Tutuklu Öğrenciler Unutuldu mu?: Psikolojik ve Kültürel Evrimsel Bir Analiz

Editör:
Sibel Sancaklı
spot_img

Türkiye’de mevcut ekonomik duruma yönelik tartışmaları, politika ve hukuki sorunlar takip ediyor. Politik uygulamaların hukuki boyutunun tartışıldığı bir ülke ekonomisi her geçen gün daha kırılgan bir hale geliyor. Toplumsal sorunlara en çok ses çıkaranların her dönem olduğu gibi mevcut dönemde de gençlerin olması tesadüf değil. Zira yetişkinlerin geçim sıkıntısı gibi çeşitli kaygıları bulunuyor.

Son dönemde barışçıl toplanma ve örgütlenme özgürlüğü haklarını kullanmalarına rağmen tutuklu olarak yargılanan öğrencilere yönelik bilgi akışının zayıfladığı görülüyor. Tutuklu öğrenciler de bu durumu sezmiş ve kendilerini hatırlatma ihtiyacı hissetmeye başlamış durumdalar. Özellikle sosyal medyada yayımlanan mektuplar, açıklamalar ve destek çağrıları; bu görünmezliğe karşı bir ses oluşturma çabasına dönüşmüş durumda. Bu durum sadece bireysel bir mağduriyet değil, aynı zamanda demokratik hakların kullanımına yönelik toplumsal bir sınav niteliği taşıyor. Bu konuyu psikolojik dinamikler ve kültürel arka plan üzerinden değerlendirmek mümkün.

Türkiye’de Aile Yapısına Tarihsel Bir Bakış

Kaynak: Pexels

“Dini bir törenle kutsal bir güvence anlayışı” taşıyan aile yapısı günümüz şartlarında da etkisini sürdürmektedir. Özellikle baba otoritesinin yaygın olduğu Türk aile yapısında, İslamiyet öncesi büyüyüp yetişilen yere “baba ocağı” denmeye devam edilmesi bunun örneklerindendir. 1950’li yıllarda başlayan sanayileşme süreci, sınıf ayrımlarının da derinleşmesi ile sonuçlanmıştır. Aile içinde azalan sosyal ve ekonomik ilişkiler, çekirdek aile tipini ve beraberinde bireysel yaşam tipinin yaygınlaşmasını getirmiştir denebilir.

Cumhuriyet döneminde gerçekleşen kırdan kente göçler, kırsal nüfus ile kentsel alanlarda yaşama oranlarını hemen hemen tersine çevirmiştir. Özellikle 1950’li yıllarda kentsel alanların cazibesi sosyal, kültürel ve diğer hizmetlerin daha fazla sağlanıyor olması nedeniyle artmıştır. Bu, İstanbul’un nüfusundaki artışın da önemli nedenlerinden biridir.

Dayanışma ve yardımlaşma gibi kavramların önemli olduğu ifade edilen Türkiye’nin toplumsal yapısına yönelik araştırmalar halen önemini korumaktadır. Türkiye’de devletin ve sosyal hayatın temelini ailenin oluşturduğu da ifade edilmektedir. Öyle ki aile içindeki haklar ve genel atmosferin, en yüksek devlet kademelerinde dahi gözlemlenmesi mümkün görünmektedir (Eröz, 1977).

Aile ve Benlik Gelişimi

Kaynak: Pexels

Çocukluk kavramı; genel olarak küçük yaş, bakıma ihtiyaç gibi biyolojik özelliklerinin yanında kültürlerarası değişik anlamlar ifade etmektedir. Ebeveynler çocuklarını yetiştirirken onlardan beklentileri de olabilir. Çocuklara nasıl davranıldığının, onların yaşamları üzerinde de kaçınılmaz etkileri olduğu bilinmektedir. Sosyal sınıfların etkilerinin yoğun bir şekilde hissedildiği toplumlarda, ebeveynlik değerleri de farklı beklentiler üzerinden şekillenebilmektedir. Anne babalar çocuklarını hayata hazırlarken daha bireysel yetiştirmeyi tercih edebilmektedirler. Zira çocuklarının orta sınıf mesleklerinde başarılı olabilmeleri veya iş hayatına ne şekilde dahil olabilecekleri bunlara göre değişkenlik gösterebilmektedir. (Kohn, 1969)

İşçi sınıfı ailelerde işçi sınıfı mesleklerinde daha işlevsel olması bakımından çocuğa itaate ve uyuma önem veren bir yaklaşım sergilenebilmektedir. Dolayısıyla çocuğun kendi alanına saygı gösterilen aileler ile itaatkâr olmasına yönelik yaklaşım sergileyen aileler arasındaki ayrımı; sosyal, sınıfsal ve etnik farkların belirlediğini ifade etmek mümkündür.

Ülkelere Göre Çocuk Gelişimi ve Türkiye

Kaynak: Pexels

Çocukluk yıllarına dair farklı ülkelere göre farklı yetiştirme tanımları bulunmaktadır. Örneğin; Hindistan’da tipik bir kız çocuğuna altı yaşından itibaren evde ortalığı süpürme, temizleme veya kardeşlerine bakma gibi görevler yüklenmektedir. Bu kız çocuğu dokuz yaşına basar basmaz giysileri ve oturması kalkması ile ilgili kısıtlamalara maruz kalmaktadır. Yanında bir erkek olmadan sosyalleşmesi yasaklanan bu kız çocukları, dokumacılık için makara sarma gibi el becerileri ile annelerinden gördükleri mesleki becerileri kazanmaları yönünde yönlendirmektedirler. Bu çocukların eğitim almaları ise çeşitli hurafeler ile yine diğer gelişmemiş veya “gelişmekte olan” ülkelerde olduğu gibi mevcut düzene uyum sağlamaktan vazgeçecekleri gerekçesi ile engellenmektedir.

Türkiye’de eğitim halen bir sorun olarak varlığını korumaktadır. Kadınlar çoğunlukla kırsal bölgelerde genç yaşta evlilik, ev işleri ve ailelerinden öğrendikleri becerileri ile varlık gösterebilmektedir. Örneğin, Mardin ve Iğdır gibi şehirlerde 10 kadından biri okuma yazma bilmemektedir. Okullaşma oranları, gelenekler adı altında aile baskısı gibi çeşitli nedenlerle kadınların toplumsal hayattan soyutlanması ile düşük kalmaktadır.

Toplum Neden Sessizliğe Büründü?

Kaynak: Pixabay

Türkiye’de yaygın çocuk yetiştirme stillerinin başında otoriter ebeveynliğin geldiğini ifade etmek yanlış olmaz. Gelişmiş ülkelerde kuralcılık garipsenirken Türkiye’de özerklik garipsenmektedir. Büyüklere saygılı ve itaatkar olmak övülmektedir. Toplumda bu gibi özelliklerle bireylerin yaşam tarzları arasında genel bir bağlantı bulunmaktadır. Toplumlar, ana baba ve diğer insanların beklentileri ile belirli tipteki çocuk davranışlarına neden olan çevreler yaratmaktadır (Kağıtçıbaşı, 2022).

Toplumun neden sessizleştiği konusuna psikolojik açıdan bakıldığında birçok farklı kavram karşımıza çıkmaktadır. Tükenmişlik ve alışma, tükenmiş empati, normalliğe dönüş arzusu bunlardan en önemlileri diyebiliriz. Tükenmişlik ve alışma, zorlayıcı durumlar karşısında duyarsızlaşmayı ifade etmektedir. Diğer yandan bu durumda empati duygusunda azalma anlamına gelen tükenmiş empati ortaya çıkmaktadır. Normalliğe dönüş arzusu ise zorlu dönemlerin sona erip eski, “huzurlu günlere” dönme isteğini ifade etmektedir.

Dayanışma ve Suskunluk

Kaynak: Pixabay

Dayanışma sürecinde; bazı insanlar çekindiklerinden bazıları benzer adımların daha önce başkaları tarafından atılmış olması düşüncesiyle yaşanan umutsuzluklarından, bazıları ise dayanışma ruhunu küçümsemelerinden kaynaklanan bir suskunluk içerisinde olabilir. Üniversite öğrencilerinin başlattığı akademik boykot gibi dayanışma örneklerine katılımlar, derslerin yanında sınavlara da girememe gibi tehditlerin bulunması ile sınırlı kalabilmektedir. Yaşanan belirsizlikten dolayı boykota dahil olmayanların da içinde bulunacağı özgür ifade araçlarının oluşturulması gerekmektedir.

Sonuç olarak çocukluklarında haksızlığa uğrayan çocukların her defasında sert bir tepkiyle karşılaşması ve geri çekilip suskun kalması gibi, konunun üzerinin örtülüp üzerine yazılıp çizilmemesi, adil bir yönetim anlayışının önünde büyük bir engel olarak bulunmaya devam etmektedir.


Kaynakça

Eröz, M. (1977). Türk Ailesi. Ankara: Milli Eğitim Basımevi.

Kağıtçıbaşı, Ç. (2022). Benlik, Aile ve İnsan Gelişimi: Kültürel Psikoloji. 6. baskı, Koç Üniversitesi Yayınları

Kohn, M.L. (1969). Class and conformity: A study in values. New York: Dorsey.

Türkiye İstatistik Kurumu. Ulusal Eğitim İstatistikleri, 2022. Web. Yayın Tarihi: 26 Mayıs 2023. Sayı: 49756.

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.