Türk’ün Ateşle İmtihanı Kitap İncelemesi: İstiklâl Savaşı Hatıraları

Editör:
Sena Yiğit
spot_img

Halide Edib Adıvar‘ın anılarının ilk cildini Mor Salkımlı Ev oluşturur. ”Küçük bir kızın hikâyesi” olarak tanımladığı Mor Salkımlı Ev, hayatının çocukluktan 1918 yılına kadar olan kısımlarını içerir. Türk’ün Ateşle İmtihanı ise sadece Halide Edib’in değil bir ulusun hatıralarını kapsamaktadır. İstiklâl Savaşı hatıraları olarak da tanımlanan Türk’ün Ateşle İmtihanı, 1918 yılından 1923’e kadar olan olayları anlatır. Böylece ilk ciltte küçük bir kızın hikâyesi olarak başlayan hayatı Halide Onbaşı‘nın hikâyesi olarak yön değiştirecektir.

Kitap, üç ana bölümden oluşur; ilk bölümde İstanbul’daki durumu anlatan Halide Edib, Millî Mücadele’yi hazırlayan sebeplerin yanı sıra Anadolu’ya geçiş sürecini de ele alır. İkinci bölümde ise Ankara’da yaşananları anlattıktan sonra, üçüncü bölümde cepheye katılma sürecinden savaşın bitişine kadar cereyan eden olayları anlatır. Kitap boyunca âdeta Millî Mücadele tarihini yazar.

İstanbul: Sahnenin Dışı

Halide Edib Sultanahmet Mitinginde konuşma yapıyor. sözcü.com.tr

”Milletimizi kurtarabilecek olan şey kolaylıkla elde edilebilecek bir başarı değildir; ancak manevi kudretimiz, hürriyet aşkımız, hak ve adalete inancımız bizi kurtarabilir.”

Halide Edib, İstanbul‘daki durumu anlatmaya imparatorluğun çöküşünün tüm milletin üstünde bıraktığı yorgun, şaşkın ve canından bıkkın vaziyeti ifade ederek başlar. Halkın durumu iç açıcı değildir. Zira Müttefik kuvvetleri İstanbul’a girmeleri ile birlikte kötü muamelelere başlamıştır. Bu durum karşısında halkın her türlü haksızlığa karşı bir şekilde dayanabileceğini fakat onurlarına dokunulduğu takdirde işin değişeceğini de ifade eder. Ona göre, Türk gençliği savaştan sonra umutsuz ve karamsar bir vaziyetteyken, Müttefik kuvvetlerinin şehre gelmesi ile birlikte bir uyanma başlar. Bununla birlikte halk arasında yaptığı gözlemlerde kadınların erkekler kadar hassas ve yurdun tehlikede olduğunun bilincinde olduklarını ifade eder.

”Bu şirket vapurlarında, Bebek’ten gelirken umumiyetle İtilaf Kuvvetleri’nin Boğaziçi’ndeki donanmalarının önünden geçerdik. Beni bu manzara o kadar sarstı ve belki de bunu yüzümden belli etmiş olacağım ki, yanımdaki, eli işten katılaşmış bir kadın elimi tutup: ‘Bu da geçer,’ dedi.”

İzmir’in işgali, İstanbul’da da tepkilerin artmasına ve Millî Mücadele hazırlıklarının hız kazanmasına zemin hazırlar. Halide Edib bu durumu, ”Artık şahıs olarak yaşamıyordum. Bu milli, mukaddes cinnetin bir parçasından ibarettim.” diye ifade eder. Ülkenin halini karalara bürünmek olarak tanımlar. Fakat bu durum galiplerin zaferinden daha yüce ve kudretlidir. İstanbul’da mitinglerin yapılmaya başlaması da tam olarak bu döneme rastlar. Halide Edib’in Fatih’te ve Sultanahmet’te yaptığı konuşmalar, bilhassa Sultanahmet Mitingi büyük ses getirir. Sultanahmet Camii önünde kurulan kürsüye çıktığı zaman gördüğü manzara karşısında hayrete düşer. Ayasofya‘ya kadar olan kısım hınca hınç insan doludur. Müttefik kuvvetlerinin uçaklarının alçak uçuşları eşliğinde konuşmasını tamamlar. Sesinin tüm kalabalığa ulaşmasının mümkün olmadığını bilmesine rağmen bu coşkun kalabalığın onu anladığını söyler ve ekler: ”Herkes kendi içinden gelen sesi dinliyordu. Halide ise, o günün kelimesiz gelen bir mesajının medyumundan ibaretti.”

”İnanıyorum ki, Sultanahmet’teki Halide, hergünkü Halide değildi. Bazan en mütevazı ve tanınmamış bir insanın büyük bir milletin büyük idealini temsil edebileceğine inanıyordum. O günkü Halide’nin kalbi bütün Türk kalplerinden gelen hisle atıyor ve Halide’ye gelecek yılların faciasını duyuruyordu.”

Halide Edib‘in işgallere karşı tepkilerde aktif olarak rol alması dikkat çekici bir hal almaya başlar. Yakalanma ihtimalinin yanı sıra mücadelenin Anadolu’da şekillenmeye başlaması, eşi Adnan Adıvar ile birlikte Ankara’ya gitmeye karar vermelerine neden olur. Gizlilikle yürütülen bu sürecin ilk aşaması olarak Özbekler Tekkesi‘ne gitmek için Üsküdar’a geçmeleri gerekmektedir. Kendi deyişiyle, Boğaziçi harp gemilerinin ışıklarıyla pırıl pırıldır. Kılık değiştirerek tanınmayacak kıyafetlere bürünen Halide Edib ve eşi, sorunsuz bir şekilde karşı kıyıya ulaşırlar. Yolculuğun esas zorlu kısmı ise buradan hareket ettiklerinde başlar. Adım adım yaşadıklarını anlatan Halide Edib, Anadolu halkının durumunu da gözlemleme şansı bulur. Kadınların ömürlerinin yıllardır savaşlar ile yoğrulmuş olmasının acısı içini parçalar. Yolculuk esnasında karşılaştıkları Arslan Kaptan ile aralarında geçen diyalog ise ilgi çekicidir. İngilizlerin bizi bu hale getirdiklerine şükredelim diyen Arslan Kaptan’a sebebini sorunca şöyle der: ”Biz çabuk inanan, yufka yürekli insanlarız. Bize iyi muamele etselerdi, onlara inanır, belki istiklalimizi de kaybederdik.” Arslan Kaptan’ın hem durumu böyle yorumlaması hem de daha Millî Mücadele’nin ilk aşamalarında olunmasına rağmen istiklalin kaybedilmediğini düşünmesi, mücadelede yer alanların bakışı açısını anlamak açısından da oldukça kıymetlidir.

Ankara’da: Mücadele Kızışıyor

Atatürk ve Halide Edib mengen.bel.tr

”O günlerde alınacak olan herhangi bir karar Türkiye’nin bütün geleceğine tesir edecekti.”

Halide Edib, Ankara‘ya vardığında onları karşılayanlar arasında Mustafa Kemal Paşa da vardır. İlk görüşmelerinde Halide Edib’in izlenimlerini sorması üzerine Yunus Nadi ile olan konuşmalarını aktararak bir ajans kurulması gerektiğini ifade eder. Halide Edib’e göre, Anadolu’daki hareketin gazetelerden duyulamaması ve propagandasının yapılamaması, mücadelenin duyurulamamasına ve eksik kalmasına neden olmaktadır. Ankara’da iken bu mesele ile yakından ilgilenmeye başlar. İngilizce gazeteleri tercüme ederken gelen telgraflar içinden Anadolu Ajansı ve Hakimiyet-i Milliye için gerekenler üzerinde de çalışır. Bu işlerle meşgul olurken mücadelenin Ankara’da nasıl cereyan ettiğini de gözlemleme şansı bulur. Karargahta olduğu bu süreçte, hem Mustafa Kemal hakkında hem de çevresindeki önemli isimlerle olan diyalogları, sürece etkilerini ve fikirlerini de yeri geldikçe değerlendirir.

”Mustafa Kemal Paşa fikirlerini telkinden hiç yorulmaz, etrafını nihayet kendi düşüncelerine sürüklerdi. İnanıyorum ki, tarihin dramatik ve ani değişmeleri, çok zaman, dinamik fertlerin eseridir.”

Halide Edib, Ankara’daki gündelik hayatına dair teferruatlı bilgiler verirken bir yandan da Millî Mücadele’nin seyrini izah eder. Bugünlerde Yakup Kadri‘nin Ankara’ya gelmesinden bahseden Halide Edib, onun Ateşten Gömlek adında bir Anadolu romanı yazdığından bahseder. Bunun üzerine kendisinin de kafasında bir Anadolu romanı yazmak olduğunu belirleterek bu ismi kendi romanına koyacağını da Yakup Kadri’ye bildirir. Bundan sonraki süreçte, Hilal-i Ahmer Hastanesi’ne hastabakıcı olarak Eskişehir’e gider. Gördüğü hastabakıcılardan biri, roman kahramanı için ilham kaynağı olur. Böylece Ateşten Gömlek’teki Ayşe karakterini kurgular. Burada gördükleri hem savaşın farklı bir boyutunu daha idrak etmesine hem de Anadolu romanının şekillenmesine de vesile olur.

”Memleketimizden Erzurum’dan, İzmir’e kadar kanlı bir yol vardır. Orada ölenlerin her biri isimsiz ve memleketlerini esirlikte kurtarıp hür ve müstakil bir yurt yaratmak için canlarını vermişlerdir. Onlardan biri olmak ve o yolda can vermek benim için daima kafi bir mükafattı.

Doktorlar, hastabakıcılar ve yaralılar arasında geçen günlerinde pek çok olaya şahit olur. Kahramanca savaşan erlerin bir hastabakıcının elinden yemek yediğini de görür, bir gün içinde birçok kol ve bacak kesmek zorunda kalan fakat askerlere şefkatle davranan doktorlara da şahit olur. Bugünleri: ”Bana bütün Türkiye hastahane olmuş gibi gelirdi” şeklinde tanımlar. Savaşın isimsiz kahramanlarını ise şu cümleler ile âdeta ölümsüzleştirir: ”İşte, savaş denilen kanlı ziyafetin burası mutfağı. Orada insan parçaları, gelip geçiyor. Savaş büyük isimler yapıyor, siyaset adamlarının, kumandanlarının heykelleri yapılıyor, halk onlara tapıyor. Halbuki burada, iki dakikada gelip geçen büyük ruhları kimse ne biliyor, ne anlıyor.” 

Halide Onbaşı’nın İzinde

Halide Edib listelist.com

”Ya son bir taarruza geçmek ya da mahvolup gitmek gerçeği ile karşı karşıyaydık. Fakat, bizler o günü görmeyecektik. İşte, garip bir surette ben denilen şeyin tamamen milletin içine karışmış olduğunu en fazla o zaman hissettim.”

Halide Edib‘in Millî Mücadele sürecinde yolu cepheye de düşer. Savaşın her safhasında bulunan Halide Edib, gönüllü olarak katılmak istediğini telgraf yoluyla Mustafa Kemal Paşa‘ya bildirir. Cephedeki günlerinin büyük çoğunluğu Mustafa Kemal Paşa’nın yanında geçer. Bu durum hem savaşın seyrini hem de Mustafa Kemal Paşa’nın hususiyetlerini yakından gözlemlemesine zemin hazırlar.

Türk’ün Ateşle İmtihanı, bir ulusun hatıratıdır. Halide Edib, bu süreci doğrudan yaşamış bir Türk kadını olarak kişisel tarihi ile milletin tarihini bir ele alır. O hem bu dönemi doğrudan yaşamış hem aktif olarak rol almış hem de halkın yaşadıklarını gözlemlemiş ve olayları yerinde görmüştür. Bir romancının kaleminden o günleri okumak kuşkusuz çok kıymetlidir. 29 Ekim‘i idrak etmek İstiklal hatıralarını idrak etmek anlamını taşıdığından, Türk’ün Ateşle İmtihanı‘nın edebî ve tarihi önemi haizdir.


Adıvar, Halide Edib. Türk’ün Ateşle İmtihanı İstiklal Savaşı Hatıraları. İstanbul: Can Yayınları, 2025.

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

spot_img

İngiliz Edebiyatının En Etkili İlk Cümleleri

İngiliz edebiyatının unutulmaz romanları, ilk cümleleriyle okuru içine çekerek anlatının tonunu ve derinliğini okuyucuya işler.

Genç Agrippina: Erken Roma İmparatorluğu’nun En Etkili Kadını

Iulia Agrippina (Genç Agrippina), hırsı ve zekâsıyla erken imparatorluk döneminin en etkili ve güçlü kadınıydı.

Lorde – Melodrama Albüm İncelemesi : Gecenin Ardından Kalanlar

Şiirsel anlatımıyla bizi teatral bir yolculuğa çıkaran Melodrama'nın albüm incelemesi sizlerle.

Çocuklara Öfke, Üzüntü ve Diğer Yoğun Duygular Nasıl Anlatılır?

Çocuklar duygularını gözlem ve taklit yoluyla öğrenir. Ebeveynlerin farklı yöntemlerle duyguları öğretmesi, farkındalık ve sağlıklı iletişimi güçlendirir.

Korku Sinemasının Kalbinin Attığı Yer: Halloween Film Rehberi

Ölülerle yaşayanlar arasındaki perdenin indiği büyülü gece, günümüzde kostümler, şekerler ve korku filmleriyle kutlanır.

Milli Mücadele’nin Kadınları: Halide Edib’in Eserlerindeki Kahraman Kadınlar

Feminist yazında özellikle öne çıkan Halide Edib Adıvar, eserlerinde kadınları genel olarak eğitimli, idealist, vatan aşığı ve cesur kimseler olarak resmetmiştir.

Sonbaharda Evde Yapılacak Ritüeller

Sonbaharın huzur dolu ritüelleri: kitap okumak, yazmak, tatlı yapmak, yoga yapmak ve çalışmakla hem zihni hem bedeni ısıtan, eve ve kendine dönüş mevsimi.

1923’ten 2025’e: Cumhuriyet Romanında Kadın ve Kimlik

Cumhuriyet romanında kadının kimlik yolculuğu, 1923’ten 2025’e uzanan yüz yıllık süreçte özgürleşme, dönüşüm ve çok seslilikle yeniden tanımlanıyor.

Şiirde Yalnızlık ve Katmanlar: Modernizm ve Postmodernizm

Şiirde modernizm, anlamı doğrudan sunmak yerine onu gizlemeyi ve katmanlı hale getirmeyi amaçlar.

Sanatta 29 Ekim’in İzleri: Cumhuriyet Temalı Tablolar

Mustafa Kemal Atatürk'ün liderliğinde doğan Cumhuriyet'in etkileri, sanatta iz bırakan tablolarla zamanın ötesine taşınıyor.

Editor Picks