Ölüm ve Mizah İlişkisi I: Ölümü Evcilleştirmek

spot_img

Ölüm, yaşamın bir parçasıdır. Hayat ne kadar gerçekse, ölüm de bir o kadar gerçektir ve hayatta olan her birey, bir gün mutlaka öleceğinin farkındadır. Bu farkındalık, insanı diğer canlılardan ayırır. Ölüm karşısındaki tavır uzun zaman boyunca değişmeden kalmıştır. Ölümü unutturma tutumu, Orta Çağ’dan günümüze ağır ağır ilerlese de doğrusal bir gelişim göstermiştir. (Bu konuyla ilgili diğer yazıma buradan ulaşabilirsiniz.) İçinde bulunulan zamanın ve çağın şartlarına, hayatın akışına göre bu tutum belli bir süre sonra değişikliklere uğramıştır. Geçmişte hayatın neredeyse merkezinde yer alan ve ölüm olgusuna değinilmekten çekinilmezken, günümüz dünyasında ölüm, saklanılacak bir unsur haline gelmiştir. Ölümden bahsetmek, olumsuzluğunu hissetmek kaçınılan tavırlardan biridir. Fakat tam da bu noktada mizah kendisini gösterir. Abalı’ya göre[1] gülme, insana özgü durumların en karmaşığı olarak nitelendirilebilir. Eski dönemlerden beri pek çok düşünür gülmeyi açıklamaya çalışsa da bütün gülme durumlarını kapsayan bir tanım ve tasnif henüz yapılamamıştır. Mizahi olan veya mizahi olmayan ayrımı bu noktada önem taşır. Mizahi gülmeler arka planında zihinsel süreçlerin işlediği gülme çeşitleri olarak tanımlanabilir. Gülme eylemi Ludovici’ye göre olağanüstü uyumu beraberinde getirirken, aynı zamanda meydan okuyabildiğimizin göstergesidir. Bir başka olarak da, sıkıştırılmış ve bastırılmış enerjinin boşaltılmasıdır. Bergson, mizah ile sanatın akraba olduğunu dile getirir.

Bahsettiğimiz gibi, ölümü unutma gayreti ciddi bir süreçtir. Zamanla öyle bir hal almıştır ki, ölüm ile mizah iç içe geçmiştir. Kitapta, Batı kültüründe “gallows humor” adıyla bilinen bu paradoksun günümüz Batı coğrafyasında ölümü unutturmaya yönelik bir işlev taşıdığını belirten yazar, Türk halk kültüründeki ölüm temelli mizahın ise unutturma eksenli değil ölüm korkusunu daha katlanılabilir hale getirme amaçlı olduğunu ifade eder. Yazar, eserinde, halkın ölüme dair korkularının üstesinden gelebilmek ve bu korkuları zihinde daha kabul edilebilir hale getirmek için kültürel öğelerine aktardığı mizah unsurlarından nasıl faydalandığını ortaya koyacak somut örnekleri tespit etme gayretine girişmiştir. Eserinde, yaşamı evcil ve sevimli bir hayvana benzeten Abalı, ölümü ise vahşi, korkunç ve zapt edilmesi imkânsız bir canavar şeklinde niteleyerek Türk halk kültüründe ölümün nasıl evcilleştirildiğini değerlendirir[2].

  1. Geleneksel Kültür Ortamlarında Ölüm Temelli Mizah

            1.1 Yazılı Eserlerde Ölüm Temelli Mizah

Bu bölümde yazılı eserlerde, sözlü ürünlerde ve geleneksel Türk tiyatrosunda ölüm temelli mizah konularına değinilmiştir. Yazılı eserlerde ölüm temelli mizah örneklerinde, Göktürk Kitabeleri’nde ölüm temelli mizah bağlamında “öldürmek” yerine “balbal tikmek” ifadesi dikkati çeker:

“… Bilgesizliğiniz yüzünden, kötü (davranışlarınız) yüzünden amcam kağan vefat etti.         (Amcam hakan için) önce Kırgız kağanını balbal (olarak) diktim…”

Kutadgu Bilig’de ölüm temelli mizahın çelişkili ifadelerle sağlandığı ve bu bağlamda insanın çalışarak hayatını sağlamlaştırdığını sandığı fakat esasen ölümünü hazırladığı çeşitli dizelerle ifade edilir. Türk edebiyatının gelmiş geçmiş en kıymetli eseri olan Dede Korkut Hikâyeleri’nde ölüm temelli mizah, “Deli Dumrul Hikâyesinde” Dumrul’un ölüm meleği Azrail’e meydan okuduğunun anlatıldığı dizelerde yer alır. Dumrul’un “deli” lakabına uygun davranışlarını hatırlamanın verdiği rahatlama karşısında gülme reaksiyonu tetiklenir ve bu da okuyan veya dinleyenin gülmesine neden olur. Evliya Çelebi’nin “Seyahatname”sinde ölüm temelli mizah, “öl-” eyleminin çeşitli örtmece sözlerle ifade edilmesiyle sağlanır (Gökçe, 2020).

Toplumların en önemli somut kültürel varlıklarından olan mezar taşları, ölüm temelli mizah örneklerinin çokça karşılaşıldığı yerlerdir ve çalışmada umulan ile bulunanın arasındaki uyumsuzluktan doğan mizah, ölen kişinin ardında kalan eş, dost, akraba ve çocuklarına duyduğu sitemi anlatan örneklerle ifade edilir. Birkaç mezar taşı örneği:

“Dört çocuğum var, benden beter olsunlar.”
“Ruhuna Fatiha okumayın.”[3]

            1.2. Sözlü Ürünlerde Ölüm Temelli Mizah

Kitapta yer alan “Âşık Edebiyatında Ölüm Temelli Mizah” başlığında ölümün nasıl evcilleştirildiği çeşitli âşıkların dörtlüklerinden örneklerle ifade edilirken “Dini Tasavvufi Halk Edebiyatında Ölüm Temelli Mizah” başlığında ise mutasavvıf şairlerin şiirlerinden örnekler yer alır. Bölümün diğer alt başlığı olan “Anonim Halk Edebiyatında Ölüm Temelli Mizah” kısmında ise deyim, örtmece, atasözü, ağıt, bilmece, türkü, tekerleme, mâni ve fıkralarda Türk insanının ölümü daha kabul edilebilir hale getirme amaçlı yaratmış olduğu mizahi unsurlardan örnekler bulunmaktadır:

  • “Nalları dikmek.” (D)
  • “Deli deliyi, imam ölüyü sever.” (A)
  • “Ölüler sanar, sağlar hep helva yiyor.” (A)
  • “Yer altında tahtalı çarşı.” (B)
  • “Bir cansız dört canlıya binmiş / Bu ne biçim iş.” (B)

Türk kültüründe fıkra denilince akla kuşkusuz Nasreddin Hoca ilk sıralarda gelir. Çalışmada ölüm ile ilgili Nasreddin Hoca fıkralarına da yer verilmiş, böylelikle mizah ile ölümün iç içe geçtiği somut örneklerden biri olmuştur.

Türk tiyatrosu denildiğinde köy seyirlik oyunları, ortaoyunu, Karagöz ve Hacivat başta gelir. Özellikle hareket ve söz komiğinin ön planda olduğu Karagöz’de mizah, aynı zamanda, ölüm ile ilgili sözcükleri ve cümleleri yanlış anlama noktasında mizah öne çıkmaktadır.

  1. Modern Kültür Ortamlarında Ölüm Temelli Mizah

Ölüm ile koyun koyuna yatmak göndermesi.
Ölüm ile koyun koyuna yatmak göndermesi.

Bu kısımda yazar, halk kültüründen izler taşıyan, halkın geniş bir kısmı tarafından haberdar olunan ya da kültürel ve folklorik temelli olması ölçütünü sağlayan programların tercih edildiğini ve incelemeye alındığını özellikle vurgular. Elektronik kültür ortamlarında yaratılan ölüm temelli mizah örnekleri televizyon ortamındaki usta oyuncu Kemal Sunal’ın Yeşilçam filmleri, TRT 1’de yayınlanan “Leyla ile Mecnun” dizisi, Cem Yılmaz’ın stand-up gösterileri özelinde incelenmiştir. Elektronik ortamda güncellenen geleneksel kültür öğelerinde ölüm temelli mizah ise Dede Korkut Hikâyelerinden yola çıkılarak geleneğin güncellendiği “Dede Korkut Üçlemesi: Deli Dumrul” sinema filmi ve Karadeniz müziklerini icra eden sanatçıların yöre fıkralarını şarkılaştırdığı örnekler nazarında incelenmiştir (Gökçe, 2020).

Çeşitli paylaşım sitelerinde “Sanal Kültür Ortamında Ölüm Temelli Mizah”, sosyal medya ve blog sayfaları gibi dijital platformlarında kendisine yer bulur. Söz konusu alanlarda, ölen kişinin mesleği ve yaşamı boyunca maruz kaldığı olumsuz durumların esprili bir dille ifadesi sonucu ölüm temelli mizah unsurlarının ortaya çıktığı ifade edilir:

  • “Allah taksitlerini affetsin.” (Bir memurun mezar taşı)
  • “Müsait bir yerde dünyadan indi.” (Bir minibüs şoförünün mezar taşı)
  • “Hiç istemediği bir deplasmana gitti” (Bir futbolcunun mezar taşı)
  • “Son yolculuğunu imamın kayığında yaptı.” (Bir kayıkçının mezar taşı)[4]

Çalışmada yer alan bazı sosyal medya görsellerine bakacak olursak:

Esin adlı kullanıcının Karikatür panosundaki Pin, 2020 | Mizah, Karikatür, Komik

Komik Karikatürler: Yazı Mı Tura Mı Cennet Cehennem

Sanal kültür ortamında pekiştirilen geleneksel kültür öğelerinde ölüm temelli mizah için ise her ortama uyum sağlanarak güncellendiği görülür. Bir başka olgu ise, Bergson’a göre, birbirinden bağımsız iki olayın hem aynı olay dizisine sahip olması, hem de bu anlam dizisinin farklı anlamlara çıkmasıyla komiklik olgusu ortaya çıkar:

İsveç'te Bir Mezarlık İsmi
İsveç’te Bir Mezarlık İsmi

Sonuç

Kitabın sonuç kısmında, kuramsal bir çerçeve oluşturulmaya çalışılarak ölümü evcilleştirme çabasının insanlığın en eski devirlerinden günümüze kadar halk kültüründe ve folklorik ürünlerde yaşadığı ve ölüme meydan okuma gayretinin geleneksel ve modern kültür ortamlarında devam ettiğinin tespit edildiği ifade edilir. Kitabın ortaya çıkışında yararlanılan kaynaklar; yazılı kaynaklar, internet kaynakları ve sözlü kaynaklar olmak üzere üç başlıkta aktarılmıştır. Eser, hem çeşitli saha araştırmaları sonucu kaynak kişilerden edinilen hem de yazılı kaynaklarda yer alan bilgileri harmanlayarak incelemiş olması sebebiyle, hem de birtakım sosyolojik olguları Türk kültüründe saptama açısından kıymetli bir başvuru kaynağıdır.

[1] Abalı, İ. Ölümü Evcilleştirmek: Türk Halk Kültüründe Ölüm Temelli Mizah. İstanbul: Hiper Yayın, 2020. s.27.

[2] Gökçe, H. D. (2020). Kitap Tanıtımı – Ölümü Evcilleştirmek: Türk Halk Kültüründe Ölüm Temelli Mizah. Folklor Akademi Dergisi. Cilt:3, Sayı:3. 642 – 646.

[3] A.g.e. s. 79.

[4] A.g.e. s.196-197.

Kaynakça

  • ABALI, İ. Ölümü Evcilleştirmek: Türk Halk Kültüründe Ölüm Temelli Mizah. İstanbul: Hiper Yayın, 2020.
  • Abalı, Ö. Ü. İ. Günümüz Mezar Taşı Yazılarında Mizah. Iğdır International Conference on Multidisciplinary Studies. 2018.
  • Gökçe, H. D. (2020). Kitap Tanıtımı – Ölümü Evcilleştirmek: Türk Halk Kültüründe Ölüm Temelli Mizah. Folklor Akademi Dergisi. Cilt:3, Sayı:3. 642 – 646.

 

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Rose Adası’nın İnanılmaz Hikâyesi Film İncelemesi: Bir Mühendisin Ütopyası

68 kuşağının rüzgârını arkasına alarak kendi bağımsız ada devletini kuran İtalyan mühendis Giorgio Rosa'nın gerçek hayat hikâyesini işleyen, eğlenceli, ilham ve umut dolu bir film.

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.