Türk Edebiyatının Zarif Kalemi: Nilgün Marmara

Arşiv
Arşiv
Söylenti Dergi'de geçmiş zamanda yazar olan dostlarımızın eserleri bu hesapta arşivlenmektedir. Yazar onayı olduğu sürece kaynak göstererek kullanmak serbesttir.
spot_img

Hayat yolculuğu mevsimlerin en samimiyetsizi olan soğuk karlı bir günde, 13 Şubat 1958’te İstanbul’da başladı. Nilgün Marmara, İngilizce kolejine bir kanadının kırık olmasına rağmen (sol kolu kırıktı) okula girmeye hak kazandı.

Üniversite eğitimini ise, Boğaziçi Üniversitesi İngiliz dili ve edebiyatı bölümünde tamamladı. Eğitim hayatı boyunca Sylvıa Plath etkisinde kalarak Cemal Süreyya, İlhan Berk, Turgut Uyar gibi kalemi güçlü şairlerle arkadaşlık kurdu.

1980’li yıllarda yaşanan siyasi sebeplerden dolayı edebiyat toplantıları, evde verilen partilerle devam ediyordu. Diğer edebiyatçılarla, Türkiye’nin karanlık dönemdeki yüzünü gördüler. Bazen umutsuz oldular bazen de gam çektiler. Toplumdan, sosyal yaşantılardaki olumsuzluklardan en çok Nilgün Marmara etkilendi.

Ev partilerinin birinde Kağan Önal ile tanıştı ve evliliğe karşı olan biri olmasına rağmen ailesinin yoğun baskılarından dolayı Kağan Önal ile 1982 yılında evlendi.

Evliliği sırasında üzerine çalıştığı şair Sylvia Plath’ın ”İntiharı bağlamında analizi’’adı altında lisans tezini bitirerek teslim etti.

Çeşitli kurumlarda yazarlık yaptı fakat daha fazla sürdüremedi ve iş hayatına son verdi.
Evine çekildi, şiirler yazarak yazınsal dünyaya adımını attı. Daktiloya çevrilmiş şiirler (1988) Metinler (1990) ve Kırmızı Kahverengi Defter (1993) adlı günlüğü derlemeler yapılarak ölümünden hemen sonra yayınladı.

Şiirlerinde çoğunlukla; ruhsal bunalım, yalnızlık, umut-umutsuzluk , yabancılaşma, iletişimsizlik, intihar ve ölüm gibi konuları işlemiştir. Değişik imge ve şiirsel tarzıyla Türk şiiri alanına farklı bir renk katmıştır.

Yazdığı kadınsal terimler anlaşılmamış, egemen erkek edebiyat dünyasına hitap etmemiştir.
Erkek egemen bir toplum ve edebiyatta kendine bir yer edinememiştir, tutunamamıştır.

Onun için her zaman kadınlık ön plandadır. Her kadından istenilen, eşine layık biri olmak, anne olmak, kız evladı olmak ona çok uzak rollerdir. Çevresi tarafından ”cinsiyeti olmayan bir şahsiyet’’ olarak adlandırılmıştır. Bu sebeple kimlik yoksunluğu çeken bir şair olmuştur.

Nilgün’ü intihara sürükleyen nedenler ise şunlardır:

• Otoriteye karşı suskun bir tavır içinde olması,
• Sosyal baskılar, iletişimsizlikten kaynaklanan sebepler,
• Ruhsal bağlamda psikolojik etmenler, (depresyona yatkın bir kişilik)
• Toplumda ve Türk edebiyatında erkek egemen düşünceler,
• Marmara ve Plath’ın hayat benzerlikleri, ruh ikizleşmeleri,
• Evliliğinde yaşadığı bir takım sorunlar

Nilgün Marmara, manik depresif hastasıydı. Sonbaharın gelmesiyle manik atakları daha da arttı. Düşüncelerini siyahlaştıran, yaşama karşı umutlarını çürüten, bu hastalık günden güne devam etti. Depresif, melankolik halleriyle de, kaçmaktan yorulduğu karanlık sisten uzaklaşarak sustu, kabuğuna çekildi. Hüzünlü bir sonbahar gününde bir intihar mektubu bıraktı. 13 Ekim 1987’de evinin balkonundan atlayarak edebiyat dünyasını son cümleyle noktaladı.

Nilgün Marmara’nın intihar mektubu

Kaynaklar:
Nilgün MARMARA, Daktiloya çekilmiş şiirler, Everest Yayınları, İstanbul, 2013
Merve GÜVEN,Feryal ÇUBUKÇU, Pastoral Çocuklar: Sylvıa PLATH, Nilgün MARMARA, 2014
Nilgün MARMARA,Defterler,Everest Yayınları, İstanbul, 2016

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

spot_img

Söylenti Aylık Frekans

Söylenti Müzik Frekansı ile sonbaharın gizemli, esintili ve en sevilen zamanlarına, Ekim ayına hoş geldiniz! Önerilerimiz sizin için hazır.

Valide-i Muazzama : Mahpeyker Kösem Sultan

Naib-i saltanat unvanıyla Osmanlı İmparatorluğu'nu yaklaşık 30 yıl yöneten Mahpeyker Kösem Sultan, attığı adımlarla hanedanın kaderine yön vermiştir.

Hafıza Mekanları: Anıtların Psikolojik ve Toplumsal Etkileri

Anıtlar, toplumsal hafızayı korur ve kimliğimizi inşa eder. Kolektif hafıza ve kültürel aktarımın dönüştürücü gücüdür.

Eşeği Saldım Çayıra – Kazak Abdal | Şiir İncelemesi

Kazak Abdal hayatı ve bilinen şiirlerinden olan Eşeği Saldım Çayıra eserinin incelemesi.

Twinless Film İncelemesi: İki Yalnız, Bir Kayıp

Başrolde Dylan O'Brien'ın yer aldığı kayıp, yalnızlık, bağ kurma arayışı, yas süreci üzerine dokunaklı bir film olan Twinless film incelemesine göz atın.

Alice in Borderland 3. Sezon İncelemesi: Neden Beklentiyi Karşılayamadı?

Alice in Borderland dizisinin 3. sezonun her oyununda Chishiya'nın zekâsını arayıp, Aguni'nin fedakârlığını andık diyebilirim. 

Evrensel Duygular: Anlamadan da Hissedeceğiniz 8 Şarkı

Dili fark etmeksizin ruhunuza dokunan, evrensel duygusal taşıyan 10 şarkıyı keşfedin. Melodik parçalarla hazırladığımız liste, her anınıza eşlik edecek!

Viktoryen Dönemde Kadın İmgesi: “Evdeki Melek”

Viktoryen dönemde ‘Evin Meleği’ ideali, kadını fedakâr ve itaatkâr bir role hapsetti. Gilman ve Woolf bu miti sorgulayarak özgür kadının sesini aradı.

Jane Austen ve Aşkın Sosyal Eleştirisi

Jane Austen, romanlarında aşkı sadece romantik bir duygu olarak değil; statü ve kadınların konumu üzerinden ele alarak dönemin evlilik anlayışına eleştirel bir bakış atar.

Shirley Jackson’ın Amerikan Gotik Edebiyatındaki Yeri

Shirley Jackson, Amerikan gotiğine modern bir ses getirmiş ve kalıcı bir iz bırakmıştır.

Editor Picks