Türk Edebiyatının Özgün Kadın Sesleri

Editör:
Gaye Nur Karabay

Edebiyatta kadınların takma isimlerle, erkek isimleriyle kitap yayınlamak zorunda kaldıkları günden bugüne gelmeleri hiç kolay olmamıştır. Bu yüzden eline kadın bir yazarın kitabını aldıysan, önce kitabın sırtını sıvazla. Bugünlere kolay gelmedi. İşte kadın yazarların olduğu rengarenk bir listeyle karşınızdayız!

Keyifli okumalar!

1. Şermin Yaşar

“O gün yutamadığım, boğazıma takılan, kursağımda kalan o şeyin ” hevesim” olduğunu yıllar sonra anlıyorum.”
-Göçüp Gidenler Koleksiyoncusu

Şermin Yaşar hem çocukların hem yetişkinlerin kütüphanesinde parlayan bir yıldız. Abartma Tozu, Para Ağacı, Dedemin Bakkalı, Lo gibi yirmiden fazla çocuk kitabı bulunmaktadır. Son çocuk kitabı olan Cumhuriyet’in İlk Sabahı‘nı İlber Ortaylı ile birlikte kaleme almışlardır. Göçüp Gidenler Koleksiyoncusu, Gelirken Ekmek Al, Tarihi Hoşça Kal Lokantası, Deli Tarla (67. Sait Faik Hikâye Armağanı’nı kazanmıştır), Kalk Yerine Yat ise yetişkin öykü kitapları arasındadır. Yazarın son kitabı Söyleme Bilmesinler ise roman türünde basılmıştır.

Çocuk kitaplarının ve yetişkin kitaplarının ortak özelliği hem güldürmesi hem de bol bol düşündürmesidir. Farklı yanlarına bakıldığında çocuklar kitapları kıkır kıkır okurken, yetişkinler uzaklara dalar, şaşırır, bazen de çocuklar gibi kıkırdarlar. Hayatın içindeki ince hüzün hemen hemen her yetişkin kitabında kendini hissettirir. Kitabın kapağını gözünüzde birkaç damla yaş ve yüzünüzde buruk bir gülümsemeyle kapatırken bulabilirsiniz kendinizi.

Şermin Yaşar aynı zamanda Kelime Müzesi‘nin de kurucusudur. Ankara’ya yolu düşenlerin, kelimenin müzesi mi olur diyenlerin bir bakıp görmeleri tavsiye edilir. Şimdilerde ise Anne Müzesi açmak için hazırlanıyor.

2. Melisa Kesmez

“Dönersen bu kaybetmek değil, unutma olur mu?”
-Bazen Bahar

Melisa Kesmez çevirdiği kitapların yanı sıra, yetişkin öykü kitapları yazmaktadır. Yazarın Atları Bağlayın Geceyi Burada Geçireceğiz, Nohut Oda (65. Sait Faik Hikâye Armağanı’nı kazanmıştır), Bazen Bahar, Küçük Yuvarlak Taşlar isimli dört öykü kitabı bulunmaktadır. Bu dört kitabında da Melisa Kesmez’in betimlemeleri dikkat çekicidir.  Aynı zamanda her bir kitabının duygu yüklü olduğu söylenebilir. Gündelik yaşamda “sıradan hayatlara” konuk olurken, o sıradanlık okuyucunun adeta ayna olarak karşısına çıkmaktadır. O sıradanlıktaki “ayrıntılar” Melisa Kesmez’in usta kaleminden okuyucunun kalbine dokunmaktadır. Okuyucu bazen kitapta bir izleyici, bazen karakterin ta kendisi olabilmektedir. Ayrılıklar, yarım kalmışlıklar, dostluklar, aile bağları, unutulanlar ve unutulamayanlar, özlemler, vedalar, kaybedişler… Düşüp düşüp kalkanların, yarasına kendi üfleyenlerin, karanlığa mum ışığı yakanların seveceği bir kalemi var.

3. Nermin Yıldırım

“Bir hayatım daha olsa, korkmadan dokunmak için yaşardım onu. Bir keklik beslerdim ellerimle, varsın uçsun sonunda. Bir çiçek büyütürdüm, varsın solsun sonunda. Bir omuz ısıtırdım, varsın gitsin sonunda. Dokunurdum. Ben eriyene dek, o eriyene dek, biz hiçleşip karışıncaya dek bu derin boşluğa, dokunurdum. Ama yok bir hayatım daha. Bir hayat daha yok.”
-Dokunmadan

Nermin Yıldırım, hem öykü hem roman yazarıdır. Aynı zamanda çok iyi bir ev sahibi. Neden mi? Yabancısı olmadığınız evde buzdolabını açar gibi o yazarken kalemin ucundan siz de tutuyorsunuz. Kadın olmaya dair deneyimleri, ayıpları, olmazları, toplumsal yapıyı, acıları, insana dair her şeyi nakış gibi işleyerek yazmaktadır. Kelimelerle adeta dans eden yazar, hem hüznü hem neşeyi birlikte sunmayı ustalıkla yerine getirmektedir.

4. Şebnem İşigüzel

“Bütün bu yazdıklarım o ana ve tabii ki sana adanmıştır. Beni daha iyi ve güzel yapan sana, aramızdaki köprüleri yaksak bile sırtıma bir çift kanat konduran tutkuna…”
-Öykümü Kim Anlatacak?

Şebnem İşigüzel, ilk kitabı Hanene Ay Doğacak (Yunus Nadi Öykü Ödülü’nü kazanmıştır) ile çarpıcı bir giriş yapar yazarlığa. Ensest ilişkileri, ölü seviciliği anlattığı bu eserindeki cesareti sonraki kitaplarında da kendini göstermeye devam etmektedir. Çocuk istismarını konu aldığı “Kirpiklerimin Gölgesi” ise yine okuyucuyu sarsan eserlerinden. Kitaplarında kadınlığın öbür yüzünü en açık şekilde ortaya koyduğu görülmektedir. Onun bu cesareti okuyucuda büyük bir etki bırakmaktadır. Günlük yaşamda göz yumulan, kafa çevrilen, üstünden atlanan ne varsa, Şebnem İşigüzel’in herhangi bir satırında bir hayalet gibi karşınıza dikilebilir. Hem öyküleri hem romanları pek çok dile çevrilmiş ve başka kültürler tarafından da sevilmiştir. Rahatsız edici satırları bir o kadar da kendine çeker, toksik bir sevgili gibi.

5. Ayfer Tunç

“Ayrılmak bir solucanın ikiye bölünmesi gibidir, her iki parça ayrı ayrı yaşamaya devam eder, bir zamanlar tek parça değilmiş gibi, tanımaz birbirini parçalar.”
-Suzan Defter

Ayfer Tunç, öykü, roman, senaryo, araştırma ve yaşantı yazıları gibi pek çok türde eser vermektedir. Üretken bir yazar olduğu söylenebilir. Romanlarındaki karakter çeşitliliği onun iyi bir gözlemci olduğunu göstermektedir, gerçek hayattaki bireyleri satırlarına çeker. Bu da yazarın kitaplarındaki gerçekçiliği büyük ölçüde desteklemektedir. Yazılarında dikkat çeken bir nokta karamsar bir hava hakim oluşudur. Sanki karakterler hep kaybetmekte, yokuş aşağı yuvarlanmakta, işler arapsaçına dönmektedir. Bu yönüyle okuyucunun zaman zaman kendini yalnız hissetmemesini sağlamaktadır. Hayatın içinden onca olay elbet bir gün okuyucunun da başına gelmiştir. Nüktedan bir anlatıma sahip olan Tunç, yer yer okuyucuyu güldürmeyi de başarır. Farklı bir tarz tercih ettiği kitapları vardır. Örneğin iki kahramanın ağzından günlük tarzında yazılan “Suzan Defter” okuyucular tarafından hem çok sevilmiş, hem de okuma sırasını takip etme bakımından kafa karıştırıcı bulunmuştur.

6. Mevsim Yenice

“Büyük bir acı yaşarken teselli olacak, acıyı hafifletecek tüm kelimelerin uzaklarda bir yerlerde kaybolduğunu o gün anladım. Kaybolmak öyle bir şeydi ve bazen o kelimeler doğru yolu hiç bulamayabilir, sonsuza dek boşlukta asılı kalabilirlerdi. Benim için de öyle oldu. Tüm teselliler iki ağaç dalının arasına gerilmiş ve hafif genleşmiş plastik ipte sonsuza dek asılı kaldı.”
-Tekme Tokatlı Şehir Rehberi

Mevsim Yenice, dergilerde yazılarına rastlanılan yazarın ilk kitabı “Tekme Tokatlı Şehir Rehberi” ilk kez 2017 yılında yayınlanmıştır. İkinci kitabı “Bilinmeyen Sular” ise ilk kitabı gibi ses getirmiş ve okuyucular tarafından beğenilmiştir. Sade ve anlaşılır bir dile sahip olan Yenice, ilk sayfalardan okuyucuyu kitaba bağlamayı başarmaktadır. Her bir öyküsünde farklı bir konuyu işlemeye özen gösteren Yenice, öykülerini kurgularken de aynı özeni sürdürmüştür. Öykülerindeki; sıradan başlangıçlar, beklenmedik sonlar, vurucu girişler “bu muymuş” dedirten beklendik sonlar dikkat çekicidir. Kısacası okuyucuyu hiç beklemediği bir yerden yakalamaktadır. Kendine has tarzı ile kendine has bir okuyucu kitlesine çevresine toplayan Yenice, sıradaki kitabı için merakla bekleniyor.

7. Sinem Sal

“Hiç zorla evlendirilmemiş, geç kaldığı için azar yememiş, ödü koptuğu için aşık olmamış, bir yanlış yaparsa tüm ailesini kalpten kaybedeceğini düşünmemiş, etek boyu yüzünden ceza almamış, fındık kadar günahı örtmek için azizeye dönmeye çalışmamış birinin bana özgürlük teklif etmesini son derece aptalca buluyorum.”
-Bizim Zamanımız

Sinem Sal, Türk edebiyatında yeni seslerden biridir. Bir kadın olarak romanlarında kadınların yaşadıklarını karakterlerine ince ince işlemeyi seven bir yazar olduğu söylenebilir. Duyguları çok yoğun bir şekilde aktarmayı başardığı görülmektedir. Okuyucuyu zaman zaman iç hesaplaşmaya davet eden, bir sayfa okuyup bir saat düşündüren bir kalemi vardır. Yazılarında kullandığı dil akıcıdır. Satırlar sohbet ediyormuşçasına okunabilir. Hatalar, gerçek olmayan dilekler, acılar, günlük yaşamın “sıradan” dertleri onun kaleminden daha şiirsel dökülmektedir. “Geçtiğimiz Altı Ayda Çok şey Oldu” isimli şiir kitabı ise Sal’ın bu şair yönünü büyüleyici bir şekilde okuyucuya sunmaktadır.

8. Seray Şahiner

“Doğurmamış kadınlar için de evlat acısı diye bir şey vardı. Anne olmayanlar için de evlat hasreti diye bir şey, vardı. Çocuğuna dair anılarını değil hayallerini hatırla­maktan acı çekiyordu.”
-Kul

Seray Şahiner, yine dergilerde yazılarınıza rastladığımız yazarlardan biri. Eserlerinde kadını odak noktasına almayı seçmektedir. Kadının ataerkil sistem içinde gündelik yaşamını ustaca kaleme almaktadır. Ataerkil sistem diyince akla gelen, eşitsizlikler, sınıf ayrımı, köyden kente göç, eğitimsizlik gibi pek çok konu öykülerinde ve romanlarında kendine yer bulmaktadır. Hayatın tekdüzeliği içinde bireylerin yaşadığı acılar, sıkıntılar, umutlar okuyucuya tanıdıklık hissi vermektedir. Şahiner, kendi üslubuyla içinde yaşadığı toplumu analiz etmekte ve yazılarına yansıtmaktadır. Kul romanıyla 2018 Orhan Kemal Roman Armağanı’nı kazanmıştır.


Kaynakça:

Ayfer Tunç (2005). Suzan Defter. Can Yayınları.
Melisa Kesmez (2019). Bazen Bahar. İletişim Yayınları.
Mevsim Yenice (2017). Tekme Tokatlı Şehir Rehberi. Everest Yayınları.
Nermin Yıldırım (2018). Dokunmadan. Hep Kitap.
Seray Şahiner (2019). Kul. Everest Yayınları.
Sinem Sal (2021). Bizim Zamanımız. Karakarga Yayınları.
Şebnem İşigüzel (1994). Öykümü Kim Anlatacak. İletişim Yayınları.
Şermin Yaşar (2019). Göçüp Gidenler Koleksiyoncusu. Doğan Kitap.

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Jane Eyre Hangi Şarkıları Dinlerdi?

Gelin, hep birlikte Jane'in muhtemelen profilinde herkese açık paylaşmayacağı, yalnızca kendisinin erişebileceği müzik listesine ulaşmaya çalışalım!

Epik Fantastik Türüne Giriş ve Kralkatili Güncesi Evreni

Epik fantastik türüne derinlemesine bir bakış ve Kralkatili Güncesi ekseninde modern mit yaratımının izleri...

Söylenti Sinema Şeridi: Direniş ve Özgürlük Ayı

Hayatın içinden beyaz perdeye taşınan zorluklar, yaşam mücadelesi ve daha nicesinin işlendiği film önerilerimiz.

Yerel ve Evrenselin Birlikteliği: Çağdaş Moda Tasarımlarında Anadolu İzleri

Moda dünyasında sürdürülebilirlik ve özgünlük arayışı giderek daha fazla tasarımcıyı yerel ve kültürel unsurlara bakmaya yönlendiriyor.

Met Gala 2025: Moda Dünyasında Dikkat Çeken Kültürel Tema

Met Gala 2025, kültürel teması ve "Black dandyism" vurgusuyla moda dünyasında kimlik ve stil hakkında güçlü mesajlar verdi.

Ölü Ozanlar Derneği Hangi Albümle Eşleşir?

Sistemin duvarlarını şiirle yıkan bir film ve notalarla öfkesini haykıran bir albüm: Ölü Ozanlar Derneği ve The Wall’u birlikte inceliyoruz.

Terapide Kaybolmak: “Beyaz Psikoloji”den Kültürel Uyum Arayışına

Batı merkezli terapi yaklaşımlarının kolektivist kültürlerde neden uyumsuzluk gösterdiğini "beyaz psikoloji" kavramı üzerinden inceledik.

Orta Çağ Avrupası’nda Moda, Sağlık ve Hijyen

İnsanın kendini eğitmesi, araştırması ve en önemlisi sorgulaması kadar güzel bir şeyin olmadığı dersini veren Orta Çağ Avrupası'ndan bir soru: “Siz hangi çağda yaşıyorsunuz?”

Crash (1996) Film İncelemesi: Bedenin Arzuyla Çarpışması

Cronenberg’in Crash filminde beden, arzu ve makina birleşir; kaza, hem haz hem dönüşüm alanına dönüşür. Film, gerçekliğin simülakra evrildiği bir evren çizer.

Söylenti Aylık Frekans

Mayıs ayını taçlandıracak müzik önerileriyle karşıladığımız Söylenti Frekansı sizlerle!

Editor Picks