2011 yılında yayımlanan Vapurlara Küsmek adlı öykü kitabının yazarı Türker Ayyıldız 1972 doğumlu bir şair ve öykü yazarıdır. Marmara Üniversitesi’nde İktisat okumuştur, öğrenim hayatı sırasında ve sonrasında çeşitli dergilerde öykülerini ve şiirlerini yayımlayarak yoluna devam etmiştir. Günümüzde İstanbul’da yaşayan yazar, çalışmalarına burada devam etmektedir. Hem düzyazı hem de şiir türünde eserler vermiştir. Şikeste (2016) ve Vapurlara Küsmek (2011) öykü; bu yıl çıkan Sin (2023) ilk roman ve Kese Kağıdına Sarılı Şeyler (2009) şiir kitabıdır. Bu yazımızda alıntılarını sizlerle paylaşacağımız Vapurlara Küsmek Orhan Kemal Öykü Ödülü‘nü almıştır. Kitap Vapurlara Küsmek, Köstebek Sancısı, Minyatür Kale, Iskarpela, Otuz Sekiz Oda ve Birtakım Soykalar, Karartılar, Otuz Dört Paris Tunceli, Güz Değil Sonbahar, Dört Kız Bir Oğlan, Kuşçu Akif’in Kanatları, İs Mürekkebi, Onur ve Bir Garip Düş adlı toplam on üç öyküden oluşur.
Türker Ayyıldız’ın anlatım tarzına ışık tutarsak eğer ‘şiirsel’ ve ‘sinematik’ bir dilin ağır bastığını görürüz. Öykü türünün belkemiğini oluşturan ‘ayrıntılardan doğan kelimeler’i yakalama yeteneği öykü kitaplarında görülebilir. Bu yetkinlik ile birlikte yakaladığı ve kelimeleri şiirsel dil dokusuyla zenginleştirir.
Betimlemelerin ve gözlem yeteneğinin birleşimi ile ortaya çıkardığı özgün anlatımının göze çarptığı alıntıları ve öykü içerisinde serpiştirilmiş, hayata dokunan cümlelerini sizler için derledik, iyi okumalar!
1.”O gece sandalın içinde sabaha kadar sallandı yıldızlar. Bu şehirde çok uzun zamandır yıldız görmemiştim. Bir tanesi usulca kayıverdi. Heyecanlandım, tutmak için dilekler arandım. Yoktu, tutacağım dilekleri düşürmüştüm. ‘Aldırma Payidar,’ dedim. Aldırmadım. Sonra bir bulut ayın önüne geçti, yakamoz kayboldu.” (s.11)
2.”Hava iyice grileşmişti, rüzgar minicik bir iki yağmur tanesi getirdi yüzüme.” (s. 75)
3.”Yıllar, sevilen bir kitabın bitmesi gibi geçivermiş.” (s.38)
4.”Yaz tatili çabucak bitti, güz geldi takvimlere. Sabahları sıklıkla çiğ düşüyor, kısa kollular üşütüyor artık. Kırmızı traktörler pancar sökümü için ırgat taşırken tarlalara, yorganın içinden çıkmak istemiyor çocukluğum.” (s.49)
5. “Okumayaydı keşke, koşa koşa gelmeyeydi elin adamının yanına. Hem şiir öyle dıştan okunacak bir şey değildi ki.” (s.33)
6. “Yakamozların üzerinde durmadan salınıyor teknenin karartısı. Ne çok uzak ne de çok yakın.” (s.42)
7. “‘Her fani ölümü tadacaktır,’ dedi büyükannesi. Ölen mi tadıyordu ölümü, kalan mı bilemedim.” (s.14)
8. “O inci gibi yazısına bir haller oldu bu ara. Dalgalanmış, yağmur yemiş ekinler gibi sözcükler. Buruşturulup çöpe yollanan bu kaçıncı kağıt kim bilir?” (s. 31)
9. “Gözleri eski bir zamandan kopup gelmiş, başka birinin gözleri gibiydi. Kızarmış, yuvaları çökmüş. Kapkara bir gölge sarmış etrafını, karanlığın içinde yeşil kılcallar oluşmuş.” (s. 78)
10. “Yüzüme bakıp, ‘Hoşçakalın,’ dedi. Sanki orta yerinden kırılıp masaya düşmüştü sözcükler. Sadece sözcükler mi? Dudaklarının bitim yerleri de düşmüştü.” (s. 11)
11. “Sokak itleri bir yere geç kalıyormuş gibi soluklanarak geçip gitti yanından. Bekçi düdüklerini özledi kulağı. Gece geç kalınmış bir tren gibi uzayıp gidiyordu.” (s. 82)
12. “Kar değil de sessizlik yağıyordu sanki mahalleye, sokak lambasının köhne ışığına iç sıkıntısına benzer şeyler düşüyordu.” (s. 61)
13.”Susup başımı önüme eğdim. Dokunsalar ağlayacaktım, dokunmadılar.” (s. 14)
14.”Ahşap çerçeveli kum saati ters çevrilmiş, alt hazneye telaş içinde zerrecikler döküyordu.” (s. 84)
15. “Kalabalık dağılınca laf olsun diye arabanın rengini soruyorum. Uzunca öksürüyor. Sanki soruyu duymamış gibi sessiz kalıyor dakikalarca. Duvarda unutulmuş eski takvimler gibi düşüyor ağzından kelimeler.” (s. 16)
Ayyıldız, Türker. Vapurlara Küsmek. İstanbul: Sel Yayıncılık, 2016.


