Türk Resim Sanatında Batılılaşma Serisi: 1914 (Çallı) Kuşağı

spot_img

“Türk Resim Sanatında Batılılaşma” serisinde ilk yazımıza Minyatür ile başlamıştık (ilgili içeriğe buradan ulaşabilirsiniz) ardından Primitifler ile devam ettik (ilgili içeriğe buradan ulaşabilirsiniz). Resmi, minyatür minvalinden çıkararak tuvale taşımıştık. Bu yazımızda ise, tuvaldeki bu resmi biraz daha klasik kalıplardan çıkararak, modernleştireceğiz. Türk Resim Sanatında batılılaşma nasıl oldu, nasıl ve nerede başladı, hangi konu veya temalar esas alındı minvalindeki bazı soruları irdeleyeceğiz.

Nedir bu ‘1914 Kuşağı’ İfadesinden Kasıt?

Çallı Kuşağı, 1914 Kuşağı, Türk İzlenimciler, Türk Emperyonistler gibi birden fazla isim alan bu kuşak, Türk resminde Batılaşmanın büyük bir atılımı olarak da kabul edilir. Bu kuşak sanatçıları Osmanlı Resmi için büyük önem arz eder. Osmanlı resim kronolojisine baktığımızda son kuşağı oluşturan bu sanat kuşağı ve temsilcileri, Batı’nın 15. yüzyılda yakalamış olduğu realist resim anlayışını Osmanlı resmine uygun hale getirerek, Osmanlı resminin farklı bir boyut kazanmasına sebep olmuşlardır (Kaynak).

1914 Kuşağı, bizzat resim eğitimi dersi alan bir grup gencin oluşturduğu bir kuşaktır. Osman Hamdi Bey’in o dönemde açtığı “Sanay-i Nefise Mektebi” bu kuşak gencin resim atölyelerinde bizzat çalışmasına ve günümüzün Türk Resim Sanatının dönüm noktası olarak bilinen bazı değerli sanatçıların yetişmesine vesile olmuştur.

O dönemde iş sıkıntıları, toplumun resme bakış açısı nedeniyle çok fazla öğrencisi olmayan okul, yeni kanunların ve derslerin eklenmesi ile daha tercih edilir oldu. Diğer okul ders müfredatlarına eklenen resim dersi nedeniyle, bu ders için öğreticiye ihtiyaç duyuldu. Hal böyle olunca ve iş imkanları artınca yeni açılan bu okula giden kişi sayısı da arttı. Sanay-i Nefise Mektebi’nde genel olarak resim eğitimi veriliyordu. Hocalarının tamamını yabancı kesim oluştururken, öğrenciler genelde yerli halktan seçiliyordu. Özellikle gayri-müslim gençlerin en çok dikkatini çeken okullar arasındaydı.

Bu okul mezun vermeye başlayınca 1908-1914 yılları arasında yurtdışına öğrenci göndermeye başladı. Çünkü o dönemde toplumda gelişmiş bir resim yapma düzeyi yoktu. Avrupa ise bu konuda oldukça ilerideydi. Avrupa stilini görmek isteyen bir çok öğrenci ya kendi imkanlarıyla ya da verilen burslarla Avrupa’ya gitti (Kaynak).

1914 Kuşağı Resim Üslubu

1914 Kuşağı ressamlar dönemin şartlarına göre olukça cesur resimler yaparak Batı’nın resim üslubunu kısmen de olsa 10-15 yıl içinde Türkiye sınırları içine taşımışlardır. Genelde manzara, natürmort, kent ve kır silüetleri, portreler resme konu omuştur ve genellikle realizm akımı esastır. Çalışkanlık temasına resimlerde sıklıkla rastlanır. Resim bu süreçte bazı teknik detaylardan; minyatür üslubundan sıyrılarak yerini perspektife bırakmıştır. Bu modern ressamlar, toplumun baskılayıcı ve sınırlayıcı kalıplarını resimlerinde yok etmişlerdir. Çallı Kuşağı olarak da bilinen bu kuşak adını dönemin en önemli temsilcilerinden biri olan İbrahim Çallı‘dan almıştır.

Çınaraltı, İbrahim Çallıi Tuval üstüne yağlı boya. 

Avrupa’da resim tekniği konusunda kendini geliştiren sanatçılar, I. Dünya Savaşı nedeniyle yurda geri dönmüşlerdir. Fakat burada öğrendikleri resim üslubunu da yanlarında getirmişlerdir. Bu sanatçılar, İstanbul’un görkemli sahillerini, manzaralarını, toplumun yaşayışlarını konu edinen daha gerçekçi resimler çizdiler. Bu dönemde toplumun kısıtlayıcılığını pek umursamayan ressamlar, daha açık portreler çizmeye başladı. İlk defa bu konunun bu şekilde ele alınması bedenlerin nü çizilmesi bu kuşağın artık tamamıyla Batılı tarzda olduğunun kanıtları arasındaydı (Kaynak).

İbrahim Çallı, Hikmet Onat, Nazmi Ziya Duran, Hüseyin Avni Lifij, Namık İsmail; Türk İzlenimcileri olarak adlandırılan bu grubun en önemli temsildilerindendir. Şimdi gelin bu sanatçıların önemli eserlerini birlikte inceleyelim!

İbrahim Çallı

Zeybekler Kurtuluş Savaşı’nda, İbrahim Çallı.

II. Meşrutiyet ve Cumhuriyet Dönemi ideolojilerini, savaşları tuvaline aktaran Çallı’nın  Zeybekler Kurtuluş Savaşı‘nda adlı eseri odağında Atatürk’ün bazı sözleri ile resimde tekrar düzeltmeler yaptığı bilinmektedir. 1926’da açılan III. Ankara Resim Sergisi’ni gezen Atatürk, yapıtı gördüğünde Çallı’ya dönerek “Biz Kurtuluş Savaşı’nda yemeye ekmek bulamıyorduk, senin resmindeki atlar nasıl semirmiş böyle?” dediği, Çallı’nın da resmi tekrar elden geçirerek atları zayıf hale getirdiği söylenir.

İbrahim Çallı, Kadın Portresi

İbrahim Çallı resim teması açısından Batılı tarzda eserler vererek bu konuda öncü isimlerden biri olmuştur. Figürlerinin o anki duygu durumlarını adeta bir fotoğraf gibi kaydetmeyi seven sanatçının kadın portresinde de bu estetik zevki bellidir. Mutlu ve gururlu yüz ifadesine sahip kadının kolları ve göğüs kısmı bu dönem eserlerine göre oldukça çıplaktır. Duruşu, kıyafetleri ve saçındaki şapka aksesuarı ile bu kadın oryantal bir Anadolu kadınını temsil etmemektedir.

Hikmet Onat

Hikmet Onat, Manzara.

Daha çok manzara, peyzaj, mimari çalışan Onat, Bahriye’den ayrılarak 1905’te Sanayi-i Nefise Mektebi’ne girmiştir. Kısa bir süre Galatasaray Lisesi’nde resim öğretmenliği yaptıktan sonra Warnia Zarzecki’nin halefi olarak Sanayi-i Nefise Mektebi’nde atölye şefi oldu ve 1949’da emekli olana kadar burada çalıştı. Denizci kişiliği ile resimlerinde İstanbul-deniz ilişkisini, tarihi yapıları konu edinmiştir.

Hikmet Onat, Barbaros’un TÜrbesi.
Hikmet Onat, Kurbağalı Dereden.

Hüseyin Avni Lifij

Avni Lifij’in en bilinen eserlerinden biri olan kendi portresinde kendisini hem insani hem sanatçı yönü ile toplumun eleştireceği bir tarza dikkat çekmiştir. Ağzında piposu, elinde kadehi ve giyim tarzı ile Avrupai bir insan prototipini canlandırmıştır. Türk kültürü ve İslamiyet kavramları dışına çıkarak oryantal adam kimliğinden uzaklaşmıştır.

Otoportre, Hüseyin Avni Liftij
Rengi ve ışığı ustalıkla kullanan sanatçı, kendine özgü ışığı ile şiirsel, gizemli bir atmosfer yaratır. Sanatçının ilham anını gösteren Atölye, sembolik/romantik bir resimdir. Avni Lifij, İstanbul dışındaki köyleri, köy yaşamını ve doğasını günün farklı zamanlarında resmetmiştir. Fotoğrafla da ilgilenen Lifij, bir tür fragman estetiği kullanır, konularını büyütüp küçültür, netlikleri ile oynar, kimi zaman bir lekeye dönüştürür (Kaynak).
Hüseyin Avni Liftij, Atölye.

Sonuç olarak, Çallı Kuşağı sanatçıları, Osmanlı’nın son dönemi ve Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarını gözlemlemiş bir birliktelik olarak Türk resminde önemli bir konuma sahiptir. Çallı Kuşağı sanatçıları, rastgele düşüncelerle tuvalleri başına geçmemişler, planlı ve programlı olarak bazı imgeleri resimlerine taşımışlardır. Kadın da bu imgelerden biri olarak sıklıkla kullanılmıştır. Böylece Cumhuriyet dönemi resminin yapılanmasında önemli rol oynayarak, Türk resminde konu zenginliğine ciddi anlamda katkıda bulunmuşlardır (Başbuğ, 2010).

Kaynak

Başbuğ Fatih, ”1914 Çallı Kuşağının Türk Resim Sanatına Etkisi”, Ahmet Keleşolğlu Eğitim Fakultesi Dergisi, 2010.
Liftij Avni, Sanat Yazıları, Kırmızı Kedi Yayınları, 2019.

Erişim Linkleri;

https://saglamart.com/ibrahim-calli

https://birsanatbirkitap.com/sanat/sanat-tarihi/turk-resim-sanati-calli-kusagi/

https://www.mektup.gen.tr/1914-calli-kusagi-turk-izlenimcileri-ve-emperyonistleri/

https://www.kulturportali.gov.tr/portal/huseyin-avni-lifij

https://www.kulturportali.gov.tr/portal/hikmet-onat

https://www.absurdizi.com/nu-resmin-oncusu-ibrahim-calli/

https://www.kulturportali.gov.tr/portal/ibrahim-calli

1914 Kuşağı Ressamları hakkında daha fazla bilgi almak için;
İbrahim Çallı hakkında daha fazla bilgi edinmek için iligili youtube videosunu izleyebilirsiniz.  https://www.youtube.com/watch?v=Exrh7_5VSHU
spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.