Türkiye’de Punk Müziğinin Tarihsel Gelişimi

Editör:
Damla Satıroğlu
spot_img

Punk’ı açıklamak zordur çünkü kendi içinde bir tanımı yoktur. Kalıpları ve kategorileri reddeder. Bu sebeple onu rahatça bir yere koyamayız. Müzik türü olmasının yanı sıra bir hareket, bir ideolojidir; insanın yaşamını düzenleyen toplumsal sisteme karşı çıkmaktır. Oldukça geniş bir alanı olan punk, feminizmden işçi haklarına; uyuşturucu kültüründen LGBT haklarına ve veganlığa kadar geniş bir alanı kaplar. Punk kültüründe her zaman bireyselliğe önem verilir. Popüler kültürün bireyselliği ve insanın kendi olabilmesinin önünü kapatmasına karşın Punk, her zaman kişinin kendisi olmasını vurgular. Buna sonuç olarak, Punk popüler kültürün tüketim alışkanlığına çıkarak kendin-yap felsefesi odağında üretim odaklı bir alt-kültür oluşturmuştur. 

Punk rock, topluma ve toplumsal sisteme karşı çıkan bir rock müzik hareketidir. Punk terimi ise kendi içinde Punk İdeolojisini barındıran, kendine özgü giyim biçimi olan ve agresif bir yapıyı özümseyen Punk Rock alt-kültürünü tanımlamak için kullanılan terimdir. Bireyi ve yaşam şeklini yönlendiren toplumsal sistemi en büyük kötülük olarak görür ve ona saldırmaktan geri durmaz. Saçları boyalı, piercingli, ekstra giyim tarzı olan bu insanlar bazıları tarafından “Diğerlerinden farklı olmaya çalışan serseriler” olarak görülseler de otoriteye karşı çıkan birçok eylem içinde Punk’ın devrimci ruhunu barındırır. Örneğin Türkiye’ye damgasını vuran Gezi Parkı Direnişi içinde Punk esintilerini yaşatan olaylardan biridir. 

İstanbul kökenli Punk grubu Hedonistic Noise’in konserinden.

İsyanı, karşı çıkmayı, kışkırtmayı, eleştirmeyi öncü edinen bu müzik türünün Türkiye’de nasıl, ne zaman ortaya çıktığına ve etkilerine beraber bakalım.

Türkiye’de Punk 

70’lerin ikinci yarısında Avrupa’da Punk sahnesi başlamışken Türkiye’de insanlar grev yapıyor, devrim provaları oluyor ve sokak çatışmalarında insanlar ölüyordu. Henüz, “müzik dinlemenin sırası” değildi. 1980 yılında ise Türkiye’de darbe gerçekleşti ve antidemokratik bir ortam oluştu. Öyle bir ortamdı ki sol muhalefet susmak zorunda kalmış, sansür politikası her yere sızmıştı. Dönem, “Tontonculuk” ve arabesk devriydi. Böylesi bir toplumda, arabesk ortamını kabul etmek istemeyenler içinse tek bir yol vardı: Metal müzik.

Daha sonrasında ise Punk müzikle tanışıldı. Türkiye’de punk, gündelik hayatta ne yazık ki yerini bulamamıştır. İngiltere’deki punkların aksine, Türkiye’dekilerin “Farklı bir birey” oldukları için dayak yemelerinin sebebi; genelde uzun saç, küpe ve yırtık kot pantolonlardı. Bu gündelik sokak sıkıntıları dışında Türkiye’de Punk ne gündelik yaşamda ne de politik gündemde tutunabilmiştir. Bu ülkede gençler, toplum ve aile yapısı yüzünden genel anlamda söz sahibi olamadı. Hem ekonomik hem de toplumsal ve ailesel baskılar nedeniyle insanlar, Punk alt-kültürüne sadece belli bir yaşa kadar dahil olabildi. 

Politikanın Türkiyedeki punklar için gündem olamamasının sebebi ise, hem 80 sonrası oldukça faşist tutumlar, Sol’un kendi içine kapanması, Punkların da genel olarak politikayla ilgili olmamalarından dolayı diyebiliriz.

Medyada ise Punklar; diğer ülkelerin medyalarından farksız bir şekilde ucubelik, farklı tipte olmak, hatta satanistlikle bile suçlandılar. Türkiye’de Punk ortamları da gelişememiştir, bunun nedeni ise Punk hakkında okunabilecek kaynak yoktu. Fanzinler ise 90’lı yıllardan sonra ortaya çıkmış ve iletişim kurmak, konser haberleri vermek için kullanılmışlardır.

Dönemin fanzinlerinden örnek.

Türkiye’de ilk defa Punk müziğinin esintileri Tünay Akdeniz ve Çığrışım ile ortaya çıktı. Müzikal olarak Punk Rock müziğine benzemiyordu ancak tutum olarak Punk’ı temsil ediyordu. 1970’lerde Tünay Akdeniz dışında Türkiye’de punk müziği gelişim gösteremedi. 80’ler sonu ve 90’lar başına kadar Punk müziği Türkiye’de pasifliğini korudu. 1980’ler darbesi müzik kültürünün gelişiminin önünü kapattı. Ayrıca oldukça faşist bir ortam içerisinde sadece müzik kültürü değil, her türlü kültürün önü kapanmıştı; arabesk ve türevleri dışında. Genel anlamda süregelen bir arabesk havası alt ve işçi sınıfından insanları kaderciliğe ve karşı çıkmamaya terk etti.

Dönemin fanzinlerinden bir başka örnek.

Darbeden sonraki gergin ortam devam etse de insanlar biraz daha rahatladı ve 1990 başlarında Punk Rock sahnesi başladı. Türkiye’de Punk müzik, Punk’ın “kendin yap” etiğine uygun olarak evlerde çoğaltılan demo kasetlerle yayıldı. Punklar konserleri ve diğer bilgi paylaşımlarını kendi imkanları ile oluşturdukları fanzinler aracılığı ile elden ele dolaştırarak sağlıyorlardı. Yeni Punk grupları kurulmaya başladı. O dönemlerde ülkede Punk’ın yanı sıra rock ve metal sahneleri de artmaya başlamıştı. İnsanlar kendilerini daha rahat ifade edebilmeye başladı. O dönemki alt-kültür gençliği 80’ler darbesinin faşist sansür tutumu devam ederken kendi içinde bir şeyler başardı ve kendilerine özgür bir alan açtılar. Bu alan açılmış olsa da kendine has bir alandı ve sağ cenahtan saldırılar çokça oluyordu. Böyle bir Türkiyede kurulan, o dönemin öncü gruplarına beraber bakalım.  

Athena

1987’de kuruldu. Şimdikinin aksine kurulduğu dönem bir Punk grubuydu. Grup, o zamanlar şimdiki halinden çok daha farklıydı. Daha çok Thrash ve Hardcore türlerini karıştırırlarken günümüzde alt-kültür sahnelerinden uzaklaşmıştır.

Rashit

1993’te kuruldu. Telaşa Mahal Yok, Adam Olmak İstemiyorum, Her Şeyin Bedeli Var ve İnsan Neslinin Sonu albümlerini çıkarmışlardır. Günümüzde hâlâ müzik yapmaya devam etmektedirler. Eski tarzlarından biraz daha sakin bir müzik yapsalar da Punk esintileri hâlâ müziklerinde vardır. Punk’ın kendin-yap kültürünü halen yaşatmaktalar.  

Tampon

1993 yılında kuruldu. Türkiyedeki ilk kadın punk rock gruplarındandır. Grup, kadınların askere alınmamasından, sokakta rahat yürüyememelerine kadar uzanan çeşitli konuları ele alan şarkılar yayınlamıştır. 

2000’ler

Türkiyede Punk’ın üretiminin arttığı bir zaman dilimiydi 2000’ler. Hem dinleyen hem de müziği yapan kişi sayısı artmıştı. Yeni çıkan, müzik hayatına başlayan grup sayısı en çok bu dönemdeydi. Punk’ın en verimli zamanlarından biriydi. Punk’ın büyümesinin en büyük nedeni ise müziğe erişim çok daha kolaylaşmış olmasıydı. Konserler daha fazla oluyordu. Özgürlük alanı hâlâ çok geniş olmasa da birçok konser gerçekleştirilmeye devam edilmiştir. Bu sınırlı alan içerisinde, Punklar toplanmaya ve müziklerini yapmaya devam etti. Kendin-yap kültürü ise yoğun bir şekilde devam etmekteydi. Ayrıca metalciler ve Punk’lar arasındaki kavgalar azalmıştı. Ortam 90’lar döneminden daha sakindi. Bu dönemde kurulmuş ve müzik yapmış bazı gruplar: 

2003 Yılında müziğe başlayan Kilink, 2007’de Punk müziğini bırakmış olsa da günümüzde Palmiyeler olarak devam etmektedirler. Kendi deyimleriyle “Kafalarına göre” müzik yapmaktadırlar. Sahibinin Sesi, 3 Akorun İntikamı, Lanetimi Kokla Bebek ve Kasaba isminde dört albüm çıkarmışlardır.  

Cemiyette Pişiyorum ve Dengesiz Herifler

Cemiyette Pişiyorum, 2000 yılında kuruldu. Et Rengi Tuzak, Hayvanat Bahçesi, Kahrolsun Edebiyat ve Düşersem Hatırla çıkardıkları albümlerdendir. Günümüzde hâlâ müziğe devam etmektedirler. 

Ska Punk ve Reggae yapan Dengesiz Herifler ise Ankara’da kurulmuştur. Sıfır ve Layığın Budur isminde iki adet albümleri bulunmaktadır. Günümüzde müzik yapmamaktadırlar. 

2010’lar

Punk 2000’ler kadar üretken olmasa da birçok yeni grup çıktı, kendin-yap kültürü ise devam etmekteydi. Bu dönemde kurulmuş birçok grup hâlâ müzik yapmaya devam etmektedir. 

Hedonistic Noise

2016 yılında kuruldu. Kendi deyimleriyle “damar punk” yapan grubun müziğinde daha çok garage, grunge veya post-punk esintileri görünür. Silence Is More Musical, Doğal Seçilim ve O.. Çocuklarından Masallar Ve Hikayeler isimli üç albümleri vardır. Günümüzde müzik yapmamaktadırlar. 

Asperger ve Padme

Asperger, 2015 yılında kuruldu. Dinlemesi epey eğlenceli parçalar çıkartan grup, isimlerini yaptıkları başarılı işlerle Punk sahnelerinde çokça duyuran bir gruptur. Kediyi Sev, Kendini Yak ve Z Kuşağı Sokağa Çıksın isimli iki albümleri vardır.  

Padme ise 2015 yılında kurulan bir başka grup. Melodik ve hızlı Punk müzik yapan grup, şimdiye kadar üç albüm çıkardı.

Günümüzde Punk, müziği ve giyim tarzıyla bir moda akımı gibi sunulup, kapitalizm tarafından ambalajlanmış ve bir tüketim ürünü haline getirilmeye çalışılmışsa da Punk hâlâ bir tavır olarak kendi komünitesini ve alt-kültürünü yaşatmaya devam edecek ve kendini yaşatacaktır.


Kaynakça:

delikasap. Türkiye Punk Haritası. Erişim: 17.08.2023.Web

Travma. “Her fanzin düzene atılacak bir tokattır!” Erişim: 17.08.2023. Web

Sezgin Boynik ve Tolga Güldallı, Türkiye’de Punk ve Yeraltı Kaynaklarının Kesintili Tarihi 1978-1999, BAS Yayınları, 1999.

Öne çıkan görsel: pleasekillme.com

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.