Türk edebiyatının melankolik şairi Ümit Yaşar Oğuzcan, şiirlerini duru ve anlaşılması kolay olarak kaleme almıştır. Türk edebiyatına kendini aşk teması ile tanıtan Oğuzcan, şiirde mükemmelliğe önem vermiştir. Kelimelerin en yoğun aktarılma biçimini şiir olarak gören şair yaşamı boyunca farklı türlerde şiir yazmıştır. Şairliğinin beş aşaması olduğunu söyleyen Oğuzcan bunları “uyanış, arayış, çalkanış, kaynayış ve duruluş dönemi” olarak adlandırır. Edebiyatımızdaki hiçbir şiir anlayışına dahil olmayan şair kendi anlayışını benimsemiştir. Şiirlerinde aşk temasını hiçbir zaman bırakmamıştır ama bunun yanında birçok konuda da şiir yazmıştır. Gelin Ümit Yaşar Oğuzcan şiirlerini ve bu şiirlerde işlediği temaları inceleyelim.
Ümit Yaşar Oğuzcan ve Hikayesi
Mersin’in Tarsus ilçesinde dünyaya gelen Oğuzcan, küçük yaştan itibaren sıkıntılar içinde büyür. Hayatını çile olarak gören Oğuzcan hayatını şu sözlerle anlatır: “İlk çocukluk yıllarımdan bu yana çeşitli kazalar, hastalıklar, ameliyatlar geçirdim. Üç yaşımda ayağım kırıldı, dört yaşımda mangala oturdum, beş yaşımda 20 basamak merdivenden düştüm, yedi yaşımda başıma sandık kapağı düştü, bu arada fazla ateşli olarak geçirdiğim kızamık sonucu kekeme kaldım (o günden beri ateşliyimdir). 14 yaşımda apandisit, 19 yaşımda böbrek (tek böbrekliyim), 30 yaşımda bademcik ameliyatları geçirdim. 22 yaşımda evlendim. Düşme, boğulma, otomobil kazası nev’inden geçirdiğim ufak tefek tehlikelerden sonra 3 kere de canımdan bezdim.”
İş hayatına bankacı olarak başlayan şairimiz çeşitli bankalarda çalıştıktan sonra emekliye ayrılıp İstanbul’a yerleşir ve yayıncılığa başlar. O zamanlar geçirdiği bunalım yüzünden üç kez intihara teşebbüs eder. Kendi eserlerini yayımlamak için İstanbul’da Ümit Yaşar Yayınevi‘ni kurar. Çeşitli dergilerde yazıları yayımlanan Oğuzcan “Benim hayatım roman değildir. Baştan başa şiirdir benim hayatım, şiirdir ve aşktır,” demiştir. 1984’te İstanbul’da vefat eder. Ümit Yaşar Oğuzcan Sanat Galerisi’ni ikinci eşi Ulufer Hanım yürütmektedir.
Aşk Teması

Edebiyatımızda aşk teması üzerine yazdığı şiirlerle tanınan Oğuzcan, aşkı şiirden öne koyar. Aşk onun için yaşama amacıdır. Varlık Dergisi‘nde verdiği bir röportajda şunları söylemiştir: “Aşk şairi olarak tanındım, hep böyle kalmak isterim. Bu konuda şiirlerimde çok şey söyledim daha da söyleyeceğim. Aşk şairiyim fakat sevmekten sevilmeye vakit bulamadım. Karşılıklı sevenlerin değil, sevip de sevilmeyenlerin şiirini yazdım. Aşkın karşılık beklemeden sevmek olduğuna inanıyorum.” Aynı şekilde Yelpaze Dergisi‘nde aşkın tanımını yapan Oğuzcan şu ifadelerde bulunmuştur: “Aşk ben olmaktan çıkıp, o olmaktır.” “Peki siz hiç o oldunuz mu?” sorusuna cevabı ise “Evet, ama o hiçbir zaman ben olmadı,” şeklindedir.
Bir daha dünyaya gelsem
Yine seni severdim
Beni üzesin diye
Beni deli divane edesin diye
Biliyorum
Sen de bir daha dünyaya gelsen
Yine beni sevmezdin
Kahrımdan öleyim diye
-Çıkmaz Sokak
Ölüm Teması

Aşka aşık olan şairimiz iki kez evlenmiştir. İlk evliliğini görücü usulü olarak Özhan Hanım‘la yapmıştır. İki çocuk dünyaya getirirler, Vedat ve Lütfi. Melankolinin şairi olan Oğuzcan aşkını da acısını da kelimelerle yaşar ve bu buhran döneminde yirmi dört kere intihara teşebbüs ettiği rivayet edilir ancak Oğuzcan bunu üç kere planlamış ve gerçekleştirmeye çalışmış ama başaramamıştır. Bu buhran dönemi ve intihar denemeleri oğlu Vedat’ı derinden etkiler. 1973 yılında Vedat Oğuzcan, Galata Kulesi’nden kendini boşluğa bırakır. İntihar ettiğinde on yedi yaşında olan Vedat, babasına “Baba öyle intihar edilmez, böyle edilir.” şeklinde çarpıcı bir not bırakır. Babasını yaşarken ölümle cezalandırmıştır. Oğuzcan oğlunun ölümünden sonra ölüm ve acı konularını şiirlerinde işlemeye başlamıştır.
Çıktı apansız o dönülmez yolculuğa
Kendini bir anda bıraktı boşluğa
Söndü güneş, karardı yeryüzü bütün
Zaman durdu
Bir adam düştü Galata Kulesi’nden
Bu adam benim oğlumdu
-Galata Kulesi
İstanbul Teması

İstanbul, Ümit Yaşar Oğuzcan için önemli bir yer tutar. İstanbul demek sevgili demektir onun için. Mersin’de doğup büyüyen Oğuzcan aşkını İstanbul’da bulduğu için burası onun için anlamlı ve özeldir. İstanbul’un her bir karesi ona aşkını hatırlatır. Şairin sevgili tutkusu aslında bu şehri güzel ve yaşanılabilir yapar onun için. İstanbul’u tarihi güzellikleri ile değil de romantik olarak anlatır bize şairimiz.
Seni İstanbul yaptım, İstanbul’u sen
Her sokağına şiirini yazdım satır satır
Şimdi bütün semtleri bu şehrin seni anlatır…
-Bir Başka İstanbul
Yalnızlık Teması

Oğuzcan aşk şairi olarak bilinir evet ama aşk her zaman güzellikler barındırmaz. Beraberinde hüznü, ayrılığı ve yalnızlığı da getirir. Her zaman seven ama sevilmeye fırsat bulamayan şairimiz yalnızlığı çok derinden hissetmiş ve bunu da en güzel şiirlerinde yansıtmıştır. Yalnızlık ne kadar acı verse de insan sevebildiği kadar acı çekermiş. Yalnızlık ve acı da Oğuzcan’a en büyük tesellidir aslında.
Dünyada yalnız olmayan ne var
Yer altında ölüler, gökte yıldız
Denizlerde yelkenliler yalnız
Ve insan yalnız tanrılar kadar
Üzerinde ümitle yaşadığımız
Dünyaya sığmıyor yalnızlığımız
-Yalnızlığa Sone


