. Ancak en şiddetlisi Naim Efendi ile torunu arasındadır.
Sembolik Açıdan Konak ve Apartman

Cihangir’de bulunan ve esere de ismini vermiş olan konak; Naim Efendi, kızı Sekine Hanım ve ailesinin birlikte kışları geçirdikleri mekândır. Ahlaki ve kültürel dejenerasyonun yaşandığı bu konak, romandaki kırılma noktalarının ve üç neslin arasında cereyan eden kuşak atışmasının yaşandığı yer olarak karşımıza çıkar. Mekânsal anlamda konak, o yıllarda savaşların bir sonucu olarak gücünü kaybeden Osmanlı Devleti’nin ekonomik ve sosyal anlamda çökmeye zemin tutan hâlini anlatır.
Konak, Naim Efendi’yle beraber her gün biraz daha yıkılıp gidiyordu. Vakıa sağı solu
yangın viraneleriyle çevrilmiş olan bu evin harici manzarası pek mağmum bir şeydi, fakat asıl içine girildikten sonradır ki insanın kalbine korku ile karışık derin bir kasvet çöküyordu…
Sekine Hanım ile evlendiklerinden beri iç güveysi olan Servet Bey, ailesiyle birlikte Naim Efendi’nin konağında yaşamaktadır. Uzun süren bu konak hayatı, Servet Bey’in lüks ve Avrupaî yaşantı tarzına olan merakı yüzünden, Naim Efendi’nin yanından ayrılıp Şişli’deki
bir apartmana taşınmalarıyla sona erer. Servet Bey’in eski huzursuzluklarını sona erdiren bu gelişme için romanda, şu ifadeler kullanılır: Doğduğu günden beri aradığı havayı nihayet İstanbul’un bu mahallesinde ve bu yeni evlerde bulabilmişti. Servet Bey, ne zaman boş bir zamanı olsa Şişli’deki apartmanları dolaşır. Servet Bey’in taşınmış olduğu apartman, toplumda o dönem köhne gelen her şeyi bir kenara bırakıp yeni bir devrin geçilmek istendiğinin habercisidir.
Kiralık Konak Romanında Kadın

Seniha iyi bir öğrenim görmüş, çocukluğundan itibaren Avrupai tarzda yetişirilmiş, Fransızca bilen, genç ve bekâr biri olmakla beraber Naim Efendi’nin torunu, Sekine Hanım ve Servet Bey’in kızıdır. Toplumda Batı karşısında duyulan nesiller arası çatışmalardan kültürel çatışmalara kadar her çatışmanın merkezinde bulunan alafranga heveslisi genç kız, romanın büyük bir bölümünde her zaman gitmek istediği ve hayallerini buna göre şekillendirdiği Avrupa’nın hayalini kurmakla meşgul olur. Roman boyunca “şuh” tavırlarıyla tanıdığımız Seniha döneminde asır sonu diye tabir edilen toplumdaki birbirine benzeyen diğer insanları temsil etmektedir. Batılılaşmak istemenin vermiş olduğu aceleci hareketlilik toplumda zamanda kültürel anlamda bir yozlaşmaya sebep olur. Bu nedenle Seniha’ya çizilen sosyal portre, toplumun çöken yanını da anlatan en güzel örnek olarak karşımıza çıkar.
Sekine Hanım, Naim Efendi’nin kızı ve Servet Bey’in eşidir. Sekine Hanım roman içerisinde göstermiş olduğu tavırlarla otoritesiz, iradesiz, çekingen ve tembel bir kadın olarak görünür. Sekine Hanım, bu yönüyle annesine benzemez. Hatta tam tersine konakta olan durumlar karşısında kabullenişleri yönüyle babasına benzer. Çocukları üzerinde herhangi bir etkisi olmayan, kendi iradesini bir kenara bırakıp başkalarının iradeleriyle hareket eden ve özellikle eşi Servet Bey’in alafranga hevesleri karşısında oradan oraya sürüklenen bir kadındır. Seniha’nın annesine benzememek için göstermiş olduğu tavırların altında Sekine Hanım’ın eski terbiyelerle yetişmiş bir vaziyette konak içinde hayatı sönmüş bir kadın olarak yaşamını sürdümeye mahkûm olması gözüyle bakması önemli bir detaydır.

Selma Hanım, genç kızlığından beri ailesine karşı sürekli yardımsever olmuş, kendisine hürmet ettiren ağır vehaşmetli bir kadındır. Özellikle konaktaki kötü gidişat karşısında Naim Efendi’yi sevk ve idare eden, konak içerisindeki olumsuzluklara çözüm bulmaya çalışan, konağın hanımı sayılan Naim Efendi’nin kızından daha baskın ve renkli bir karakterdir. Romandaki geleneksel kültürleri yaşatmaya çalışmış, konak içerisinde yer alan olaylara ve durumlara zaman zaman tepki göstermiştir.
İkinci Meşrûtiyet ve Roman

Kiralık Konak, zamansal anlamda 1910 ile 1914 yıllarını kapsar. Bu açıdan bakıldığında İkinci Meşrutiyet’in ilan edildiği toplumda birtakım değişiklikler ve dönüşümler yaşanmıştır. Meşrutiyet neticesinde ortaya çıkan İnkılap hareketleri her ne kadar askeri sahada yapılması amaçlansa da dil ve kültür açısından karmaşaya ve hatta yozlaşmaya sebep olmuştur. Tıpkı Seniha örneğinde olduğu gibi toplumda varlığını sürdüren bu bireyler kendi ailesine kendi diline ve kültürüne yabancı kalmıştır.
Roman içerisinde ortada var olan çatışmanın sadece nesil üzerinden değildir. Hakkı Celis ve Cemil karakterleri birbirinin akranı olmasına rağmen farklı görüşleri temsil ederler. Hakkı Celis, romanın kronolojik zamanına göre Çanakkale Savaşı’nın yaşandığı dönemlerde şairane iç dünyasında birtakım değişikliklere gitmiştir. Romanın başından beri diğerlerinden farklı özellikler sergileyen ve romantik bir hayal dünyasında yaşayan bu kahramanın romanın sonuna doğru daha gerçekçi, kendi kültürüne bağlı bu nedenle de savaşa gidecek kadar olgun düşüncelere eriştiğini görülür. Bu sonuç Yakup Kadri tarafından Hakkı Celis ve silah arkadaşlarının yozlaşmış toplum içerisinde herkesin ümidi olduğudur.
Kaynakça
Niyazi Akı, Karaosmanoğlu, İnsan-Eser-Fikir-Üslup, İletişim Yayınları, İstanbul, 2001.
TDV İslâm Araştırmaları Merkezi (İSAM) Kütüphanesi
Berna Moran, Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış 1, İletişim Yayınları, İstanbul, 1983.
Kapak görseli: travelatelier.com


