Tyler Durden: Yeraltı Edebiyatının Popüler Anti-Kahramanı

Editör:
Sena Yiğit, Sibel Sancaklı
spot_img

Dövüş Kulübü yayımlandığı günden bu yana üzerindeki ilgiyi kaybetmeyen romanlardan biri olurken, özellikle Tyler Durden karakteri hem edebiyatta hem de toplumda kendine yer etmeyi başardı. Peki, onu gözde bir anti-kahraman yapan neydi?

Geçmişten Gelen Anti-Kahraman

Fight Club (1999) | ouest.france.fr

Tanımı tartışmalı anti-kahraman; ilk olarak Antik Çağ destanlarında, Yunan tragedyalarında karşımıza çıkmaya başlarken “korkak, zayıf, beceriksiz veya sadece şanssız” olarak nitelendirilmiştir. Özellikle Antik Çağ destanlarının kahramanlarının kökenlerinde anti-kahramanca özellikler bulunur. Bu görüşü desteklemek için ise Odisse örnek verilir ve tarihin ilk anti-kahramanı olduğu düşünülür. Anti-kahramanın kökeninde komik bir doğaya sahip olma eğiliminde olan ve birçok teatral araç gibi antik dramaya kadar uzanan bir karakter olarak da kabul edilir. Bunun örneği de Eski Komedya’da (Old Comedy) karşımıza çıkar. Fakat şimdiki gibi merkezi bir karakter olarak değil sadece gülünç herhangi bir karakter rolündedir. Rönesans ile artık insana daha da yaklaşan edebiyat ile anti-kahramanlar Orta Çağ’da da karşımıza çıkar. Bu dönemde Geoffrey Chaucer tarafından kaleme alınan Canterbury Hikâyelerindeki Sir Thopas dönemin anti-kahraman tipidir. Sonrasında ise edebiyatta yer edecek Don Kişot gelecektir.

Mitik karakterler üzerine kurulu Avrupa edebiyatına 19. yüzyıl marjinal sanatçı tipinin girmesiyle 20. yüzyılda modernist bir marjinalleşme gerçekleşir. 17. yüzyılın Pikaro olarak adlandırılan pikaresk romanların maceracı, vasıfsız sayılan tipi derinlik kazanarak romanlarda baş kahramana evrilir. Bu tip Camus, Joyce gibi yazarların elinden geçerek felsefi ve psikolojik derinlik kazanarak topluma ayak uyduramayan anti-kahramanlara dönüşür. Böylece anti-kahramanlar kültürel parçalanmanın yansıması olarak kullanılırlar. Modern hayatın kahramanı artık anti-kahramandır. 20. yüzyılda Dostoyevski Yeraltından Notlar kitabında Yeraltı Adamı’nı tanımlamak için ilk kez anti-kahraman kavramını kullanır: “Bırakın kötülüğü, aslında hiçbir şeyi tam olarak beceremedim; Ne iyi, ne kötü, ne alçak, ne onurlu, ne kahraman ne de böceğin tekiyim.” Bu tip aslında 19. yüzyılda Rus edebiyatında oldukça fazla rastlanan gereksiz adam tipidir. İlk defa Puşkin, kahramanı Onegin için kullanmıştır.

Kökeni Antik Çağ’a uzanan anti-kahramanlar modernite ile öneme kavuşur. Çünkü anti-kahramanlar modern dünyanın parçası olmayı reddeden ve bu dünyanın getirilerine karşı çıkan, yalnız, uyumsuz kahramanlardır. Rosette C. Lamont anti-kahramanların eserlere yansımasını insanlığın kültürel gerileme veya sosyal krizle karşı karşıya kalındığı, toplumun inanç ve umutlarında yaşanan kayıplar sonucu ortaya çıktığını söyler. Böylece anti-kahraman modern insanın karşılaştığı bütün sorunların temsilcisi olarak edebiyatta hayat bulur.

Dövüş Kulübü ve Tyler Durden

Amazon.com.tr

“Mobilya satın alırsınız. Kendinize dersiniz ki, bu hayatım boyunca ihtiyaç duyacağım son kanepe. Kanepeyi, alırsınız ve sonraki birkaç yıl boyunca, hangi işiniz ters giderse gitsin, en azından kanepe sorununuzu çözmüş olduğunuzu bilirsiniz. Sonra aradığınız tabak takımı. Sonra hayallerinizdeki yatak. Perdeler. Halılar.”

Önce bir öykü sonra ise romana dönüşen Dövüş Kulübü, Tyler Durden adlı kimliğin altına giren isimsiz bir kahramanın hikâyesini anlatır. Kitabın ardından David Fincher yönetmenliği ile sinemaya uyarlanan film de büyük ses getirir. Sakin ve bir o kadar sıkıcı yaşamı olan anlatıcı, başlarda okuyucuya müstakil bir karakter olarak görünse de roman ilerledikçe anlaşılır ki aslında Tyler anlatıcının ikinci kişiliğidir. Uykusuzluk problemi çeken, yalnız, huzuru sadece dayanışma gruplarına katılarak bulacağını umut eden, modern dünyanın akışında kaybolmuş herhangi biridir. Bu kayboluş aslında Tyler’ı meydana getirir.

Tyler aslında anlatıcının bastırdığı her yanının ortaya çıktığı, anlatıcının asıl olmak istediği kişidir. Tyler açığa çıkmadan önce dingin, iş ev ve dayanışma grupları arasında mekik dokuyan biridir. Kendine bir yuva oluşturmaya çalışır bunu da tüketimle kendini avutmaya çalışarak sağlar. Belli markalardan kendine ev eşyası edinir.

Fight Club (1999) | digitalspy.com

Modern dünyada ve tüketimin arasında kaybolan anlatıcı kendini kaptırdığı bu dünyadan kurtarmak ve kendi hayal ettiği yer haline getirmek ister. Böylece gizli kalan tarafı Tyler ortaya çıkar Dövüş Kulübü ve Kargaşa Projesi’ni hayata geçirir. Bu proje Tyler’ın modern toplumun dayattığı tüketim kültürüne ve kapitalist düzene karşı başlattığı radikal eylem planıdır.

Tyler Durden: Yeraltı Edebiyatının Popüler Anti-Kahramanı

Fight Club 1999 | vogue.com

Chuck Palahniuk romanın derinliğini arttırmak adına anarşist Tyler Durden’ı yarattığı düşünülebilir. Çünkü Tyler içinde hem kahramanı hem de isyan figürünü barındırır. Tyler’ın başlı başına bir karaktere dönüşmesinde anlatıcının etkisi vardır. İsteklerini, sıkıntılarını giderecek bir şeye ihtiyacı vardır bu da Tyler’ı ortaya çıkarır. Böylece anlatıcının tam tersi olan anti-kahraman meydana gelir. Tyler, anlatıcının olmak istediği her şeyi kendinde barındırmaktadır; karizmatik, güçlü ve özgür bir bireydir, anlatıcının aksine sıkıcı, tekrar eden yaşamı yoktur. Tasarım mobilyalara yatırım yapan anlatıcının evini patlatarak onu bu yaşamından koparmanın ilk adımını gerçekleştirir.

Romanın ilerleyen bölümünde anlatıcıya dünyadaki önemsizliği göstermek için fiziksel acıyı kullanır ve anlatıcının elini kostik soda ile yakar. Tyler anlatıcıyı özgürleştirmeyi öğretmek için bunu yapmıştır, anlatıcıyı küçümserken bir yandan da yanık izinin bir tür kimlik işareti ve uyanış sembolü olduğunu söyler. Buna rağmen anlatıcı Tyler’a hala saygı ve güven besler, onun için rol modeldir. Öyle ki Tyler’ın toplum kurallarına ve standartlarına karşı duyarsızlığı fazlasıyla etkiler. Roman boyunca Tyler’ın anlattığı anıları ve yaptığı şakalar yaramazlık ve aykırılık adı altında düşünülse de aslında aile filmlerine pornografi eklemesi gibi davranışlarının amacı bunlar değildir. Tyler burjuva tarafından alt sınıf için yaratılmış düzene karşı gelmektedir, bu şakaların amacı da yaptıklarının ve diğer alt sınıf insanların toplum üzerindeki etkisini göstermek içindir.

Tyler’ın en belirgin anti-kahraman yapan özelliği Dövüş Kulübü ve Kargaşa Projesi’ni hayata geçirmesidir. Tyler olan düzeni bozmaya çalışmakla kalmayıp kendi düzenini de oluşturmaya çalışmaktadır. Bu yüzden önce Dövüş Kulübü’nü kurar. Modern dünyada erkekliğinin bastırıldığını hisseden, yabancılaşan, modern dünyanın dayattığı para ve güçle gözü boyanmış erkekleri ilkel ama en etkili yol olan yumruk yumruğa dövüş ile kendilerini ve değerlerini kanıtlamasını sağlar. Böylece erkeklere öfke ve hayal kırıklıklarını bu şekilde dışa vurarak atlatmalarını sağlayacak bir fırsat verir. Aynı zamanda anlatıcıyı da motive etmeye başlar, bu sayede spor salonuna gider dövüşlerde başarılı olmak istiyordur. Kulüpteki erkekler arasında ise bir dayanışma da oluşturmuş olur. Hepsi dışarıdaki hayatlarında farklı statülerde ve işlerde olmalarına rağmen Dövüş Kulübü’nde eşit konumdadırlar. Ne sorunları, engelleri olursa olsun başarılı olma şansları vardır. Dövüş olumsuz bir eylemden olumlu bir hadiseye dönüşür.

Fight Club (1999) | beyazperde.com

Filmde, Tyler bununla da kalmayarak başka radikal kararlar da alır, üyelere ödevler verir; kavga ettikleri kişileri kulübe dahil etmek gibi. Bir diğeri ise marketteki adamı silahla tehdit ederek geri üniversiteye döndürmeye çalışmasıdır. Anlatıcının şaşkınlıkla karşıladığı bu eylem aslında kaba kuvvet ve acımasız bir yolla iyiliğe yönlendirmektir. Burada da Tyler anti-kahraman özelliğini konuşturur. Çünkü anti-kahramanlar kötü karakter olarak geçmezler. Onlar iyi niyetli olan veya olmaya çalışan topluma karşı olsa da bir yandan da onların zayıf yanlarını temsil eden karakterlerdir.

Tyler’ın bir sonraki adımı olan Kargaşa Projesi’nin amacı, modern kapitalist toplumun dayattığı tüketim ve kültürü, mevcut finansal sistemi yıkarak bireylerin özgürleşmesini ve yeni bir düzenin kurulmasını sağlamaktır. Bu proje sadece yeni bir düzen için eskisini yıkmak değil, bireylerin de uyanışını sağlamaktır. Fakat buradaki çelişki kulüpteki hepsinin beynini yıkamış olmasıdır. Diktatörlük gibi olan bu proje için Tyler dahil olan erkeklerin şu ana kadar toplumdan öğrendikleri ne varsa onları unutması için beyinlerini yıkayarak manipüle eder. Artık tek dinleyecekleri kişi Tyler’dır. Tyler kredi kartı şirketlerini yok etmek istemektedir. Böylece toplum bankalar altındaki kölelikten kurtularak özgür iradesine kavuşacaktır. Buradaki bir diğer çelişki ise bünyesi altındakilerin özgürlüklerinin olmayışıdır. Kulüptekiler onun emri altındadır, dediklerini yapar, kendi isimlerini bile bilmezler. Böylece Tyler’ın iyi niyetlerini kötülükleri gölgelemeye başlar, elde ettiği güçle zehirlenir.

Modern hayattan kurtulma isteği anlatıcının kontrolünden çıkınca, yalnızca kendisinin tam tersi olan güçlü ve karizmatik bir figür değil aynı zamanda yıkımın ta kendisini yaratır. Elde ettiği güçle zehirlenerek eşitlik idealinden uzaklaşır ve bilinçaltındaki karanlık sonunda Tyler Durden’ı gerçek bir anti-kahramana dönüştürür, anlatıcı bunu fark ettiğinde ise çok geç olacaktır.

Kaynakça

Kadiroğlu, Murat. “A GENEALOGY of ANTIHERO.” Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, İngiliz Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı, 2012, Web.

Ercan, Eren. “Fütürist Bir Anti-Kahraman Örneği: Tyler Durden”, Roman Kahramanları Dergisi, Sayı 55, 2023, Web. Erişim Tarihi: 04.04.2025

“Tyler Durden: Antihero.” Clairealvey, 20 Ağustos 2012, Web. Erişim Tarihi: 04.04.2025

Turan Tilbe, Berrin. “Antik Kahramandan Anti-Kahramana: Kahraman Kavramanın Kökeni ve Gelişimi.” Çeşm-i Cihan (Tarih Kültür ve Sanat Araştırmaları Dergisi) E-Dergisi, vol. 6, no. 1, 10 Temmuz 2019, Web. Erişim Tarihi: 04.04.2025

Öne Çıkan Görsel Linki.

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.